Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu

23 Haziran 2017 Cuma

Kazakistan'da yapabileceğiniz 20 ilginç şey

Dünyanın yüzölçümü bakımından en büyük 9. ülkesi olan Kazakistan başlıbaşına bir dünya. Ülkenin bir ucundan diğer ucuna gitmek uçakla neredeyse 3,5 saat sürüyor. Ülke böylesine büyük olunca, içinde barındırdığı ilginçlikler ve güzellikler de artıyor haliyle.

Kazakistan'ın toprak büyüklüğü sizi yanıltmasın. Ülke toprakları Türkiye'nin üç katından daha fazla olsa da Kazakistan nüfusu 2017 yılında 18 milyonu yeni aştı. Ülkenin büyük bölümünü dağlar ve bozkırlar kaplıyor. Nüfus ve kentleşme çok seyrek. Şehirler arasındaki mesafeler gezginlerin gözünü korkutacak cinsten. Dahası şehirler Komünist dönemin mimari politikaları nedeniyle geçmişten çok az iz taşıyor. Bu nedenle Kazakistan'da yapabileceğiniz ilginç etkinlikler daha ziyade doğal güzellikler üstüne yoğunlaşıyor.

1. Elmalar şehri Almatı'yı keşfedin


Kazakistan'ın eski başkenti ve en büyük şehri Almatı, ülkenin ekonomik ve kültürel merkezi olmayı sürdürüyor. 1,5 milyonu aşan nüfusuyla Orta Asya'nın en önemli şehirlerinden olan Almatı, adını Alma Ata yani Elmaların Atası söyleyişinden alıyor.  Köktöbe (Göktepe) ve Kökbazar (Gökpazar) Almatı'da görmeden dönmemeniz gereken yerlerin başında geliyor. Almatı'nın geniş ve yeşil caddeleri araba bakımından biraz kalabalık olsa da şehrin neredeyse tüm caddelerine yayılmış kafe ve restoranlarda Kazak ve dünya lezzetlerini tadarken, Almatı'nın yemyeşil parklarında soluklanabilirsiniz.

Almatı gezi yazısı için tıklayın...

2. Dünyanın en soğuk ve en genç başkentini görün


1998 yılında başkentlik payesini Almatı'dan kapan Astana, önceleri Akmola adında küçük ve önemsiz bir kasabayken şimdilerde adından sıkça söz ettiren çağdaş bir başkent... Büyük bir özenle sıfırdan planlanan ve ilmek ilmek işlenerek kurulan gen başkentin silüeti bir Orta Asya kentinden çok Amerikan şehirlerininkini andırıyor. Kışın sıfırın altında 25 C dereceye dek düşen hava sıcaklıkları, Astana'ya haklı olarak en soğuk başkent sıfatını kazandırmış. Anıtsal binaları, zengin müze ve eğlence merkezleriyle sıkılmadan vakit geçirebileceğiniz Astana günübirlik de olsa bir ziyareti hak ediyor.

Astana gezi yazısı için tıklayın...


3. Hoca Ahmet Yesevi'ye kabri başında bir dua edin


İslam dininin Orta Asya'da Türk toplumları arasında yayılması için büyük çaba harcayan Hoca Ahmet Yesevi, eski adı Yesi olan günümüzün Türkistan şehrinde doğmuş,büyümüş ve eğitim almış bir Türk-İslam bilgini. Tüm yaşamını İslam inancını Türkçe olarak Türk boylarına anlatmaya adamış. Ardında bıraktığı yapıtlar bugün bile hâlâ İslamî başvuru kaynağı olarak kullanılıyor. İşte bu büyük din adamının türbesi Türkistan şehrinde bulunuyor. Almatı ve Astana'nın ardından özellikle Türk ziyaretilerin en çok uğradığı yerlerden olan Türkistan ve Hoca Ahmet Yesevi Türbesi, mutlaka sizin de yapılacaklar listenizde yer almalı.

4. Moğolların yerle bir ettiği Otrar için hüzünlenin


Otrar ya da Farab adlarıyla bilinen bu kadim şehir Türk-İslam kültürünün serpildiği ve en parlak dönemlerini yaşadığı kentti. Ünlü bilgin Farabî'yi çıkartan şehir olan Otrar İpek Yolu'nun en önemli merkezlerinden biriydi. Ancak tüm Asya'ya yıllarca kâbusu yaşatan, geçtikleri yerlerde taş üstünde taş; omuz üstünde baş bırakmayan Cengiz Han'ın Moğol ordularının gazabı en çok Otrar'a dokundu. Tamamen yerle bir edilen kent bir daha asla yeniden kurulmadı. Bugün onlarca kilometrekareye yayılan eski şehir kalıntıları UNESCO kültür mirası olarak koruma altında. Otrar'ın yıkımıyla kültür dünyamızdan nelerin silindiğini yapacağınız turda rehberiniz size anlatacaktır. Otrar'ın kaltıntıları Güney Kazakistan'da Türkistan ve Çimkent şehirleri arasında bulunuyor.

5. Altın Emel'de şarkı söyleyen kumları dinleyin


Kumların şarkı söylemesi her ne kadar kulağa masallardan fırlamış bir ayrıntı gibi gelse de böyle bir doğa olayı var. Güçlü rüzgârların kumları yığarak kum tepeleri oluşturması ve rüzgârın bu kumullara sürtünmesi sonucu ıslığa, homurtuya veya vızıltıya benzer sesler ortaya çıkabiliyor. Bu nedenle bu doğa olayına ıslık çalan kum, havlayan kum vb gibi adlar da verilebiliyor. Kazakistan'ın şarkı söyleyen kumulları ülkenin güneydoğu bölgesinde Almatı'ya araçla birkaç saat uzakta bulunan Altın Emel Ulusal Parkı içinde yer alıyor. Parktaki kum tepelerinin yüksekliği 150 metreyi, uzunlukları 1,5 kilometreyi bulabiliyor. Ancak elbette tepelerin yükseklikleri ve biçimleri rüzgârın yönüne de gücüne göre durmaksızın değişiyor. Rüzgâr ve kumların ürettiği ses ise zaman zaman 105 desibele dek çıkabiliyor.

6. Şarın Kanyonu'nda doğanın gücünü görün


Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Büyük Kanyon'un dünyanın en büyüğü olduğunu az çok her gezgin bilir de; ikincisi nedir, hangisidir, nerededir diye kimse düşünmez. Evet, uzaklarda aramayın. Kazakistan'daki Şarın Kanyonu, dünyanın en büyük ikinci kanyonu. Almatı'dan yaklaşık 2 saat uzaklıkta, Çin sınırına yakın bu vadinin karakteristik kırmızı taşı ve toprağı doğaseverler için etkileyici manzaralar sunuyor. Her geçen gün turistler arasında daha bilinen bir yer haline gelen Şarın Kanyonu için Almatı'dan rehberli ve rehbersiz turlar düzenleniyor. Bir akarsunun yeryüzünde yapabildiği değişikliği görünce şaşıracaksınız.


7. Yok olan bir denizin yasını tutun


Yeryüzünün yakın tarihteki en büyük doğal felaketlerinden biri olarak Aral Gölü'nün kuruması gösteriliyor. İnanması güç olsa da eski atlaslarda Aral Denizi olarak anılan Aral Gölü'nün kurumasının nedeni olarak önce Amerika'yı sonra da Rusya'yı gösteriliyor. ABD, İş Savaş döneminde Avrupa'ya pamuk ambargosu uyguladığı için Ruslar Aral Gölü çevresindeki arazilere pamuk ekimine başlıyor ve 1930'larda oldukça kârlı ve başarılı bir noktaya erişiyorlar. Ancak yanlış ve ölçüsüz sulama politikaları nedeniyle 1950'lerde çevre sorunları baş gösteriyor.  Aral Gölü'nün su düzeyi 1970'lerden başlayarak çok hızlı bir biçimde düşüyor. Gölün alt bölümlerindeki su yüzey suyuna oranla daha tuzlu olduğu için açığa çıkan su hem bir işe yaramaz oluyor; hem de hızla iklimi ve toprağı kuraklaştırıyor. Yüksek tuz oranı nedeniyle gölün tüm balık varlığı yok oluyor. 2014 yılındaki yağışsız mevsimde gölün ilk kez tümüyle kuruduğuna tanık olunuyor. Alınan önlemler ve yapılan barajlarla şimdilik göl ilk halinin %10'luk bir yüzölçümüyle de olsa varlığını sürdürüyor. UNESCO'nun girişimleriyle 2025 yılına dek gölü yeniden diriltme tasarıları ortaya koyulduysa da şimdilik uygulanabilirliği olası görülmüyor. Göle en yakın büyükşehir olan Kızılorda'ya yolunuz düşerse Aral'ı ziyaret edip, en yakın su birikintisine onlarca kilometre uzaklıkta toprağa gömülmüş gemi enkazlarını fotoğraflayabilirsiniz.

8. Baykonur'da bir roketin uzay yolculuğuna tanıklık edin


Baykonur Uzay Üssü, Sovyet Rusya'nın uzay araştırmaları için kurduğu bir merkez. Kazakistan Sovyetler Birliği'nden ayrılıp bağımsızlığını kazandığında üs Kazakistan sınırları içinde kalsa da, Baykonur'un işletmesi tümüyle Rusya'da. Baykonur'a girmek için özel izin gerekiyor. Baykonur Uzay Üssü hâlâ etkin olarak uzay araştırmalarında kullanılmakta ve uzaya gönderilen uydular ve uzay araçları hâlen buradan gönderilmekte. Bizim Göktürk uydularımız da Kazakistan'dan uzaya fırlatılmıştı. Geçmişte gerçek konumu bir sır gibi saklanan üssün gerçek konumunu Amerikan ajan uçakları açığa çıkarmıştı. Şimdi bu gizlilikten oldukça uzak olsa da Baykonur'da uzay aracı ve uydu fırlatılışlarını özel seyir bölgelerinden izlemek için oldukça meşakkatli bir izin süreci gerektiriyor fakat çevre köylerden herhangi birinde durup gökyüzüne bakarak da bu gösteriye tanıklık edebilirsiniz. Zira Baykonur bölgesi uçsuz bucaksız düzlüklere sahip ve görüntünüzü engelleyecek neredeyse hiçbir şey yok. Üssün hemen dışında bir müze var ve burada uzay çalışmalarıyla ilgili bilgiler edinebiliyorsunuz. Baykonur, uzaya giden ilk insanlı araç da dahil olmak üzere, çok sayıda başarılı uzay yolculuğunun başlangıç noktası olarak Kazakistan'ın en ilginç yerleri arasında yerini alıyor. Size düşen, uzay aracı fırlatılış takvimini takip edip, sözkonusu tarihlerde Baykonur'a gitmek!


9. Dünyanın en büyük poligonu Semey'i gör


Sovyet Rusya'nın gizli şehirleri hâlen dünyanın en gizemli konularından biri malûm. Bu şehirler haritalarda yer almıyor, adları yol tabelalarında gösterilmiyor, şehir sakinleri dışında kimsenin giriş-çıkışına izin verilmiyor ve dahası bu şehirler hiç yoklarmış gibi davranılıyor. Soğuk Savaş sonrasında bu şehirlerin büyük çoğunluğu yıkıldı ya da kamuya açıklandıysa da altlarından askerî karargâhlardan ya da değerli maden yataklarından başka bir şey çıkmadı. Ancak Semey bunlardan biri değil. Rusça adı Semipalatinsk olan bu şehir dünyanın en büyük poligonlarından yani atış alanlarından biri. 1949 ile 1989 yılları arasında burada 546 nükleer bomba ve füze atışı denemesi yapılmış. Bunlardan 340'ı yeraltında, 116'sı ise gökyüzünde atmosferde gerçekleştirilmiş. Atılan bombaların toplamda Hiroşima'nın 2500 katı büyüklüğe sahip olduğu hesaplanıyor. Semey'in hemen çevresindeki boş arazilerde göze çarpan devasa çukurlar, kraterler, yarıklar ve çatlaklar işte bu nükleer atış denemelerinin birer yadigârı. Bugün buralara yağmur suları dolmuş ve doğanın bir parçası hâline gelmiş gibi görünseler de bölgedeki kanser, sakat doğum ve kısırlık oranları hâlâ bir hayli yüksek. Semey, Sovyet Rusya'nın tek atış alanı değil. Buna benzer pek çok yerde nükleer denemeler yapılmış. Ancak hiçbir zaman bir yerleşim yerine bu kadar yakın bir nokta seçilmemiş. 200 binlik bir nüfusa sahip Semey'in halkı hiçbir zaman bu konuyla ilgili bilgilendirilmemiş. Denemeler sırasında ne şehir tahliye edilmiş, ne de bir uyarı yapılmış. Zaten şehir halkının şehri terk etmesi yasak olduğundan kimsenin yapabilecek bir şeyi de yokmuş.

10. Kayınlı Gölü'nde bir doğa yürüyüşüne çık


Kayınlı Gölü'ne Kazaklar Kayındı Köli diyorlar. Çünkü bizdeki -li -lı ekleri Kazakçada -di -dı oluyor. Kayınlı adının kayın ağaçlarıyla doğrudan ilgisi var. 1911 yılındaki bir depremde bölgede büyük toprak kaymaları yaşanmış. Bu göl de bu sayede oluşmuş. Toprak yığınları çukurluk bölgenin önünü kapayınca kayın ormanına biriken yağmur suları dünyanın en masalsı göllerinden birini oluşturmuş. Suyun ortasında kalan ağaçlar ölseler de, gövdeleri henüz çürümemiş ve hâlâ dimdik suyun içinde durmaktalar. Dışarıdan zaten güzel bir manzarası olan göl, suyun altında daha da etkileyici görüntüler sunuyor. Ancak suya dalmak her yiğidin harcı değil. Turkuvaz mavisi sular her ne kadar insanı cezbetse de su sıcaklığı yazın bile 6 derece dolaylarında seyrediyor. Almatı'dan 320 km uzakta bulunan Kayınlı Gölü, ulaşım güçlüğü nedeniyle henüz pek bilinmiyor ve olası ziyaretçilerini şimdilik Büyük Almatı ve Kolsay göllerine kaptırıyor.


11. Tamgalı'da taşlara kazınan öykülerin peşine düş


Tamgalı Tas yani Damgalı Taş olarak anılan bölge İ.Ö. 3000'lerden başlayarak bölgede yaşayan insanların taşlara kazıdığı dinsel ve kültürel figürlerden oluşuyor. Açık bir alandaki yüzlerce taş ve kayaya kazınan figürlerden bugüne dek yaklaşık 5000 tanesi saptanmış. Figürlerin en gençlerinin yaklaşık 1300'lerde Budist (Burkancı) Uygurlar tarafından kazınmış olduğu düşünülüyor. Bunlardan
üçünün Buda'yı yani Uygurların deyimiyle Burkan'ı simgelediği anlaşılmış. Diğer figürler arasında insanlardan hayvanlara yüzlerce değişik figür betimlenmiş. Taşlardaki damgaların yani figürlerin birbirleriyle bir ilgisi yok. Bir bütünün parçası değiller. Tarihin çeşitli dönemlerinde çeşitli topluluklarca yapılmışlar. Buradan bu bölgenin geçmişten beri dinî öneme sahip olduğu ve bunun kuşaktan kuşağa aktarıldığı anlaşılıyor. 1300'lerden itibaren buranın dinsel önemini yitirmesi ve artık yeni figürlerin kazınmamasının nedeni olarak bölge halkının İslam inancını benimsemiş olması ve eski inançlarını terk etmesi gösteriliyor. Almatı'ya 170 km uzaklıkta yer alan Tamgalı'ya rehberli turlar düzenleniyor.


12. Kazakistan mutfağında gurmeliğini konuştur


İklimi sebze yetiştiriciliğine hiç mi hiç uygun olmayan Kazakistan'ın mutfağı büyük ölçüde et üzerine kurulu. Koyun eti, sığır eti, at eti ve daha seyrek kullanılan deve eti, Kazak mutfağının bel kemiğini oluşturuyor. Balık ve tavuk eti fazla yaygın değil. Besbarmak (beşparmak), şaşlık (şiş kebap) ve baursak (bağırsak) Kazak yemeği denince ilk akla gelenler. Mayalanmış at sütünden yapılan geleneksel içecek kımızı da unutmamak gerek. Kazaklar at sütünü taze olarak da içiyor. Kazaklar da Sünni Müslüman olmasına karşın at etini helâl sayıyor ve her çeşidini severek tüketiyor. Eğer hassasiyetiniz varsa bir yemeği yemeden önce içindeki etin ne olduğunu mutlaka sorun! Bu arada Kazak mutfağını Kazak yemeklerinden ibaret sanmayın; yanılırsınız. Kazakistan'da Kazaklar dışında Ruslar, Özbekler, Tatarlar, Uygurlar, Koreliler ve Almanlar yaşıyor. Bu azınlıklıkların her birinin kendi mutfak kültürleri var ve şehrin her yerinde bu halkların restoranlarına rastlayabilirsiniz!


13. Bir Kazak yurdunu ziyaret et


Ataları göçebe olan Kazaklar, bugün artık büyük oranda yerleşik yaşama geçmiş durumda. Ancak hâlâ kırsal kesimlerde göçebe yaşam biçimini sürdüren büyük aileler, boylar var. Yurt adını verdikleri keçeden yapılma yuvarlak biçimli otağlarda yaşıyorlar ve hayvancılık yapıyorlar. Sürülerinin besin ve su gereksinimlerine göre bir bölgeden diğerine göç ediyorlar. Genelde dağlık bölgelerin arasına sıkışmış yüksek düzlüklerde yani yaylalarda konaklayan göçebe Kazaklara dağ gezilerinde, doğa yürüyüşleri sırasında denk gelebilirsiniz. Son derece konuksever olan göçebe Kazakların size ikramda kusur etmeyeceğinden emin olabilirsiniz. Ancak hızla ticarileşen dünyamızda bu göçebe kültür bile kazanç kapısı haline getirilmiş. Sizin bireysel olarak göçebe boylarla iletişime geçme şansınız yoksa, aracı şirketlerle anlaşarak bir boyun yurdunda geceleme fırsatını ücreti karşılığında yakalayabilirsiniz.

14. Korgaljın'da kuş gözlemciliğine çık


Korgaljın, başkent Astana yakınlarında yer alan bir kuş cenneti. Tengiz Gölü ve çevresindeki sulak alanları kapsayan Korgaljın, Orta Asya'daki en önemli doğal koruma alanlarından biri. Bu nedenle Astana'ya yolu düşen doğaseverler mutlaka 2 saatlik bir yolculuğu göze alarak buraya uğramalı. Her yıl göçmen kuşların dinlenme ve üreme amacıyla durakladığı Korgaljın toplamda yıllık yaklaşık 15 milyon kuşa evsahipliği yapıyor. Korgaljın'ın en ilginç özelliklerinden biri pembe flamingoların uğradığı yerler arasında dünyadaki en kuzey nokta olması. Pembe flamingolar dışında Korgaljın'a turnalar, pelikanlar ve hatta kuğular uğruyor. Eğer kuş gözlemciliğine ilgi duyuyorsanız dürbününüzü ve fotoğraf makinenizi kapıp Korgaljın'a koşun! Astana'dan günübirlik rehberli turlar bulunuyor.

15. Kış sporlarında yeteneklerini ölç


Dünyanın hiçbir denize kıyısı olmayan sayılı ülkelerinden biri olan Kazakistan'ın neredeyse tüm bölgelerinde karasal iklim egemen. Bu nedenle kışlar ülke genelinde oldukça çetin ve karlı geçiyor. Özellikle Almatı, geçmişte yapılan yatırımlarla Sovyet Rusya'nın en önemli kayak merkezlerinden biri olmuş. Hâlâ ayakta olan ve etkin olarak kullanılan Medeu Kayak Merkezi, Almatı'nın en bilinen turistik noktalarından biri. Her yıl gerek kış oyunlarına evsahipliği yapan; gerekse hobi amaçlı gelen kayakseverleri ağırlayan Medeu Buz Pisti kayak yapmasanız bile sunduğu kartpostallık görüntüler için bile ziyaret edilmeye değer. Burada bugüne dek 180'den fazla dünya rekoru kırılmış. Bir diğer ilginç özelliği ise dünyanın olimpik boyutlardaki en yüksek rakımdaki buz pisti olması. (1691 m) Medeu'dan daha yüksekte bulunan Şimbulak ise (2510 m) dünyaca ünlü bir diğer kayak merkezi. Medeu'dan araçla 1 saat sürüyor. Teleferikle bu süre neredeyse 4 katı kısalıyor. Kaymayı biliyorsanız, mutlaka ziyaret etmeye değer!

16. Kolsay göllerine at sırtında bir yolculuk yap


Kolsay Gölleri, Şarın Kanyonu'nun yanıbaşında, yukarıda adı geçen Kayınlı Gölü'ne oldukça yakın mesafede bulunan 3 adet dağ gölü. Ulaşımı biraz güç olduğundan pek bilinmeyen yerlerden. Aslında göllerden ilkine ulaşım son derece kolay. Kolsay 1 olarak adlandırılan bu gölün yolu var ve karayolu kullanarak araçla dibine dek gelebilirsiniz. Ancak Kolsay 2 ve Kolsay 3 için aynı durum sözkonusu değil. Kolsay 1'den sonra karayolu bitiyor. Kolsay 2'ye giden 9 kilometrelik yolu aşmak için bu noktadan sonra dağyolundan ya yürüyerek ya da at sırtında gitmeniz gerekiyor. Göller içinde en güzel manzaraları Kolsay 2 sunuyor. Kolsay 3'e gitmek içinse buradan bir 6 kilometre daha gitmek gerekiyor. Kolsay 1 ve Kolsay 2 gölleri, balık avlamayı sevenler için biçilmiş kaftan. Gölden tutacağınız taze alabalıkları hemen oracıkta kızartarak karnınızı doyurabilirsiniz. Kolsay 3'te fazla balığa rastlanmıyor fakat Kolsay 3'ün çevresi yaban hayvanlarını ve kuşlarını gözlemlemek için muhteşem bir yer. Dağkeçisi, geyik, porsuk ve tilkilerle yakın temas kurarak muhteşem fotoğraflar yakalayabilirsiniz. Kolsay 1 - 1700, Kolsay 2 - 2250, Kolsay 3 ise 2650 metre yükseklikte yer alıyor. Yalnızca Kolsay 1 ve 2 arasını kat etmek yürüyerek ya da at sırtında olsun neredeyse tüm günü aldığı için Kolsay göllerine ziyaretinizi konaklamalı biçimde tasarlamanız gerekiyor. Almatı'dan tur satın alabileceğiniz gibi, bireysel olarak da gelebilirsiniz. Yolüstündeki köylerde temiz ve uygun fiyatlı konukevleri bulunuyor.


17. Kazak kartalıyla tanış


Kartal, Kazak kültürünün en önemli simgelerinden biri. Kazakistan bayrağının üstünde bile kartal figürünün yer aldığını gözönünde bulundurursak kartalın Kazaklar için nasıl bir anlam ifade ettiğini herhalde daha iyi anlayabiliriz. Günümüzde artık daha ziyade kültürel bir anlam kazanan ve spor amaçlı olarak kartal yetiştiriciliği ve kartalla avlanma, geçmişte bir yaşamsal gereklilik olarak neredeyse her ailenin erkeği tarafından yapılırmış. Berkutçu (Kazakça: Berkutşi) denen kartal terbiyecileri, yavruyken edindikleri kartalları eğiterek zorlu avlara alıştırıyorlar. Dahası kartalları at sırtından yönetiyorlar. Erişkinlikte kanat açıklıkları 2,5 metreyi bulan kartalları yönetmek hiç de göründüğü gibi kolay bir iş değil. Tavşandan tilkiye, porsuktan kurda çok sayıda hayvanı yakalayabilme beceresine sahip olan kartalların avlarını yakından izlemek mümkün. Her yıl tarihi değişse de, Kazakistan Ulusal Spor Şenlikleri'nde kartal yetiştiricileri gösteriler sunuyor. Kasım ve şubat ayları kartalları gözlemlemek için en ideal dönem. Zira yazın kartallar tüy döküyor ve bu nedenle av için kullanılmıyor. Kartallarla av, ülke genelinde pek çok küçük köyde uygulanıyor ve yakalanan hayvanların daha ziyade derilerinden yararlanılıyor.

18. Dombıranın ezgisine kulak ver


Birkaç yıl önce bir Facebook sayfasının "Dombıram" adlı Kazakça şarkıyı paylaşmasının ardından tam anlamıyla bir patlama yaratan dombıra, kan çektiğinden midir bilinmez, ezgisiyle biz Türklerin çok hoşuna gitti. Televizyon programlarına fon müziği mi olmadı, telefonlarımıza zil sesi mi yapılmadı... Seçim propagandalarında seçim müziği olarak bile kullanıldı dombıra... Telli bir çalgı olan dombıra, Kazakistan'ın ulusal çalgısı ve kültürel simgelerinden biri. Bizde sokak çalgıcıları caddelerde, metrolarda nasıl gitar ya da klarnet çalıyorsa, Kazakistan'da da dombıra çalınıyor. Coşturucu ve hareketlendirici ezgisiyle insanın kanını kaynatan dombırayı memleketinde dinlemek için gitmeniz gereken yer Kazakistan.


19. Hazar Denizi'ni keşfe çık


Batı Kazakistan, Astana ve Almatı'nın bulunduğu doğu kesimine oranla çok daha seyrek nüfuslu bir bölge. Hazar Denizi'ndeki doğalgaz yatakları sayesinde ufak birer kasabayken son yıllarda hızla büyüyerek şehir haline gelen birkaç yerleşim dışında Batı Kazakistan'da önemli bir ziyaret merkezi yok. Batı Kazakistan'ın en önemli şehirleri Aktav ve Atırav. Atrıav denizden biraz içeride yer alsa da Hazar Denizi'nin etkisinde. Gerek iklim, gerekse Hazar'ın jeolojik yapısı nedeniyle bölgeden yaz ve deniz turizmi konusunda yeterince yararlanılamıyor. Yine de son zamanlarda yapılan yapay kumsallarla, oteller ziyaretçilerini bekliyor. Fakat Hazar Denizi'ni ziyaret etme sebebiniz ille de deniz keyfi olmasın. Bu bölgeye özgü Hazar foklarını, flamingoları, balıkçılları ve kuğuları doğal ortamlarında gözlemlemek için Kazakistan'ın Hazar kıyılarına, özellikle Tülen adalarına gelmelisiniz. Bunun dışında Hazar bölgesine yayılmış bazı köyler Türk-İslam tarihi için çok önemli. Beket Ata, Şapak Ata ve Şopan Ata türbeleri gizemli hikâyeleri ile ziyaretçilerini bekliyor.

20. Denizi olmayan ülkenin diğer göllerini keşfet


Kazakistan hiç bir açık denize kıyısı olmayan 45 ülkeden biri. Hazar Denizi teknik olarak bir göl olduğu için Kazakistan aslında hem denizli hem denizsiz, nevi şahsına münhasır bir ülke! Suya duyduğu özlem nedeniyle Kazakistan, denizsizliğin hüznünü gölleriyle avunarak unutuyor. Bir zamanlar dünyanın en büyük dördüncü gölüyken artık neredeyse tümüyle kuruyan Aral da Kazakların mazisinde bir yara. Bu nedenle göllerini ve göl çevrelerindeki ekosistemleri korumak için önlemler alıyorlar. Hazar, Aral ve yukarıdaki maddelerde adı geçen Tengiz, Kolsay ve Kayınlı göllerinin dışında Kazakistan'da daha birçok göl var. Ve hepsi kartpostallık görüntüleriyle doğaseverleri ve fotoğrafçıları bekliyor. Ülkenin orta batısında bulunan dünyanın 13. büyük gölü Balkaş, Çin sınırlarına yakın Alaköl (Alagöl), bir zamanlar dinazorların kıyısında yaşadığına inanılan Zayşan, 1447 metre rakımlı, ülkenin doğudaki en büyük göllerinden Markaköl, Almatı'ya 70 km uzaklıkta, yine bir deprem sonucu toprak kaymasıyla oluşan Esik, Almatı'nın sayfiye yerleri olarak anılan Kapşagay ve Büyük Almatı gölleri Kazakistan geziniz sırasında mutlaka görmeniz gereken yerler.

***


Bu maddelerden kaçını gerçekleştirdiniz ya da gerçekleştirmeyi düşünürsünüz? Yorumlarınızı ihmal etmeyin! 

Kazakistan'a nasıl gidilir?

Dost ve kardeş ülke Kazakistan'a gitme fikri mi düştü aklınıza? Bize mesafe olarak çok uzak görünse de; gönül bağı olarak çoook yakın olan bir ülke Kazakistan... Mesafeler gözünüzde büyümesin, Kazakistan'a gitmek çok kolay!

Aynı soydan geliyor, aynı dilin iki farklı lehçesini konuşuyoruz. Tarih yollarımızı bin yıldan uzun bir süre önce ayırsa da gönül bağı hâlâ tüm kuvvetiyle varlığını sürdürüyor.

Vize yok!


Dost ülke Kazakistan ile yapılan anlaşmalar çerçevesinde Türk vatandaşları Kazakistan'a seyahatlerinde vizeden muaflar. Bir başka deyişle Kazakistan biz Türk vatandaşlarından vize istemiyor. Eğer geçerli bir pasaportunuz varsa, ilk uçağa atlayıp Kazakistan'a gidebilirsiniz.

Dikkat etmeniz gereken iki husus var. Birincisi, Kazakistan'da kalacağınız süre, ilk giriş tarihinizden itibaren 30 günü aşmamalı. Eğer tasarladığınız seyahat 30 günü aşacaksa Kazakistan büyükelçiliği ya da başkonsolosluğuna başvurarak ziyaret amacınıza uygun (eğitim, çalışma vb) bir vize almanız gerekiyor.

İkinci husus ise pasaportunuzun iyi durumda olması. Kazak yetkililer ülkeye girişlerde yırtık, aşırı derecede yıpranmış, eprimiş, buruşmuş vb pasaportları geri çevirebiliyor.

Kazakistan'da pasaportunuza vurulan giriş-çıkış damgası

Yer bildirimi 


Eski Sovyet geleneklerinden biri olarak Kazakistan'a giriş yapan tüm yabancıların göç polisine konaklayacakları adresi bildirmesi gerekiyor. Registrasyon denen bu kural ve Kazakistan içinde bir kentten bir kente seyahat eden Kazakistan yurttaşlarını bile kapsıyor. Eğer bir turistseniz ve ülkede 5 günden fazla kalacaksanız göç polisine bu bildirimi yapmak zorundasınız. 5 günden az kalacaklar için böyle bir zorunluluk yok. Yalan beyanın ya da bildirimde bulunmamanın ülkeye giriş yasağı hatta hapse kadar yolu var. Özellikle Rusya'da bu işten başı ağrıyan çok fazla kişiyle karşılaştım. O yüzden dikkatli olun!

Ocak 2017 itibarıyla, Türk vatandaşlarına bu bildirimi havalimanlarında yapma kolaylığı sağlanmış durumda. 5 günden uzun kalacaksanız bunu bildiriyorsunuz ve 1 aylık serbest dolaşım izni alabiliyorsunuz.


Kazakistan'a uçan havayolları


Air Astana'nın Almatı - İstanbul uçağı
Türkiye tarafından Kazakistan'a yoğun bir yolcu akışı olmasa da, Kazakistan tarafından Türkiye'ye tam tersi bir durum sözkonusu. Kazaklar başta yaz tatili ve ticaret olmak üzere tüm yıl boyunca ülkemize akın ediyorlar. Başta bizim millî havayolu şirketimiz Türk Hava Yolları ve Kazakistan'ın millî havayolu şirketi Air Astana olmak üzere, Pegasus, AtlasGlobal, Scat her gün onlarca tarifeli seferle iki ülkeyi birbirine bağlıyor.


  • Türk Hava Yolları: (IST) İstanbul Atatürk Havalimanı ile Almatı (ALA) ve Astana (TSE)
  • Air Astana: (IST) İstanbul Atatürk Havalimanı ile Almatı, Astana ve Aktav (SCO) ve Atırav (GUW)
  • Pegasus: (SAW) İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı ile Almatı
  • AtlasGlobal: İstanbul Atatürk Havalimanı ile Astana, Aktav, Çimkent (CIT) ve Karagandı (KGF)  
  • SCAT: İstanbul Atatürk Havalimanı ile Aktav arasında aktarmasız uçuşlar gerçekleştiriyor.

Bunun yanısıra, Ukrayna Havayolları'nın Kiev üzrinden, Azerbaycan Havayolları'nın Bakü üzerinden, Aeroflot'un Moskova üzerinden çok uygun fiyatlara aktarmalı seferlerini de yakalayabilirsiniz!


22 Haziran 2017 Perşembe

Astana

Dünyanın en genç ve en soğuk başkenti Astana! Kendini gezginlere ve müstakbel ziyaretçilerine işte böyle tanıtıyor Kazakistan'ın çiçeği burnunda başkenti...

1998 yılının Aralık ayında, başkentlik payesini Almatı'dan devralan Astana, bozkırın ortasında ufak bir kasabayken, şimdi çağdaş mimarisiyle ve 1 milyona dayanan nüfusuyla Orta Asya'nın en önemli kentlerinden biri haline geldi.

Astana'da neler yapılır, nerelere gidilir, ne yenir, ne içilir bunlara geçmeden önce gelin isterseniz biraz kitabî bilgi vereyim.

Başkentliğin kısaca hikâyesi


Hükûmet merkezinin uzun yıllar Kazaklara başkentlik yapan Almatı'dan, Akmola denen küçük bir kasabaya taşınacağı açıklandığında herkes son derece şaşırmış. Ama resmî belgelerde ve kitaplarda yazmasa da herkes az çok biliyor gerçek nedeni...

Kazakistan bilindiği üzere, yüzölçümü bakımından dünyanın 9. büyük ülkesi. Eski başkent Almatı ise ülkenin en güneyinde, Kırgızistan sınırına yakın bir noktada bulunuyor. Değişikliğe gerekçe olarak işte bu sunuluyor: Başkenti ülkenin daha merkezî bir bölgesine taşımak.

Ama bir de gelin, şu dedikodulara kulak verelim:


  • Kazakistan nüfusunun %25'ine yakınını Slav kökenli Ruslar oluşturuyor. Bu Rus nüfusu, ağırlıklı olarak Kazakistan'ın kuzey kesimlerinde Pavlodar, Petropavl, Öskemen, Kostanay gibi kentlerde yaşıyor ve bu kesimde Kazak nüfus oranı oldukça düşük. Nursultan Nazarvayev'in ayrılıkçı halk hareketlerinin ve Rusya'nın olası ilhak girişimlerinin önüne geçmek düşüncesiyle başkenti daha kuzeye, Kazak nüfusun az olduğu bir bölgeye taşıdığı söyleniyor. Son yıllarda Kırım'ın Rusya tarafından nasıl ilhak edildiğine bakarsak, bu karar pek isabetli görünüyor.
  • Almatı'nın altyapısı artık artan nüfusla baş edemez hale geldiği için, Nazarbayev'in yeni bir ilgi merkezi yaratmaya karar verdiği söyleniyor. İç göç gelişmekte olan tüm ülkelerin ortak sorunu. Bu nedenle Almatı'yı tek merkez olarak büyütmek yerine, sıfırdan bir kent kurularak, insanlara bir başka seçenek sunulmuş. Astana'nın nüfusunun 850 bin olduğunu düşünürsek, Almatı'nın 850 bin kişilik göç almasının önüne geçilmiş diyebiliriz.
  • Almatı, deprem bölgesinde bulunuyor. İşte bu şanssız konumu nedeniyle tarihi boyunca hep büyük depremlere maruz kalmış. Tıpkı İstanbul gibi, Almatı'da da belirli aralıklarla büyük depremler oluyor. Olası bir depremde ülkenin yönetim birimlerinin felç olmaması için deprem tehlikesinden uzak bir yere taşındığı da dillendirilenler arasında.
  • Nazarbayev'i eleştirmek için öne sürülen bir başka iddia da, Nazarbayev'in yoktan bir başkent var ederek halk ve dünya nezdinde bir güç gösterisi yapmak istemiş olması. Milyon dolarlar harcanarak inşa edilen gökdelenler ve kamu binaları gerçekten de etkileyici. Nazarbayev bunu kesinlikle başarmış olmalı. 

Adını bir türlü bulamayan şehir 


Kazak tengeleri ve kent haritası
Ufak bir kasaba olduğu dönemlerde adı Akmola olan Astana'ya Ruslar imparatorluk döneminde Akmolinsk demeye başlamışlar. Daha sonra tipik bir Sovyet geleneği olarak, kafalarına esmiş bunu da bırakıp Tselinograd olarak değiştirmişler. Günümüzde Astana Havalimanı'nın uluslararası kodunun TSE olmasının nedeni, Rus egemenliğinin kalıntısı. Bağımsızlık geldikten sonra yeniden Akmola adına geri dönülmüş.

Nazarbayev, başkenti Almatı'dan Astana'ya taşıdığında her şey gibi kentin Akmola olan adını da değiştirmeyi uygun görmüş. Astana Kazakçada "başkent" anlamına geliyor. Hatırlayınız bizde de İstanbul'un eski adlarından biri Asitane'dir. Biz biraz kibarlaştırıp biçimini değiştirmişiz. 

Gelin görün ki, Astana adı da pek kalıcı gibi görünmüyor. Zira Nursultan Nazarbayev destekçisi siyasetçiler şehrin adının Nursultan, Nazarbay, ya da cumhurbaşkanı anlamına gelen İlbaşı (Elbası) olarak değiştirilmesini parlamentoda oylayarak kabul ettiler. Kraldan çok kralcı olmak mı dersiniz, ne dersiniz bilmem artık... Ancak Nursultan Nazarbayev'in bu öneriyi onaylayıp onaylamayacağı bilinmiyor.


Gezginler için Astana


Bir ülkeyi gezmeden önce, o ülkeyi tanımanın, anlamanın şart olduğunu düşünenlerdenim. Yukarıdaki laf kalabalığı bu yüzdendi. Şimdi gelelim, Astana'da gezginleri neler bekliyor sorusunun yanıtına.

Astana'nın Akmola olarak kuruluşu 1830 yılında gerçekleşiyor ve başkentlik piyangosu vurana dek çok da önemli bir merkez olmuyor. Dahası, Sovyet rejiminin yıkıcı, yok edici mimari anlayışı geleneksele ve eskiye dair hiçbir şeyin yaşamasına izin vermiyor. Bu nedenle geçmişten kalan tarihî bir yapı, hanlar, hamamlar, kaleler, köprüler, arnavutkaldırımlı dar sokaklar bulmayı umuyorsanız yanlış yerdesiniz.

Günümüz Astana'sı sıfırdan kurulmuş, neredeyse yoktan var edilmiş çağdaş bir şehir. Kent silüeti, bir Orta Asya kentinden ziyade Amerikan şehirlerini andırıyor. Kazakistan'ın doğalgazdan gelen tüm varlığı neredeyse yeni başkenti bayındır hâle getirmeye harcanmış. Kazaklar haklı olarak başkentleriyle övünüyor ve kıvanç duyuyorlar.

Astana'yı ziyaret edenlerin yolu buraya genellikle turistik amaçlardan çok iş amaçlı olarak düşüyor. Nazarbayev ülkede varlık gösteren tüm kurum ve kuruluşların genel merkezlerini Astana'ya taşımasını istemiş. Gelenler de kullanacakları binaları bir mimari başyapıt gibi tasarlatarak inşa etmiş. Bugün Astana'nın tüm caddeleri, anıtsal kamu kurumu ve şirket binalarıyla dolu. 


Bayterek Kulesi


Şehre simgesel bir yapı kazandırmak amacıyla tasarlanan ve dikilen Bayterek Kulesi, bu amaca ulaşmış gibi görünüyor. 500 tengelik banknotların üzerinde de kendine bir yer kapan kule, şehri ziyarete gelenlerin ilk uğradıkları noktalardan. Dev bir lolipopu andıran 97 metrelik Bayterek aslında bir seyir kulesi. Üst katlarda restoranın yanı sıra, Astana manzarasını izleyebileceğiniz camlı bölmeler bulunuyor. İçeride sanat galerisi ve ufak bir akvaryum da var. Girişler 500 tenge yani yaklaşık 5 lira.


Hanşatır


Türkçeye Hançadır olarak çevirebileceğimiz bu anıtsal yapı bir alışveriş merkezi. Orta direği yan yatmış dev bir çadıra benzeyen bu yapı büyük çaplı uluslararası bir mimarlık yarışmasının sonucunda birinci seçilerek yapılmış. Şehrin en büyük ve en önemli alışveriş merkezi olan Hanşatır'da ülkede bulunan hemen her uluslararası markayı bulabilirsiniz. Bizim yerli markalarımız da gururla Hanşatır'da yerlerini almışlar. Kazakistan'da bilindik markaların ürünleri genelde Türkiye'ye oranla bir nebze daha yüksek fiyatlara satılıyor. Bu nedenle alışveriş için Kazakistan'ın doğru adres olduğunu söyleyemem. Ancak soğuk kış günlerinde, sokakta yürümenin olanaksız hâle geldiği soğuklarda karın doyurmak ve ısınmak için en doğru yerin Hanşatır olduğunu söyleyebilirim.

Hanşatır'ın dışarıdan görünümü


Ulttık Müzeyi


Ulusal Müze olarak Türkçeleştirebileceğimiz bu yer, Kazakistan'ın en önemli müzelerinden biri. Esik Kurganı'nda bulunan ünlü Altın Elbiseli Adam bu müzede sergileniyor. Son zamanların en önemli ve en çok ses getiren arkeolojik buluşlarından olan bu altın zırh, müzenin en dikkat çeken parçalarından biri. İçeride bunun yanısıra Kazakistan tarihine ilişkin çok sayıda kalıntı sergileniyor.

Kazakstan Respublikası Ulttık Muzeyi

Tewelsizdik Meydanı

Bağımsızlık Meydanı olarak çevirebileceğimiz bu alan Astana'nın merkezidir desek yanlış olmaz. Astana'nın görülmeye değer yapılarının birçoğunu barındıran meydanda bol bol fotoğraf çekinebilirsiniz.

Tewelsizdik Meydanı ve Beybitşilik Sarayı'nın piramidi

Beybitşilik pen Kelisim Sarayı


Türkçesi Barış ve Anlaşma Sarayı olan bu yapı, cam piramit bölümüyle dikkati çekiyor. Cam piramidin yüksekliği 65 metre. İçinde müze, sanat galerileri, 1300 koltuklu bir opera sahnesi ve kafe var. 600 tengelik biletlerle ziyaret edilebilir. İngilizce turlar var.  


Kazak Eli Anıtı


Batı mimarisinden esinlenerek yapılan bu ulusal anıt, Barış ve Anlaşma Sarayı'nın karşısında, Tewelsizdik Meydanı'nın hemen ortasında bulunuyor. Tepesinde mitolojinin efsanevi kuşlarından Samruk'un (Simurg) heykelinin bulunduğu dikilitaşın yüksekliği yaklaşık 100 metre.

Kazak Eli Anıtı

Şabıt Şıgarmaşılık Sarayı ve Tewelsizdik Sarayı


Kazakça da "şıgarmaşılık", çıkarmacılık yani yaratıcılık demek. Yani bi yerinizden bir şey çıkarttığınız için (bu akıl olur, zihin olur, yürek olur, başka yer olur bilemeyeceğim) çıkarmacılık demişler yaratıcılık kavramına Kazaklar. Ne mantıklı değil mi? Çıkarmacılık Sarayı'nın binası köpeklerin önüne koyulan mama taslarını andırdığı için epey alay konusu oluyormuş. Tasarlayan neresinden çıkarmışsa, epeyce isabetli bir şıgarmaşılık yani çıkarmacılık yapmış doğrusu!

Tewelsizdik (Tevelsizlik) yani Bağımsızlık Sarayı da çağdaş mimarisi ile bu meydanın dikkat çeken yapılarından biri.

Mama tasına benzetilen Şıgarmaşılık Sarayı

Eziret Sultan Meşiti


Hazret Sultan Mescidi olarak Türkçeye aktarabileceğimiz bu cami, Kazakistan'ın en büyük ibadethanesi. Orta Asya'nın da sayılı camilerinden olan Hazret Sultan'a büyük paralar harcanmış. Klasik cami mimarisini Kazak dokunuşlarıyla harmanlamışlar ve ortaya güzel bir yapıt çıkmış. Komünist yönetim döneminde tüm ibadethaneler yıkılıp yok edildiği için ilk anıtsal camilerini yaparken Kazaklar çok özen göstermiş. Yıllarca inançlarından koparılmaya çalışılan Kazaklar arasında İslamiyet hızla yeniden güç kazansa da hâlâ halk İslam'ı pek tanımıyor. Cami Cuma namazlarında tıklım tıklım olsa da vakit namazlarında bu doluluğu görmek mümkün değil.

Cuma saatlerinde camiler oldukça dolu

Duman


Duman Akvaryum
İçinde dev bir akvaryum, su parkı ve yapay yağmur ormanı bulunduran bir eğlence merkezi olan Duman. Astana'nın en ilgi çekici yerlerinden biri. 2017 mayısında açılan dev dönmedolap (Astana Eye) şehre kazandırılan en son simgelerden biri.  

Atameken Kazakstan Kartası da bu merkezin yanıbaşında bulunan bir başka ilginç yer. Anayurt Kazakistan Haritası anlamına gelen bu yer, dev bir minyatür parkı aslında. Açık hava müzesi görünümündeki bu yer, Kazakistan'ın en önemli mimarî ve doğal miraslarının küçültülmüş boyutlardaki maketlerinin sergilendiği bir adres. Hoca Ahmet Yesevi'nin türbesinden, Almatı'nın Köktöbe'sine, Kazakistan'ın görülmeye değer tüm simgelerini burada birarada bulabilirsiniz.

Atameken'in Astana bölümü. Açıkhava bölümünde tüm ülke var.

Expo 2017 Astana

Expo 2017 Astana
Artık yavaş yavaş uluslararası arenada adından söz ettirmeye başlayan Astana, 2017 yılında dünyanın önde gelen sergi organizasyonlarından biri olan EXPO'yu düzenlemeye hak kazandı. Doğalgaz rezervleri sayesinde ciddi gelirler elde eden Kazakistan, doğal olarak sergi konusu olarak enerjiyi seçti. "Future Energy" sloganıyla gelecekte enerji kullanımı, üretimi ve sürdürülebilirliği gibi konulara yoğunlaşan sergi 10 Haziran - 10 Eylül 2017 tarihleri arasında ziyaretçilerini ağırlayacak.

Sergi alanı için yine hiçbir masraftan kaçınmayan Nazarbayev, düşman çatlatacak eserlere imza attı. Dünyanın en büyük küre biçimli yapısı olan "Nur Alem" EXPO'nun ve Astana'nın yeni simgelerinden biri olarak şehir silüetine eklendi. Bilmeyenler için söyleyelim, Paris'teki Eyfel Kulesi de bir EXPO için inşa edilmiş, sonraları şehrin simgesi hâline gelmişti.

Ayıptır söylemesi, EXPO 2017 Astana için ilk bilet alanlardan biriyim. Bileti aylar öncesinden aldım ancak otel rezervasyonunu akıl edemedim. Otel kapasitesi pek yüksek olmadığı için Astana'da tüm oteller neredeyse tümüyle dolu. Saçma sapan otellerde gecelik 1000 TL'ler telaffuz ediliyor. Bakalım, ilerleyen aylarda durum ne olacak. EXPO gezisi için ayrıca bir yazı sitede olacak. Beklemede kalın!

Ulusal Müzeden


İl-Etmiş Bilge Kağan yazıtı

Ünlü Altın Adam giyitleri

Öz dinindegini dos kör, özge dindegini duşpan tutpa
Öz dinindekini dost gör, başka dindekini düşman tutma
(Nursultan Nazarbayev)

4 Haziran 2017 Pazar

Ukrayna'da görülecek şehirler

Ukrayna, zaten vizesiz seyahat olanağı nedeniyle uzun bir süredir seyahatseverlerin en sık gittiği yerlerden biriydi. 2017'nin haziran ayı itibarıyla iki ülke yurttaşları pasaporta dahi gerek olmaksızın yalnızca geçerli kimlik belgesini göstererek birbirlerinin ülkesine giriş çıkış yapabiliyor!

Ukrayna ile Türkiye arasında uçuşlar gerçekleştiren Türk Hava Yolları, Atlasglobal, Pegasus ve Ukrayna Havayolları zaman zaman kaçırılmayacak promosyonlar yapıyor. Birkaç istisna dışında Ukrayna'da havalimanı olan tüm şehirlere İstanbul'dan doğrudan uçuş var.

Özellikle, düşük bütçeli gezginler için bir cennet olan Ukrayna bir haftasonu kaçamağı için de, iki haftalık uzun bir tatil için de harika fırsatlar sunuyor. Ukrayna'ya gitmeyi düşünüyorsanız, aşağıdaki bağlantıda bir araya topladığım Ukrayna yazıları sizin için bir rehber niteliğinde olacak!


Ukrayna şehirleri


Ukrayna, 45 milyonu aşan nüfusuyla bölgenin önemli ülkelerinden biri. Rusya ile yaşanan siyasi çatışmalar ve Kırım'ın Rusya tarafından ilhakı doğu kesimlerindeki kimi kentlerin durumunu belirsizleştirse de Ukrayna'da güven içinde, çatışmalardan uzak huzur içinde gezebileceğiniz yerler var. Hem de Türkiye'den yaklaşık 6 kat daha ucuza!

Kiev


Başkent Kiev, 3 milyonu aşan nüfusuyla ülkenin en büyük ve en önemli şehri. Dinyeper nehri kıyısına kurulmuş Kiev, tarih boyunca bölgenin en önemli kalelerinden biri olmuş. Sovyet döneminde de birliğin en önemli şehirlerinden olan Kiev, gerek eski dönemden; gerekse Sovyet döneminden kalma çok sayıda tarihî esere evsahipliği yapıyor.

Ülkenin kültür ve sanat merkezi görevini de üstlenen Kiev'in gece yaşamı da oldukça renkli. Gün içinde turistik etkinliklere vakit ayırırken, eğlenceseverler için akşamları bambaşka bir dünyanın kapıları aralanıyor.

Odessa 


Karadeniz kıyısındaki en önemli liman şehirlerinden biri olan Odessa, aslında ilk olarak Hacıbey adında bir Kırımtatar kasabası olarak kuruluyor. Zaman içinde stratejik önemi nedeniyle Ruslar tarafından ele geçiriliyor ve yapılan yatırımlarla Karadeniz'in en önemli kenti haline getiriliyor. 19. yüzyıla değin Kiev'den daha kalabalık ve büyük bir kent olan Odessa, mimari düşkünlerini çok sevindirecek cinsten. Birbirini kesen ızgara planlı şehirde, yön bulmak çok kolay ve tüm görülmeye değer yerler birbirine çok yakın.

Odessa, ticari öneminin yanısıra, Ukrayna'da yazları denize girebileceğiniz ve yaz tatili yapabileceğiniz yerlerin başında geliyor. Odessa'nın gece yaşamının da Kiev'den aşağı kalmadığını ben değil, bizzat yaşayanlar söylüyor!

Lviv / İlbav

(Lviv mekân önerileri için tıklayın)

Kırımtatarların ve Osmanlıların İlbav dediği Lviv'e Ruslar Lvov diyor. Adını nasıl yazarsak yazalım, bu şehir hakkında söyleyecek çok şeyimiz var! Eski dönemlerde nüfusunun büyük çoğunluğunu Lehler oluşturduğu için şehir mimarisinde Avrupa esintileri egemen. Nasıl başardılar bilmiyorum ama Sovyetlerin donuk ve tekdüze mimarisi İlbav'ın tarihî merkezine dokunmamış. Son derece ucuz bir kent olan Lviv, özellikle öğrenciler ve ilk kez yurtdışına çıkacaklar için doğru bir seçim olabilir.

Çernigiv


Ukrayna'nın en önemli ve en eski şehirlerinden biri Çernigiv. Ukraynacanın yazım kuralları nedeniyle kimi yerlerde Çernihiv diye de yazıldığı oluyor. Ukraynalılar için dinî ve millî kimlikleri açısından çok önemli bir merkez. Çok sayıda manastır ve kilisenin yanısıra yeşil dokusuyla da öne çıkıyor.

Çernivtsi

(Çernivtsi gezi yazısı için tıklayın)

Geçmişte Ukrayna'nın en kozmopolit kentlerinden biri olan Çernivtsi, Avrupaî mimarisiyle öne çıkan Ukrayna şehirlerinden biri. II. Dünya Savaşı öncesi şehir nüfusunun %30'una yakınını Museviler oluşturuyorken, şimdilerde bu sayı %1'lere dek düşmüş. Eski dönemde şehrin sakinleri arasında yine Rumenler ve Almanlar da varmış. Bu Alman etkisi özellikle mimaride baskın biçimde görülüyor.

Çernivtsi'nin bir diğer ilginç özelliği sahip olduğu Türk mahallesi. Bir zamanlar Osmanlı güçleri olarak bu şehri ele geçirmiş ve kısa süreliğine de olsa elimizde tutmuşuz. Artık Türk kalmasa da, Türk mahallesi adı yadigâr kalmış. Türk caddesi, Türk kuyusu, Türk çeşmesi ve Türk köprüsüyle Çernivtsi'ye birkaç saatliğine de olsa uğramaya değer.

Harkiv / Harkov


Harkiv, 1,5 milyonluk nüfusuyla Ukrayna'nın ikinci büyük kenti. Şehrin Rusça adıysa Harkov. Ukraynaca ve Rusça'da "h" harfinin biraz gırtlaktan söylenmesi nedeniyle kimi yerlerde Kharkiv ya da Kharkov diye yazıldığını görebilirsiniz fakat Türkçe yazım kurallarına göre adı Harkiv.

Harkiv, barındırdığı yüksek nüfusa karşın turistik açıdan pek bir şey vadetmeyen yerlerden biri. Avrupa'nın en büyük şehir meydanlarından birine evsahipliği yapıyor ve müzeler bakımından oldukça zengin. Nüfusla doğru orantılı olarak yine gece yaşantısının hareketli olduğu bir yer.

Dinyeper / Dnepropetrovsk


Dinyeper, Ukrayna'nın en önemli sanayi şehirlerinden biri. Sovyetler döneminde askerî sanayi merkezi olduğu için yabancıların girişinin yasak olduğu bir şehir. 2016 mayısına değin adı Dnepropetrovsk olan şehrin adı, uluslararası alandaki söyleyiş güçlüğü nedeniyle kısaltılarak Dnepro'ya çevrildi. Türkçe adı olan Dinyeper, yerli kaynaklarda sıkça kullanılıyor.

Park, bahçe ve dinî yapılar bakımından oldukça zengin olsa da gezginler arasında pek de gözde olmayan bir şehir.

Ujgorod 


İngilizce özentisi nedeniyle adına Uzhgorod / Uzhhorod biçimlerinde de rastlayabileceğiniz bu şehir, Slovakya sınırında yer alan ufak bir yer. Görmeye değer ufak bir tarihî merkezi var. Birkaç saatlik bir geziyle bitirilebilir.


Kamaniçe

Kamaniçe
(Kamaniçe gezi yazısı için tıklayın)

Ukraynacada Kamyanets-Podolskiy olarak adlandırılan bu şehir de bir zamanlar Türk egemenliğine girmiş ve yıllarca öyle de kalmış. Kamaniçe Kalesi stratejik önemi nedeniyle bizi uzunca bir süre uğraştırmış. Birkaç saatte gezilip görülebilecek şirin bir eski çarşısı var. Türkler burayı eşe geçirdiğinde şehir kilisesini camiye çevirip minare eklemiş. Bugün dahi ayakta olan bu minarenin ilginç de bir hikâyesi var. Tıklayıp okuyabilirsiniz!

Hotin

(Hotin gezi yazısı için tıklayın)

Yine Türklerin ele geçirip uzun yıllar ellerinde tuttuğu stratejik açıdan önemli bir nokta olan Hotin Kalesi'nin çevresinde aynı adlı ufak bir kasaba var. Fakat kasabada görülmeye değer bir şey yok. Kasaba merkezinden çok cüzi fiyatlara taksi tutarak kaleye gidebilirsiniz. Kale tarihimiz açısından gerçekten görülmeye değer.

Rus işgâli altındaki Kırım


Kırım, yüzyıllar boyunca Kırımtatarların anavatanı sıfatıyla bir Türk yurdu olarak bağımsız oldu. Ancak tarihin akışı içinde dengeler değişti ve Osmanlı'nın özerklik vererek ayrıcalıklı
 bir konuma koyduğu Kırım Hanlığı, gün geldi Rus boyunduruğu altına girdi.

İmparatorluk ve Sovyet Rusyası döneminde de bu durum sürdü. Stalin yönetiminin acımasız göç politikalarından onlarca halk gibi Kırımtatarlar da nasiplerini aldı. Onbinlerce Kırımtatar yüzyıllardır yurt edindikleri topraklardan koparılarak Sibirya'ya değin yayılan geniş bir coğrafyaya dağıtılarak sürüldü. Büyük sürgün sonrası Kırım ne yazık ki Türk kimliğini yitirdi. Ukrayna 1991'de bağımsızlığını ilan ettikten sonra sürülenlerin bir bölümü geri dönse de gidenlerin yerine yerleştirilen Rus kökenliler nedeniyle nüfus dengesi hiçbir zaman eski düzeyini yakalayamadı.

Rusya 2014'te Kırım'ı işte bu Rus kökenli nüfusa dayanarak işgal etti. O günden beri Kırım'a girmek için Rus makamlarının işlemlerine tâbi olmak gerekiyor. Kırım'da yaşayanlar da benzer biçimde yurtdışı yolculuklarında Rus pasaportu kullanmakta.

Kırım'ın kadim Türk şehirleri artık ne yazık ki Rusça adlarla anılıyor. Sovyet zihniyetinin acımasızlığından kurtulabilen birkaç tarihî eser hâlen ayakta olsa da, hâlihazırdaki siyasi duruma bakılırsa, gerilimin yatışması ve buraları gezip görmemiz için daha uzunca bir süreye gereksinim var.
Kırım'ın önemli şehirleri:

  • Yalta (Feodosiya)
  • Akmescit (Simferopol)
  • Akyar (Sivastopol)
  • Gözleve (Yevpatoriya)
  • Bahçesaray
  • Karasubazar (Belogrosk)

Diğer Ukrayna şehirleri


Turistik olarak fazla bir şey sunmasalar da, aşağıdaki Ukrayna'nın belli başlı büyükşehirleri sıralanmıştır:

  • Donetsk (Çatışma bölgesi, uçuşlar durdurulmuş durumda)
  • İvano-Frankivsk
  • Çerkasi
  • Zaporijya (İstanbul'dan uçuşlar var)
  • Jitomir (Zhytomyr)
  • Rivne
  • Lutsk
  • Mariupol
  • Herson (İstanbul'dan uçuşlar var)
  • İzmail
  • Mikolaiv
  • Luhansk
  • Poltava
  • Hmelnitski