tag:blogger.com,1999:blog-28863640004984299142024-03-05T21:59:02.535+03:00Gezelim biraz!Gördüklerimi anlatıyorum...Gezelim Birazhttp://www.blogger.com/profile/09723563569085701226noreply@blogger.comBlogger130125tag:blogger.com,1999:blog-2886364000498429914.post-3053313251802923022018-12-14T21:35:00.001+03:002018-12-14T21:35:25.429+03:00Kabin memurluğu hakkında sorular<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjnRRIRXU8bm55sBuaZE4zGfuhorGVjwhH9XLQ07VMWR4kmHIoTEtLTq-ETJXmFTJbwXywAPdNsrH8Xx2bwvsZqMGbQkNyCEEkPkRFyV5Enu0N9JGNqLn9Tgib7YUiR5SMmeBN5hgezZ_Vr/s1600/Screen-Shot-2018-09-12-at-09.26.26-e1536740945712-770x451.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="451" data-original-width="770" height="187" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjnRRIRXU8bm55sBuaZE4zGfuhorGVjwhH9XLQ07VMWR4kmHIoTEtLTq-ETJXmFTJbwXywAPdNsrH8Xx2bwvsZqMGbQkNyCEEkPkRFyV5Enu0N9JGNqLn9Tgib7YUiR5SMmeBN5hgezZ_Vr/s320/Screen-Shot-2018-09-12-at-09.26.26-e1536740945712-770x451.jpg" width="320" /></a></div>
Merhaba arkadaşlar,<br />
<br />
Büyük olasılıkla bu sayfaya, Instagram hesabımdaki bağlantıya tıklayarak geldiniz. Sosyal medya üzerinden aldığım mesajlar artık öylesine arttı ki, maalesef tek tek yanıt verebilmem mümkün değildi. Uzun zamandır üzülerek bu tür mesajları yanıtsız bırakıyordum. Zira tek bir mesaja bile yanıt vermek en az 5 dakika sürüyor. Bir de iş soru-cevap şeklinde sohbete dönüşünce her gün yitirdiğim vaktin boyutunu sanırım tahmin edebilirsiniz.<br />
<br />
Özellikle sivil havacılık bölümü öğrencileri ve başvuru kabul edilmiş olanlara yardımcı olmaya çalışsam da dediğim gibi artık yetişemez olmuştum. Basit bir Google aramasıyla bulunabilecek şeyleri soranlar ve takip etmeye dahi tenezzül etmeksizin lönk diye konuya girip sorularını sıralayanlar hariç, mesajlarınızı yanıtsız bıraktığım için epey üzgündüm. Şimdi telafi etmek umuduyla bu yazıyı yazıyorum. Umarım aradığınızı bulabilirsiniz.<br />
<br />
En çok merak edilen hususlar ve en sık sorulan sorular:<br />
<br />
<b>Kabin memuru musunuz?</b><br />
<br />
Çok mu belli ediyorum :D<br />
<br />
<b>Kabin memuru olmak için n'apmam gerekir? </b><br />
<br />
Şirketler personel alımı yaptığında başvuru yapmak ve şansınızı denemek.<br />
<br />
<b>Nereye başvuru yapılır?</b><br />
<br />
Her şirket kendi İnternet sayfası üzerinden personel alımı yapacağını duyurur. Abidik gubidik sayfalardaki iş ilanlarına itibar etmeyin. Dolandırılırsınız.<br />
<br />
<b>Kabin memurluğu için kriterler nedir?</b><br />
<br />
Çok iyi İngilizce bilmeniz, vücut ölçülerinizin uygun olması ve varsa başvuracağınız şirketin istediği başka gereklilikleri karşılamak.<br />
<br />
<b>İngilizcem çok iyi değil ama...</b><br />
<br />
Kusura bakmayın ama bu soruya çok kızıyorum arkadaşlar. Unutun o zaman bu mesleği; ne diyebilirim? Bu iş iyi bir İngilizce olmadan olmuyor. Sizi hiç boş yere umutlandırmak istemem.<br />
<br />
<b>Boyum/kilom tutmuyor ama yine de şansımı deneyebilir miyim?</b><br />
<br />
Boy/kilo oranları şirketlere göre <u>ufak</u> değişiklikler gösterebiliyor ama iş ilanında belirtilen ölçülere uymuyorsanız, yalnızca vaktinizi yitirmiş ve boşa umutlanmış olursunuz.<br />
<br />
<b>Dövmesi, yara izi olan kabin memuru olamıyormuş, doğru mu?</b><br />
<br />
Şirketten şirkete değişir. Görünür yerde dövmeyi kabul etmeyen şirketler var, evet. İlanlarda açıkça belirtilir eğer istenmiyorsa.<br />
<br />
<b>İngilizcem iyi, mülakata girince kesin alırlar mı?</b><br />
<br />
Şansınız yüksek fakat psikolojik yeterliliğinizin değerlendirildiği pek çok test ve yüzyüze mülakattan da geçirileceksiniz. Bunları da geçmek gerek.<br />
<br />
<b>Psikolojik mülakat ve testlerde ne sorulur?</b><br />
<br />
Psikoloğun nereden yaklaşacağı ve sizi ne bakımdan ölçeceği sizin vereceğiniz yanıtlara bağlı. Ama asıl amaç sizin bu işe yatkınlığınızı ölçmek.<br />
<br />
<b>Başvurdum ama aylardır geri dönüş olmadı.</b><br />
<br />
Bu meslek yalnızca sizin değil, yüzbinlerce kişinin düşlerinde. Her ilana onbinlerce başvuru oluyor. Bunların değerlendirilmesi gerçekten çok uzun bir süreç. Kesin bir şey elbette söyleyemem ama 3 ay dahi kabul edilebilir bir süre. Daha da uzayabilir; kısalabilir de. "Başvurunuz olumsuz değerlendirilmiştir" gibi bir ibareyle başvurunuz geri çevrilmemişse hâlâ umut var demektir. Beklemekten başka yapacak bir şey yok. <br />
<br />
<b>Ne kadar maaş alıyorsunuz?</b><br />
<br />
Birine maaşını sormak son derece ayıp, bunda hemfikiriz değil mi? Bazı şirketler bu bilginin paylaşılmasını iş sözleşmesinde yasaklar. Dolayısıyla ben de yanıt veremeyeceğim. Yalnız şunu söyleyeyim ki, en düşük şirketin maaşları dahi, ülkemiz koşullarında fena sayılmaz. Fakat şükretmeyi ve kanaat etmeyi bilmeyen biri için aylık 50.000 TL bile azdır, öyle değil mi? <br />
<br />
<b>Bir yere gidince hemen dönüyor musunuz, yoksa biraz kalıyor musunuz?</b><br />
<br />
Elbette uçuşların büyük bölümü git-gel sefer olarak gerçekleştiriliyor. Uçaktan ayrılmadan geri dönüyoruz. Fakat yatı görevlerimiz de oluyor.<br />
<br />
<b>Yatı nedir?</b><br />
<br />
Uçuş görevi için gittiğiniz şehirde bir süre dinlenmek için otele götürülmenize yatı görevi denir. Ayda 1 ilâ 3 yatı görevi olması normaldir. Hiç olmaması veya üçten fazla olması da olasıdır.<br />
<br />
<b>Yatılarda dışarı çıkabiliyor musunuz?</b><br />
<br />
Eğer istirahat süresi yeterliyse ve gidilen ülkede salgın hastalık (Afrika gibi) ya da güvenlik sorunları yoksa (Afganistan, Pakistan gibi) ekip üyeleri otelden ayrılıp şehri ziyaret edebilirler. Zaten işimizin en güzel yanlarından biri bu.<br />
<br />
<b>Yatılar ne kadar sürüyor?</b><br />
<br />
Şirketten şirkete, şehirden şehire değişir. 10 saat süreni de olur, 5 gün süreni de. <br />
<br />
<b>İç hat mı uçuyorsunuz, dış hat mı?</b><br />
<br />
Bu artık bizlerin alay ettiği bir soru halini aldı :) Hiçbir şirkette böyle bir ayrım yok arkadaşlar. Şirketin uçtuğu her yere uçarsınız. Roma'dan gelir, Şırnak'a; Batman'dan gelir Amerika'ya gidersiniz.<br />
<br />
<b>Üniversitede sivil havacılık bölümü okumamı öneriyor musunuz?</b><br />
<br />
Hayır önermiyorum. Bu işi yapmak için illaki okulunu okumaya gerek yok. Diyelim ki başarıyla bitirdiniz ama bir sağlık sorunu nedeniyle uçuşa elverişlilik raporunu alamadınız. Ya da aldıktan sonra sağlığını uçmanıza engel olmaya başladı. O zaman ne olacak? Elinizde alternatif bir mesleğiniz olsun, uçmak istiyorsanız başvurmayı denersiniz.<br />
<br />
<b>Sivil havacılık mezunlarına iş garantisi ya da öncelik var mı?</b><br />
<br />
Yok tabii ki. İngilizce, psikoloji mülakatı ve kurul görüşmelerine herkes gibi sizler de gireceksiniz ve geçememeniz olasılık dâhilinde.<br />
<br />
<b>Kabin memurluğu kursları varmış, gitsem?</b><br />
<br />
Boş işler... Hiçbir şirket, "aa sen kursa gitmişsin, buyur gel başla" demez. Herkesle birlikte yukarıda söz ettiğim tüm aşamalardan geçeceksiniz?<br />
<br />
<b>Uçakta görevleriniz neler?</b><br />
<br />
Her şirketin uygulamaları değişiyor. Sizin uçakta bulunuş amacınız her şeyden önce emniyet ve güvenlik. Yani uçuşun kazasız, belasız başlamasını ve bitmesini sağlamak. Yolcu karşılama, servis vb gibi diğer her şey işin süsü, cilası; göstermelik şeyler. Allah korusun, bir kaza durumunda olabildiğince fazla sayıda canı kurtarmak için oradasınız.<br />
<br />
<b>İşin tehlikeleri var mı?</b><br />
<br />
Kısacası uçak düşer mi diye soruyorsunuz. Bir trenin raydan çıkması, arabanın kaza yapması, bir geminin batması gibi uçaklar da kazaya ya da kırıma uğrayabilir. Alınyazısına inanan biri olarak bunu düşünmüyorum. Her şey Tanrı'dan.<br />
<br />
<b>Kabin memurları ucuz bilet konusunda yardımcı olabilir mi?</b><br />
<br />
Hayır. Kendileri ve birinci dereceden yakınları dışında (anne, baba, eş, çocuk gibi) indirimli biletlerinden kimseyi yararlandıramazlar. Bazı şirketler, kardeşleri bu sisteme dâhil edebiliyor.<br />
<br />
<b>Sosyal haklarınız neler?</b><br />
<br />
Kabin memurluğunun pek çok kişinin hayallerdeki meslek olmasının bir nedeni de getirdiği sosyal haklar. Sendikal haklardan ve özel sağlık sigortasından tutun, indirimli bilete, otel anlaşmalarından, indirim kodlarına pek çok güzel imkânlar sunuluyor.<br />
<br />
<b>İşinizin zorlukları neler?</b><br />
<br />
Uyku düşkünü insanlara kesinlikle uygun olmayan bir meslek. Yatma kalkma saatleriniz çok düzensiz. Herkes ayaktayken siz uyuyor, herkes uyurken siz uçuyor olabilirsiniz. Elbette tatil günleriniz ve uçuşlar arasında yeterli dinlenme süreleriniz var ama ofis ortamında 9/5 çalışılan bir meslek olmadığını bilmeniz gerekir. Özellikle çocuklu hanımlar ve yeni evliler bu düzene ayak uydurmakta güçlük çekebilir.<br />
<br />
<b>Hep aynı kişilerle/uçaklarla mı uçuyorsunuz, yoksa değişiyor mu?</b><br />
<br />
Elbette değişiyor arkadaşlar. Çoğunlukla bir uçtuğunuzla bir daha karşılaşmazsınız.<br />
<br />
<div style="text-align: center;">
***</div>
<br />
Eğer burada yanıtını bulamadığınız sorular varsa, yorum bölümüne yazın. Vakit buldukça yanıtlamaya çalışacağım. Umarım tüm düşleriniz gerçekleşir!<br />
Gezelim Birazhttp://www.blogger.com/profile/17965367277614942946noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2886364000498429914.post-3401292183081780752018-11-28T17:02:00.000+03:002018-11-28T17:02:15.085+03:00FlyArystan<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiMSaeibl8IJKBoNLHqkymjgj_1Yz1tRKW9EmeyJ559fDC776eXL3Z9TRXS6e6gsdW2tNMAoc2t0USdrJCNk16rhMAiX4051bJUpjZKf8a8sZMAbNc9c-iRYQmGuxjOzcKzn8qWeET_4kNd/s1600/favicon.ico" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="256" data-original-width="256" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiMSaeibl8IJKBoNLHqkymjgj_1Yz1tRKW9EmeyJ559fDC776eXL3Z9TRXS6e6gsdW2tNMAoc2t0USdrJCNk16rhMAiX4051bJUpjZKf8a8sZMAbNc9c-iRYQmGuxjOzcKzn8qWeET_4kNd/s200/favicon.ico" width="200" /></a></div>
Kazakistan'ın ulusal havayolu Air Astana da düşük bütçeli (low cost) havayolu hizmeti veren şirketler arasına katıldı. FlyArystan adıyla markalaştırdıkları düşük bütçeli havayolu şirketi, gerçekleştireceği Kazakistan içi uçuşların yanısıra bölgedeki önemli merkezlere de yolcu taşıyacak.<br />
<br />
Air Astana'nın alt kuruluşu olan FlyArystan, İnternet sayfasında, güvenlik ile ilgili konularda tümüyle Air Astana kurallarına ve ölçütlerine bağlı kalınacağını; uçak içi yeme-içme, kargo bagajı taşıma ve yer seçimi gibi hizmetlerin ise belirli bir ücret karşılığında verileceğini bildiriyor.<br />
<br />
Şirketin uçuş noktalarının açıklanması ve bilet satışlarına başlanması için Mart 2019 tarihi bekleniyor. İlk uçuşlar ise aynı yılın ikinci yarısı gerçekleştirilecek.<br />
<br />
Şirket ilk etapta 4 adet Airbus A320 uçağıyla hizmet vermeye başlayacak. Herbiri 180 koltuk kapasiteli olacak uçaklarda yalnızca ekonomi sınıfı bulunacak. Şirketin uzun vadeli hedefleri arasında uçak sayısını 2020'ye dek 15'e çıkarmak var.<br />
<br />
Şirketin adındaki Arystan ibaresi Kazakçada "arslan" anlamına geliyor. Şirket logosundaki aslan figürü de buradan geliyor.<br />
<br />
Şirketin İnternet sayfası <a href="https://flyarystan.com/"><b>https://flyarystan.com/</b></a> ziyarete açık durumda.Gezelim Birazhttp://www.blogger.com/profile/17965367277614942946noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2886364000498429914.post-64143708551117611852018-07-11T17:47:00.000+03:002018-07-11T18:07:47.421+03:00Alanya - Gazipaşa Havalimanı<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgXvUetd7HvU3hC6ysN6wsUAfdRCEeyEBW_irfKu86yJ3KT26YEG9WDOdexOnTqD0X7v-_oYPRKme2_I_g9tYf7MTVSvaDKCK5RXWLeY-tKX5UACQrVTAId1FwGrcqIuQ1qaC6Odjl51-ps/s1600/20170717_193447.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="900" data-original-width="1600" height="180" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgXvUetd7HvU3hC6ysN6wsUAfdRCEeyEBW_irfKu86yJ3KT26YEG9WDOdexOnTqD0X7v-_oYPRKme2_I_g9tYf7MTVSvaDKCK5RXWLeY-tKX5UACQrVTAId1FwGrcqIuQ1qaC6Odjl51-ps/s320/20170717_193447.jpg" width="320" /></a></div>
Adı konusunda, kimsenin hemfikir olamadığı; çoğu kişinin varlığından bile bîhaber olduğu ama öte yandan adeta arıkovanı gibi çalışan mini mini bir havalimanı Gazipaşa.<br />
<br />
GZP üçlü kodunu taşıyan havalimanı, Antalya'nın ikinci havalimanı olarak inşa edildi. Yurtiçi uçuşların yanısıra yaz aylarında Avrupa ve Rusya'nın dört bir yanından yabancı turistlerin ülkemize getirildiği dışhat uçuşlarına da evsahipliği yapıyor.<br />
<br />
<h2>
<span style="font-size: x-large;">Konumu</span></h2>
<br />
Antalya'nın en büyük ilçelerinden biri olan Alanya ve çevresine hizmet vermesi amacıyla yapımına başlanan havalimanının resmî açılışı 2013 yılının sonlarında gerçekleştirildi. İdari olarak Gazipaşa ilçesi sınırları içinde bulunduğundan resmî adı Gazipaşa Havalimanı olarak geçse de halk arasında Alanya adı çok daha baskın biçimde kullanılmakta. Fakat kimi havayolları biniş kartlarına ısrarla bulunduğu ili baz alarak Antalya yazmayı yeğliyor. Bu durumun biraz karılıklığa yol açtığı kesin.<br />
<br />
Gazipaşa Havalimanı, Alanya ilçe merkezine 45 km uzaklıkta konumlanıyor. Antalya şehir merkezine ise 145 km. Alanya-Gazipaşa arası yaklaşık 60 dakika sürerken; Antalya-Gazipaşa arası yaklaşık 3 saat sürüyor.<br />
<br />
<h2>
<span style="font-size: x-large;">Ulaşım</span></h2>
<br />
Alanya'ya tatil için gelen ziyaretçileri genelde kalacakları otelin servisleri havalimanından alarak otellerine götürüyor. Ama siz kendiniz ulaşım sağlayacaksınız; işinize yarayacak tüm bilgiler bu bölümde!<br />
<br />
<h2>
Havaş Otobüsleri</h2>
Havaş otobüslerinin en güncel saat ve ücret bilgilerini sözkonusu firmanın <b><a href="http://www.havas.net/tr/Hizmetlerimiz/OtobusHizmetleriVeOtopark/OtobusServisNoktalari/Pages/Gazipasa.aspx" target="_blank">İnternet sayfasından</a></b> bulabilirsiniz.<br />
<h3>
Gazipaşa - Alanya arası</h3>
<br />
Gazipaşa Havalimanı'ndan kalkarak Alanya Şehirlerarası Otobüs Terminali'ne (otogar) giden Havaş otobüsleri güzergâh dışına çıkmadan belli duraklarda yolcu alıp - indirmek suretiyle hizmet veriyor. Otobüsün durduğu yerleri belirten herhangi bir levha ya da durak yok. Aşağıda listelediğim yerlerde, yol kenarında, en uygun noktada durarak otobüs sürücüsüne işaret etmeniz ve aracı durdurmanız gerekiyor. Aracı durdurmak için en uygun noktalar, trafik ışıklarının dibi ya da şehiriçi minibüslerin yolcu indirip bindirdiği cepler. Gazipaşa - Alanya arası Havaş otobüslerinin durakları şunlar:<br />
<br />
<br />
<ul>
<li>Kargıcak</li>
<li>Doris Aytur Oteli</li>
<li>Mehmet Çakır Caddesi</li>
<li>BP benzin istasyonu</li>
<li>Mahmutlar (Belediye)</li>
<li>Happy Elegance Oteli</li>
<li>Kestel (Üniversite) </li>
<li>Kestel - PO Yüceller</li>
<li>Alantur</li>
<li>Tosmur (Belediye)</li>
<li>Koçtaş</li>
<li>Metro</li>
<li>Alanyum AVM</li>
<li>Tespo</li>
<li>Yalı Taksi Durağı</li>
<li>Çimen Oteli</li>
<li>Makro Market</li>
<li>Alanya Ticaret Odası</li>
<li>Kale Market</li>
<li>Grand Okan Oteli</li>
<li>Alanya Otogarı</li>
</ul>
<div>
Yukarıda adı geçen durakların harita üzerindeki yaklaşık konumlarını görebilirsiniz. Haritada iyileştirme yapmak için öneri ve yorumlarınız yararlı olacaktır. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
<div>
<iframe height="480" src="https://www.google.com/maps/d/embed?mid=1LRscs-SHZGAYdImYYHgFvOzLoy6LZaZU" width="540"></iframe>
</div>
<br /></div>
<h3>
Gazipaşa - Anamur arası</h3>
<div>
<br /></div>
<div>
Bölgenin bir diğer önemli ilçesi olan Mersin'e bağlı Anamur da Gazipaşa Havalimanı'ndan oldukça yararlanıyor. Yolcu kitlesi daha küçük olsa da Gazipaşa - Anamur arası ulaşım talebi, Havaş otobüsleri konmasını sağlamış. Minibüs tarzı daha ufak araçlarla yolcular taşınmaktaydı. Fakat Havaş İnternet sayfasında verilen bilgiye göre Gazipaşa - Anamur arası yolcu taşımacılığı durdurulmuş. "Daha iyi hizmet verebilmek için gerekli düzenlemeler yapıldıktan sonra" yeniden başlayacakmış. Bakalım...<br />
<br />
<h2>
Antalya Havalimanı'ndan Alanya ve Gazipaşa'ya nasıl gidilir? </h2>
<br />
Alanya - Gazipaşa Havalimanı'na yalnızca İstanbul Atatürk, İstanbul Sabiha Gökçen ve Ankara Esenboğa havalimanlarından aktarmasız uçuş yapılmakta. Dolayısıyla diğer illerden gelen ziyaretçiler ya bu üç noktadan aktarmalı gelmek; ya da Antalya Havalimanı'ndan Alanya'ya geçmek durumundalar. Sezonun yoğun geçtiği dönemlerde Gazipaşa Havalimanı'na inen uçaklarda yer bulunamaması gibi durumlar da sıkça yaşanmakta.<br />
<br />
Dolayısıyla varış noktaları Alanya olsa bile Gazipaşa'ya değil Antalya Havalimanı'na inen pek çok ziyaretçi bulunmakta. Ne yazık ki hâlihazırda Antalya Havalimanı ile Alanya arasında doğrudan sefer düzenleyen bir toplu ulaşım aracı yok.<br />
<br />
Antalya Havalimanı'ndan Alanya yönüne gitmek için iki seçenek bulunmakta. Bunlardan ilki ve en konforlu olanı özel transfer firmaları. İster kişiye özel; ister başka yolcularla karma grup olarak lüks, klimalı araçlarla ulaşım sağlanıyor. Muhakkak önceden yer ayırtmanızı önerdiğimiz bu firmalar tek yön yaklaşık 45 TL (Temmuz 2018, fiyatlar firmalara göre değişkenlik gösterebilir) karşılığında sizi Antalya Havalimanı'ndan Alanya bölgesine taşıyacaktır.<br />
<br />
Bir diğer seçenek ise, Antalya Havalimanı'ndan Havaş otobüslerine binerek Antalya Şehirlerarası Otobüs Terminali'ne gitmeniz ve buradan Alanya otobüslerine binmeniz. Fakat fiyat/süre orantısı gözönünde bulundurulduğunda özel transfer hizmetleri bir adım öne çıkmaktadır.<br />
<br />
Antalya Havalimanı ve Alanya arasında özel transfer hizmeti veren firmalara basit bir google aramasıyla ulaşabilirsiniz. </div>
Gezelim Birazhttp://www.blogger.com/profile/09723563569085701226noreply@blogger.com0Gazipaşa, Gazipaşa Havalimanı, Gazipaşa Alanya, 07900 Alanya/Gazipaşa/Gazipaşa/Antalya, Türkiye36.297388 32.30143820000000710.775353499999998 -9.0071557999999925 61.8194225 73.6100322tag:blogger.com,1999:blog-2886364000498429914.post-44864350414710130692018-07-11T16:11:00.002+03:002018-07-11T18:14:25.810+03:00Isparta Süleyman Demirel HavalimanıIsparta, son dönemde adını yurtiçi turizmde çok sık duyurmaya başladı. Yıllar yılı gül ile özdeşleştirdiğimiz ilimiz, birden Fransa'nın Provans'ına rakip olan lavanta bahçeleriyle anılır oldu ve binlerce turisti kendine çekmeye başladı.<br />
<br />
Isparta, gelişmiş bir karayolu ağıyla çevre illere ve büyükşehirlere bağlı olsa da, özellikle İstanbul'dan 600 kilometreyi aşan ve 7 saati geçen yolculuk, karayolu seçeneğini oldukça sevimsizleştiriyor. Bu yüzden Isparta Süleyman Demirel Havalimanı ulaşım konusunda kesinlikle öne çıkıyor.<br />
<br />
<h2>
Havalimanının konumu</h2>
<br />
Bilmeyenler ya da daha önce dikkat etmemiş olanlar için ufak bir genel kültür bilgisi verelim: Isparta ve Burdur, ülkemizde birbirine en yakın il merkezleri olma özelliğini taşıyor. Isparta Süleyman Demirel Havalimanı da bu iki ilin merkez ilçelerinin tam ortasında, her ikisine de yaklaşık 35 kilometre uzaklıkta yer alıyor.<br />
<br />
Dolayısıyla Isparta Havalimanı'nı kullanarak yalnızca Isparta'yı değil, Burdur'u da keşfetmeye kapı aralamış oluyorsunuz. Bu noktada, bölgenin en çok ilgi çeken merkezlerinin Isparta'da değil Burdur'da olduğunu söyleyelim. Isparta'nın gül ve lavanta bahçeleri, Eğirdir, Yalvaç gibi ilçeleri ve gölleri her ne kadar etkileyici olsalar da bölge ziyaretçilerinin asıl uğrak noktası Türkiye'nin Maldivleri olarak anılan Burdur-Yeşilova ilçesindeki Salda Gölü ve Ağlasun ilçesindeki Sagalassos antik kenti.<br />
<br />
<h2>
Havalimanı bilgileri</h2>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiND1SZMVkQhgzeUoj7tJbe3OqlmNwgDLlFZ94-9-0oHSfiGIrLQiEVsQerjq2-sbbAQH2cWVocXn4FU8sCgB48j5CVQEG24ZRyU7KxSB784WOGXNV4ZR5p_ZCE4X2YDkHAiIb8k20LnSOd/s1600/20180709_143711.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="900" data-original-width="1600" height="180" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiND1SZMVkQhgzeUoj7tJbe3OqlmNwgDLlFZ94-9-0oHSfiGIrLQiEVsQerjq2-sbbAQH2cWVocXn4FU8sCgB48j5CVQEG24ZRyU7KxSB784WOGXNV4ZR5p_ZCE4X2YDkHAiIb8k20LnSOd/s320/20180709_143711.jpg" width="320" /></a></div>
Üçlü kodu ISE olan Isparta Havalimanı ne yazık ki pek etkin bir biçimde kullanılmıyor. Isparta ili nüfusu 435 bin (merkez 250 bin), Burdur ili nüfusu ise 265 bin (merkez 105 bin) olmasına karşın hâlen yeteri kadar uçuş yok. İstanbul'dan çoğu zaman günde yalnızca 1 uçak havalimanına iniş yapıyor. 2018 yılı Temmuz ayı itibarıyla tek uçan havayolu THY ve günde tek bir sefer var. Genelde A319 ve A320 gibi yolcu kapasitesi düşük uçaklar kullanılıyor.<br />
<br />
Başkent Ankara'ya ya da diğer Anadolu şehirlerine ise hiç uçuş yok. Geçmişte dönemsel olarak Anadolujet, Atlasglobal, Onur ve Pegasus havayolları Isparta'ya uçmuş. Hatırlayanlar vardır, o zamanki adıyla Atlasjet, Isparta-İstanbul seferini gerçekleştirirken elim bir uçak kazası yaşanmış; çok sayıda yurttaşımız yaşamını yitirmişti.<br />
<br />
İlginçtir, yurtiçinde yalnızca İstanbul'a uçuş yapılan Isparta Havalimanı kimi zaman uluslararası uçuşlara da evsahipliği yapıyor. Pasaport kontrol birimi bulunan havalimanından Hac ve Umre uçuşlarının yanısıra İranlı havayollarının charter uçuşları da yürütülüyor.<br />
<br />
Ne güzel, İranlı turistler Isparta'ya akın ediyor diye düşünebilirsiniz. Oysa gerçek neden bambaşka! İran İslam Cumhuriyeti yönetimi, Türkiye'nin tatil beldelerinde bulunan havalimanlarına (Antalya, Alanya, Bodrum vb) doğrudan uçuş izni vermediği için, firmalar yolcularını Denizli, Isparta gibi yakın illere taşıyıp, buradan karayoluyla tatil beldelerine götürüyorlar. Evet, İranlıların Türkiye'de deniz keyfi ve eğlenceyi tatması için böylesi meşakkatli bir yol izlemesi gerekiyor.<br />
<br />
<h2>
Havalimanı'na ulaşım</h2>
<br />
Isparta Süleyman Demirel Havalimanı şehir merkezine oldukça yakın olmasına karşın, ulaşım dikkat etmezseniz büyük bir sıkıntıya dönüşebilir. Önceden belediye otobüsleri şehir merkezinden havalimanına yolcu taşımacılığı yaparken, çıkar çatışmaları sonucu belediyenin bu taşımacılığı yapması yasaklanmış ve şehir merkezi - havalimanı arası yolcu taşımacılığı özel kooperatiflerin tekeline bırakılmış.<br />
<br />
<h3>
Isparta merkezden havalimanına</h3>
<br />
Bugün Isparta merkezden havalimanına ulaşmak için Iyaşpark Oteli'nin yanından kalkan, kooperatife bağlı servis araçlarına binilmesi gerekiyor. Fakat işin kötü tarafı 15:45'te gerçekleştirilen günlük tek sefer için (Temmuz 2018) yalnızca tek bir araç kalkıyor ve hareket saati 13:00. Kaçırırsanız yandınız.<br />
<br />
Taksiler taksimetre açılırsa daha fazla tutacağını söylerek 100 liraya götürmeyi teklif ediyorlar. Otellerdeki ya da seyahat acentelerindeki özel transferler de bir seçenek. Kalabalık bir grupsanız ekonomik olabilir. Ama ya az kişiyseniz?<br />
<br />
Havalimanı servisini kaçırınca otobüs sürücülerinden ne yapabileceğim konusunda yardım istedim. Önerdiklerini ve yaptıklarımı aynen aktarıyorum.<br />
<br />
Şehir merkezinden "Köy Garajı" ya da Şehirlerarası Otobüs Terminali'ne gidilir. Köy Garajı, Isparta'nın ilçelerine ve köylerine giden minibüslerin kalkış noktası. Oradan kalkan minibüsler Otogar ve Üniversite Hastanesi'nden geçerek ilçelere gidiyor. (Not: Yakın zamanda Isparta Şehirlerarası Otobüs Terminali'nin ve Köy Garajı'nın yeni binasına taşınacağını gözönünde bulundurun)<br />
<br />
Keçiborlu, Uluborlu, Senirkent arabalarından birine binilir. Ulaşım ücreti 4 lira. Havalimanı kavşağında inileceği söylenir ve yaklaşınca haber verilmesi muavine ya da sürücüye iyice tembihlenir. Havalimanı kavşağından havalimanının içine giden yol 4 kilometre. Yürümek her babayiğidin harcı değil. Hızlı bir yetişkin 40 dakikada alır bu yolu.<br />
<br />
Elbette yürümeyeceğiz. Yolda her 2 dakikada bir geçen araçlara otostop çekip bizi terminale götürmelerini rica edeceğiz. O yol havalimanından başka bir yere gitmediği için her geçen araba muhakkak havalimanına gidiyor. Yardımsever Ispartalılar büyük olasılıkla sizi yolda bırakmayacaktır. Böylelikle havalimanı servisini kaçıran biri, taksilere 100 lira ödemek zorunda kalmadan havalimanına kolaylıkla ulaşabilir.<br />
<br />
<h3>
Burdur merkezden havalimanına</h3>
<br />
Burdur merkezden de havalimanına aynı şekilde kooperatife ait servis araçlarıyla ulaşılıyor. Cumhuriyet Meydan'ında eski belediye binası önünden kalkan servisler ile ilgili en son güncel bilgileri almak için havalimanının İnternet sayfasındaki numaralarla iletişime geçebilirsiniz.<br />
<br />
<h2>
Son birkaç bilgi</h2>
<br />
Havalimanı epey eski bir terminal binasına sahip. Yapıldığı günden beri bir çivi dahi çakılmamışa benziyor. İnsanlar havayolunu tercih etmediği sürece, uçuş sayısının artmayacağı, dolayısıyla havalimanının yenilenmesi gerekliliği doğmayacağı açık.<br />
<br />
İlk girişteki güvenlik temkini biraz abartıyor gibi geldi bana. Herkes çantasını şişelerce gülsuyu ve lavanta kolonyasıyla doldurduğu için olsagerek, daha girişte güvenlikteki x-ray görevlileri sıvı içeren çantaları uçak altına vermemizi söylüyor.<br />
<br />
Check-in'de kilo sınırını aşan bagajlar için pek hoşgörü gösterilmediğini gözlemledim. Çatır çatır kilo başına ek ücret aldılar yolculardan.<br />
<br />
Terminal binası çok eski demiştim. Tuvaletler ayrıca dökülüyor. Gayet temiz ama tesisatın eskiliğinden kaynaklandığını düşündüğüm iğrenç bir koku yayıyor.<br />
<br />
Havalimanı içinde ufak bir büfe dışında alışveriş yapabileceğiniz herhangi bir nokta yok. Kafe ve restoranı unutun. Duty Free mağazası olmadığını söylememe bile gerek yok sanırım :)<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjS6EusXPKfLmVSogseYBc7OYjNRw4JmVpubfyH48fr5lZd72XTUmvmio6KkvGbgdbcoS1tEYbLkTWKE6SU-0MG46lByCijMwe8qZk1havIe70pP4EFM4iTpONomN4SZSBpciKWoLgShyphenhyphencG/s1600/20180709_143707.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="900" data-original-width="1600" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjS6EusXPKfLmVSogseYBc7OYjNRw4JmVpubfyH48fr5lZd72XTUmvmio6KkvGbgdbcoS1tEYbLkTWKE6SU-0MG46lByCijMwe8qZk1havIe70pP4EFM4iTpONomN4SZSBpciKWoLgShyphenhyphencG/s400/20180709_143707.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />Gezelim Birazhttp://www.blogger.com/profile/09723563569085701226noreply@blogger.com0Kükürt Mahallesi, Isparta Süleyman Demirel Havalimanı, Dörtyol No:39, 32090 Keçiborlu/Isparta, Türkiye37.8588286 30.36736969999992712.336794100000002 -10.941224300000073 63.3808631 71.675963699999926tag:blogger.com,1999:blog-2886364000498429914.post-4160566256287023842017-10-13T21:07:00.000+03:002017-10-13T21:07:08.213+03:00Cabo da Roca (Roca Burnu)<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgKDGBRubUkn8urtC9P4Pt_YrlSrER_Ysn88gE32O4LtVlrCOC-Z5i5LOh5IGeERdkCN-CpgMBlabmuDIyEPj0CUDYokJaV6iAatrRkp97P1OV-ZWBoXC7oFBJDitDdl-g1dWehclzeVbwh/s1600/Cabo_da_roca_%252814%2529.JPG" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1067" data-original-width="800" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgKDGBRubUkn8urtC9P4Pt_YrlSrER_Ysn88gE32O4LtVlrCOC-Z5i5LOh5IGeERdkCN-CpgMBlabmuDIyEPj0CUDYokJaV6iAatrRkp97P1OV-ZWBoXC7oFBJDitDdl-g1dWehclzeVbwh/s320/Cabo_da_roca_%252814%2529.JPG" width="239" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Roca Burnu denizfeneri ve anıtı</td></tr>
</tbody></table>
<div>
Portekizce Cabo da Roca olarak adlandırılan Roca Burnu, Avrupa anakarasının en batıdaki noktası olma özelliğini taşıyan bir uzantı. Yüzyıllar boyunca insanlar dünyanın burada bittiğine inanmışlar.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Dünyanın burada bitebileceğine inanmayıp, daha uzakları keşfetmek için gemilerle enginlere açılan insanların da yine Portekiz'in limanlarından yola çıkmaları pek manidar değil mi?</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Neyse, bu edebiyatlı sözlerim bir gün başıma belâ olacak. Biz Roca Burnu'na geri dönelim... Çevresinde önemli bir yerleşim yeri bulunmayan burun aslında Lizbon'a pek de uzak değil. Cascais ve Sintra arasında uzanan yol, bu burundan da geçiyor. İki kasaba arasında işleyen 403 numaralı otobüsler Cabo da Roca'ya da uğruyor.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Tek yön biletin fiyatı 2017 nisanı itibarıyla 4 avroydu. Cascais-Cabo da Roca arası 25 dakika; Sintra-Cabo da Roca arasıysa 40 dakika sürüyor. Burunun her iki kasaba merkezine de uzaklığı yalnızca 15 km olmasına karşın, otobüsler yol üstündeki hemen hemen her yerleşim birimine uğradığı için yolculuk süresi böyle müthiş bir biçimde uzuyor. Otobüsler 09.00 / 17.00 arasında işliyor ve her gün kalkış saatleri değişkenlik gösterebiliyor. Kullanmadan önce İnternet'ten saati doğrulamakta yarar var.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Benim Roca Burnu'na gidişim oldukça şenlikli ve beklenmedik biçimde gerçekleşti. Aslında Cascais'ten doğruca Sintra'ya geçecektim. Ama şans mı dersiniz, şanssızlık mı bilmem, tam Roca Burnu'na gelirken otobüsümüzde bir arıza oldu. </div>
<div>
<br /></div>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiGuO2Nu_Kc5btjCRqkrM_T5Rs-vvD3nDYSc9bfpZRaRcxho5sExJyoHxYNWglHAClGD-NGbn9sEJ6xrCvBMD0kC5fHhxamRggR70TIupQisSy4IWd3qpq168NYbkldpxlyFNJBMcXEaKD6/s1600/2705_Colares%252C_Portugal_-_panoramio_%252813%2529.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="564" data-original-width="800" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiGuO2Nu_Kc5btjCRqkrM_T5Rs-vvD3nDYSc9bfpZRaRcxho5sExJyoHxYNWglHAClGD-NGbn9sEJ6xrCvBMD0kC5fHhxamRggR70TIupQisSy4IWd3qpq168NYbkldpxlyFNJBMcXEaKD6/s320/2705_Colares%252C_Portugal_-_panoramio_%252813%2529.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Toprağın bitip denizin başladığı yer</td></tr>
</tbody></table>
<div>
Sürücü birileriyle konuşup yardım beklerken anlaşıldı ki en az yarım saat oralardayız. Sürücü saat başında araç başında olmak koşuluyla uzaklaşmamıza ve burundan okyanus manzarasını izlememize izin verdi. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Şansa bakın! Hiç yoktan yere Avrupa anakarasının en batı noktasına ayak basmış oldum! Anlamı çok büyük ama çevrede pek bir şey yok doğrusu... Bir denizfeneri, bulunduğumuz yerle ilgili bilgi veren bir yazıt, bir hediyelik eşya dükkânı ve bir kafe hepsi bu. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Denizfeneri 1842 yılında yapılmış. Pek bir özelliği olmasa da hoş görünüyor. Yazıtın üstünde ise Portekiz'in ünlü ozanlarından Luis Camões dizeleri yer alıyor:</div>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
<i><br />Aqui...<br />Onde a terra se acaba<br />E o mar começa</i></blockquote>
<br />
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: center;">
<i>Burada...<br />Karanın bittiği<br />Ve denizin başladığı yerde</i></blockquote>
<div>
<br /></div>
<div>
Otobüs saatlerine bir göz atmalı. Eğer iki otobüs arası çok fazla değilse, hususi olarak uğramayı da düşünebilirsiniz. Böyle "dünyanın en büyük bilmemnesi, dünyanın en uzun bilmemnesi" gibi alengirli sıfatları bulunan yerleri ziyaret etmeyi çok sevdiğim için, Roca Burnu'nda bulunmuş olmaktan çok mutluyum. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
Gezelim Birazhttp://www.blogger.com/profile/09723563569085701226noreply@blogger.com0Estrada do Cabo da Roca s/n, 2705-001 Colares, Portekiz38.780417 -9.498884999999972913.2583825 -50.807478999999972 64.3024515 31.809709000000026tag:blogger.com,1999:blog-2886364000498429914.post-92114084283973783802017-10-13T19:43:00.000+03:002017-10-13T21:08:00.563+03:00Portekiz için gezi rotası önerisi<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjxF5bOf2chPvouthImvgJRmiDCDTRRZpJOdA1j_VY3tXDp1O4JxmWDwd2YMXhAsKkTvc3kXyk893QMhhqwRGJJlFoB9IRfbdEI7JeT9R735AcvvYRtP1x3g9cPLVjGas7QNjarj5mADMTm/s1600/20170411_143232.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1102" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjxF5bOf2chPvouthImvgJRmiDCDTRRZpJOdA1j_VY3tXDp1O4JxmWDwd2YMXhAsKkTvc3kXyk893QMhhqwRGJJlFoB9IRfbdEI7JeT9R735AcvvYRtP1x3g9cPLVjGas7QNjarj5mADMTm/s320/20170411_143232.jpg" width="220" /></a></div>
Malûm, Portekiz pek büyük bir ülke sayılmaz. İber Yarımadası'nda bulunan ve tek komşusu İspanya olan bu küçük ülke, ışıltılı bir geçmişe sahip olsa da bugün artık kendi yağında kavrulan sessiz sedasız bir ülke desek yanlış olmaz.<br />
<br />
Portekiz eskiden beri hep ucuz bir ülke olarak bilinirdi. Şimdilerde Türk lirası avro karşısında oldukça değer yitirdiği için, özellikle ekonomik seyahat arayanlar arasında birden parladı Portekiz. Sırtçantalı gezginler ve öğrenciler başta olmak üzere çoğu gezgin, gerek ulaşım, gerek konaklama, gerekse yeme içmenin diğer Avrupa şehirlerine oranla daha ucuz olması nedeniyle Portekiz'e gidiyor.<br />
<br />
<h2>
Benim Portekiz maceram </h2>
<br />
Ben de 2017 nisanında, 11 günlük bir Portekiz macerasına atıldım. Sırtçantamla çıktığım yolculuğumda orta halli otellerde, bir hostelde ve<a href="http://www.airbnb.com.tr/" target="_blank"> airbnb.com</a>'da bulduğum bir evsahibinin yanında olmak üzere değişik yerlerde kaldım. Mevsim dolayısıyla denize giremediğim için en kısa sürede olabildiğince çok sayıda şehir/kasaba görmeye odaklandım ve Portekiz'in görülmesi gereken belli başlı yerlerinin büyük oranda gördüm diyebilirim.<br />
<br />
Sırtçantalı olduğunuzda hareket yetiniz ve hızınız inanılmaz biçimde artıyor. Ben Porto ve Lizbon'u ana üs olarak edindiğim için çoğu zaman tüm eşyalarımı kaldığım odada bırakıp minicik bir çantayla, yanımda sadece telefonum, cüzdanım ve suyumla gezdim!<br />
<br />
Türkiye'den Portekiz'e uçan tek havayolu şimdilik Türk Hava Yolları. Başkent Lizbon ile ikinci büyük kent olan Porto'ya her gün aktarmasız uçuluyor. Ben Porto'ya uçtum, geze geze, o şehirden bu şehire geçe geçe Lizbon'a dek indim ve geri dönüşümü Lizbon'dan yaptım. Bu tür çapraz biletlemeler bazen çok uygun fiyatlara yakalanabiliyor. Elbette bir garantisi yok ama İstanbul-Porto / Lizbon-İstanbul şeklindeki çapraz biletlerle Lizbon ya da Porto'ya gidiş-dönüş bilet almaktan daha uygun bir fiyat bile yakalayabilirsiniz.<br />
<h2>
<br />Portekiz içinde ulaşım</h2>
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjVDnRHVPOOdr8sDsAGXVo36Pxv0QRwm2BPDhBrxyGU9eZquulvhmo88DkCMc-BtN_QklKv2_A05keuuFIWQFjQO-S7GvoQPxIAap7JAQ0BEo_2Yc4d3ZJXmk0heycvytlSFICs3Fn7HUrJ/s1600/20170415_103812.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1524" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjVDnRHVPOOdr8sDsAGXVo36Pxv0QRwm2BPDhBrxyGU9eZquulvhmo88DkCMc-BtN_QklKv2_A05keuuFIWQFjQO-S7GvoQPxIAap7JAQ0BEo_2Yc4d3ZJXmk0heycvytlSFICs3Fn7HUrJ/s200/20170415_103812.jpg" width="190" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Portekiz içi otobüs ağı</td></tr>
</tbody></table>
Portekiz içi ulaşım son derece kolay. Tüm gerekli saat, kalkış ve varış bilgilerini İnternet ortamında bulabiliyorsunuz. Ülkede demiryolu da karayolu da oldukça gelişmiş. Demiryolu, ilginçtir karayolundan daha yavaş olmasına karşın fiyat olarak bir tık daha pahalı. Bütçeniz kısıtlıysa otobüslere odaklanın. Portekiz'de otobüs ulaşım ağı son derece gelişmiş. Büyük şehirlerden ve kasabalardan daha küçük olan kasaba ve köylere sık sık otobüsler kalkıyor.<br />
<br />
Her şehrin ya da kasabanın kendi ufak otogarı var. Portekizcede buralara Terminal de Camionagem ya da Terminal Rodoviário deniyor. Öyle pek şehir dışında falan da değil, kimileyin basbayağı şehrin orta yerinde oldukları için kısa bir yürüyüşle şehrin en tarihî noktalarına varabiliyorsunuz. Tren istasyonlarının ise çoğunlukla şehrin epeyce dışında yer aldığını söylemeliyim. Tren yolculuğu her ne kadar çok nostaljik ve zevkli olsa da hem hız, hem konum, hem de fiyat bakımından otobüs yolculuğu Portekiz'de bir adım daha öne çıkıyor.<br />
<br />
Biletleri genelde otobüs içinde sürücüden alabiliyorsunuz ancak kimi yerlerde bilet gişeleri bulunuyor. Otobüsün kalkış saatini saptayıp 5-10 dakika önce otogarlara giderek bilet işinin nasıl halledildiğini sormakta yarar var.<br />
<br />
<h2>
Harita üzerinde görülmesi gereken Portekiz şehirleri</h2>
<br />
Gelelim aşağıya sizin için yerleştirdiğim haritaya. Haritadaki şehirleri birkaç sınıfa göre ayırdım. Yıldızlı olan Lizbon ve Porto, bu ülkede mutlaka görmeniz gereken iki rakipsiz şehir.<br />
<br />
Bunun dışında gördüğünüz mavi imler, öncelik ve güzellik bakımından bu iki şehrin arkasından gelen öbür güzel, şirin ve ziyarete değer şehir ve kasabaları simgeliyor. Lizbon ile Porto dışındaki her bir şehir yarım günde gezilebilir. Öğleden önce bir şehir, öğleden sonra bir şehir olmak üzere günde iki küçük şehri kolaylıkla gezebilir ve en kısa sürede en fazla yeri görerek hem zamandan hem paradan tasarruf edebilirsiniz.<br />
<br />
Plaj şemsiyesi imine sahip olan yerler, tarihî ve mimarî olarak pek bir şey sunmamakla birlikte deniz, kum ve güneş sevenlerin hoşuna gidebilecek türde merkezler. Portekiz okyanus kıyısında olduğu için rüzgâr sörfüne oldukça elverişli. Sörf yapmasınız da kilometrelerce uzanan dev kumsallarda deniz-kum-güneş keyfi yapmak için de buralara gidebilirsiniz. Dediğim gibi, ben mevsim itibarıyla denize giremeyeceğim için buralara gitmedim. Ama özellikle Nazaré ve güneydeki Lagos deniz turizmi için öne çıkan yerler.<br />
<br />
Eğer vakit sıkıntınız yoksa, özellikle de araba kiralayarak Portekiz'i gezmekteyseniz 1-2 saatliğine uğrayabileceğiniz, geneliyle değil de bir ya da birkaç yapısıyla ziyaretçilerini etkileyen küçük kasabalara uğrayabilirsiniz. Avrupa anakarasının en batı ucu olan Roca Burnu (Cado da Roca), sarayıyla ünlü Mafra, gotik katedraliyle ünlü Batalha, dinî bakımdan önemli ve Hıristiyanlar için bir Hac ve arınma merkezi olan Fátima bunlar arasında sayılabilir. Ben neden bilmem, Tomar ile Fátima arasında Fátima'yı seçtim. Çok pişmanım. Keşke Tomar'a gitseymişim.<br />
<br />
<iframe height="680" src="https://www.google.com/maps/d/u/0/embed?mid=1PUDpgc4mzrqqbw76OqOxevfpOlc" width="440"></iframe>
<br />
<br />
<h2>
İzlediğim rota</h2>
<br />
Uzun lafın kısası, ben aşağıdaki gibi bir rota izledim. İlgili şehirlerin üzerine tıklayarak o şehirlerle ilgili gezi yazı ve önerilerime ulaşabilirsiniz!<br />
<br />
<ol>
<li>Sabahleyin Porto Havalimanı'na varır varmaz <b><u><a href="http://www.gezelimbiraz.com/2017/07/guimaraes.html" target="_blank">Guimarães</a></u></b>'e giden otobüslere bindim ve oraya gittim. Çünkü küçük bir yer olduğu için her yerden ulaşım yok. Aktarmasız otobüs varken kaçırmak istemedim. Küçük bir yer olduğu için gezmesi birkaç saatte bitti.</li>
<li>Guimarães'ten otobüslerle <b><u><a href="http://www.gezelimbiraz.com/2017/07/braga.html" target="_blank">Braga</a></u></b>'ya geçip akşama değin burayı gezdim. Braga daha büyük ve biraz daha fazla vakti hak ediyor.</li>
<li>Akşamleyin, Braga'dan <b><u>Porto</u></b>'ya trenle geçtim. Braga büyükşehir olduğu için Porto-Braga arası daha fazla ulaşım seçeneği var. Otobüsler de trenler de daha sık işliyor. Porto'ya en az 2 gün verin. Ben 3 gün kaldım ve hiç sıkılmadım.</li>
<li>Porto'dan trenle <u><b><a href="http://www.gezelimbiraz.com/2017/07/aveiro.html" target="_blank">Aveiro</a></b></u>'ya geçtim. Hem küçük bir yerdi hem de beni çok tatmin etmedi bu yüzden Aveiro'dan beklediğimden erken ayrıldım. </li>
<li>Birkaç saat yanıma kâr kaldığı için araya <b><u><a href="http://www.gezelimbiraz.com/2017/07/viseu.html" target="_blank">Viseu</a></u></b>'yu sıkıştırabilir miyim diye düşündüm. Otobüs saati denk gelince hiç hesapta yokken Viseu otobüsüne atladım ve burayı gezdim. Tarihî merkezi oldukça küçük olduğu için hızla gezebildim. Gittiğime sevindim. Oldukça şirin bir kasabaydı.</li>
<li>Öğleden sonra otobüse atladım ve asıl hedefimde olan <b><u><a href="http://www.gezelimbiraz.com/2017/07/coimbra.html" target="_blank">Coimbra</a></u></b>'ya geçtim. Coimbra'ya hedefimden 2 saat geç vardım ama olsundu; çünkü hiç yoktan yepyeni bir şehir olan Viseu'yu görmüştüm. Coimbra sanırım Portekiz'deki üçüncü gözde şehrim oldu. Çok güzeldi. Çok! Ertesi sabah çok erken kalkıp birkaç saat daha Coimbra'yı gezerek, dünkü kaybımı telafi etmeye karar verdim.</li>
<li>Coimbra'da işim bitince ne halt etmeye gittiysem Hıristiyanların hacı olmaya gittiği <b><u><a href="http://www.gezelimbiraz.com/2017/05/fatima.html" target="_blank">Fátima</a></u></b>'ya gittim. Paskalya ayinine denk geldiği için yine de renkli geçti ama başka zaman olsa herhalde dünyanın en sıkıcı yeri olurdu. Siz giderseniz bunun yerine <b><i><u>Tomar</u></i></b> kasabasına gidebilirsiniz.</li>
<li>Fátima tam bir düşkırıklığı olduğu için belki 2 saat bile kalmadan ayrıldım. Yine programın önünde olduğum için araya bir sürpriz kasaba daha sokuşturdum ve <b><u><a href="http://www.gezelimbiraz.com/2017/07/leiria.html" target="_blank">Leiria</a></u></b>'ya gittim. Kendince şirin bir şehirdi. Görülmese de olur ama güzeldi gerçekten.</li>
<li>Leiria'dan asıl hedefim olan <b><u>Óbidos</u></b>'a giden otobüslere bindim. Óbidos da harika bir yer. Belki de Coimbra ile birlikte ilk 3'ü paylaşabilirlerdi. Tek sorun Óbidos'un bir köy oluşu. Óbidos'ta daha fazla kalmayı isterdim ama hava kararmaya başlayınca yapacak bir şeyim kalmadı. Kalacak yer için Lizbon'da yer ayırtmıştım çünkü. Ama yakınmak gereksizdi. Leiria'yı da hiç hesapta olmadan gördüğüm için mutluydum. </li>
<li><b><u><a href="http://www.gezelimbiraz.com/2017/10/lizbon.html" target="_blank">Lizbon</a></u></b>'da 4 gece 5 gün kaldım. Lizbon kazan ben kepçe her sokağına girdim çıktım. </li>
<li>Ama Lizbon'dayken bir günü hemen yakınlardaki <b><u>Cascais</u></b> ve Sintra'ya ayırdım. Eğer deniz istiyorsanız, çok uzağa gitmeye gerek yok. Lizbon ziyaretiniz sırasında Lizbon'un sayfiye yeri Cascais'e günübirlik gelebilirsiniz. Denizin yanısıra hoş bir eski çarşısı ve güzel doğası var.</li>
<li>Cascais'ten Sintra'ya geçmek için otobüse bindim. Bu noktada önemli bir husus var. Çok dolaşan ve az dolaşan otobüslerden hangisine bindiğinize dikkat edin. Ben bilmeden çok dolaşana bindiğim için üzülürken bakın başıma ne geldi. Otobüs dilenci vapuru gibi yol üstündeki her köye uğrarken <b><u><a href="http://www.gezelimbiraz.com/2017/10/cabo-da-roca-roca-burnu.html" target="_blank">Roca Burnu</a></u></b>'nda (Cabo da Roca) arızalanıverdi. Sürücü arızayla ilgilenirken biz yolcularda çevrede dolaşmaya başladık ve yine dünyanın en şanslı insanı olarak hiç yoktan, hiç planda yokken, Avrupa'nın en batı noktası olan Roca Burnu'nu ve denizfenerini görmüş oldum! </li>
<li>Otobüsümüzün yol üstündeki tüm yerleşim birimlerine uğradığını söylemiştim. <b><u>Batalha</u> </b>da bunlardan biriydi. Batalha'nın ünlü gotik katedralini dışarıdan da olsa 2-3 dakikalığına görmüş oldum. Bu nedenle burayı da izninizle görülmüş yerler listeme ekliyorum utanmadan! :) </li>
<li><b><u>Sintra</u></b>'ya vardığımızda saat kaçtı anımsamıyorum. Ama saat 3'ten erken olmalı. Pena Şato'suna yürüyerek tırmandığıma bakılırsa epeyce zamanım olmuş şehri keşfetmek için. Sintra ile Lizbon arasında da tren var. Son trenlerden birine atlayarak Lizbon'daki otelime döndüm.</li>
<li>Lizbon'daki son tam günümde yarım günlüğüne <b><u>Évora</u></b>'ya gitmeyi kafaya koymuştum. Bir itiraf gelsin o halde: Güneydeki Faro'ya da birkaç saatliğine uğrayabilir miyim diye çok hesaplasam da böyle bir çılgınlığa kalkışmadım. Okuduğuma göre <b><i><u>Faro</u></i></b>'da çok da bir şey yokmuş, hem de yol çok çok çok uzundu. Faro ve çevresindeki yerleri bir başka Portekiz ziyaretine erteledim ve bu kez Évora ile yetindim. </li>
</ol>
<br />
Böylelikle, 11 günlük tatilim boyunca her Allah'ın günü sabahın köründe kalkıp, her gün at gibi koşmak suretiyle Portekiz'de görülmesi gerektiğine inandığım 15 farklı şehir/kasaba/köy görmüş oldum.<br />
<br />
<h2>
Sorularınız ve yanıtlarım</h2>
<br />
Diyorsunuz ki bir şehirde 4-5 saat kalmakla oradan bir şey anlıyor musun? Arkadaşlar, Instagram ya da Facebook'a koymak için fotoğraf çekmekle uğraşmayınca; sosyal medyada yer bildirimi yapmakla vakit kaybetmeyince, 3-4 saat öylesine verimli geçiyor ki anlatamam.<br />
<br />
Niye böyle bir daha gelemezmişim gibi her yeri bir defada gezdim? Ne yazık ki artık öğrenci değilim. Çalışan her insan gibi özgür bir köleyim. Bu nedenle bir yıl içinde sayısı hiç de çok olmayan boş günlerimi olabildiğinde verimli değerlendirmek zorundayım. Portekiz'i öyle güzel gezdim ki, artık uzunca bir süre Portekiz'e gitmeyeceğimi biliyorum. Bir sonraki tatilimde bambaşka coğrafyaları keşfedeceğim.<br />
<br />
Peki herkes bu tempoya ayak uydurabilir mi? Yolculuğa çıkanlara hep bir öneride bulunurum: Geziye giderken alışkanlıklarınızı evde bırakın. Yeri geldi hostellerde hiç tanımadığım kişilerle birlikte aynı odada uyudum, yeri geldi öğünlerimi bir bisküvi ve meyve suyuyla otobüs içinde geçiştirdim, yeri ilk otobüsü yakalamak için sabahın 6.30'unda kalktım. Ama gördüğüm 15 şehir yanıma kâr kaldı. Bu noktada sonuca bakıyorum...<br />
<br />
Bir otobüsü kaçırsam bütün plan çöpe mi giderdi? Böylesine kısıtlı bir süreye bu kadar çok yer sığdırmanın tek yolu gezinizi doğru tasarlamayı bilmekten geçiyor. Otobüs ve tren saatlerini titizlikle öğrenmeniz; otobüslerin nerede durduğunu, nereden geçtiğini bilmeniz; harita okumayı, neyin nerede olduğunu bakınca anlayabilmeniz gerekiyor. Bunun için biraz deneyim; biraz da gidenlerin önerilerini dinlemek yeterli. Henüz bu kadar ağırına hazır değilseniz, aradaki ufak ve önemsiz görünen kimi yerleri atın gitsin!<br />
<br />
<div style="text-align: center;">
***</div>
<br />
Yazımın sonunda şunu yine dile getirmek istiyorum. Bir geziye ilk kez tekerlekli bavulumla değil de, sırtçantalı olarak çıktım. Sırtçantasıyla gezmek hızınızı inanılmaz ölçüde artırıyor. Yola çıkarken alışkanlıklarınızla birlikte bavullarınızı da evde bırakın!<br />
<br />
<br />Gezelim Birazhttp://www.blogger.com/profile/09723563569085701226noreply@blogger.com0Portekiz39.399871999999988 -8.22445400000003726.500218499999988 -28.878751000000037 52.299525499999987 12.429842999999963tag:blogger.com,1999:blog-2886364000498429914.post-25615306147461998262017-10-10T23:19:00.001+03:002017-10-13T16:28:12.955+03:00Lizbon<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgUaX2fTWxipyPpXm4YXwN_Ixv641TWWdlLE_KC7JaHJJq48kQDB3QckI3cEimWpC0zJ8_zHHSa1_zQDnf7we0dONlLi0dTqdeI45E_zDtXuwRP1QO3gA0i71MXhbP_dI17pvMRq3eop5Hc/s1600/IMG-20170416-WA0096.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="605" data-original-width="980" height="197" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgUaX2fTWxipyPpXm4YXwN_Ixv641TWWdlLE_KC7JaHJJq48kQDB3QckI3cEimWpC0zJ8_zHHSa1_zQDnf7we0dONlLi0dTqdeI45E_zDtXuwRP1QO3gA0i71MXhbP_dI17pvMRq3eop5Hc/s320/IMG-20170416-WA0096.jpg" width="320" /></a></div>
Büyük şehirler ile ilgili gezi yazısı yazmaktan oldum olası çekinmişimdir. Nice dünya şehri gezip görmüş olsam da bakınız, gezi yazılarım arasında bunları göremezsiniz. Çünkü bana biraz yararsız geliyor. Koskoca bir çiçekçi dükkânında tek bir dal gülünüzü sergilemek gibi. Bunca blog ve site arasında sivrilmek, öne çıkmak çok güç. Hele ki benim gibi küçük çaplı gezi yazarları için.<br />
<br />
Avrupa'nın en çok ziyaret edilen şehirlerinden Lizbon için de, aslında bir yazı yayınlamayı düşünmüyordum. Ama düşündüm ki, Lizbon'da var olan ve benim gezdiğim müzeleri, anıtları, turistik yerleri bir bir sıralamaktansa, içlerinde en iyilerinin bir listesini yapayım.<br />
<h2>
<span style="font-size: large;"><br />Lizbon klişeleri</span></h2>
<br />
İşlk bölümde sıralayacağım şeylerin büyük bir kısmı turistik klişeler olacak mecbur. Ama bunları yapmadan döneni dövüyorlarmış ve de Lizbon'a gitmiş saymıyorlarmış, bilginize!<br />
<br />
<h3>
Lizbon sokakları</h3>
<br />
Lizbon, çoğu Avrupa şehrinden farklı olarak müzeleriyle, anıtsal binalarıyla değil; sokaklarıyla ve sıradan evleriyle güzel olan bir şehir. Lizbon'u gezmenin ve beğenmenin yolu, sokaklarda başı boş gezmekten geçiyor. Çantanızı otelinize bırakın ve başlayın tüm sokaklara girip çıkmaya. Özellikle de Alfama ve Chiado semtlerine odaklanın!<br />
<br />
Bir şehir düşünün. Yokuşlarla, bayırlarla dolu. Deniz kıyısından içeri gittikçe sokaklar yükseliyor. Bacaklar için zaman zaman acı verici ama her biri sürpriz manzaralara, Instagram'da sizi fenomen edecek fotoğraf karelerine gebe. Tüm sokaklar 1800'lerin sonundan kalma binalarla dolu. Önlerinden nostaljik tramvaylar geçiyor. Caddelerde değilse de, ara sokaklarda pencerelere çamaşır asan evkadınları, kapı önüne tabure atıp çekirdek çitleyerek dedikodu yapan kocakarılar, sokaklarda top ve seksek oynayan çocuklar bize çok tanıdık...<br />
<br />
İddia ediyorum. Konaklama ve yeme içme dışında hiçbir şeye para vermeden (ki bunlar da Avrupa'nın her yerinden daha ucuz) Lizbon'u muhteşem bir biçimde keşfedebilirsiniz. Çünkü Lizbon'u Lizbon yapan şey güzelim sokakları. Ve sokaklarda gezmek bedava...<br />
<br />
<h3>
Alfama semti</h3>
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjyPO0WzFwTDwTlCVIRU6GaBs2Wg9DGzA9pGAJ4ZB29twPJx0Ci96yguFbpfXGp49YcUMKHgNbcYjSFqizpuS2bJdd9eLPHsxQmiWmq_P_-m2s-LAuvpJiIMxgwC9CbnalIjwuFNxGSlma_/s1600/450px-Lisboa_%25283739498087%2529.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="600" data-original-width="450" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjyPO0WzFwTDwTlCVIRU6GaBs2Wg9DGzA9pGAJ4ZB29twPJx0Ci96yguFbpfXGp49YcUMKHgNbcYjSFqizpuS2bJdd9eLPHsxQmiWmq_P_-m2s-LAuvpJiIMxgwC9CbnalIjwuFNxGSlma_/s320/450px-Lisboa_%25283739498087%2529.jpg" width="240" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Alfama sokakları</td></tr>
</tbody></table>
Alfama, Lizbon'un en köklü ve en eski semtlerinden biri. Geleneksel Portekiz kültürünü en iyi burada gözlemleyebilirsiniz. Endülüs Emevileri'nin İber Yarımadası'na (dolayısıyla Portekiz'e) egemen olduğu dönemlerde Alfama'da Müslümanlar yaşarmış. São Jorge Kalesi (Castelo de São Jorge) ve çevresindeki sokaklar belleğinizde Lizbon ile özdeşleşecek.<br />
<br />
São Jorge Kalesi'nin bir bölümü Müslümanlar tarafından, bir bölümü Müslümanların kovulmasının ardından Portekizliler tarafından yapılmış. Tarihî önemi kadar, sunduğu müthiş manzaralar için de mutlaka ziyareti hak eden bir yer. Yalnız, kalenin burçları üzerinde yürürken dikkat edin rüzgâr sizi uçurmasın!<br />
<br />
Kaleden kıyı kesimini indikçe, sokaklar daha dar, daha kıvrımlı hâle geliyor. Ama hâlâ hepsi hayat dolu! Bir köşede Lizbon Katedrali (Sé de Lisboa) var; binaların ve dar sokakların arasında adeta saklanmış olarak! Bir başka köşedeyse Roma dönemi kalıntılarını ve müzesini bulacaksınız. Alfama, Lizbon ziyaretinizin odak noktası olmalı.<br />
<br />
<h3>
Portekizin arabeski Fado</h3>
<br />
Alfama, Lizbon'un kalbi, çekirdeği dedik. Bu semtte doğan bir şey var ki, bugün Portekiz dendiğinde akla gelen ilk şeylerden biri: FADO! 1800'lü yıllarda doğan bu müzik türü, Portekizli kadınların sefere gidip de dönmeyen erkeklerine yaktıkları ağıtlarla doğmuş. Bu arabesk ezgilerin, eskiden Arapların yaşadığı Alfama semtinde doğmasına şaşmamalı değil mi? Kültür ortaklığının ya da miras alınan kültürün dini, dili olmadığına ve aradan yüzyıllar geçse de canlı kalabileceğine büyük bir kanıt bu.<br />
<br />
Fado, Unesco tarafından somut olmayan kültür mirası olarak tanınmış ve koruma altına alınmış. Biz de olsa, Mevlevilerin Sema gösterileri gibi ayağa düşer, düğünde sünnette, ucuz turistik restoranlarda, alışveriş merkezlerinde falan sergilenirdi ama Portekizliler aşırı değer veriyor ve saygı gösteriyor Fado'ya. İyi bir Fado performansı için en azından 70-80 avroyu gözden çıkarmanız gerekiyor.<br />
<br />
<h3>
<br />Pasteis de Belém / Pastel de Nata</h3>
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjg8cviWcDZDvqGkddHfGwIfs-BVgxVggW-gfhDA6UNiP_9zy0by3Z8zBXCjOaIXs4TKzkF69A-c6YSQKBNkcoXGtYXittgT6XFKDzlLufL2tl0SfuGywTG9U5eaWzNv17x56dR1GXeMZFQ/s1600/800px-Pasteis_de_Belem_%25284128575449%2529.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="600" data-original-width="800" height="150" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjg8cviWcDZDvqGkddHfGwIfs-BVgxVggW-gfhDA6UNiP_9zy0by3Z8zBXCjOaIXs4TKzkF69A-c6YSQKBNkcoXGtYXittgT6XFKDzlLufL2tl0SfuGywTG9U5eaWzNv17x56dR1GXeMZFQ/s200/800px-Pasteis_de_Belem_%25284128575449%2529.jpg" width="200" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Pasteis de Belém ve kahve</td></tr>
</tbody></table>
Lizbon'da yemeden dönemeyeceğiniz bir şey varsa, o da bir tür muhallebili turta olan Pastel de Nata'dır (çoğulu pasteis). Fırından çıktıktan sonra biraz dinlendirilip ılık olarak tüketilen ve üzerine isteğe bağlı biraz (ya da bolca!) pudra şekeri dökülen bu turtaları ne yalan söyleyeyim ben de pek bi sevdim. Tanesi 80 sentle 1 avro arasında değişiyor. Özellikle sabahları kahvaltıda Lizbonluların kahvenin yanında löp löp götürdüğü Pastel de Nata'ları yapan çok ünlü iki farklı dükkân var. Birincisi merkezde yer alan Manteigaria; ikincisi bu lezzete adını verdiğini iddia eden Belém semtindeki Pasteis de Belém. İkisini de tadın, tarafınızı seçin!<br />
<br />
<h3>
Belém Kulesi</h3>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgHm0jyXyy3iNprvZsSVKruzphqUPDKWgXWULx2vklqdLwiYsKzAFMRJ_3bI1NxDFubm2wa36H3w2Rv6JDXu6AUxiKOjGxE9SteGUUuCoOVDZWblxx7kC_p3eGFfav8D0qetQPSugMJroyP/s1600/IMG_20170512_141348_941.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1472" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgHm0jyXyy3iNprvZsSVKruzphqUPDKWgXWULx2vklqdLwiYsKzAFMRJ_3bI1NxDFubm2wa36H3w2Rv6JDXu6AUxiKOjGxE9SteGUUuCoOVDZWblxx7kC_p3eGFfav8D0qetQPSugMJroyP/s320/IMG_20170512_141348_941.jpg" width="292" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Kulenin karadan görünüşü</td></tr>
</tbody></table>
<br />
Pasteis de Belém demişken, o zaman hemen Belém semtine zıplayalım. Lizbon'un uzak semtlerinden biri olan Belém'e gitmek için tren ve otobüslere gereksiniminiz olacak. Kıyıdaki Cais do Sodre garından kalkan trenlerin ikinci durağı olan Belém'de iniyorsunuz ama daha epey yürüme yolu var.<br />
<br />
Lizbon'un hatta bütün Portekiz'in simgelerinden biri olan Belém Kulesi bu semtte yer alıyor. Burası Lizbon'u denizden gelecek saldırılara karşı koruması amacıyla yaptırılan bu askerî savunma kulesi. Denizin ortasında ama kıyıya da çok yakın. Bir köprüyle karaya bağlı. Dışarıdan çok tatlı, çok şirin ama içinde hiçbir şey yok. GERÇEKTEN! Lisboa Card'ınız yoksa bilet fiyatından bahsetmiyorum bile. Bir de kapısındaki akıl almaz kuyruk cabası. Ha, ama benim gibi vaktiniz bolsa, kartınız da varsa girin görün tabii. Dışından çekilen fotoğraflar, inanın içinden çekilenlerden çok daha güzel!<br />
<br />
Bonus: Yine Lizbon'un bilinen simgelerinden, biraz modern bir anlayışla yapılmış olan Keşifler Anıtı (Padrão Dos Descobrimentos) de buraya çok yakın. Bu anıt, eskiden liman olan bölgede bulunuyor. Kristof Kolomb, Amerika'nın keşif seferine buradaki limandan başlamış. Belém semtinde gibi görünse de bu saydığım yerlere epeyce bir yürüme mesafesinde bulunan Ajuda Sarayı da (Palacio Nacional de Ajuda) ziyaret edilebilir. Krallık rejiminin sona erdiği 1910 yılına değin, Portekiz Kralları burada yaşarmış. Lisboa Card ile giriş ücretsiz.<br />
<h3>
<br />Jerónimos Manastırı</h3>
<br />
Belém'e gelmişken, görülmesi gereken başlıca yerlerden bir diğeri de Jerónimos Manastırı. Kilise bölümüne giriş ücretsiz ama manastır ve müzeler için bilet gerekli. Bileti bağımsız alırsanız epey tuzlu. Lisboa Card ile gitmekte yarar var. Kartınız yoksa manastırın içine mutlaka girilmeli mi? Yorum yok.<br />
<br />
Manastır binasının bir bölümü Deniz Müzesi olarak kullanılıyor. Bakın işte buraya girilir. Denizcilikle var olan; gelmiş geçmiş en büyük kâşiflerden Kristof Kolomb'un Amerika seferine başladığı bir ülkenin deniz müzesi gezilir arkadaş!<br />
<br />
<br />
<h2>
Praça do Comércio</h2>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjW4EKEVO-tlaBfjJW1eC0_Y0tn4P8kVrSxSa-kMHQ49AtJQfky_Buegy-JcfI2NlZJF060q8-OyWyfRX0WOWZc5XAF4t7XiqTjMb-80LDxEGwVd2T9IOabFV_KSjJ54CFny7fOMLPf7BrH/s1600/20170416_102435.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="645" data-original-width="485" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjW4EKEVO-tlaBfjJW1eC0_Y0tn4P8kVrSxSa-kMHQ49AtJQfky_Buegy-JcfI2NlZJF060q8-OyWyfRX0WOWZc5XAF4t7XiqTjMb-80LDxEGwVd2T9IOabFV_KSjJ54CFny7fOMLPf7BrH/s320/20170416_102435.jpg" width="240" /></a></div>
Lizbon'un en büyük ve en önemli meydanı olan Praça do Comércio halk arasında ve bazı turistik haritalarda Terreiro do Paço olarak da geçiyor. Praço do Comércio'yu Ticaret Meydanı olarak; Terreiro do Paço'yu ise Saray Arazisi olarak Türkçeleştirebiliriz. 1755 yılında Lizbon'da taş üstünde taş bırakmayan şiddetli depremden önce burada Portekiz'in kraliyet sarayı varmış. Bu sarayın depremde büyük zarar gördüğü yetmezmiş gibi; depremden sonra oluşan dev dalgalar nedeniyle de tümüyle yıkılmış. Sarayla birlikte 20 bin kitaplık dev Portekiz kraliyet kütüphanesi de sulara batmış. Ne giden ince iş mobilyalara, ne tablolara, ne lüks saray eşyasına acıdım. Ama kitapları duyunca içim yandı içim!<br />
<br />
Sarayın yıkılmasının ardından ortaya çıkan açık alan daha sonradan başka bir yapı inşa edilmemiş. Bu açıklık alan, yabancı ülkelerden getirdikleri değişik ve görülmemiş malları satmak için gelen tüccarlarla dolmuş. Bir süre sonra Lizbon'da ticaretin kalbi bu meydanda atmaya başlamış. Bugün artık Praça do Comércio'da satıcılar ve tüccarlar bulunmasa da meydan, Lizbon'un en canlı ve en kalabalık noktalarından biri olmayı sürdürüyor.<br />
<br />
Denizi arkanıza aldığınızda hemen sağınızda ünlü Alfama semti, hemen önünüzde Lizbon'un çekirdeğini teşkil eden Baixa ve Chiado semtleri, solunuzdaysa Cais do Sodre semti bulunuyor. Lizbon'da yönünüzü ve yolunuzu daha kolay bulmak için Praça do Comércio'yu kendinize merkez noktası olarak belirleyebilirsiniz.<br />
<br />
<h3>
Lizbon'un tramvayları</h3>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjnm01GWNG1589NC6oFVu7W_uWnp_3KVUk5BmyTUWnmGFIVCYt1s_uygz_FvkJ-estRTHOtvSCirvdhHaReLkg9wbJ_E4qj47cngDzdxL1Rizb3k9-6f0uEQEE-DquOtM1riNkdDcNzNXt4/s1600/CruzamentoFunicularBica2002.10.26.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="600" data-original-width="800" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjnm01GWNG1589NC6oFVu7W_uWnp_3KVUk5BmyTUWnmGFIVCYt1s_uygz_FvkJ-estRTHOtvSCirvdhHaReLkg9wbJ_E4qj47cngDzdxL1Rizb3k9-6f0uEQEE-DquOtM1riNkdDcNzNXt4/s320/CruzamentoFunicularBica2002.10.26.jpg" width="320" /></a></div>
Lizbon'u tramvaylar şehri diye tanımlasak hiç de yanlış olmaz. Bu şehrin bütün sokaklarından tramvay geçiyor neredeyse. Bizdeki otobüslerin, dolmuşların yerini tramvaylar almış. 5-6 vagonlu devasa tramvaylardan söz etmiyorum. Beyoğlu ya da Kadıköy tramvayı gibi nostaljik ama aynı zamanda şehir halkınca da etkin olarak kullanılan ufak tramvaylar bunlar.<br />
<br />
Tramvaylar, şehre nostaljik bir hava katmakla kalmıyor; aynı zamanda çok güzel fotoğraf kareleri sunuyor. Şehrin en merkezî ve en güzel semtlerinden geçtikleri için bu tramvaylarla ilk duraktan son durağa yapılacak bir yolculuk, size ufak çaplı bir Lizbon turu yaptıracaktır.<br />
<br />
Lizbon'un tramvayları içinde öyle bir tanesi var ki; özel bir paragrafı hak ediyor. Graça, Alfama, Chiado gibi en eski ve en köklü semtlerden geçen ünlü 28 numaralı tramvaya binmeyi ihmal etmeyin. Turistler arasında çok ünlü olduğu için yoğunluğu azaltmak adına tekil biletlere epeyce tuzlu, 3,5 avro gibi dudak uçuklatıcı bir fiyat uygun görmüşler. Ama 24 ya da 48 saatlik biletlerle de bu tramvaylara ek ücret olmaksızın binebiliyorsunuz.<br />
<br />
<b>Dikkat:</b> Turistik olduğu için oldukça kalabalık olan bu tramvaylarda çantanıza, cüzdanınıza dikkat!<br />
<br />
<h3>
Asansör ve fünikülerler</h3>
<br />
Tramvayların tırmanamayacağı ölçüde dik olan yokuşları aşmak için Lizbonlular ascensor ya da elevador dedikleri cadde fünikülerleri inşa etmiş. Bunların en ünlüsü hiç kuşkusuz tepedeki Calhariz ile kıyıdaki São Paulo caddelerini birbirine bağlayan Bica Füniküleri (Ascensor de Bica) 100 yılı aşkın bir süredir iki cadde arasında işliyor. 2002 yılında "ulusal değer" olarak koruma altına alınmış ama araçları Lizbon gençleri sürekli graffitilerle boyuyor. Bunun araçlara ve manzaraya renk kattığını düşünenler olsa da bence tarihî dokuya zarar veriyor. Umarım önüne geçilebilir.<br />
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjHlZdMCtfDFs-8hSZ7-mfV3f14RzqPCM5dFsgQOUTvRmE1bAVyWd2eAnLoEFZ2aVBRyYyB6uxf21JUiK-HSZ3JNHkYjQobZZSVg-eGtoo7FT-sD1y-7k0kOij6gbiGN1viIBFCd4vSs4qx/s1600/800px-Lisboa_%252822618570705%2529.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1067" data-original-width="800" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjHlZdMCtfDFs-8hSZ7-mfV3f14RzqPCM5dFsgQOUTvRmE1bAVyWd2eAnLoEFZ2aVBRyYyB6uxf21JUiK-HSZ3JNHkYjQobZZSVg-eGtoo7FT-sD1y-7k0kOij6gbiGN1viIBFCd4vSs4qx/s320/800px-Lisboa_%252822618570705%2529.jpg" width="239" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Santa Justa Asansörü</td></tr>
</tbody></table>
Baixa'dan São Pedro de Alcântara Seyir Terası'na (Barrio Alto semti) çıkan ikinci füniküler ise Ascensor de Santa Gloria adını taşıyor ve 1885 yılında hizmete girmiş.<br />
<div>
<br /></div>
<div>
Lizbon'un en eski ascensor'u yani füniküler aracıysa 1884 yılına tarihlenen Ascensor de Lavra. Daha dar bir sokaktan geçmesi ve daha az işlek olan iki semti birbirine bağlaması nedeniyle diğer ikisi kadar ünlü olmasa da şehrin 3 ascensor kardeşi arasında abi olan Lavra. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Ascensor sözcüğü bizdeki asansör kelimesiyle aynı kökenden geliyor. Ama gördüğünüz gibi Portekizce de farklı bir kavram için de kullanılıyor. Lizbon'un bir de bildiğimiz anlamda çok ünlü bir asansörü yani elevador'u da var. İzmir'in Karataş semtindeki Asansör kadar güzel olmasa da Lizbon'a bi İzmir havası katmış hani!</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Mimarının Eyfel Kulesi'nin mimarı Gustave Eiffel'den esinlenerek tasarladığı Santa Justa Asansörü yukarıda sözünü ettiğimiz üç fünikülerle birlikte Lizbon'un bacak yoran, soluk kesen yokuşlarını daha katlanılır hâle getirmek için yapılmış ama artık günümüzde tümüyle turistik amaçlı kullanılıyor.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
33 metrelik yükselti farkını sokaklardan dolaşarak değil de, bu asansörle çıkmak istiyor ya da güzel bir Lizbon manzarasının tadını çıkarmayı arzuluyorsanız, hatırı sayılır miktarda bir parayı gözden çıkarmanız gerekiyor. Lisboa Card ile çıkış ücretsiz olsa da asansörün önündeki kuyruk insanı çileden çıkarıyor. Kuyruk yüzünden 2 kez binmekten caydımsa da, boş bulduğum bir anda tepeye çıkarak Lisboa Card'ımın hakkını vermiş oldum! </div>
<div>
<br />
<h3>
Miradouro'lar</h3>
<br />
Lizbon'un yokuşu ve bayırı bol bir şehir olduğunu söylemiştim. Dolayısıyla bu engebeli şehrin yüksek semtlerine çıktığınızda alçak semtlerin inanılmaz manzaralarını görüyorsunuz. Bu manzaraları en iyi biçimde görebilmeniz için özel seyir terasları yapılmış şehrin pek çok yerine. Portekizliler bunlara Miradouro diyor. Eğer tabelalarda bir "miradouro" ibaresi görürseniz bilin ki muhteşem manzaralar sunan bir seyir terasına çok yakınsınız.<br />
<div>
<br /></div>
<blockquote class="tr_bq">
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjcx1ONtVMbzCOWyY95k38ywuMV43dc9_TjMpXoO4SrvZHKhS5g-rUX56aG_8n2R-WJ6eH6PLI1suN4CfU87KjZpzFnwmT3v-vEH370QTY0QFTytTAzCAkrkBfxyTfR3fkbcvO1_oYJod1b/s1600/800px-MiradouroSantaLuzia.JPG" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="600" data-original-width="800" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjcx1ONtVMbzCOWyY95k38ywuMV43dc9_TjMpXoO4SrvZHKhS5g-rUX56aG_8n2R-WJ6eH6PLI1suN4CfU87KjZpzFnwmT3v-vEH370QTY0QFTytTAzCAkrkBfxyTfR3fkbcvO1_oYJod1b/s320/800px-MiradouroSantaLuzia.JPG" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Santa Luzia seyir terası</td></tr>
</tbody></table>
<ol>
<li><b><u>Miradouro da Nossa Senhora do Monte</u></b>: Buraya Lizbon'un âşıklar tepesi desek yanlış olmaz. Ulaşımı en güç ve en yüksek tepelerden biri olduğu için eskiden komşuların meraklı gözlerinden ve dedikodulardan korunmak isteyen genç sevgililer bu müthiş manzaralı tepeye gelirlermiş. Buraya gelmek için ideal zaman sabahın erken saatleri ya da öğlen vakti.</li>
<li><b><u>Miradouro das Portas do Sol:</u></b> Lizbon'a gelenlerin en çok uğradığı ve en fazla fotoğraf çektiği seyir teraslarından biri burası. Tejo Irmağı ve Alfama semtini görebileceğiniz bu seyir terası aşağıdaki Santa Luzia miradouro'suna çok yakın; dolayısıyla sundukları manzara oldukça benzer. Ancak daha az kalabalık bir yer istiyorsanız ve utanmadan sıkılmadan, uzun uzun poz vermek istiyorsanız buradan ziyade Santa Luzia'yı tercih edin. </li>
<li><b><u>Miradouro de Santa Catarina:</u></b> Ascensor de Bica'ya çok yakın bir noktada konumlanan Santa Catarina seyir terası, Tejo Irmağı, Cristo-Rei heykeli ve 25 Nisan Köprüsü'nü görmek için ideal. Gündüzden ziyade buraya gece gelmelisiniz. Işıklandırılan yapılar ve şehir ışıklarının vurduğu ırmağın görüntüsüne bayılacaksınız. Geceleri, özellikle üniversiteli gençlerin sökün ettiği bu güzel manzaralı meydanda birlikte müzik yaparken ya da kalabalık gruplar hâlinde biralarını yudumlayıp sohbet ederken göreceksiniz. </li>
<li><b><u>Miradouro de São Pedro de Alcântara:</u></b> Santa Gloria fünikülerinin üst durağında bulunan bu seyir terası, Lizbon'un aşağı mahallelerini ve São Jorge Kalesi'ni gözlemlemek için en doğru nokta. Özellikle öğleden sonra ve akşamüstü buraya gelip batan güneşin kaleye vuruşunu ve birer birer ışıkları yanmaya başlayan aşağı mahalle evlerini izlemelisiniz.</li>
<li><b><u>Miradouro de Santa Luzia:</u></b> Şirin çinileri ve sütunlarıyla, sunduğu manzara kadar kendi mimarisi de güzel olan bu seyir terasının özellikle gece manzarası gezginlerce çok seviliyor. Ünlü 28 numaralı tramvayla buraya kolayca ulaşım sağlayabilirsiniz.</li>
</ol>
</blockquote>
</div>
<div>
<br /></div>
<div>
<h3>
Lizbon'da gece yaşamı</h3>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjLiVXQ_y7PGBQjMXyANX1PBS1MLPscgiPtrebH35xhCHEWaeP3WcDY36_LoZ0xSHPza8SXEnLWdpy7g9n1R9guG1VwHDqzE7_dSmXJh4IcjB2CWUOrF_Qu2njaw58izlDY2XnRwNn6WObz/s1600/800px-%2527Valentine_Day%2527_at_night_-_Chiado.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="600" data-original-width="800" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjLiVXQ_y7PGBQjMXyANX1PBS1MLPscgiPtrebH35xhCHEWaeP3WcDY36_LoZ0xSHPza8SXEnLWdpy7g9n1R9guG1VwHDqzE7_dSmXJh4IcjB2CWUOrF_Qu2njaw58izlDY2XnRwNn6WObz/s320/800px-%2527Valentine_Day%2527_at_night_-_Chiado.jpg" width="320" /></a></div>
Bu şehirde havanın kararması, günün bittiği anlamına gelmiyor. Tam aksine, her şey daha yeni başlıyor! Zira, Lizbonlular -ya da turistler-, dar ve basık barlardan, birahanelerden ziyade sokaklarda eğlenmeyi seviyor. Chiado veya Rossio'da bir kafede başlayan arkadaş buluşmaları, biraların alınmasıyla Barrio Alto'nun dar ve yokuşlu sokaklarına taşınıyor. Her kapı önüne, her basamağa çöreklenen gençler, kâh oturur halde, kâh ayakta bir yandan biralarını içkilerini yudumlarken, bir yandan sohbet edip sosyalleşiyorlar.<br />
<br />
Evlerin altında, sokak aralarında bulunan ufak barlar, içinde oturup vakit geçirmekten ziyade karton bardaktaki biten biraları tazelemek için hizmet veriyor. Buralar mahalle arası ve yerleşim yerlerinin tam ortasında olduğu için gece 02:00'de kapılarını mecburen kapatıyor. Bu dakikadan sonra kapılarını henüz yeni açmış olan disko ve kulüpler nöbeti devralıyor.<br />
<br />
Lizbonlular pek öyle kulüp insanı değilmiş. Genelde gece kulüplerini turistler ile öğrenciler doldururmuş. Benim gitme fırsatım olmadı. Ama <i>Lux</i> ve <i>Kremlin</i> Lizbon'un en iyi gece kulüpleriymiş. Şehirdeki kulüplerde sıkı bir kapı politikası uygulanıyormuş. Görünüşünüze göre içeri alınmama durumu sıkça karşılaşılan bir olaymış. Kulüplere girişler genelde kişibaşı ücrete tâbiymiş fakat bu ücret, kapı görevlilerinin sizi ne kadar gözü tuttuğuna göre oldukça değişkenlik gösteriyormuş. Giriş için 5 avro istendiyse bu, <i>hoş geldiniz sefa getirdiniz</i> demek oluyorken; 40-50 avro gibi uçuk rakamlar istedilerse, <i>şansını zorlama bas git</i> anlamlarına geliyormuş.<br />
<h3>
<br />Lizbon'da karın doyurmak</h3>
<br />
Portekiz mutfağının çok zengin olduğunu söyleyemeyeceğim. Bir deniz halkı olan Portekizlilerin mutfağı genel anlamda balığa dayansa da, ben umduğum kadar zengin bir çeşitlilik bulamadım.<br />
<br />
Öncelikle belirtmekte yarar var ki Portekizlilerde en zayıf olan öğün kahvaltı. Çoğu Portekizli sabahları evde kahvaltı yapmazmış. Bunun yerine sabahın erken saatlerinden itibaren kapılarını açan kafe ve pastanelerde ayaküstü bir kahveyle birlikte atıştırdıkları pastel de nata'larla, kruvasanlarla, jambonlu sandviçlerle vb kahvaltıyı geçiştiriyorlar. Çoğu ürünün 80 sent, 1 avro, 1,5 avro gibi düşük fiyatlara satıldığını göz önünde bulundurursak, kahvaltılığa para verip, evde hazırlamaya uğraşmaktansa sabahları dışarıda yemek çok daha kârlı oluyor olsa gerek.<br />
<br />
Ana yemeklere gelirsek, mutfağın odak noktasında balık olduğunu söylemiştik. Balıklar içindeyse bizde hamsi ya da istavrit neyse Portekiz'de de morina balığı (<i>bacalhau</i>) o. İrice bir balık olan morina okyanustan geliyor ve Portekizlilerin mutfağında çok önemli bir yer var. Taze tüketilebildiği gibi, dondurularak, tuzlanarak, salamura edilerek ya da kurutularak da kullanıldığı için binbir farklı şekilde hazırlanabiliyor. Söylenene göre morina balığıyla her gün başka bir tarif deneseniz bile, daha yemediğiniz bir sürü tarif kalırmış!<br />
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiWlHqhcuW31fyFuLKuGfWMpZTdfPMiLL5zkW3UKoW73hJcgPVXLc2FfGxCjneOKsowxbOAp99w6zroACn3r8ZSs_gPZhSmvhygn5HQZtU8I3Inf8wQ7gJFFyH9p4_iTVnD2IVzbh5kOurz/s1600/800px-Time_Out_Market_Lisboa_%252833663785206%2529.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="533" data-original-width="799" height="213" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiWlHqhcuW31fyFuLKuGfWMpZTdfPMiLL5zkW3UKoW73hJcgPVXLc2FfGxCjneOKsowxbOAp99w6zroACn3r8ZSs_gPZhSmvhygn5HQZtU8I3Inf8wQ7gJFFyH9p4_iTVnD2IVzbh5kOurz/s320/800px-Time_Out_Market_Lisboa_%252833663785206%2529.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Time Out Market Lizbon</td></tr>
</tbody></table>
Elbette Lizbon'da sayısız restoran var ve 3-5 günlük bir ziyarette hepsini gezmem olanaksızdı. Bu nedenle özel bir mekân adı vermeyi uygun görmüyorum ama bir yer var ki adını anmamak olmaz. <b>Mercado de Riberia</b> denen "<b>TimeOut Market</b>" benim ilk kez karşılaştığım ve görünce de çok şaşırdığım bir konsept oldu.<br />
<br />
Eski bir hal binasını onarıp yeniden kullanılır hâle getirmişler ve içine yüzlerce restoran açmışlar. Bunların çoğu self-servis olarak hizmet veren. Tıpı alışveriş merkezlerinin yemek katları gibi. Ama alan öylesine büyük ve yemek çeşitliliği öylesine fazla ki, insan şaşırıyor. Balıktan, kebaba, suşiden, tay mutfağına dünyanın tüm mutfakları tek çatı altında burada bulunuyor. Binlerce insanın aynı anda aynı çatı altında yemek yiyor olması biraz ilginç. Yemek yerken herkes sohbet ediyor ve buna çatal kaşık gürültüleri karışıyor. İnanılmaz bir uğultu var içeride. Seçeneğin çok fazla olduğu, karar vermenin çok güç olduğu, mekâna önceden karar vererek, bir an önce karın doyurup ayrılmanız gereken bir yer <b>Mercado de Riberia</b>.<br />
<br />
Portekiz'in denemeye değer diğer tatlarını da burada sıralayacağım. Fakat çoğu içlerinde domuz eti barındırdığı için kendim tatmadım. <i>Caldo Verde</i> denen karalahana çorbası oldukça lezzetli. İçine bir parça domuz eti atmak âdetten ama ben vejetaryen servis eden bir yerde yediğim için domuz eti yoktu. <i>Francesinha</i> içinde bol peynir ve domuz eti bulunan bir başka Portekiz spesiyalitesi. Her yerde adını göreceksiniz ama ana malzemesi domuz eti olduğunu için ben yiyemedim. <i>Cozido à Portuguesa</i> da yine baştan aşağı domuz etiyle yapılan bir tür yahni.<br />
<br />
Domuz etine alternatif olarak ahtopot severseniz <i>Polvo à Lagareiro</i>'yu mutlaka öneririm. Çoğunlukla tek parça olarak yemeklerin önünden başlangıç olarak sunulsa da, ana yemek olarak da tüketiliyor. <i>Arroz de Pato</i>, ördek etiyle yapılan bir tür pilav ve yine son derece lezzetli. Morina'dan sonra en yaygın balık herhalde sardalya. Özellikle kızartılmışını çok yerde gördüm.<br />
<br />
Tatlı ya da atıştırmalık olarak tüketilen iki şeye daha değinmek isterim. <i>Queijadas</i> denen Sintra kasabasına özgü ama Portekiz'in neredeyse her yerinde bulunabilen peynirli atıştırmalıklarla <i>Ovos Moles</i> denen yumurtalı şeyler. Şey diyorum çünkü ben hayatımda böyle korkunç bir şey görmedim. Resmen çiğ yumurta sarısı ve beyazı! Tavsiye üzerine ne olduğunu bilmeden alıp bir ısırık aldığım ve anında çöpe attığım bir kâbustu.<br />
<br />
Ginginha ise Portekiz'e özgü az sayıdaki içecekten biri. Bir tür vişne likörü olan <i>Ginginha</i> hemen hemen her restoranın menüsünde bulunuyor.<br />
<br />
<h2>
Lizbon'un pek bilinmeyenleri</h2>
<br />
Dediğimiz gibi, her şehrin turistik açıdan artık klişeleşmiş, klasikleşmiş ziyaret yerleri ve etkinlikleri bulunuyor. Ama elbette tüm şehirlerin bu tür yerlere oranla daha az bilinen, daha az rağbet gören yerleri oluyor. Bu bölümde Lizbon'un pek bilinmeyen, -bilinmeyen demeyeyim de- ikinci plana atılan yerlerine değineceğim.<br />
<h3>
<br />Cristo-Rei</h3>
<br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh3lQqql6FzEQlpDmN_jgwlevsCPY0ftdIOdriFVHeqLliBe4s-C97R54h-4vFRlAJ0qibQr-lK4jyAMWu0EOIJvJ322q6Mk9S3dEd7JvZYTT4q39CVBDPuL-GFg3rjpuzOOyHCO-tl5KKO/s1600/800px-Cristo_Rei_and_Tagus_river_%252836307200844%2529.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="533" data-original-width="800" height="213" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh3lQqql6FzEQlpDmN_jgwlevsCPY0ftdIOdriFVHeqLliBe4s-C97R54h-4vFRlAJ0qibQr-lK4jyAMWu0EOIJvJ322q6Mk9S3dEd7JvZYTT4q39CVBDPuL-GFg3rjpuzOOyHCO-tl5KKO/s320/800px-Cristo_Rei_and_Tagus_river_%252836307200844%2529.jpg" width="320" /></a>Bu dev Hazreti İsa heykeli, şehrin her noktasından görülebilse de, Lizbon'u ziyaret edenlerin pek azı bu heykelin yanına kadar gidiyor. Lizbon'un tümüyle dışında, Tejo Irmağı'nın karşı yakasında bulunan heykelin bir de 82 metre yükseklikte seyir terası var. Teras, heykelin ayaklarının olduğu kaidede bulunuyor. Giriş 2017 itibarıyla 4 avro.<br />
<br />
Cristo-Rei heykeli, Lizbon'u ziyaret edenlerin karşı kıyıdaki Almada'ya geçmesini sağlayan tek şey desek yanlış olmaz. Almada Lizbon'dan tümüyle farklı, başka bir şehir olsa da insanlar her gün Lizbon'a çalışmaya ya da alışverişe geliyorlar. Bizim Kadıköylülerin her gün vapurla Beşiktaş'a geçip işe gitmesi gibi... İki yaka arasında tekneler işliyor. Cristo-Rei heykeli için Cais do Sodre iskelesinden (tren istasyonunun hemen yanında) kalkan Cacilhas teknelerine biniyorsunuz. Biletler 1,25 avro, yolculuk süresi 15 dakika.<br />
<br />
Buradan sonra 101 numaralı otobüslere binerek, heykelin yanına kadar gidebilirsiniz. Otobüs için burada bilet almalısınız. Lizbon'da kullandığınız ulaşım kartları Almada farklı bir şehir olduğu için burada geçerli değil. Otobüsler her yarım saatte bir kalkıyor ve heykele ulaşması 20 dk sürüyor. Eğer otobüsünüzün kalkmasına henüz vakit varsa, Cacilhas iskelesi çevresinde biraz gezinerek, Lizbon'un bu komşu şehrini de tanıyabilirsiniz.<br />
<h3>
<br />25 Nisan Köprüsü</h3>
<br />
Portekizlilerin <i>Ponte de 25 Avril</i> dediği bu demir asma köprüyü Kaliforniya'nın Golden Gate köprüsünü benzeten ne ilk ne de son kişi olacağım. Ama bu benzetişler tevekkeli değilmiş. Çünkü her iki köprüyü de aynı şirket inşa etmiş. Deprem riskinin yüksek olduğu bölgeler için en uygun köprü bu olduğu için şirket, her iki şehir için de benzer bir tasarımı uygun görmüş.<br />
<br />
Bir ayağı Lizbon'da bir ayağı Almada'daki Cristo-Rey heykelinin hemen yanında olan bu köprü Lizbon'un en bilinen çağdaş zaman simgelerinden biri. Denizden 70 metre yükseklikte, 2,3 km uzunlukta olan köprü 1966'da tamamlanmış ve masrafını amorti etmesi 25 yıl sürmüş. Bu noktada ilginç bir bilgi verelim: Bizim Boğaziçi (Şehitler) Köprüsü yapıldıkta sonra kendini yalnızca 5 yılda amorti etmişti. Tabii değil Lizbon'un, Portekiz'in toplam nüfusunun 10 milyon dolaylarında olması bu konuda oldukça sanıyorum ki etkili olmuştur.<br />
<br />
<h3>
Tejo Irmağı'nda tekne gezintisi</h3>
<br />
Tejo Irmağı aslında İspanya'da doğup, Portekiz topraklarını doğudan batıya aşarak Atlas Okyanus'una dökülen orta büyüklükte bir akarsu. Ama okyanusa kavuştuğu noktada öylesine genişliyor ki, burası artık denizin mi yoksa, ırmağın mı bir parçası anlayamıyorsunuz. Bu kıyı şekli, haliç olarak adlandırılıyor. Bizdeki Haliç de aslında Kâğıthane Deresi'nin denize kavuşurken genişlemesi sonucu oluşan bir haliçten başka bir şey değil. Tabi Lizbon'un halici, bizdekinden katbekat büyük...<br />
<br />
İşte bizim Tejo Irmağı, koskoca gemilerin bile gezinebildiği böyle kocaman bir su kütlesi. Lizbon ve komşu şehirler bu halicin kıyılarına yayılmış olduğu için bir kıyıdan diğerine gitmek için en kolay yol tekneler. Genelde turistik ziyaretleriniz sırasında (Cristo-Rei heykeli dışında) teknelere binmenizi gerektirecek bir yer yoktur. Ama bizdeki Boğaz turları gibi, Lizbon'u farklı bir açıdan görmek istiyorsanız (denizden karaya) bu toplu taşıma teknelerini deneyebilirsiniz.<br />
<br />
Ulaşım amaçlı tekneler dışında bir de özel tur düzenleyen tekneler var. Kişi başı 35 ilâ 50 avro arasında değişen fiyatlara sizi teknelere doldurup gündüz ya da günbatımında haliçte gezdiriyorlar. 25 Nisan Köprüsü'nü ya da Lizbon'un tepelere yayılan semtlerini bambaşka açılardan görme ve inceleme fırsatı buluyorsunuz.<br />
<br />
<h3>
Águas Livres Su Kemeri</h3>
<br />
<i>Özgür Sular</i> anlamına gelen Águas Livres, dünyanın en büyük su kemerinin adı. 18. yüzyılda Lizbon'a içme suyu getirmek için yapılmış. Genişçe bir vadiyi boydan boya aşan kemer, onlarca gözden oluşuyor. Uzaktan bakıldığında da, yakından bakıldığında görkemiyle bakanı büyüleyen kemer, artık yerleşim yerlerinin tam ortasında kalmış. Rehberli tur eşliğinde kemer üzerinde yürüyüş yapmak mümkün. Ama ben yaptım mı diye sorarsanız, hayır yapmadım :)<br />
<br />
<h3>
Parque das Nações</h3>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhf606FioVWsClY65a0YN06hYp0g8E8-i9HkEfXhgsc_Ohgph6tPnHolLOupolgyg45O75cmm5Xq-jXOrRET_RLiCWYngFt95rm5Is2-ic4zL-x1v8YspgjvHzUswUI1hvvPGTzxtJDvF0B/s1600/Los_s%25C3%25ADmbolos_de_la_nueva_Lisboa_%2528105966744%2529.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="682" data-original-width="1024" height="213" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhf606FioVWsClY65a0YN06hYp0g8E8-i9HkEfXhgsc_Ohgph6tPnHolLOupolgyg45O75cmm5Xq-jXOrRET_RLiCWYngFt95rm5Is2-ic4zL-x1v8YspgjvHzUswUI1hvvPGTzxtJDvF0B/s320/Los_s%25C3%25ADmbolos_de_la_nueva_Lisboa_%2528105966744%2529.jpg" width="320" /></a></div>
Adı <i>Uluslar Parkı</i> anlamına gelen Parque das Nações'in bulunduğu yer önceden izbe bir sanayi bölgesiymiş. 1998 yılındaki EXPO için bu bölgede bir etkinlik alanı kurulması kararlaştırılmış ve bölgenin kaderi bundan sonra değişmiş. Portekiz'de iş dünyasının bir anda akın ettiği bölgede bugün pek çok şirketin genel müdürlük binası bulunsa da, EXPO döneminde Parque das Nações ve çevresine yapılan ilgi çekici yapılarla burası hem Lizbonluların, hem de turistlerin sıkça uğradığı bir yer olmuş.<br />
<br />
Öncelikle tüm yerler içinde en çok ilgi çekenin kumarhane/kasino olduğunu söyleyelim. Kumar Portekiz'de yasal bir etkinlik. 4 kata yayılan kumarhanede binin üzerinde slot makinesi varmış. Gitmedim. Gitmenizi de önermiyorum. Paranızı kumarda çarçur edeceğinize iki şehir görün efendim!<br />
<br />
Parkın, en önemli yanı, bana kalırsa <i>Oceanário</i> denen dev akvaryum ama gelin görün ki böylesine müthiş bir yer bir batakhanenin gölgesinde kalabiliyor. 3 büyük okyanusta yaşayan en ilginç ve en nadir balıkların sergilendiği 5 dev su havuzundan oluşuyor. Ana havuz 4 farklı yönden izlenebiliyor. Bu nedenle önü her zaman çok kalabalık olan ilk pencerenin önüne değil, diğer yöndeki pencerelerin önüne gidin. Haftasonları da akvaryumun aşırı kalabalık olduğunu unutmayın.<br />
<br />
Parkın her yeri, çok sayıda heykel, havuz ve bahçeyle dolu. Ayrıca bir alışveriş merkeziyle bilim müzesi de barındırıyor. Park çevresinde modern mimariyle yapılmış çok sayıda ilginç yapı var. Çok geniş bir alana yayılan parkın bir diğer ilgi gören yapısı da parkı baştan sona kateden teleferik.<br />
<br />
<h3>
Gülbenkyan Müzesi</h3>
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhZ3HpRs8ZvUFNnyxa78YFiwqNpIIUl2ZXpi1xApvfy4kxxh_KrQUiSXmcDCZhXpRl3_FzGi25-lEan1NABwgMInJPHzlF5IMoJ_sg5tJj_EYRazi-C79FhEqTk45yNy9ccfjJzTGyUR__j/s1600/20170420_110907.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1292" data-original-width="1600" height="258" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhZ3HpRs8ZvUFNnyxa78YFiwqNpIIUl2ZXpi1xApvfy4kxxh_KrQUiSXmcDCZhXpRl3_FzGi25-lEan1NABwgMInJPHzlF5IMoJ_sg5tJj_EYRazi-C79FhEqTk45yNy9ccfjJzTGyUR__j/s320/20170420_110907.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Gülbenkyan Müzesi'ndeki çinilerimiz</td></tr>
</tbody></table>
<br />
Lizbon, kesinlikle bir müzeler şehri değil. Paris'in, Viyana'nın, Madrid'in yanına bile yaklaşamaz Lizbon. Az sayıdaki müzesi çok da aman aman bir şey sunmuyor. Bunların içinden Museu de Arte Antiga (Eski Sanatlar Müzesi)'ni bir nebze sevsem de Lizbon müzeleri Avrupa'daki rakipleriyle pek boy ölçüşecek nitelikte değil. Ama Lizbon'un bu açığını az da olsa kapatacak bir özel müzesi var: Gülbenkyan Müzesi (Museu Gulbenkian)<br />
<br />
Kalust Sarkis Gülbenkyan, yakın tarihin -tarihimizin- en çok tartışılan isimlerinden biri. Aslen bir Osmanlı Ermenisi olan Gülbenkyan, Abdülhamit ile birlikte Irak'taki petrol yataklarının bulunması için birlikte hareket eden bir girişimcidir. Tarihin garip cilveleri Türk milletini Irak petrollerinden mahrum ederken, Gülbenkyan, tek başına petrol gelirlerinden %5 pay kaparak tarihe Bay Yüzdebeş (Mr. Five Percent) olarak geçmiştir.<br />
<br />
Bu müthiş gelir sayesinde dünyanın en büyük özel sanat koleksiyonlarından birine sahip olan Gülbenkyan, yaşamının son yıllarında çok sevdiği Lizbon'a yerleşmiş ve burada yaşamını yitirmiş. Kurduğu vakıf sayesinde arkasında bıraktığı müthiş sanat koleksiyonu bir müzede toplanmış ve sergilenmeye başlamış.<br />
<br />
Bugün Gülbenkyan Müzesi, Ortadoğu sanatı başta olmak üzere dünyanın dört bir yanından toplanmış binlerce parçaya evsahipliği yapıyor. Müzede hatırı sayılır miktarda Türk-Osmanlı-Selçuklu eseri de bulunuyor. İznik ve Kütahya çinileri özellikle görülmeye değer. Lizbon seyahatimin en unutulmaz ziyaretlerinden biriydi Gülbenkyan Müzesi.<br />
<br />
Gülbenkyan ile ilgili spekülasyonlar hiç bitmemiş. Bizdeki genel kanı, Gülbenkyan'ın kazık atarak İngilizlerin tarafında geçtiği ve Irak petrolleri konusunda Türkiye'nin safdışı bırakılmasında büyük rolü olduğu yönünde.<br />
<br />
Diğer yandan da, hiçbir zaman kanıtlanamayan bir iddiaya göre Gülbenkyan 1955 yılında ölmeden önce koleksiyonunu sergilenmek için memleketi Türkiye'de bir müze binası yaptırmak ve tüm eserleri buraya taşımak istiyor. Ama bizimkiler nedendir bilinmez -ya da bilinir- bu işe yanaşmıyor, "getireceksen her bir parça başına bilmem ne kadar gümrük vergisi ödeyeceksin" diyerek yoluna taş koyuyorlar ve Gülbenkyan bu düşünceden cayıyor. Dediğim gibi, bu iddia hiçbir zaman kanıtlanmamış ama eğer doğruysa ülkemiz adına ne büyük kayıp!<br />
<br />
<h2>
Lizbon'a iki adımlık yerler ve deniz-kum-güneş işleri</h2>
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiZRwP0G8Oyyzsn_HxrvI8AZ2BfKNeiL2rbG6CTe3PtcC0hBUC3BQlBUxA1rAQgiZfGBHG4G4JKNE01yylXD6nBfMSa_0orK1YJMbtEtVNke-iuI5_6PpuVlGSPxVWGnZqkjyrY4I8MleDl/s1600/IMG_20170607_112542_064.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1600" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiZRwP0G8Oyyzsn_HxrvI8AZ2BfKNeiL2rbG6CTe3PtcC0hBUC3BQlBUxA1rAQgiZfGBHG4G4JKNE01yylXD6nBfMSa_0orK1YJMbtEtVNke-iuI5_6PpuVlGSPxVWGnZqkjyrY4I8MleDl/s320/IMG_20170607_112542_064.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Cascais'in şirin evleri ve kumsalı</td></tr>
</tbody></table>
Portekiz bizler için daha ziyade Lizbon ve Porto'dan ibaretmiş gibidir. Ama Portekiz'de görülecek onlarca küçük şehir, kasaba ve köy var. Bunlardan ikisi Cascais ve Sintra. Lizbon'a olan yakınlıkları nedeniyle genelde Lizbon'u ziyaret edenler bu kasabalara mutlaka uğrar. Ancak bazen zaman sıkıntısı nedeniyle gezginler ikisinden biri arasında seçim yapmak zorunda kaldıklarından yakınıyorlar. Durun hemen umutsuzluğa kapılmayın! Biraz zahmetli olsa da ikisini birden aynı güne sığdırmak mümkün! Denendi, onaylandı.<br />
<br />
Cascais, Portekiz kraliyet ailesinin ve soylularının sayfiye mekânı olarak ünlenmiş çok şirin bir tatil beldesi. Trenle 30-40 dakikalık bir yolculukla varılacak Cascais'in şirin sokakları kadar, denizinin de tadını çıkarabilirsiniz. Nisan ayından itibaren insanlar denize girmeye başlasa da bizler için biraz soğuk olduğunu söylemeliyim.<br />
<br />
Cascais'e birkaç saat ayırdıktan sonra otobüslerle doğruca Sintra'ya. Sintra da tıpkı Cascais gibi soyluların ve kraliyet ailesinin gözde mekânı olmuş. Ama denizi ile değil bu kez doğasıyla. Yemyeşil tepelere yapılmış heybetli şatolar sizi sizden alacak ama şatolara girmek için cüzdanınızın epeyce dolu olması gerek. Vallahi bütçeyi derinden sarsıyor Sintra'nın şatoları :)<br />
<br />
Cascais ve Sintra'yı aynı gün içinde gezmek hiç de güç değil demiştim. Ama eğer kendinizi biraz daha zorlar ve güne çok erken başlayıp, at gibi koşmayı göze alırsanız size bir ufak önerim daha olabilir. Cascais'ten Sintra'ya giderken yol üstünde Cabo da Roca veya Batalha'ya uğramaya ne dersiniz? Bizim otobüsümüz arızalandığı için Cabo da Roca'da mecburiyetten 40 dk gibi bir zamanımız oldu. O yüzden Avrupa kıtasının en batı noktası olma özelliğini taşıyan bu burunu ziyaret etme fırsatını piyangodan kazanmış gibi oldum. Pek bir özelliği olmasa da coğrafi özelliği nedeniyle bence ziyareti hak ediyor. Tüm Avrupa yıllar yılı dünyanın bu noktada bittiğine inanmış!<br />
<br />
Batalha ise gezi rehberlerinde adını sıkça göreceğiniz Gotik katedraliyle ünlü bir kasaba. Otobüs şehir merkezinin içinden geçtiği, hatta katedralin çevresinden dolaştığı için katedrali 2-3 dakikalığına da olsa dışarıdan inceleme fırsatınız oluyor. Ne yalan söyleyeyim kendimi gitmiş sayıyorum :) Ama Batalha ve Cabo da Roca arasında bir seçim yapacaksanız kesinlikle Cabo da Roca diyorum!<br />
<br />
Bir de ünlü sarayıyla Lizbon gezginlerinin sıkça gittiği bir Mafra kenti varmış ki, ben buraya gidemedim. Giden varsa söylesin, çok şey kaçırmış mıyız???<br />
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
***
</div>
<br />
<i>Bu yazıda sözü edilen ve edilmeyen, Lizbon'da görmeniz gereken tüm noktalar aşağıdaki haritada işaretlenmiştir. Haritanın bağlantısına tıklayarak, geziniz boyunca gereksinim duyduğunuz her an kullanabilirsiniz.</i><br />
<br />
<br />
<iframe height="480" src="https://www.google.com/maps/d/embed?mid=1tvq9KCHC3JuNuboWI9GgS3soMO8&hl=tr" width="590"></iframe></div>
Gezelim Birazhttp://www.blogger.com/profile/09723563569085701226noreply@blogger.com0Lizbon, Portekiz38.7222524 -9.139336599999978738.6231754 -9.3006980999999787 38.8213294 -8.9779750999999788tag:blogger.com,1999:blog-2886364000498429914.post-22212537648675658642017-08-07T02:52:00.000+03:002017-10-21T18:14:45.444+03:00Aéroports en Turquie<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEix4FMnHj5I1WeKJzN8VTO6lTAFIg5FBS_SZ-ag3BuxBIpJd1xnGkIj4t918qn7vvithBvy05VMeBHcSY6yVNmphRh2rx_3-6GzVcVT1vUWexyWsS0I-7AemquKbqlUlqhWspnJN9dRELLw/s1600/133962.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="338" data-original-width="600" height="180" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEix4FMnHj5I1WeKJzN8VTO6lTAFIg5FBS_SZ-ag3BuxBIpJd1xnGkIj4t918qn7vvithBvy05VMeBHcSY6yVNmphRh2rx_3-6GzVcVT1vUWexyWsS0I-7AemquKbqlUlqhWspnJN9dRELLw/s320/133962.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="font-size: 12.8px; text-align: center;">L'Aéroport d'Atatürk situé à Istanbul</td></tr>
</tbody></table>
La Turquie est l'un des premiers pays à établir l'aviation civile et militaire. L'inauguration de l'Aéreport d'Atatürk (autrefois Yeşilköy) date à l'année de 1912 alors que le Turkish Airlines, la compagnie aérienne nationale de la Turquie a été établi en 1933.<br />
<br />
Dû au vaste territoire du pays, le voyage aériens est le moyen de transport le plus efficace soit en domestic, soit en international. L'objectif national des authorités concernant aviation est construir un aéroport sur chaque 100 kilomètres au sein du pays. <br />
<br />
Ce but paraît etre réalisé en grande partie d'après la carte ci-dessus. La Turquie appartient 55 aéreports actuellement. Pourtant, quelques-uns parmi eux sont fermés dû à la rénovation ou d'autres differentes raisons (USQ, BZI, GKD etc) <br />
<br />
L'aéroport le plus grand et et le plus actif du pays est de loin l'Aéroport d'Atatürk (IST) avec plus de 60 millions passagers annuel. Atatürk (IST) est suivi par le second aéreport servant la ville, l'Aéroport de Sabiha Gökçen (SAW) avec à peu près 28 millions passager. Le troisième aéeroport en termes d'activité est l'Aéroport d'Antalya avec 27 millions passagers annuel.<br />
<br />
Le plus recent aéroport est l'Aéroport d'Ordu-Giresun (OGU) qui a éte construit sur une zone polderisée. Un nouvel aéreport qui a été introduit comme le plus grand du monde est en contruction au nord d'Istanbul la côte de la mer Noire. Des projets de construction des nouvels aéroports dans les villes suivantes ont été annoncés:<br />
<ol>
<li><b>Rize-Artvin</b> (Provinces de la region de la mer Noire de l'Est.), </li>
<li><b>Çukurova Regional </b>(desservant Adana, Mersin, Osmaniye), </li>
<li><b>Yozgat </b>(La Turquie centrale) </li>
<li><b>Kaş</b> (Districte d'Antalya), </li>
<li><b>Trakya</b> (desservant provinces d'Edirne et Kırklareli)</li>
<li><b>Çeşme</b> (une station balnéaire)</li>
<li><b>Gümüşhane-Bayburt</b> (desservant deux villes en la region de la mer Noire)</li>
<li><b>Karaman</b> (La Turquie du Sud)</li>
<li><b>Niğde-Aksaray</b> (desservant deux villes près de la Cappadoce)</li>
</ol>
<h2>
La carte des aéroports actuels en Turquie</h2>
<br />
<iframe height="480" src="https://www.google.com/maps/d/embed?mid=1G9dQ7RFX4TEJyLKe445E4uu3m2A" width="540"></iframe>Gezelim Birazhttp://www.blogger.com/profile/09723563569085701226noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2886364000498429914.post-43741125680827434322017-08-07T02:02:00.000+03:002017-08-07T02:02:06.202+03:00Airports in Turkey<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEix4FMnHj5I1WeKJzN8VTO6lTAFIg5FBS_SZ-ag3BuxBIpJd1xnGkIj4t918qn7vvithBvy05VMeBHcSY6yVNmphRh2rx_3-6GzVcVT1vUWexyWsS0I-7AemquKbqlUlqhWspnJN9dRELLw/s1600/133962.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="338" data-original-width="600" height="180" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEix4FMnHj5I1WeKJzN8VTO6lTAFIg5FBS_SZ-ag3BuxBIpJd1xnGkIj4t918qn7vvithBvy05VMeBHcSY6yVNmphRh2rx_3-6GzVcVT1vUWexyWsS0I-7AemquKbqlUlqhWspnJN9dRELLw/s320/133962.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Istanbul Atatürk International Airport</td></tr>
</tbody></table>
Turkey is one of the first countries to establish military and civil aviation. The inauguration of Atatürk Airport (formerly called Yeşilköy) dates back to as early as 1912 whereas <b>Turkish Airlines</b>, the national airline of Turkey was founded in 1933.<br />
<br />
Due to the vaste territory of the country, air travel has been an essential way of either domestic or international transportation. The national target of the authorities concerning aviation is to construct an airport at every 100 kilometers within the country.<br />
<br />
This aim seems to have largely been achieved according to the map below. Turkey has 55 airports at the present; yet some of them are inoperative due to renovation or various other reasons (USQ, BZI, GKD etc)<br />
<br />
Country's largest and busiest airport is by far Istanbul Atatürk Airport (IST) with more than 60 millions passangers yearly. Atatürk (IST) is followed by the second airport serving the city, Sabiha Gökçen Airport (SAW), with around 28 millions passanger. The third busiest airport of the country is Antalya Airport (AYT) with 27 millions passanger.<br />
<br />
The newest airport of the country is Ordu-Giresun Airport (OGU) which was built on a sea-filled area. A new airport which is announced to be the world's biggest is under construction in north of Istanbul by Black Sea coast. Projects to construct airports in following cities have been announced:<br />
<ol>
<li><b>Rize-Artvin</b> (Eastern Black Sea provinces), </li>
<li><b>Çukurova Regional </b>(serving Adana, Mersin, Osmaniye), </li>
<li><b>Yozgat </b>(Central Turkey) </li>
<li><b>Kaş</b> (Westernmost district of Antalya), </li>
<li><b>Trakya</b> (serving Edirne and Kırklareli provinces)</li>
<li><b>Çeşme</b> (preminent summer resort of Izmir city)</li>
<li><b>Gümüşhane-Bayburt</b> (serving two inner-Black Sea region cities)</li>
<li><b>Karaman</b> (Southern Turkey)</li>
<li><b>Niğde-Aksaray</b> (serving two cities in Cappadocia region)</li>
</ol>
<br />
<h2>
Map featuring all airports of Turkey at the present</h2>
<br />
<iframe height="480" src="https://www.google.com/maps/d/embed?mid=1G9dQ7RFX4TEJyLKe445E4uu3m2A" width="540"></iframe>Gezelim Birazhttp://www.blogger.com/profile/09723563569085701226noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2886364000498429914.post-62978684535060596842017-08-04T23:14:00.000+03:002017-08-05T19:56:00.029+03:00Uçakta yer seçerken nelere dikkat edilmelidir?<div>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjEjxsvvmjwiUpQSpKP42e7ZSQwousvMriUhpt6l6oz3bqmaMIbsQehJAXtNe-A7f_XqtnSTYDSXL6mkozvFFz1U2pK97ebdh5XyRbaeAq7CXfrhsDeOEO3c7XgP9qWNoyxrCdO9VpJ8FDF/s1600/64230-full.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="427" data-original-width="640" height="213" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjEjxsvvmjwiUpQSpKP42e7ZSQwousvMriUhpt6l6oz3bqmaMIbsQehJAXtNe-A7f_XqtnSTYDSXL6mkozvFFz1U2pK97ebdh5XyRbaeAq7CXfrhsDeOEO3c7XgP9qWNoyxrCdO9VpJ8FDF/s320/64230-full.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Tümüyle dolu bir uçakta yer değiştirmek zordur<a href="http://www.scpr.org/programs/airtalk/2013/07/09/32624/why-flying-phobias-persist-despite-soaring-airline/" target="_blank">*</a></td></tr>
</tbody></table>
Uçak biletinizi alırken yolculuk ettiğiniz havayolu şirketine bağlı olarak oturacağınız koltuğu kendiniz seçebilirsiniz. Bu işlem pek çok havayolu şirketinde ücretsizken, kimilerinde ise ek ücrete tâbi. Eğer biletinizi alırken koltuk seçimi yapmadıysanız, check-in işlemi yaptığınız sırada görevliden dilediğiniz koltuğu (pencere kenarı ya da koridor tarafı) size vermesini rica edebilirsiniz. Eğer hâlihazırda istediğiniz konumdaki koltuktan kaldıysa, sizden esirgemeyeceklerdir. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Fakat öncelikle daha geniş bacak aralığına sahip oldukları için acil çıkış sırasındaki koltuklar, ardından pencere kenarları ve son olarak da koridor tarafı koltuklar her zaman daha fazla talep gördükleri için çabuk kapılırlar. Uçağın ön sıraları da orta ve arkaya oranla daha çok tercih edilir.<br />
<br />
<h2>
Önce gelen alır</h2>
</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Elbette aklıbaşında bir yolcu olarak sizler de öncelikle bu saydığım bölümlerde yolculuk etmek isteyeceksinizdir. Fakat check-in işleminin mantığında "önce gelen alır" vardır. Siz check-in kapanmasına 30 dk kala havalimanına gelirseniz, elbette sizden 2 saat önce gelen yolcular bu gözde yerleri kapar.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Aynı şekilde, yalnız değil de aile boyu yolculuk ediyorsanız, geç check-in yapmanız durumunda size kimse yanyana koltuk da veremez. Bütün pencere ve koridor kenarı koltuklar büyük olasılıkla kapılmış olduğu için anne bir yerde, baba bir yerde, çocuklar başka yerlerde oturtulacaktır. Hiç söylenmeyin. Erken gelip, yanyana 3'lü koltukları kapatsaydınız efendim.<br />
<br />
<h2>
Yerini beğenmeyip uçakta olay çıkarmak</h2>
</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Uçağa geldikten sonra, kabin ekibine "bizi yanyana oturtun" diye tutturmak yalnızca ve yalnızca insanları yoracak, vakitlerini çalacaktır. Uçakta boş yerler varsa büyük olasılıkla size ayrı yerler vermezler. Ama tamamen dolu bir uçakta, kimin yerini değiştirecekler ki? Zaten bu sorunun çözüm mercii kabin ekibi değil, yer görevlileridir. Ricada bulunursanız büyük olasılıkla Türk Hava Yolları, Atlas Global ya da bazı Avrupa şirketlerinde yardımcı olmaya çalışırlar ama başka havayollarında sizi kaale bile almazlar. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Kabin ekibinden bir yolcunun yerini değiştirmelerini telep edemezsiniz. Hiçbir kabin ekibi üyesinin (hosteslerin) bir yolcuya "siz buradan kalkın da, bunlar yanyana otursun" deme haddi ya da yetkisi yoktur. O yolcu şikâyet etse, o insanların başı yanar. Kendi işinizi kendiniz görmeniz gerekiyor.<br />
<br />
<h2>
Yanınızdaki yolculardan rica edin</h2>
<br />
Yapmanız gereken şey yanınızdaki yolculardan kendiniz rica etmek. Soracağınız yolcuyu seçerken de mantıklı davranın. Kimse siz eşinizle birlikte oturun diye pencere kenarındaki yerini kalkıp da orta koltukla ya da koridor tarafındaki bir yerle değiştirmek istemez. Koridor tarafındaki ya da orta koltukta oturan yolcular, yalnız seyahat eden kişiler, gençler ya da baylar yer vermeye daha meyillidir. Deneyimle sabit.<br />
<br />
Kimse yer değiştirmeyi kabul etmezse de, Allah aşkına, bu dünyanın en büyük sorunuymuş gibi davranmayın. 40 dakikalık Ankara uçuşunda, 1 saatlik Adana uçuşunda sevgilinizle, kocanızla, karınızla yanyana oturmasanız, kimse onu kapmaz. Merak etmeyin :) </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Bu işin mazur görülebilecek tek bir yönü var: O da küçük çocuğunuzla size ayrı koltuklar verildiği zaman. Çocuk sözkonusu olduğunda herkes yardımcı olacaktır. Zira çok hassas bir konu. Sapığı var, manyağı var. Durumu kabin ekibine bildirin. Yer görevlileri bizzat uçağa gelip ilgilenecektir.<br />
<br />
<h2>
Eşimle yanyana oturmazsam uçmam!</h2>
<br />
Diyelim ki, işi inada bindirdiniz ve illa ki yakınınızla yanyana koltuklarda uçmak için diretmeye başladınız. Gerilimi yükseltmeye başladığınız anda her şey aleyhinize işlemeye başlar. Kuraldışı yolcu sınıfına girmeye doğru ilerlersiniz. Yer görevlisi eğer yanyana koltuk bulunamadıysa "ya böyle uçarsınız ya da bir sonraki uçakla gidersiniz" diyerek noktayı koyar. Siz hâlâ ayak diremeyi sürdürürseniz durum uçağın kaptanına bildirilir ve uçaktan atılırsınız efendim. Amerika'da polis tarafından kan revan içinde uçaktan çıkarılan yolcular, sık sık manşetlere konu olur ya; onlar işte bu tür yolcular. Böyle durumlarda uçtuğunuz havayoluna bağlı olarak -eğer varsa- şirketin kara listesine girersiniz ve bir daha o şirketin hiçbir uçuşuna bilet alamayabilirsiniz. <br />
<br />
<h2>
Biri sizden ricacı olduğunda</h2>
</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Bir yolcu ya da yer görevlisi, sizden yer değişimi konusunda bir ricada bulunulursa da, anlayışlı olun. Kendinizi ricada bulunan kişilerin yerine koyun. Belki uçuş korkusu vardır. Yanındakinin elini tutmak, güven almak istiyordur. Hastadır. Engellidir. Belki aylar sonra ilk kez o gün buluşmuşlardır. Belki bir balayı çiftidir. Binbir türlü olasılık var. Yapılan her şeyin iyi ya da kötü bir geridönüşü olduğunu unutmayın. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Bir de bakmışsınız, yer vermeyi reddettiğiniz uçuşta bavulunuz kaybolmuş ya da hasarlanmış... Ya da siz birine yer konusunda yardımcı olduğunuzda geçtiğiniz koltuğun hemen yanında hayatınızın aşkıyla tanışmışsınız. İster ilahî adalet deyin, ister karma... Bu işler evrende böyle yürüyor efendiler!<br />
<br />
<h2>
Acil çıkış sırasındaki koltuklar</h2>
<br />
Her uçakta ön ve arka kapıların yanısıra, bir de acil durumlarda yolcuların hızlı tahliye edilmesini sağlayacak acil çıkış kapı ya da pencereleri bulunur. Acil çıkışların en önemli özelliği diğer koltuklara göre daha geniş aralıklarla konumlandırılmış olmasıdır. Yani acil çıkış sırasındaki koltukla onun önündeki koltuğun aralığı diğerlerine göre çok daha geniştir. Buralarda rahatça bacaklarınızı uzatabilir, çok daha konforlu yolculuk edersiniz.<br />
<br />
Sağladığı bu rahatlık nedeniyle acil çıkış koltukları kimi havayollarınca ek ücretle satılır. Ancak havalimanında check-in yapıyorsanız, check-in görevlisinden sözlü istekte bulunabilirsiniz. Havalimanlarındaki check-in işlemlerinde acil çıkış sırası koltuklardan ücret alınmaz. Zira, acil çıkış sıralarında en az bir yolcu oturması yasal zorunluluktur. Bu nedenle istemeniz durumunda havalimanı check-in işlemlerinde acil çıkışlardaki koltuklar mutlaka verilecektir.<br />
<br />
Acil çıkışlardaki koltukların, birtakım özel sorumluluklar yüklediğini ve kimi dezavantajları olduğunu da belirtelim. Acil çıkış koltuğunda kabin ekibince size yapılacak bilgilendirme sırasında bu sorumluluklarla ilgili bilgi alabilirsiniz. <br />
<br />
Kimi acil çıkış koltuklarının, her ne kadar geniş bacak alanı sunsalar da, acil durumda yolcu tahliyesini engellememek için arkaya yatırılamadığını belirtelim. <br />
<br /></div>
<div>
<br /></div>
Gezelim Birazhttp://www.blogger.com/profile/09723563569085701226noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2886364000498429914.post-73531554144407498722017-08-04T22:49:00.000+03:002017-09-23T17:04:25.023+03:00Uçakta yer nasıl bulunur ve nasıl yerleşilir?<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiglF0ivWrwwx81tSbAx7aMexZk7yl4rqFhDRSKwPAH05zxhKF-EAjcpJz8JWY-Jmd2Z9_jQmcJgiRH8Umj76llVy7PZGNtrHJymKDslBCHg8TpL_lXffJ457bkQacIslHxCtGRQ9QaHBrd/s1600/index.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="183" data-original-width="275" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiglF0ivWrwwx81tSbAx7aMexZk7yl4rqFhDRSKwPAH05zxhKF-EAjcpJz8JWY-Jmd2Z9_jQmcJgiRH8Umj76llVy7PZGNtrHJymKDslBCHg8TpL_lXffJ457bkQacIslHxCtGRQ9QaHBrd/s1600/index.jpg" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Her koltuğun numarası başüstü dolaplarında yazar</td></tr>
</tbody></table>
Bir uçağa girer girmez göreceğiniz ilk görüntü, daracık koridorda ellerinde bagajlarla yerleşmeye çalışan insanlar olacaktır. Nitekim, uçağa binişin en can sıkıcı yanlarından biri koltuğunuzu bulma ve yerleşme aşamasıdır. Yerleşmenin ilk adımı, uçağa geçiştir. Uçaklara, duruma göre yalnızca ön kapısından ya da her iki kapısından da yolcu alınabilir.<br />
<br />
Uçak eğer körüğe bağlıysa; yani terminalden doğruca uçağa giriş olanağı sağlayan köprülerden geçerek uçağa biniyorsanız yalnızca ön kapıdan giriş yapılır.<br />
<br />
Uçağınız açık park alanında durmuşsa, havalimanının kapasitesine ya da uçağın yolcu sayısına bağlı olarak hem ön hem de arka kapı kullanılabilir.<br />
<br />
Uçakta yerinize yerleşmenin de bir adabı var. Gelin, bu hususlara sırasıyla değinelim.<br />
<h2>
<br />Uçak körüğe bağlıysa</h2>
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh5qshyQVwK4BC4pfXu9ATbEKJdMH0FvsT4qZ0r8ZM12TNXSJM2QGc_idKubE3wyJy_tFoX7ENYx0cP0_DC6vhACsmBKEscGbiKuu0Vj5o_QyR0RnU3Q-saSNO4w_r2d-9P9vubxUykt04-/s1600/5.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="480" data-original-width="852" height="180" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh5qshyQVwK4BC4pfXu9ATbEKJdMH0FvsT4qZ0r8ZM12TNXSJM2QGc_idKubE3wyJy_tFoX7ENYx0cP0_DC6vhACsmBKEscGbiKuu0Vj5o_QyR0RnU3Q-saSNO4w_r2d-9P9vubxUykt04-/s320/5.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Uçaklar bazen körüğe bağlı olur.</td></tr>
</tbody></table>
Biniş kartınızın üzerinde pek çok bilgi yer alır. Biniş saati, kalkış saati, kimlik bilgileriniz ve yer numaranız gibi... Bir de grup bölümü vardır. Bu grup numarası yolcuların uçağa daha hızlı binmesini sağlamak amacıyla kullanılan bir uygulamadır.<br />
<br />
Uçağa körükten yani tek kapıdan binilecekse, yolcu kabulü başladığında bu grup numaralarına göre yolcular sınıflandırılır ve uçağa alınır. Uçak 3 ya da 4 sınıfa bölünmüştür: Grup A, Grup B, Grup C, Grup D gibi...<br />
<br />
Uçağın en arka kısmında oturacak olan yolcular D sınıfı ise, ilk önce uçağa D sınıfındaki yolcular kabul edilir. Bunun nedeni koridor henüz açıkken, en arkaya gidecek yolcuların ayakta beklemeden yerlerini almasını sağlamaktır. Ardından uçağın orta bölümü, en son da ön bölümünde oturacak yolcular uçağa kabul edilir.<br />
<br />
Efendim en önce ben gelmiştim, sıranın başında ben vardım, siz bunları alıyorsunuz tarzı tartışmalara girmeden önce uçağa biniş adabını bilmekte yarar var. Ancak bu sınıflandırma düzeni her zaman uygulanmayabiliyor.<br />
<h2>
<br />Uçak açıktaysa</h2>
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjm9I1y5E8FcARKHI90JviY_nGSfxKWoaY72XHz_FM83Xe208A_M-oErpTMbDImG_ORytSYOO06extGoY5425cG9ix1iJUC_a2hsi7Iz85RARBq2ks28_FkJLeovcu5hM8li7ma0KiAaLBe/s1600/19768655264_3c6c481f6f_b.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="529" data-original-width="1024" height="165" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjm9I1y5E8FcARKHI90JviY_nGSfxKWoaY72XHz_FM83Xe208A_M-oErpTMbDImG_ORytSYOO06extGoY5425cG9ix1iJUC_a2hsi7Iz85RARBq2ks28_FkJLeovcu5hM8li7ma0KiAaLBe/s320/19768655264_3c6c481f6f_b.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Uçak açık park alanındaysa yolcular otobüslerle taşınır</td></tr>
</tbody></table>
Uçak açık park alanında ise yolcular uçağa otobüslerle götürülür. Genelde açık alanda park etmiş uçaklar hem ön hem de arka kapıdan yolcu alırlar ama böyle bir zorunluluk yoktur. Tek kapı da kullanılabilir. Uçağın her iki kapıdan da yolcu aldığı durumlarda yine gözetmemiz gereken kurallar vardır.<br />
<br />
Biraz akıl sahibi olan her insanın öngörebileceği üzere, uçağın 1 numaralı koltuğu en öndedir. Arka sıradaki koltuklar ise küçük uçaklarda yaklaşık 30'lu hanelere dek çıkar. Biraz dikkatli bakan herkes yolcuları uçağa getiren otobüslerde şu uyarı yazısını görür:<br />
<i><u><br /></u></i>
<i><u>1-15 arası koltuklar için ön kapıyı; 15-30 arası koltuklar için arka kapıyı kullanınız.</u></i><br />
<br />
Tüm yönlendirme ve uyarılara karşın hâlâ, 7. sırada oturup da uçağa arka kapıdan binen insanları gördükçe gözlerime inanamıyorum. Bunu akıl edebilmek ya da öğrenmek için her hafta uçak yolculuğu yapıyor olmaya gerek yok. Biraz mantık yürütmek kâfi değil mi?<br />
<br />
50 santimetrelik uçak koridoru, yerine ulaşmaya ya da bavullarını başüstü dolaplarına yerleştirmeye çalışan yolcularla doluyken, biri elinde çantalarla en arkadan en öne nasıl geçer? Ya da bunu niçin dener? Böyle yolcular yüzünden biniş işleminin süresi uzayacak, uçak gecikmeye girecek, belki de kalkış sırasını yitirecek ve sırasını başka uçağa kaptıracaktır. Ve ne yazık ki bu tür yolcular yüzünden siz varacağınız yere gecikeceksiniz. İşte bu nedenle elinde ön sıralara kesilmiş biniş kartıyla arkadan uçağa binmeye çalışan yolcu görürseniz mutlaka uyarın.<br />
<br />
<h2>
Koltuğunuzu bulurken</h2>
<br />
Uçağa ilk kez biniyor olabiliriz. Bunda utanılacak sıkılacak bir yön yok. Amacımız bilgi paylaşımı olduğuna göre kimilerimize çok basit ve gereksiz gelebilecek birkaç bilgiyi burada yazmakta yine de yarar görüyorum. Biniş kartlarının üzerinde koltuk numaraları açık seçik yazar. Koltukların numaraları da başüstü dolaplarında belirtilmiştir. Kimseye "17C koltuğu nerede diye sormaya gerek olmadan, bu numaraları izleyerek yerimizi bulabiliriz.<br />
<br />
Tek koridorlu uçaklarda koltuklar genelde 3 sağda, 3 solda olacak biçimde dizilmiştir. Uçağın solunda yer alan 3'lü sıra A-B-C koltuklarını, sağında bulunan 3'lü sıraysa D-E-F koltuklarını barındırır. A ve F koltukları pencere kenarı, B ve E koltukları orta koltuk, C ve D koltukları koridor kenarıdır. Zaten koltuk numaralarının yanında A ve F harflerinin yanında pencere simgesi bulunur.<br />
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgz9op5LvIDHV8jwmAOFRG0BOyU7EUFVoyfZ3AaZSPa4agB0zV4wfJQENotsxx_JBQrhdPWFYlnuhLGfSrVuSiKX0TQRf99YnUHiIVmRhxSpmEzpqEos5dGtkM0qI6YQAcztv7IsNz03lyS/s1600/yeni_uygulama_b.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="346" data-original-width="454" height="243" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgz9op5LvIDHV8jwmAOFRG0BOyU7EUFVoyfZ3AaZSPa4agB0zV4wfJQENotsxx_JBQrhdPWFYlnuhLGfSrVuSiKX0TQRf99YnUHiIVmRhxSpmEzpqEos5dGtkM0qI6YQAcztv7IsNz03lyS/s320/yeni_uygulama_b.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Grup numarası ve Koltuk numarası biniş kartında yazar</td></tr>
</tbody></table>
Elbette her zaman pencere kenarını kapmak için saf ayağına yatan ve koridor tarafında olduğunu bilmesine karşın "aaa ben burası sanmıştım" diyerek pencere kenarına kurulan uyanıklar olacaktır. Yerinizi kaptırmayın. Erken gelip, pencere kenarını kapsalarmış!<br />
<br />
Peki uçağınız çift koridorluysa ne olur? Çift koridorlu uçaklar genelde denizaşırı ülkelere, önemli dünya şehirlerine ya da yolcu talebinin çok yüksek olduğu Ankara, İzmir, Antalya gibi iç hat havalimanlarına uçmak için kullanılır. Bu durumda, sizi kapıda karşılayacak kabin memurları size yardımcı olacaktır. Burada biniş kartlarınıza bakarak sizi koltuğunuzun bulunduğu koridora yönlendireceklerdir.<br />
<br />
Geniş gövdeli yani çift koridorlu uçaklarda koltuk dizilimi biraz gariptir ve uçak tipine göre değişkenlik gösterebilir. Bu nedenle kabin ekibinin yönlendirmelerini dinlemekte yarar var. Eğer biniş kartınızda koltuk numaranızın yanından A-B-C-D-E harflerinden biri varsa uçağın birinci koridoruna, F-G-H-J-K harfleri varsa ikinci koridoruna yönlendirileceksiniz. Bu nedenle biniş sırasında numaranızı ya aklınızda tutmalı ya da biniş kartını kabin ekibine göstermelisiniz.<br />
<br />
Tabii bunu, son dakika kapıya geldiğinizde, arkanızda uçağa binmeyi bekleyen onlarca yolcu varken değil, zamanında yapmalısınız. <br />
<br />
<h2>
Bavul yerleştirirken</h2>
<br />
Biniş işleminin bir an önce bitmesi gerekir ki uçuş ekibi hazırlıklara başlasın ve harekete geçilsin. Yanlış kapıdan binen yolcuların binişlerin yavaşlamasının bir numaralı nedeni olduğunu söyledik. En önemli ikinci etmen ise el bagajlarını yerleştirirken koridordaki geçişi engelleyenler.<br />
<br />
Sanki arkada uçağa binmeyi bekleyen onlarca yolcu yokmuş gibi koridoru tıkayarak aheste aheste valizinden dergisini, tabletini vb çıkaran, çantalarını bir kaplumbağa gibi ağır ağır yerleştiren, paltosunu ceketini özenle uzuuuuuun uzun katlayarak başüstü dolaplarına yerleştirmeye çalışan insanları görürseniz uyarın! Dikkate almazlarsa avazınız çıktığınca bağırın. Yaptıklarının normal olmadığını anlamalılar.<br />
<br />
Hele ki, maaile uçağa binerek sen şuraya otur, ben buraya geçeyim, ay yok ben orta koltuk istemem, uf yok ben pencere kenarından başka bir yere oturmam şeklinde kendi içlerinde pazarlık yaparken geçişi tıkayan aileler yok mu... Ölür müsün, öldürür müsün? Çekinmeyin, uyarın. Kabin ekipleri müdahale etmeye çalıştığında "Yörlöşmöyö çölöşöyöröz, görmöyö mösönöz" diye çemkiren bu tipler, diğer yolcular homurdanmaya başladığında adeta ürkek ve çekingen bir kedi yavrusuna dönüşürler. Bu da deneyimle sabit!<br />
<br />
<h2>
Uçakta kimse sizin hamalınız değil</h2>
<br />
Biliyorsunuz ki uçakta kabin içine alabileceğiniz bagajların ağırlığı uluslararası düzenlemeler gereği en fazla 8 kg olabiliyor ve belirli ölçüleri aşmaması gerekiyor. Ancak başta Türk Hava Yolları olmak üzere kimi şirketler Avrupa'daki diğer havayollarıyla yaptıkları rekabette bir adım önde olmak için kabin bagajlarının ağırlık ve sayı kısıtlamasını aşmasına göz yumabiliyor. Bu nedenle itiraf edelim, hepimiz kabin bagajımızı alabildiğince dolduruyoruz ve değil 8 kg belki 18 kg'lık hâle getiriyoruz.<br />
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhMqcaZfR09R2IvcjPhFEMrgcxXay556iUwpPSaW7hVoKWQCNdHsxAYI_MMqjNux_r4gaqyZwLCNIAg9bCp4clWbirhALqSB0Zjm32S8oOv4yL4IoM-MW08mI1jznKrWRwAifyQKqE708D9/s1600/overheadbin.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="444" data-original-width="338" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhMqcaZfR09R2IvcjPhFEMrgcxXay556iUwpPSaW7hVoKWQCNdHsxAYI_MMqjNux_r4gaqyZwLCNIAg9bCp4clWbirhALqSB0Zjm32S8oOv4yL4IoM-MW08mI1jznKrWRwAifyQKqE708D9/s320/overheadbin.jpg" width="243" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Çalışanlar bagajınızı kaldırmak zorunda değil</td></tr>
</tbody></table>
Peki sonra ne oluyor? Hadi bay yolcuları bunun dışında tutacağım; zira genelde kendi işlerini kendileri görüyorlar. Bayan yolcular lütfen bana kızmasın ama sonra gördükleri herkesten "Pardon valize yardım eder misiniz?" diye yardım dileniyorlar. Kusura bakmayın, bu yardım istemi falan değil. Düpedüz insanı kullanmak demek. Kimsenin böyle bir zorunluluğu yok. Valizinizi kaldırabileceğiniz kadar doldurun.<br />
<br />
Diyelim ki, siz hanımefendinin ricasını kırmamak için valizi aldınız yukarı koymak için kaldırdınız ama valizin alt bölümünde ağır bir şey var ve dengesiz ağırlık yüzünden bagaj kayarak elinizden düştü. Aksilik bu ya, tam da başüstü dolabının altında oturan yolcunun kafasına düşüverdi. 15 kiloluk bir valizin kafaya düşmesi insanı öldürür sevgili okuyucular. Boyun da kırar, beyin travması da yaşatır. Ömrübillah yakanızı kurtaramazsınız.<br />
<br />
Bunu bildikleri için diğer yolculardan değil de, kabin ekibi üyelerinden yardım isteyenler var. Hadi pehlivan gibi erkek kabin memurlarını geçtim; çıtıpıtı hanım memurlara "benim valizimi kaldır" nasıl der insan?<br />
<br />
Fakaaaaat gelin görün ki, bay olsun, bayan olsun kabin memurlarının sizin valizinizi kaldırmak gibi bir sorumluluğu yok sevgili okurlar. Erkekler biraz daha yardımsever olabilir ve özellikle gebe, çocuklu ya da yaşlı yolcuların valizlerini kaldırabilir. Ama reddederlerse bozulmak, kızmak, surat asmak, şikâyet etmek gibi bir hakkınız yok.<br />
<br />
Gerginlik yaratmamak adına belki "siz de ucundan tutun, birlikte kaldıralım" diyebilirler. Bunun altında yatan mesaj, kendi işini kendin gör demektir. Günde 4 uçuş yapan bir kabin memurunun kabaca bir hesapla 600-700 yolcuyu karşılayıp, uğurladığını, bir o kadarına servis yaptığını gözönünde bulundurun. Bir de herkesin bagajını kaldırıp indireceklerse halleri nice olur. İşte bu nedenle iş sorumluluk ve yükümlülükleri arasında bizim valizlerimize yardımcı olmak gibi bir husus yok.<br />
<br />
<h2>
Eyvah bavuluma yer kalmadı!</h2>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgS9pmy-jHfyUaFGe3NenLdM62aW5THe9veK5-br9O7gYhoCDHr_-GhceFAtHZPU_HW5gVwDMIK-Y87MIDVU7in2e9w5LnwPSu9RIMM3l8p1n2JyGCLOKh-MCiXeMQRS660wEiwpxPw4557/s1600/overhead-bin.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="627" data-original-width="1600" height="125" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgS9pmy-jHfyUaFGe3NenLdM62aW5THe9veK5-br9O7gYhoCDHr_-GhceFAtHZPU_HW5gVwDMIK-Y87MIDVU7in2e9w5LnwPSu9RIMM3l8p1n2JyGCLOKh-MCiXeMQRS660wEiwpxPw4557/s320/overhead-bin.jpg" width="320" /></a></div>
Yukarıda kimi havayolu şirketlerinin kabin bagajı olarak birden fazla parçaya izin verdiğini söylemiştim. Durum böyle olunca özellikle tam dolu uçaklarda bizim koltuğumuzun üzerindeki başüstü dolaplarında bizim eşyamıza yer kalmayabilir.<br />
<br />
Bu durumda çatmamız gereken kişiler kabin ekibi değil tabii. Çünkü sizin bagajınıza yer bulmak zorunda olanlar onlar değil. Ama sorunumuzu çözecek yegâne kişiler onlar. Onların tek amacı olabildiğince hızlı bir biçimde kapıları kapatmak olduğu için acilen yer görevlilerini çağıracak ve sorununuza çözüm bulmaya çalışacaklardır. Bu yer görevlileri ya sizin bagajınız için daha önde ya da daha arkada bir yer bulurlar, ya yer varsa bagajınızı business class'a kabul ederler, ya da en son çare hiç yer yoksa uçak altındaki kargo bölümüne gönderirler.<br />
<br />
Yok efendim, benim bagajım benim koltuğumun yakınında olacak diye tutturmak kimseye yarar sağlamıyor. Gözlerimin önünde bagajının kargoya gönderilmesini kabul etmeyen bir yolcu "O zaman uçaktan indirileceksiniz" yanıtını aldı. Sordum soruşturdum. Yer görevlilerinin yolcu indirmek gibi bir hakkı varmış gerçekten.<br />
<br />
Böyle çatışma durumlarında ortak bir çözüm bulmaya çalışın. Yer varsa siz yerinizi değiştirirsiniz ve bagajınıza yakın yere oturursunuz. Bagajınız koltuk altına sığıyorsa oraya alabilirsiniz ya da içindeki değerli şeyleri alıp, bagajınızı size gösterilen uzak koltuğun üzerine koyarsınız. Yolcu kaprisli olmadığı sürece, görevliler ellerinden geleni yapıyor; emin olabilirsiniz.<br />
<br />Gezelim Birazhttp://www.blogger.com/profile/09723563569085701226noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-2886364000498429914.post-4637077560577954412017-08-04T22:31:00.000+03:002017-08-05T21:14:23.456+03:00Uçakta tuvalet adabı - Uçak tuvaleti nasıl kullanılır?<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjeMFVOHNqPMcQOD16r4KxUKGuxMRahknPVYhNvOgzmWMie8ulXmEnlyPKkshe-A9b9WPBuWnMb2za0FEabOqRsFZD0xA7-L5oZKjoM34MdcgJ4vHij7g2jsui2gjA6FVcbpfT2Nr1Oj5yp/s1600/Bathroom-doors-on-plane-don-t-lock-508747.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="385" data-original-width="590" height="208" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjeMFVOHNqPMcQOD16r4KxUKGuxMRahknPVYhNvOgzmWMie8ulXmEnlyPKkshe-A9b9WPBuWnMb2za0FEabOqRsFZD0xA7-L5oZKjoM34MdcgJ4vHij7g2jsui2gjA6FVcbpfT2Nr1Oj5yp/s320/Bathroom-doors-on-plane-don-t-lock-508747.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Bir uçak tuvaleti</td></tr>
</tbody></table>
Bir yerde okumuştum. Yapılan bir araştırmaya göre uçağa binen yolcuların önemli bir bölümü uçakta tuvalet olduğunu bilmiyormuş. Evet bizlere her ne kadar olağan gelse de, kimleri için uçan bir demir tüpün içinde tuvalet olması son derece sıradışı ve şaşkınlık verici bir şey.<br />
<br />
Peki bizler uçakta tuvalet olduğunu biliyoruz ama uçak tuvaletlerini ne ölçüde tanıyoruz? Uçaklarda tuvalet kullanımının bile bir adabı var ve biz buna ne kadar uyuyoruz? Daha önce yurtdışında karşılaşacağınız tuvalet sorunlarını konu alan bir yazı yazmıştım. Ulaşmak için <b><u><a href="http://www.gezelimbiraz.com/2014/06/yurtdsnda-tuvalet-sorunu.html" target="_blank">bu bağlantıya</a></u></b> tıklayabilirsiniz. Maşallah, halkımız bu bilgiye öylesine açmış ki şu an itibarıyla sistemin en çok okunan yazılarından biri. Buna dayanarak bir de uçak tuvaletleriyle ilgili yazı yazmak istedim. Haydi başlayalım!<br />
<br />
<h2>
Çişim geldi, kalkar mısınız?</h2>
<br />
Öncelikle şunu söylemeli. Herkesin sağlığı mükemmel değil. Eğer çok sık tuvalet gereksinimi gidermek zorunda olan biriyseniz, koltuk seçerken pencere kenarı olsun diye tutturamazsınız. Efendi efendi koridor tarafında oturmanız gerekir. Hem kebap pişsin, hem şiş yanmasın! Hem pencere kenarında bulutların görüntüsünün tadını çıkarayım, hem de 3 saatlik uçuş boyunca 6 defa yolcuları yerlerinden kaldırıp tuvalete gideyim... Birinden fena halde küfür yiyebilir böyleleri. Özellikle uçuş boyunca biraları birer birer devirip, ikide birde tuvalete gidenler dikkat!<br />
<br />
İkinci olarak tuvalete gitmenin de yeri ve zamanı vardır. Uçağa binmeden önce terminalde tuvalete gidilir. Yazılı olmayan bir kuraldır bu. Şimdi ben yazdım, yazılı oldu :) Temiz, pak, sürekli kontrol edilen, aydınlık ve geniş havalimanı tuvaletlerinde hacetinizi görün ve uçağa öyle binin. 4 yaşındaki çocuk gibi uçağa gelir gelmez, millet henüz çantalarını yerleştirirken "tuvaleti kullanabilir miyim" diye kabin ekiplerinin yakasına yapışmak çok çirkin bir davranış bence.<br />
<h2>
<br />Çişim geldi, koridoru boşaltır mısınız?</h2>
<br />
Hele ki, yemek servisi başladığında çekçekli arabalar koridora çekilmiş ve hostesler kabinin ortasında servis yaparken tuvalete gitmek için yerinden kalkanlar yok mu... Ben şahsen yolcu olarak böyle bir şeyle karşılaştığımda "görmüyor musunuz servis yapılıyor şu an, arabalar çekilince kalkarsınız" diyorum. O servis arabalarının her biri 100 kilogramdan fazla. Sırf birilerinin çişi yüzünden o insanlar o arabaları ta kabini en başına ya da en ucuna çekerek onlar geçsin diye yer açmak zorunda kalıyorlar. Kendimize yapılmasını istemediğimiz bir şeyi bizler neden insanlara yaparız? Ben şahsen o hosteslerin yerinde olsam küfrederdim içimden.<br />
<br />
<h2>
Tuvalet sırası beklemek</h2>
<br />
Gelelim uçak tuvaletleri hakkındaki teknik bilgilere. Uçakta tuvaletlerin önündeki uzun kuyruklar kadar sinir bozucu bir şey yoktur. Bekleyen için zaten kötü. Bir de uçağın arka sırasındaki insanları düşünün. Uyumaya çalışan ya da bir şeyler izleyen insanların yanıbaşında 6-7 kişinin tuvalet sırasındaki dikildiğini düşünün. Gerçekten rahatsızlık verici.<br />
<br />
Aslında kurallar gereği uçak tuvalet için dahi olsa ayakta beklememiz yasak. Zira her koltuğun üzerinde bulunan oksijen maskeleri tuvalet önlerinde bulunmuyor. Bu da uçakta basınç düşmesine yakalanmamız durumunda çiş ya da kaka uğruna öbür dünyayı boylayacağamız anlamına geliyor. Bu nedenle tuvaletlerin önünde tavanda, her koltuktan görülebilecek tuvalet gösterge ışıkları bulunur. Bu ışık yeşil yanarsa tuvalet ya da tuvaletler boş demektir. Eğer kırmızı yanmaktaysa bu tüm tuvaletlerin dolu olduğunu gösterir. Bu yerimizde beklememiz ve ışık yeşile dönünce gitmemiz gerektiğini bildirir.<br />
<br />
<h2>
Business sınıfı tuvaleti vs Ekonomi sınıfı tuvaleti</h2>
<br />
Diyelim ki, yukarıda değindiğimiz gibi servis sırasında acil tuvalete gitmemiz gerekiyor. Koridorda servis arabaları var ve biz kabin ekiplerini düşünerek bir incelik yapmak istiyoruz. Amacımız onları rahatsız etmeden business class perdesini açmak ve oranın tuvaletlerini kullanmak. Deneyenleriniz vardır elbet. Kabin amiri tarafından buranın yalnızca "business class" yolcularına ait olduğu söylenecek ve geri gönderileceksiniz. Kendimizi bu duruma düşürmeyelim. Bilet aldığımız bölümün tuvaletine ait olduğumuzu unutmayalım ve tuvalet gereksinimimizi uygun anlarda gidermeye çalışalım. Umulur ki bu yazılanlar bir tuvalet bilinci oluşturmaya yardımcı olabilir :)<br />
<br />
<h2>
Tuvaletlerin teknik özellikleri</h2>
<br />
Uçaklar oldukça dar alanlardır ve uçakların her santimetrekaresi değerlendirilmesi gereken pahabiçilmez alanlardır. Bu nedenle uçak tasarımcıları tuvaletleri olabildiğince küçük tasarlamak ve bu küçük alana alabildiğince fazla ayrıntı sığdırmak zorundadır.<br />
<br />
Tuvalet kapıları iki biçimde açılır. Ya sıradan kapılar gibi dışa doğru çekilerek ya da ortasından itilip paravan gibi katlanarak. Okuma yazmamız olması yeterli. Uçak kapısı üzerinde <b><i><u>itiniz</u></i></b> ya da <b><i><u>çekiniz</u></i></b> yazan bölgeye yazılı komutu uygulamamız yeterlidir. Kapıyla cebelleşerek kendimizi gülünç durumlara sokmayalım.<br />
<br />
Tuvalete girince içerinin karanlık olduğunu görürüz. İçerinin ışıklarının yanması için tuvalet kapısı üstündeki kilidin sürülmesi gerekir. Hareket eden sürgü, ışıkları etkinleştirir. Evimizde bile her kapının bir kilidi varken, uçak tuvaletinin kilidi olmaması abes olurdu değil mi? Uçak kapılarının kilidi vardır. Kapı üstünde yaklaşık olarak göz hizanızda bulunur. Kilidi hangi yöne sürmeniz gerektiği görsel ve yazılı uyarıyla belirtilmiştir. Bu yüzden kapıyı kilitlemeksizin iş görmeye başlamayın.<br />
<br />
Uçak tuvaletlerinin kapısını kilitlediğinizde dışarıdan bakıldığında görülen yeşil renkli "serbest / vacant" yazısı kırmızı renkli "meşgul / occupied" yazısına döner. Dışarıdan bakıldığında bu düzenek kırmızıysa tuvaletin meşgul olduğu anlamına gelir. Kapıyı zorlayıp insanları strese sokmamalı :D<br />
<br />
Bu basit kilit düzeneğini siz içeriden nasıl kilitleyebiliyorsanız, kabin ekipleri de kolayca dışarıdan açabilir. Bunun nedeni tuvalette yaşanabilecek acil bir durumda size ya da yaşanan acil duruma ivedilikle müdahale edebilmektir.<br />
<h2>
<br />Tuvalette sigara içmek ve yangın</h2>
<br />
Tuvalette yaşanabilecek en acil durum elbette yangındır. Bunun nedeni elektrik aksamındaki sorunlar olabileceği gibi kendinibilmez kuraldışı yolcuların sigara içmesi de olabilir. Tuvaletler dumana ve ısıya duyarlı alıcılarla donatılmıştır ama o alarmı öttürmeden sigara içmeyi başarsa da yanan izmariti kâğıt peçetelerin atıldığı çöp kovasına atarak yangın çıkaran avanak sayısı hiç de azımsanamayacak kadar yüksektir. Uçak tuvalette sigara içmenin cezası ve yasal sorumlulukları üzerine ayrıca bir yazı yazacağım. Ancak şunu bilin ki, dışarıdan açılabilen tuvalet kapıları sayesinde suçüstü yakalanmanız durumunda başınız büyük derde girecektir. Suçüstü olmasına bile gerek yok. Siz sonuna dek inkâr etseniz bile kabin ekibinin iddiası hakkınızda yasal işlem başlatılması için yeterlidir. Özellikle ABD ve Avrupa havacılık düzenlemeleri Türkiye'ye göre katbekat ağır cezalar öngörmekte. Tuvalette sigara içme riskini almadan önce bunları bilin.<br />
<br />
Tuvaletlerdeki duman dedektörleri öylesine hassastır ki, deodoran ya da saç spreyi sıktığınızda bile ötmeye başlayabilir. Böylesi durumlarda kabin ekipleri derhal kontrol amacıyla kapıyı açacaklardır. Ancak bu gibi durumlarda hakkınızda yasal işlem başlatılmaz.Tuvalet havalandırıldığında alarm susar.<br />
<br />
<h2>
Tuvalette nerede ne var?</h2>
<br />
Tuvaletlerde, tıpkı koltuğunuzun üzerinde olduğu gibi bir çağrı düğmesi vardır. Bu elbette siz hacet giderirken basıp hosteslerden bir buzlu portakal suyu istemeniz için değildir. Tuvaletteki çağrı düğmeleri acil durumlarda kabin ekibini çağırmak içindir. Tuvalette ışık düğmesi ararken yanlışlıkla basmayın. Tuvalet ışıkları siz sürgü kilidi kapattığınızda yanar.<br />
<br />
Tuvaletlerde aynanın yanında ya da altında kâğıt havlu bölmeleriyle, klozet oturağına sermek amacıyla kullanılan oturak örtüsünün koyulacağı bölmeler bulunur. Bu klozet örtüsünün ortasını yırtarak oturağın üstüne sermeli ve tuvaleti öyle kullanmalısınız. Bu bölmelere kullanılmış kâğıt havlular ya da tuvalet kâğıtları atılmaz, sokuşturulmaz. Lavabonun yanında ya da altında çöp kovası bulunur. Bu kovanın yaylı bir kapağı vardır. İterek çöpler içine atılır. Bu tüm uçaklarda böyledir.<br />
<br />
<h2>
Uçak tuvaletinde başka ne yapılır, ne yapılmaz?</h2>
<div>
<br /></div>
Pisuvar sanıp da lavabonun içine işenmez.<br />
<br />
Alaturka tuvalet gibi klozet kapağının üstüne çıkılıp, klozet kapağına büyük hacet giderilmez.<br />
<br />
Çöpler, kullanılmış kâğıtlar yere atılmaz ya da oraya buraya sokuşturulmaz. Çöpe atılır.<br />
<br />
Erkekler ayakta iş gördüyse oturağa damlattığı çişleri bir zahmet peçeteyle siler.<br />
<br />
Tuvalete çocukla ya da yaşlı kimseye eşlik etmek amacıyla girilebilir. Ancak kız arkadaşımın midesi bulanıyor, kocamın sırtına merhem süreceğim gibi bahanelerle uçak tuvaletine iki kişi girmeyi denemeyin. Niyetinizi biliyorlar ;) <br />
<br />
Nereden nereye atlayacağım... Ama uçak tuvaletinde abdest alıyorsanız, lütfen arkanızdan kötü konuşturacak kadar kötü bırakmayın ortalığı. En azından kâğıt havlularla oluşturduğunuz küçük çaplı göleti kurulamaya çalışın. Tuvaleti nasıl bıraktığınız sizin görgü düzeyinizi yansıtır. Fakat bana sorarsanız tuvaletinde alınacak bir abdestin, necasetten taharet (yani pislikten arınmış olma) koşuluna ne ölçüde uyduğu tartışılır. Bilenlere danışmak gerek.<br />
<br />
Kabin içinde, insanların ortasında bebeğinin altını değiştiren pervasız ebeveynlerle hepimiz karşılaşmışızdır. Ne yazık ki hâlâ toplum içinde yaşamayı öğrenememiş insanlarımız var. Böylelerini uyarın. Uçak tuvaletlerinde bebek altı değiştirmek için özel tablalar vardır. Buralar açılır, bebek üzerine koyulur ve bez değiştirme işlemi burada yapılır. Bebek bezi tuvaletin içindeki çöpe atılır, kabin ekibinin eline tutuşturulmaz. Gülmeyin, yapan var!<br />
<h2>
<br />Son olarak</h2>
<br />
Ama gelin size bir sır vereyim. Varsa tanıdığınız hosteslere sorun. Hosteslerin büyük bir bölümü asla uçak tuvaletini kullanmaz. Uçak tuvaletleri her uçuş öncesinde görünüşte temizlense de tam dezenfekte edilme işlemi oldukça uzun aralıklarla olur. O uçağın sizden önce hangi yere uçtuğunu, ne tür yolcuların orada ihtiyaç giderdiğini nereden bilebilirsiniz ki?<br />
<br />
<div>
<br /></div>
Gezelim Birazhttp://www.blogger.com/profile/09723563569085701226noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-2886364000498429914.post-23867728630907437642017-08-04T22:05:00.001+03:002017-08-04T22:50:54.164+03:00Havalimanında check-in nasıl yapılır? <div>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg__iLJjcrUEExUiHY9cfIm-29jniUm_9JQFbapW5tpDP0gIpksQPdvMf3BDVeQclu9rCcj6_sKgDsR66woGyXstS6tTWYpaOnPdpVPMuXHiyYla5FwNtFkykM_HZCjp-OS6OADRSVoWZ7l/s1600/thy_chekc_in.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="398" data-original-width="600" height="212" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg__iLJjcrUEExUiHY9cfIm-29jniUm_9JQFbapW5tpDP0gIpksQPdvMf3BDVeQclu9rCcj6_sKgDsR66woGyXstS6tTWYpaOnPdpVPMuXHiyYla5FwNtFkykM_HZCjp-OS6OADRSVoWZ7l/s320/thy_chekc_in.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">THY check-in kontuarları</td></tr>
</tbody></table>
Check-in sözcüğüne Türkçe bir karşılık türetmemiş olmamız büyük bir ayıp, kabul edelim. Check-in kavramını "uçuş yoklaması yaptırmak" ya da "uçuşa kaydolmak" diye açıklayabiliriz. Yani bilet almış olan yolcuların uçağa binmek üzere havalimanına gelmiş olduklarını bildirmesi ve varsa bagajlarını uçak kargosuna yükletmesidir.<br />
<br />
Gelin ilk kez check-in yapacaklar veya uzun yıllardır check-in yapmamış olanlar için biraz bilgi tazeleyelim. Her şey son derece kolay. Adım adım gidelim:<br />
<br />
<h2>
1. Check-in bankosu bulunur</h2>
</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Uçtuğunuz havayolu şirketinin hangi bankolarda check-in hizmeti verdiğini öğrenmek için havalimanına geldiğinizde tabela veya elektronik ekranlara bakmalısınız. Küçük havalimanlarında şirket logusunu bulmanız yeterli olacaktır. İstanbul gibi devasa meydanlarda ise ekranlardan gideceğiniz şehri bulmalı ve karşısındaki numaraya bakarak kontuarın (check-in yapılan bankolar) yerini saptamalısınız. Örneğin, dış hatlarda H12 kontuarı, H sırasındaki 12numaralı bankoya gitmeniz gerektiğini göstermektedir. Karşısında A/B yazan bir uçuş varsa, bu A ya da B sırasındaki herhangi bir kontuara gidebileceğinizi gösterir. Bir kontuarda birden fazla şehrin check-in işlemi yapılıyor olabilir. Bu yüzden uzun kuyruklarla karşılaşabilirsiniz. Check-in işlemine olabildiğince erken gitmelisiniz.<br />
<br />
<h2>
2. Bir selam verilir</h2>
</div>
<div>
<br /></div>
<div>
İç hat uçuşlarında check-in yapılırken geçerli bir kimlik belgesi (kimlik kartı, pasaport ya da sürücü belgesi), dış hat uçuşlarında ise pasaport göstermek zorunludur. Check-in personeli sizden talep etmeden önce lütfen hazırlayın. Vezneye gittiğinizde uçacağınız yeri söyleyin ve kimliğinizi uzatın. Söze başlamadan önce artık kullanmayı iyiden iyiye unuttuğumuz selam sözcüklerimizden birini kullanmayı da unutmayın.<br />
<br />
Selamlaşma ile ilgili yazdığım bu yazıya bir göz atmanızı öneririm. Bazen kuru bir selamın size büyük getirileri olabilir.</div>
<div>
<br />
<h2>
3. Kimlik gösterilir</h2>
<br /></div>
<div>
Aile olarak yolculuk ediyorsanız günün kahramanı olayım diye bütün ailenin kimliklerini alıp tek başınıza check-in yapmaya gittiniz mi hiç? Gittiyseniz de geri çevrilirsiniz zaten. Check-in işleminin bir amacı da biletli yolcunun kimliğini doğrulamaktır. Bu nedenle personelin her bir yolcunun yüzünü görmesi ve kimlik fotoğrafıyla eşleştirmesi gerekir. Bu nedenle başta çocuklarınızı olmak üzere aile bireylerini birer birer, tek başlarına check-in yaptırmaya teşvik edin. Tek başına becerilemeyecek, çok güç bir iş yapmıyoruz, altı üstü kimlik gösterip bilet alacaksınız.<br />
<br />
<h2>
4. Bagajlar tartılır</h2>
</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Check-in işlemi sırasında bagaj ya da bagajlarınız tartılır. Bu nedenle masanın hemen yanında bulunan tartının üstüne kendiniz yerleştirmelisiniz. Bagajınızı, etiketlerinin takılacağı saplar check-in görevlisine dönük biçimde koyun. Aksi hâlde kendisi çevirmenizi isteyecektir. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Check-in yapan her yolcunun, sınırlı ağırlıkta bagaj kaydettirmesine izin vardır. Bu ağırlık sınırı havayoluna göre değişmekle birlikte 15 ila 32 kilogram arasındadır. Bu sınırı aşan bagajlar için ek ücret talep edilebilir. Bagajlarınızı tıkabasa doldurmanız durumunda böyle tatsız sürprizlerle karşılaşabilirsiniz. Uçuşlara 32 kilogramı aşan hiçbir bagajın kabul edilmediğini de burada hatırlatalım. Bunlar ağır yük sınıfına giriyor ve kargo kuralları işlemeye başlıyor. Havalimanında bavulunu açıp içindekileri ortaya saçarak ağırlık dengesi bulmaya çalışanları mutlaka görmüşsünüzdür. İşte bunlar, büyük olasılıkla yukarıdaki tatsız sürprizlerden birini yaşamışlardır.<br />
<h2>
<br />5. Bagajlar etiketlenir</h2>
<br />
Yanınıza aldığınız el bagajları için de size bagaj etiketi verilir. Kimi havayollarında yalnızca 1 parça kabin bagajına izin vardır. Şirketten şirkete değişmekle birlikte kadın kol çantası, evrak çantası, bilgisayar çantası ya da kabin boyu bavul vb gibi her şey bir parça sayılır. Siz eğer uyanık davranıp, kabin bagajlarınızı saklar ya da bildirmezseniz, uçağa binişte bagaj etiketsiz tüm eşyanızı bir güzel kargoya gönderip, sizden ek ücreti çatır çatır alabilirler. Özellikle low-cost yani düşük bütçeli havayolu şirketleri bu konuda çok daha acımasız!<br />
<br />
Zaten uçak yolculuklarına olabildiğince küçük ve hafif bagajlarla çıkmalısınız. En uygun bavulu hazırlama konusunda pratik bilgileri ve ipuçlarını <a href="http://www.gezelimbiraz.com/2014/05/bavul-hazrlg.html"><b>buradaki yazımızda</b></a> bulabilirsiniz. <br />
<h2>
<br /> 6. Uçağa geçilir</h2>
<br />
Her ne kadar erken check-in yaptırmak önerilse de, check-in'i erken yaptırdığınızda henüz uçağınıza hangi kapıdan biniş yapacağınız belli olmamış olabilir. Eğer belliyse biniş kartınızda "kapı / gate" bölümünde kapının numarası yazar. <br />
<br />
Ancak unutmamanız gereken bir nokta var ki, uçaklar için bildirilen biniş kapıları sık sık değiştirilebilir. Artık pek çok havalimanında değişen kapı numaraları için sesli anons yapılmıyor. Bunu kapıya gitmeden önce ekranlardan son bir kez daha kontrol etmelisiniz. Hangi şehre gidiyorsanız onun karşısında uçuş numarası, biniş kapısı ve bilgilendirme notu yazar.<br />
<br />
Örneğin: <b><i><u>13:15 - TK 2462 - Adana - 106 - Uçağa gidiniz</u></i></b><br />
<br />
Biçiminde yapılan bir bilgilendirme, 13:15'te kalkacak TK 2462 uçağının 106 numaralı kapıdan yolcu almaya başladığını gösterir. Bilgilendirme bölümünde gecikme notu, kapı kapama duyurusu ya da uçuş iptali gibi bilgiler de yer alabilir.<br />
<h2>
<br /> Bonus: Online check-in</h2>
<br />
Artık pek çok havayolu şirketi yolcularını çevrimiçi ortamda check-in yaptırmaya teşvik ediyor. Çevrimiçi check-in işleminin en büyük avantajı yolcuya kazandırdığı vakit. Havalimanında check-in yapacaklar yolcuların en az 2 saat önceden uçuşa gelmesi gerekirken, bu işi çevrimiçi ortamda halleden yolcuların 45 dakika önceden havalimanına gelmesi yeterli oluyor.<br />
<br />
Çevrimiçi check-in yapmak için uçtuğunuz havayolu şirketinin internet sayfasına ya da akıllı telefonunuzdaki uygulamasına gitmeniz ve "Check-in" bölümüne girerek, karşınıza çıkan adımları sırasıyla gerçekleştirmeniz gerekiyor. <br />
<br />
Ayrıntılı bilgi için <b><a href="http://www.gezelimbiraz.com/2017/08/online-check-in-nasil-yapilir.html">Online check-in nasıl yapılır?</a> </b>sayfasını ziyaret edebilirsiniz!<br />
<br />
<br />
<div style="text-align: center;">
***</div>
<br />
Check-in yapma olayı özellikle ilk kez uçak yolculuğu yapacak olanlar için çok korkulan bir iş olsa da, aslında hiç zor bir yanı yoktur. Milyonlarca yolcu her yıl bu işlemi yapmakta. Otobüslerde saatler süren rahatsız yolculuklar yerine, en çağdaş ve en konforlu ulaşım yolu olan uçakları çok daha sık bir biçimde kullanmaya bakın!<br />
<br /></div>
Gezelim Birazhttp://www.blogger.com/profile/09723563569085701226noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2886364000498429914.post-75501055360873838302017-08-04T21:56:00.001+03:002017-08-04T21:56:58.864+03:00Online check-in nasıl yapılır?<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiEgzZFng2muDRki2F-xKlTS5GBGIfDdoWgkep2pcW0WRVELM-l84wEY2jQhyphenhyphenQcMUt5io2-aoXWu4MltGbc6MkS6A4RMOoQsZ4wdXeyPH7q5HJst24Hgv7WaOwVgnA0Dt0qzY3O46ultnBy/s1600/kiosk-8.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="480" data-original-width="640" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiEgzZFng2muDRki2F-xKlTS5GBGIfDdoWgkep2pcW0WRVELM-l84wEY2jQhyphenhyphenQcMUt5io2-aoXWu4MltGbc6MkS6A4RMOoQsZ4wdXeyPH7q5HJst24Hgv7WaOwVgnA0Dt0qzY3O46ultnBy/s320/kiosk-8.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">THY self check-in kioskları <a href="http://Bilgisayardan,%20internetten,%20telefondan,%20mobil%20uygulamadan%20online%20check%20in%20nas%C4%B1l%20yap%C4%B1l%C4%B1r/?%20Online%20check%20in%20avantajlar%C4%B1%20nelerdir.%20PNR%20kodu%20QR%20kod%20nas%C4%B1l%20al%C4%B1n%C4%B1r." target="_blank">*</a></td></tr>
</tbody></table>
Artık pek çok havayolu şirketi yolcularını çevrimiçi ortamda check-in yaptırmaya teşvik ediyor. Özellikle büyük havayolu şirketleri bu konuda hatırı sayılır yatırımlar yapıyor. Pegasus, Ryanair, EasyJet gibi düşük bütçeli (low cost) havayolları ise havalimanı check-in'lerinden ek ücret alıyor.<br />
<div>
<br /></div>
<div>
Çevrimiçi check-in yapmak için uçtuğunuz havayolu şirketinin internet sayfasına ya da akıllı telefonunuzdaki uygulamasına gitmeniz ve "Check-in" bölümüne girerek, karşınıza çıkan adımları sırasıyla gerçekleştirmeniz gerekiyor. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Çevrimiçi check-in işlemi genelde havayolu şirketine göre değişmekle birlikte uçuştan 24 ila 72 saat öncesinde erişime açılıyor. Çevrimiçi check-in işlemini gerçekleştirebilmek için bilet numaranızı ya da PNR (Passanger Name Record / Yolcu İsim Kaydı) kodunuzu bilmeniz gerekiyor. Ad ve soyad bilginizle birlikte bu numara ya da kodu giriyorsunuz.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Check-in için sizden istenen bilgileri girdikten sonra kimi havayolu şirketlerinde koltuk seçimi sayfası açılıyor. En iyi koltuklar önceden seçilmiş ya da seçime kapalı olacaktır. Çevrimiçi check-in her ne kadar vakit kazandıran bir işlem olsa da, bu ufak bir dezavantajdır. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Koltuk seçiminin yanısıra ek bagaj hakkı satın almak isteyip istemediğiniz ya da ücretli ikram sunan bir havayoluysa, yiyecek menüsü alıp almayacağınız soruluyor. Kimi havayolları bagaj ya da seyahat sigortasını da bu işlem sırasında ücretli satmaya kalkışabilir. Evet ya da hayır seçtikten sonra işlemi tamamla düğmesine basıyorsunuz ve ekrana QR (karekodunuz) geliyor. Bu karekodu kaydedip, ister galerinize saklıyorsunuz, ister ekran görüntüsünü alıyorsunuz, ister PDF dosyası biçiminde indirip yazıcıdan çıktısını alıyorsunuz.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
QR kodla, uçağa biniş uygulaması henüz her havalimanında yok. İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya vb çıkışlı uçuşlarda rahatlıkla kullanılabilse de özellikle Anadolu'nun kimi küçük havalimanlarında bu hizmet kullanılamıyor. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Bu durumda, çevrimiçi check-in yaptıktan sonra havalimanındaki kiosklardan (check-in otomatları) ya da check-inli yolculara ayrılmış özel kontuarlardan biniş kartı alabilirsiniz. Eğer kiosk kullanıyorsanız, burada gerekli bölüme bilet numarası / PNR kodu girişi yaparak ya da pasaport / kredi kartı vb taratarak onaylanmış check-ininizi görüntüler ve biniş kartınızı yazdırarak teslim alabilirsiniz. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Karekod ya da kiosklardan edinilmiş biniş kartları en çok kargoya bagaj vermeyen yolcuların işine yarar. Yanınıza yalnızca el bagajı alıyorsanız telefonunuza kaydettiğiniz karekodla ya da kiosklardan aldığınız biniş kartıyla doğruca uçağın kapısına gidebilirsiniz. Uçuşa en az 2 saat önceden gelmesi gereken yolcuların aksine, çevrimiçi check-in yaptırdıysanız 45 dakika kala bile uçuşa gelebilirsiniz.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Eğer çevrimiçi check-in yapmanıza ve kiosklardan biniş kartı almanıza rağmen biletinize bagaj ekletmek ve kargoya bagaj vermek istiyorsanız "bagaj teslim" kontuarlarına gitmeli ve bagajınızı vermelisiniz. Bagajınız belirlenen boyutlara uygunsa bu işlem için ek ücret ya da ceza ödemezsiniz.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Yalnızca kendiniz için değil, birlikte seyahat edeceğiniz yolcular için de çevrimiçi check-in yaptırabilirsiniz. Bilet numarası ya da PNR kodunu bilmeniz yeterli. Ancak uçağa binişte kimlik kontrolü herkes için yapılacaktır. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Eğer kendi çevrimiçi check-in işleminiz sırasında bir koltuk seçimi yaptıysanız ama daha sonra değiştirmek istiyorsanız, biniş kartınızı yazdırmadan önce bunu kontuar görevlisine söylemeniz yeterli olacaktır. Müsaitlik doğrultusunda yeriniz değiştirilecektir. Eğer pencere kenarı ya da acil çıkış hizasındaki geniş bacak aralığına sahip koltukları istiyorsanız, havalimanına erken gidip bu koltuklar kapılmadan check-in işleminizi kontuarlarda yaptırmalısınız. Zira bu tür koltuklar, çevrimiçi check-in'e kapalıdır. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Yazının başında da dediğim gibi, düşük bütçeli havayolu şirketlerinde çevrimiçi check-in işlemini bilgisayar ya da akıllı telefon uygulaması üzertinden yapmalı ve biniş kartınızı yanınızda hazır bulundurmalısınız. Aksi halde bilet fiyatına yakın bir miktarda ücreti, havalimanındaki check-in işlemi sırasında ödeyebilirsiniz.</div>
Gezelim Birazhttp://www.blogger.com/profile/09723563569085701226noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2886364000498429914.post-32452190110741868022017-07-31T22:25:00.001+03:002017-07-31T22:40:11.915+03:00LeiriaLeiria, Orta Portekiz'de yer alan 50 bin nüfuslu ufak bir kent. Kent diyorum zira tüm Portekiz'in nüfusunun 10 milyon dolaylarında olduğunu gözönünde bulundurduğunuzda 50 binlik bir yerleşim yeri hatırı sayılır bir yer oluyor.<br />
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiOnD4l2pMOI93Bfnh3zkgq1jdAGXJii7zPF2W_0_Z_17Ln55APCmCDEprzedt367aPjyIVJLmB_Z2xT5s_3PT8GZ3npLa2NuxqRYMS6zCiv3EHddxABvV9b8kARU-VXPN_dBa5KW-fB8sP/s1600/20170415_113111.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="900" data-original-width="1600" height="180" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiOnD4l2pMOI93Bfnh3zkgq1jdAGXJii7zPF2W_0_Z_17Ln55APCmCDEprzedt367aPjyIVJLmB_Z2xT5s_3PT8GZ3npLa2NuxqRYMS6zCiv3EHddxABvV9b8kARU-VXPN_dBa5KW-fB8sP/s320/20170415_113111.jpg" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Francisco Rodrigues Lobo Meydanı</td></tr>
</tbody></table>
Leiria, dürüst olmak gerekirse Portekiz'e gidene dek adını bile duymadığım bir yerdi. Ziyaret programımı yaparken, anladım ki gitmeyi planladığım Óbidos, Fátima, Coimbra gibi yerlere ulaşmak için Leiria'dan öyle de olsa, böyle de olsa geçmem gerekiyor. Hemen ufak bir Google araması yaparak, görmeye değer bir şey olup olmadığına baktım. Olmaz mı! Hemen ufak bir eklemeyle Leiria'yı gezi planıma nasıl dâhil ederim diye düşünmeye başladım.<br />
<br />
<h3>
Ulaşım</h3>
<br />
Yukarıda da değindiğim gibi Leiria, Porto ve Coimbra yönünden güneye giderken ana yol üstüne kalıyor. Bu nedenle ulaşım çok kolay. Leiria'dan demiryolu geçiyor ve kendi istasyonu var. Ancak istasyon şehrin oldukça dışında, bu nedenle duyduğum kadarıyla yerliler bile otobüsü yeğliyormuş.<br />
<br />
Ben Coimbra'dan otobüsle önce Fátima'ya geçtim. Fátima beklentimin altında kalınca ve görmem gereken her şeyi 2 saatte gezip bitirince, planımda neredeyse 3 saatlik bir boşluk açıldı. Bu nedenle daha önceden aklıma koymuş olduğum Leiria'ya gitmek için ilk otobüse atladım. Yalan söylemeyeyim ama 15 dakika mı 20 dakika mı süren kısacık bir yolculuğun ardından Fátima otogarından Leiria'ya ulaştım. Size de tavsiyem tren yerine biraz daha pahalı olan otobüsleri kullanın.<br />
<br />
<h3>
Görülecek yerler</h3>
<br />
Bugünü Fátima + Óbidos ziyaretine ayırmıştım. Dediğim gibi Fátima'da düşkırıklığına uğrayınca Leiria'yı deyim yerindeyse araya sıkıştırmak durumunda kaldım. Çok hızlı olmam; en kısa sürede olabildiğince fazla şey görmem gerekiyordu.<br />
<b><u><br /></u></b>
<b><u>Leiria Kalesi:</u></b> Açtım haritamı ve gelmeden önce resimlerini gördüğüm Leiria Kalesi'ni aramaya başladım. Zaten bir tepeye kurulduğu için şehrin hemen her yerinden görülebiliyordu. Bulmak pek de güç olmadı! :) Başladım tırmanmaya, yanlış anımsamıyorsam 2 avroluk biletlerden alıp girdim içeri. Kapıda ne bir güvenlik, ne biletçi vardı. Elimi kolumu sallayıp geçsem geçerdim. Her zaman böyle midir bilmem.<br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhyPVNS-Zy6sncBNnbGzFhQ6GjnZJ4ZNiQRBk4eC8OtfHG27St5Dw16Z3uLiSg89sAJdn6o6mm8b9vM3GFopSdwejfuocR24tladlpdxm9L4zIu3A3JKnW8lh6jBXG-8UgGlorO-XEi1ES2/s1600/20170415_123751.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="900" data-original-width="1600" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhyPVNS-Zy6sncBNnbGzFhQ6GjnZJ4ZNiQRBk4eC8OtfHG27St5Dw16Z3uLiSg89sAJdn6o6mm8b9vM3GFopSdwejfuocR24tladlpdxm9L4zIu3A3JKnW8lh6jBXG-8UgGlorO-XEi1ES2/s400/20170415_123751.jpg" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Leiria Kalesi'nden kentin görünümü</td></tr>
</tbody></table>
<br />
Kalenin etekleri yemyeşil bir koruyla kaplıydı. Yüksek bir tepede olduğu için manzarası inanılmazdı. Duvarlar oldukça iyi korunmuştu. İçerideki burçların en büyüğünde ufak çaplı bir müze oluşturulmuştu. Ufak camekânlar içinde kılıçlar, silahlar, zırhlar sergileniyordu. Kale duvarları içinde günümüze yalnızca duvar kalıntıları ulaşmış bir de kilise bulunuyor. Güzel, Instagram'lık fotoğraflar çıkar; bilginize :D<br />
<br />
Leiria Kalesi, ilk olarak 1135 yılında Portekiz'in ilk kralı Afonso Henriques'in buyruğuyla yapılmış. Amaç şehri ve bölgeyi Müslüman Endülüs Emevilerinden temizlemek. Ancak henüz Emeviler o dönemde güçlerini tümüyle yitirmedikleri için kaleyi 1190'da yeniden almışlar. Nitekim Leiria Kalesi habire el değiştirip dursa da nihayetinde Portekizliler bölgeyi Emevilerden temizlemişler. Kale yalnızca Leiria kentinin alınmasında değil, Santarém, Sintra ve Lizbon'un ele geçirilmesinde de destekleyici bir güç olmuş. <br />
<b><u><br /></u></b>
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgac1eokyUpYQK1UY1YwfIy2e-7zNBJheiPvV1k0olL0e5kQAaFIOdoFhmu2e3-Dx2w0ALTopnly-ZXlbVxbGG3pFLjznBWINquKOA9lOsvCo2SXYUMK4Sf6x-xU6nni4w9y97y0OMvC8Ba/s1600/20170415_114056.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1130" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgac1eokyUpYQK1UY1YwfIy2e-7zNBJheiPvV1k0olL0e5kQAaFIOdoFhmu2e3-Dx2w0ALTopnly-ZXlbVxbGG3pFLjznBWINquKOA9lOsvCo2SXYUMK4Sf6x-xU6nni4w9y97y0OMvC8Ba/s320/20170415_114056.jpg" width="225" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Katedralin avlusundan kale ve çan kulesi</td></tr>
</tbody></table>
<b><u>Leiria Katedrali:</u></b> Şehrin merkezinde bulunan ve mimari olarak Portekiz'in en güzel ibadethanelerinden biri olarak gösterilen katedralde ne yalan söyleyeyim, ben çok da sıradışı bir şeye rastlayamadım. Belki benim zevksizliğim ya da mimari bilgisizliğimdendir bilemiyorum. Fakat orta kıvamda, çok güzel değilse de, enikonu çirkin de olmayan bir katedraldi. Katedrale dışarıdan baktığınızda eksikliği göze çarpan bir şey var ki; o da çan kulesi. Söylenene göre, nehrin karşı kıyısında yaşayanlar -herhalde tepelerden dolayı- çan sesini duyamamaktan yakındıkları için 1775 yılında çan kulesi kalenin yamaçlarındaki mahallenin içine, yüksekçe bir noktaya yapılmış. Bu nedenle kuleye, Portekiz'in katedrali olmayan tek çan kulesi; katedrale de çan kulesi olmayan tek katedrali diye nükteli bir ad takmış Portekizliler.<br />
<br />
<b><u>Praça Francisco Rodrigues Lobo:</u></b> Francisco Rodrigues Lobo Meydanı Leiria'nın merkezi. Çevresi şirin eski binalarla kaplı. Kimi binaların altında restoran ve kafeler var. Bir kahve ya da öğle yemeği molası için vaktiniz kalırsa mutlaka buralarda bir soluklanın derim.<br />
<u><b><br /></b></u>
<u><b>Museu de Leiria:</b></u> Leiria Müzesi, tarihî merkezin neresinde olduğunuza bağlı olarak yaklaşık ilâ 10 dakika uzaklıkta bulunuyor. Dışarıdan şirin bir binası var fakat benim içini gezecek kadar vaktim yoktu ne yazık ki.<br />
<br />
<b><u>Museu Da Imagem Em Movimento (M|i|MO):</u></b> Hareketli Resimler Müzesi'nde sinemanın tam keşfi gerçekleşene dek insanoğlunun görsellere nasıl hareket ediyor izlenimi verdiğini keşfediyorsunuz. Büyüteçler, aynalar, ters camlar vb yardımıyla geçmişte insanları hayrete düşüren hareketli resimlerin nasıl oluşturulduğunu burada canlı örnek ve açıklamalarla anlıyorsunuz. Hatta broşürlerde okuduğuma göre bu düzeneklerle şehir şehir gezip, insanlara para karşılığında bunları göstererek zengin olanlar varmış geçmişte! Ben ki müze gezmeyi böylesine sever ve her müzeye girerim; bu tür bir müzeyi ilk kez gördüm. Yukarıda sözünü ettiğim Leiria Müzesi ile bura arasında bir seçim yapmalıydım ve burayı seçtiğime hiç pişman olmadım. Size de şiddetle öneririm.<br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgSZoqQ0jCIDrREXDuGk-eVdCYdZNdAFkXgPcdOczKlkki9jLTwzr8mOR7Wc4dOJyLI3bpztwKZqZ_7-3W3Q6bjhE-fyuhp1sSw5ohlHHAxavDRXdBF-zLTHDwfmG-ZejnCsr0Qjeh0_X-3/s1600/20170415_125711.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="669" data-original-width="1190" height="223" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgSZoqQ0jCIDrREXDuGk-eVdCYdZNdAFkXgPcdOczKlkki9jLTwzr8mOR7Wc4dOJyLI3bpztwKZqZ_7-3W3Q6bjhE-fyuhp1sSw5ohlHHAxavDRXdBF-zLTHDwfmG-ZejnCsr0Qjeh0_X-3/s400/20170415_125711.jpg" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Müzenin içinden birkaç araç gereç</td></tr>
</tbody></table>
<b><u><br /></u></b>
<b><u>Çan Kulesi ve Sokak Kemeri:</u></b> Yukarıda dediğim gibi Leiria Katedrali'nin çan kulesi çan vuruşlarının ırmağın karşı yakasından daha iyi duyulabilmesi için katedralin uzağına, tepe üstüne kurulmuş. Kulenin hemen yanında bir sokak kemeri bulunuyor. Ziyaretçiler için çok güzel, tam Instagram'lık görüntüler sunuyor!<br />
<u><b><br /></b></u>
<u><b>Leiria sokakları:</b></u> Yine çoğu Portekiz şehrinde olduğu gibi Leiria'nın da tarihî merkezinde de birbirinden şirin evler var. Vaktiniz el verdiğince tüm sokaklarda yürümeye çalışın. Her sokakta hoş bir görüntü, sizi gülümsetecek bir ayrıntı mutlaka buluyorsunuz. Portekiz şehirlerinin en sevdiğim tarafı bu dar, şirin, eski kokan sokaklardı.<br />
<h2>
Son olarak</h2>
Portekiz'de sınırlı zamanı olan bir gezgin Leiria'yı mutlaka görmeli mi? Bana kalırsa hayır. Atlasanız, es geçseniz bir şey yitirmezsiniz. Ama burayı da gördüm demek için, aynı gün içinde bir başka şehirle birleştirebilirsiniz. Fátima, Coimbra, Nazaré, Óbidos, Batalha, Alcobaça vb olabilir. İş ki, otobüs ve tren saatlerini önceden kontrol edip, gününüzü ve temponuzu ona göre ayarlayın. Kafelerde, parklarda oturmadığınız, vakit öldürmediğiniz sürece Leiria 3 saat içinde gezilip bitirebilecek bir yer. Fena mı, böylelikle fazladan şehirler görmüş; "ziyaret edilen şehir" skorunuzu artırmış olursunuz! :)<br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiMEvCUIdkmy0qBmelsZGYc_Exk4llokLO-XGBoJpErrvJTqPaS0bOmeEd9r7kBIqeU9o1TWef2Gbbl6DiFB2y55Dp9jeBsMmGbQwMAioy_R1-Pr28zcbpWnt_Da5G_HRutnMbwhnX0eC3M/s1600/20170415_113238.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="900" data-original-width="1600" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiMEvCUIdkmy0qBmelsZGYc_Exk4llokLO-XGBoJpErrvJTqPaS0bOmeEd9r7kBIqeU9o1TWef2Gbbl6DiFB2y55Dp9jeBsMmGbQwMAioy_R1-Pr28zcbpWnt_Da5G_HRutnMbwhnX0eC3M/s400/20170415_113238.jpg" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Şirin Leiria sokakları</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgeIdAA_FiiH2zKzJhZyL3fyURl3D7TV6SUuraMeoVSM_VNQy7gNKtvgTMqitNFRQ5zJn6JDtbE9oIkXyw1R4ZyY8XqirkZ-xERVkZOJXI5LqMV90fvVWDmG2Unbbi5S9o5JT_ryfaTK4oe/s1600/20170415_120300-01.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1203" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgeIdAA_FiiH2zKzJhZyL3fyURl3D7TV6SUuraMeoVSM_VNQy7gNKtvgTMqitNFRQ5zJn6JDtbE9oIkXyw1R4ZyY8XqirkZ-xERVkZOJXI5LqMV90fvVWDmG2Unbbi5S9o5JT_ryfaTK4oe/s400/20170415_120300-01.jpeg" width="300" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Kaleye tıramanışta gördüğüm bir ev</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgP03MqEDQngES3vWOfdE4sMqjZWzf-O0coKGVIggdqbzYprLKEJMlFmMxYiJvGiFDzbb4GO10Yco0tWaEdtgbWeB5w6DbHa4EtMk_6fcCTQXHUwA7Qgsnb3QWDtDJzmV8MSjASTinrAQGm/s1600/20170415_122636.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="940" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgP03MqEDQngES3vWOfdE4sMqjZWzf-O0coKGVIggdqbzYprLKEJMlFmMxYiJvGiFDzbb4GO10Yco0tWaEdtgbWeB5w6DbHa4EtMk_6fcCTQXHUwA7Qgsnb3QWDtDJzmV8MSjASTinrAQGm/s400/20170415_122636.jpg" width="233" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Kale'den şehrin görünümü</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<br />Gezelim Birazhttp://www.blogger.com/profile/09723563569085701226noreply@blogger.com0Leiria, Portekiz39.749533100000008 -8.807682999999997339.65187310000001 -8.9690444999999972 39.847193100000005 -8.6463214999999973tag:blogger.com,1999:blog-2886364000498429914.post-72462452543329069482017-07-30T01:15:00.003+03:002017-07-30T01:15:34.136+03:00Coimbra<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgpp4pmKNMfx9OhiWscpvgRKWkLPTxdCNsU27NxmGmgFrLcP2-M3q81N7dEdwmUDOIs6jbmk7OF-V9aW8mGG84MHiFOG0cn3tZhlnNPOVvauagwKx9q68WGGLWHTbmBJbZgLbjlVLvEnu_0/s1600/20170414_190217-02.jpeg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1222" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgpp4pmKNMfx9OhiWscpvgRKWkLPTxdCNsU27NxmGmgFrLcP2-M3q81N7dEdwmUDOIs6jbmk7OF-V9aW8mGG84MHiFOG0cn3tZhlnNPOVvauagwKx9q68WGGLWHTbmBJbZgLbjlVLvEnu_0/s320/20170414_190217-02.jpeg" width="244" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Coimbra'nın arnavutkaldırımlı sokakları</td></tr>
</tbody></table>
Hakkında çok bilgi sahibi olmadan gittiğim; ancak gezdikten sonra Portekiz'de en sevidiğim kentlerden biri olan Coimbra'dayım...<div>
<br /></div>
<div>
Centro bölgesinin en büyük şehri ve merkezi olan Coimbra, Portekiz'in iki büyük kenti, başkent Lizbon ile Porto'nun kabaca tam ortasında bulunuyor. 120 bin sâkiniyle, nüfus bakımından ülkenin beşinci büyük kenti. Çok köklü bir geçmişe sahip olmasının yanısıra, barındırdığı Coimbra Üniversitesi ve 25 bin öğrencisiyle günümüzde neredeyse tümüyle bir öğrenci kentine dönüşmüş.</div>
<h2>
<br />Ulaşım</h2>
<div>
<br /></div>
<div>
Lizbon ve Porto arasındaki özel konumu ve ulaşım kolaylığı nedeniyle Portekiz ziyaretiniz sırasında Coimbra'ya uğramamanız için hiçbir neden yok! Porto'ya trenle 1 saat, Lizbon'a ise yaklaşık 1:45 dakika uzaklıkta. Coimbra'nın iki tren istasyonu var: Coimbra A ve Coimbra B. Lizbon ve Porto'dan gelen şehirlerarası trenlerle hızlı trenler şehir merkezi dışında yer alan Coimbra B istasyonunda duruyorlar. Fakat satın almış olduğunuz biletle merkezdeki Coimbra A istasyonundan geçen bölgesel trene ücretsiz aktarma hakkınız bulunuyor. Trenlerler arası aktarmalar genelde oldukça kısa aralıklarla bağlanmış. Şehir merkezi yaklaşık 3,5 km uzaklıkta olduğu için yürümek pek olası değil. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Tren her ne kadar çok yaygın ve konforlu olsa da, Portekiz'in genelinde otobüslerle ulaşım da çok yaygın. Her kentin kendi küçük otogarı oluyor. Coimbra otogarı da şehrin tarihî merkezine yaklaşık 1,5 / 2 km uzaklıkta. Yürünerek katedilebilecek bir mesafe. Otobüsler sayesinde Portekiz'in hemen her yerinden, özellikle de tren istasyonu bulunmayan şehirlerden Coimbra'ya doğrudan ulaşım sağlayabilirsiniz.</div>
<h2>
<br />Görülmesi gereken yerler</h2>
<div>
<br /></div>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiImQD516MQDonl6ALFxQblj3j-aMbiVHWginHi0fAQw-0p08Gwsn6PCc-pQKjMSoQyNEyDF1w6_3cFByocGoXJKFor4gesirBzlj76rg9v3-7kAyw5XhNHLiusvShuI2VTXEKjSb1ZefhE/s1600/20170414_200903.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1053" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiImQD516MQDonl6ALFxQblj3j-aMbiVHWginHi0fAQw-0p08Gwsn6PCc-pQKjMSoQyNEyDF1w6_3cFByocGoXJKFor4gesirBzlj76rg9v3-7kAyw5XhNHLiusvShuI2VTXEKjSb1ZefhE/s320/20170414_200903.jpg" width="210" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Almedina Kapısı</td></tr>
</tbody></table>
<div>
Coimbra'da bir liste hâlinde şu kale, şu saray, şu köprü, şu yapı görülmelidir diye bir liste yapmam doğru olmaz. Coimbra'nın güzelliği birkaç önemli anıtsal yapıdan değil; biraraya gelmiş eski taş evlerle ve arnavutkaldırımlı dar sokaklardan ileri geliyor. Coimbra'da hiçbir şey yapmasanız dahi kendinizi eski şehrin sokaklarına vurun ve rastgele gördüğünüz her sokağa girin. Coimbra'yı keşfetmenin en güzel yolu bu. Vaktizamanında 5 giriş kapısı olan şehre hâlâ ayakta olan Almedina (El Medine) kapısından girin ve keşfe başlayın. El Medine sizi şaşırtmasın. Yüzyıllarca Müslüman Endülüs Emevi devleti egemenliği altında kalan Portekiz ve İspanya'da Arapçadan öyle çok izler var ki... Özellikle dilde ve toponimide yani yer/bölge/şehir adlarında! </div>
<div>
<br /></div>
<h3>
Dinî yapılar</h3>
<div>
<br /></div>
<div>
Mutlaka görülmesi gereken dinî yapılar arasında, eski (Sé Velha) ve yeni (Sé Nova) katedral, Santa Cruz (Kutsal Haç) Kilisesi ve São Bartolomeu (Aziz Bartolomeo) sayılabilir. Özellikle Kutsal Haç Kilisesi "azujelo" denen mavi çinileriyle görülmeye değer. Dinî olayların ve kişilerin betimlendiği çini panolarda yapıldığı dönemden kalma dizgi hataları göze çarpıyor. Yapan usta sarhoş muydu acaba diye düşünmeden edemiyor insan :D Bu kilisenin hemen bitişiğinde çok şık bir de kafe-restoran bulunuyor. Tarihî bir mekân olduğundan turistlerle hıncahınç dolu olsa da, öğle ya da akşam yemeği için değerlendirebilirsiniz.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Mondego Irmağı'nın karşı yakasındaki eski ve yeni Santa Clara manastırları da (Mosteiro de Santa Clara-a-Velha / Mosteiro de Santa Clara-a-Nova) mutlaka vakit ayırmanız gereken yerlerden. Aşağıda paylaşacağım bir başka yeri de gözönünde bulundurup, köprüyü geçerek karşı kıyıya mutlaka uğramalısınız.</div>
<h3>
<br />Üniversite yerleşkesi</h3>
<div>
<br /></div>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgBjeBENDenFZKDhHYwSjXnPZQ8bBy7UM5pez9st7OAg90SQ_FIznm41Lwm5Y6N3GMAPpLmd_S2_ToOBPxFJCVzjEhEbLTRfwrlHdsntXr1mH-HtaoYz2TFVYdtMwTc8n0Ow4msY-QEIcnD/s1600/20170414_191511.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="973" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgBjeBENDenFZKDhHYwSjXnPZQ8bBy7UM5pez9st7OAg90SQ_FIznm41Lwm5Y6N3GMAPpLmd_S2_ToOBPxFJCVzjEhEbLTRfwrlHdsntXr1mH-HtaoYz2TFVYdtMwTc8n0Ow4msY-QEIcnD/s320/20170414_191511.jpg" width="194" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Coimbra'da Göktürkçe "Türk" yazısı</td></tr>
</tbody></table>
<div>
Şehrin yukarı mahalleleri daha çok Coimbra Üniversitesi'nin fakülte binalarıyla dolu. Coimbra Üniversitesi bir şehir üniversitesi. Tek bir yerleşkesi yok. Geneli Paço das Escolas (Mektep Meydanı) denen genişçe bir alanın çevresine dağılmış tarihî binalarda hâlen öğrenciler eğitim görmekte. Kurumun gözalıcı kütüphanesi de burada bulunuyor. Her biri hoş bir mimariye sahip olan görkemli binaları fotoğraflayabilirsiniz. Bu yapılardan biri eski bir saray binası. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Coimbra Üniversitesi Avrupa'nın en eski yüksekeöğrenim kurumlarından biri. Temelleri 1290 yılında Lizbon'da atılmış. Daha sonra 1537 yılında Coimbra'ya taşınmış ve Kraliyet Sarayı binası içinde hizmet vermeye başlamış. Bugün bu tarihî binaların kimi bölümleri turistlerin ziyaretine de açık. Derslikleri ve kütüphaneleri gezerek öğrencilik yıllarınıza geri dönebilirsiniz. Bu arada söylemeden geçmeyelim, Coimbra Üniversitesi, ERASMUS programı dahilinde en çok tercih edilen üniversitelerden biri. 25 bin dolaylarında öğrencisi olan kurum, Türkiye'den de çok sayıda öğrenci ağırlıyormuş. Şehirdeki Türk varlığını iliklerime kadar hissettiğim hoş bir ayrıntıyı, yandaki görsellerde sizinle paylaşıyorum :) Ben gördüğümde kısa süreli bir şok yaşamış, çok gezmekten halüsinasyonlar görmeye başladığımı düşünmüştüm. Ama her şey gerçekti işte!</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Üniversite yerleşkesinin bulunduğu yukarı bölgede, sokak aralarında çok hoş Coimbra manzaralarıyla karşılaşabilirsiniz. Özellikle Mondego Irmağı'nın büyüleyici güzelliği en güzel buradan izleniyor.</div>
<div>
<br /></div>
<h3>
Müzeler</h3>
<div>
<br /></div>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjqs4_mdCsVEeRPLJgsQfU0ueYrY3odUfvhNzJ0P2Y6jLcUhWZ3RSbnqw-kTeh4ThCqrB4m4GhHkYWJjAg6OdAe6dovqwGcy9pdxSO-fHw6myVlSee7zfLCsdS02wuREs3hAhWJKqkdeA22/s1600/20170414_194719-01.jpeg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="900" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjqs4_mdCsVEeRPLJgsQfU0ueYrY3odUfvhNzJ0P2Y6jLcUhWZ3RSbnqw-kTeh4ThCqrB4m4GhHkYWJjAg6OdAe6dovqwGcy9pdxSO-fHw6myVlSee7zfLCsdS02wuREs3hAhWJKqkdeA22/s320/20170414_194719-01.jpeg" width="180" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Mondego Irmağı</td></tr>
</tbody></table>
<div>
Müze olarak Machado do Castro ve Museu de Ciência (Bilim Müzesi) adında iki yer bulunuyor. Ziyaret süreniz kısıtlıysa es geçebilirsiniz. Zira eski şehrin arnavutkaldırımlı sokaklarını keşfetmeyi bitirdiyseniz, çok daha ilgi çekici iki ziyaret noktası paylaşacağım.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Mondego Irmağı'nın öte yakasında, Santa Clara manastırlarına yakın bir noktada "Portugal dos Pequenitos" (Küçüklerin Portekizi) adlı minyatür parkı bulunuyor. Adı küçükler için olduğu izlenimi verse de ziyaretçi kitlesine baktığınızda gördüğünüz koca koca adamlar durumun hiç de öyle olmadığını gösteriyor. Parkta yetişkinler olarak da Portekiz'in önde gelen mimarî yapıtlarının minyatürlerini yakından inceleyebilir; Portekiz tarihi hakkında pek çok ilginç bilgi edinebilirsiniz.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Son olarak, Coimbra'nın biraz dışında yer alan, Roma döneminden kalma antik Coimbra kalıntılarının bulunduğu Conímbriga şehrine değinmeden olmaz. Portekiz'in en büyük ve en iyi korunmuş antik şehri olan Conímbriga'nın hâlihazırda yalnızca %10'luk bir bölümünün toprak altından çıkarıldığı sanılıyor. Bu hâlde bile etkileyici ve sanki dün yapılmışcasına bozulmamış duran yer mozaikleri görülmeye değer. </div>
<h2>
<br />Ne kadar kalmalı? </h2>
<div>
<br /></div>
<div>
Şehrin tarihî merkezi oldukça küçük olduğundan yaya olarak kısa sürede gezilebilir. Zaten her daim kalabalık olan Coimbra'nın genel ziyaretçi kitlesini, tur otobüsleriyle Lizbon'dan Porto'ya geçmekte olan gezgin kafileleri oluşturuyor. Bu kafileler, genelde şehre dağılıp 2 ilâ 3 saat kaldıktan sonra yola devam ediyor. Ama şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki, Coimbra yalnızca birkaç saatten biraz daha fazlasını hak ediyor. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Siz de eğer benim yaptığım gibi Coimbra'da bir gece konaklarsanız; 2 gün değil ama en azından 1 tam günü Coimbra'ya ayırırsanız pişman olmazsınız. Eğer sırtçantalı gezginseniz ya da bütçeniz kısıtlıysa -ya da benim gibi Paskalya döneminde gidip otellerde boş yer bulamadıysanız- Eski Katedralin yanıbaşındaki Seranata Hostel'i hararetle tavsiye ederim. Son derece temiz, güzel dekore edilmiş, güvenli ve ucuz bir yerdi. </div>
<br /><br /><h2>
Son olarak</h2>
<br /><br />Portekiz'de sınırlı zamanı olan bir gezgin Coimbra'yı mutlaka görülmeli mi? Bana kalırsa, gelmişken görün. Hiç değilse yarım günlüğüne ya da birkaç saatliğine de olsa, bir ziyareti hak ediyor. Vakitten kazanmak, hem de yeni bir yer görmek isterseniz Coimbra ziyaretinizi aynı gün içinde Viseu ya da Leiria ziyareti ile birleştirebilirsiniz. Kafelerde, parklarda oturmadığınızi vakit öldürmediğiniz sürece Coimbra'yı da diğer şehirleri de 2,5 / 3 saat içinde gezip bitirebilirsiniz. <div>
<br /></div>
<div>
Hatta güne erken başlamak, o gün çok koşturmak ve akşamına çok yorulmak koşuluyla Aveiro + Viseu + Coimbra'yı tek güne bile sığdırabilirsiniz. İş ki, otobüs ve tren saatlerini önceden kontrol edip, gününüzü ve temponuzu ona göre ayarlayın. Her şehir de 3 ilâ 4 saat geçirerek her birini görebilirsiniz. Fena mı, fazladan şehirler görmüş; "ziyaret edilen şehir" skorunuzu artırmış olursunuz! :)</div>
<div>
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjrRN_O1vGBHnIEf20XGtBFoVojVn5GMQtQLVvenNDWsWpmfpF2ISHWeoURL6NF8cb45Z8JFfQyvh8YjQHLUeXua5D3J7LCcFLN1qJvh2h2v45o_ps5feQwsQoRTi9Xfp2PTkXr1_BS5Haj/s1600/20170414_192035.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="900" data-original-width="1600" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjrRN_O1vGBHnIEf20XGtBFoVojVn5GMQtQLVvenNDWsWpmfpF2ISHWeoURL6NF8cb45Z8JFfQyvh8YjQHLUeXua5D3J7LCcFLN1qJvh2h2v45o_ps5feQwsQoRTi9Xfp2PTkXr1_BS5Haj/s400/20170414_192035.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjFYKQ138aF8pWtmgIKyShV4e8CoG0f-vO9xS9aF8LcWbL-L4TY30-YYL0eRBlPbNslSPpVpe4jki_38S7gYBMDiIDqRUBY1MDE7s1hNYo2DaJy3nO-iMqeXX6-JdS8s_Onwj3Jw6bld0nF/s1600/20170414_194937.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1089" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjFYKQ138aF8pWtmgIKyShV4e8CoG0f-vO9xS9aF8LcWbL-L4TY30-YYL0eRBlPbNslSPpVpe4jki_38S7gYBMDiIDqRUBY1MDE7s1hNYo2DaJy3nO-iMqeXX6-JdS8s_Onwj3Jw6bld0nF/s640/20170414_194937.jpg" width="433" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgiFz2L2rYw9xyz-BUm9kjS8Dz2NHFk32ftbfku-PtyrwX41CPtirkY41FPSQQnzreuXMDEVKAlE5r-gPxXRPeDGN3MrDV7ga26GNdkDy-huLx0ZYMKA42nxalmae9_b9vY0WgPQp-295NZ/s1600/20170414_201326%25281%2529.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="900" data-original-width="1600" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgiFz2L2rYw9xyz-BUm9kjS8Dz2NHFk32ftbfku-PtyrwX41CPtirkY41FPSQQnzreuXMDEVKAlE5r-gPxXRPeDGN3MrDV7ga26GNdkDy-huLx0ZYMKA42nxalmae9_b9vY0WgPQp-295NZ/s400/20170414_201326%25281%2529.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgSWDijqC40SmLKxMLfGlLsWZDWYKYcK_PeLRKI9pdpA_UpUXUzYpu3odg52uWg_iJXLmfYjPPNT6cX-dG3cXFG5Ze9lK8y8jzhuaofoFbubnl2fxffg-_WNfkDa6UNyN6s-BpQr3Wr4LeE/s1600/20170414_201737.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1089" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgSWDijqC40SmLKxMLfGlLsWZDWYKYcK_PeLRKI9pdpA_UpUXUzYpu3odg52uWg_iJXLmfYjPPNT6cX-dG3cXFG5Ze9lK8y8jzhuaofoFbubnl2fxffg-_WNfkDa6UNyN6s-BpQr3Wr4LeE/s640/20170414_201737.jpg" width="434" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgIcbAgkISgU6WT9iLH2EBJnQLUyz9kjgoj52dkkkNQbslQQ21a7Wv25KyzKm2O-o7ACwvhyphenhyphenonMr81RiFF9DP5VY8_KL_lEaccugQadKQ96c8e5-Nk7upF2A76lCFIXteWtPO575tl9zXRk/s1600/20170414_201921.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1282" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgIcbAgkISgU6WT9iLH2EBJnQLUyz9kjgoj52dkkkNQbslQQ21a7Wv25KyzKm2O-o7ACwvhyphenhyphenonMr81RiFF9DP5VY8_KL_lEaccugQadKQ96c8e5-Nk7upF2A76lCFIXteWtPO575tl9zXRk/s640/20170414_201921.jpg" width="512" /></a></div>
<div>
<br /></div>
Gezelim Birazhttp://www.blogger.com/profile/09723563569085701226noreply@blogger.com0Coimbra, Portekiz40.2033145 -8.41025730000001240.009347999999996 -8.7329808000000124 40.397281 -8.0875338000000117tag:blogger.com,1999:blog-2886364000498429914.post-42270593764610309262017-07-27T19:54:00.000+03:002017-07-28T17:36:41.963+03:00Viseu<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjtqbmIOQwzm5h2G88yOXCVXTl76TCNAnegUxuSjvi76Y-aoTlg-8mAPH51_y67bnbgdi2nOxtLp65i8MOCWnuf4lz302P2Lxn5ILHohE2LKWVxhv1ZF-v8B20g_IZXvmSYUBunNx1lRXWm/s1600/GOPR5378.JPG" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1022" data-original-width="1600" height="204" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjtqbmIOQwzm5h2G88yOXCVXTl76TCNAnegUxuSjvi76Y-aoTlg-8mAPH51_y67bnbgdi2nOxtLp65i8MOCWnuf4lz302P2Lxn5ILHohE2LKWVxhv1ZF-v8B20g_IZXvmSYUBunNx1lRXWm/s320/GOPR5378.JPG" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Viseu Katedral Meydanı</td></tr>
</tbody></table>
Portekiz gezim sırasında, gitmeyi hiç tasarlamadığım yerlerden biriydi Viseu. Gitmeyi düşündüğüm Nazaré kasabasından cayınca günümde birkaç saatlik bir boşluk oluştu. Ben de Coimbra'ya giderken yolumun üstünde olan Viseu'ya uğrayarak bu boşluğu değerlendirmeye karar verdim.<br />
<br />
Viseu, Orta Portekiz'de yaklaşık 55 bin nüfuslu orta büyüklükte bir şehir. Yeşil tepelerin çevrelediği Viseu, katedrali, kiliseleri, yeşil park ve bahçeleriyle sevimli, sıkılmadan birkaç saat geçirebileceğiniz bir yer.<br />
<br />
<h2>
Viseu'da ne yapılır</h2>
<br />
Viseu otogarı şehrin tarihî merkezine yaklaşık 10 dk yürüme mesafesinde yer alıyor. Dr. Antonio José de Almeida Caddesi'ni dümdüz izlerseniz Viseu belediye sarayının önüne geliyorsunuz. Burası şehrin tarihî merkezine giriş noktası. Yemyeşil bir meydan. Belediye binasını arkanıza aldığınızda sola dönünce dışı mavi çinilerle kaplı bir kilise yer alıyor. Bir yerden sonra tüm kiliseler birbirine benzemeye başladığı için daha fazla kilise betimlemeyeceğim sizlere :) sağa doğru giderseniz de katedrale yaklaşıyorsunuz.<br />
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjxwMkFn1b7jl-TlAZwWL5VWQMpt0T47XPPNGdvvvozLthpO-JvnG8jf7MYrFh4SYib1FjPhU1PRT3a3G5oFThAFK_zi8-eW2ifRSPtpsnChkm0AeCCvEc62rJzFQ6cebC3p9tVVb4L1AYl/s1600/GOPR5372.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjxwMkFn1b7jl-TlAZwWL5VWQMpt0T47XPPNGdvvvozLthpO-JvnG8jf7MYrFh4SYib1FjPhU1PRT3a3G5oFThAFK_zi8-eW2ifRSPtpsnChkm0AeCCvEc62rJzFQ6cebC3p9tVVb4L1AYl/s320/GOPR5372.JPG" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Viseu Katedrali</td></tr>
</tbody></table>
Viseu'nun iyi korunmuş bir tarihî merkezi var. Engebeli bir bölge olduğu için yürümek insanı biraz yoruyor ama merdivenler, Arnavutkaldırımlı yokuşlar bayırlar, fotoğraflamak için müthiş kareler sunuyor. Benim aklımda kalan Viseu, bu dar sokaklar ve eski taş evler oldu.<br />
<br />
Rua Direita ve Rua Escura adlarındaki caddeler eski şehrin ana yolları diyebilirim. Dom Duerte Caddesi ve meydanı da bu eski yerleşimin merkez noktası. Viseu Katedrali'nin kapısı bir meydana açılıyor ve hemen hemen adına her şehirde rastlanan Misericordia (Merhamet) Kilisesi ile karşı karşıya yer alıyor. Katedralin tavan süslemeleri görülmeye değer. Şehrin turizm ofisi de bu meydanda yer alıyor. Şehir haritası ya da bilgi almak için uğrayabilirsiniz.<br />
<br />
Şehirde Grão Vasco Müzesi ve Almeida Moreira Müzesi olmak üzere iki adet müze var. Çok hızlı bir biçimde şehri gezdiğim için buralara vakit ayıramadım. Fakat siz giderseniz, yorumlarınızı burada paylaşmayı unutmayın! :)<br />
<h2>
<br />Son olarak</h2>
<br />
Viseu'yu gezmeye ve keşfetmeye ayırdığım vakit çok kısa olsa da Viseu'yu hoş sokaklarıyla yemyeşil bir kent olarak anımsayacağım. Zaten Portekiz'de yapılan bir araştırmada ülkenin en yaşanılır şehri seçilmiş.<br />
<br />
Viseu'nun bir özelliği de çevresindeki üzüm bağları. Bölgenin şarapları oldukça leziz ve meşhurmuş. Eğer şarap severseniz çevredeki üzüm bağlarına geziler düzenleyebilir; bölgenin şaraplarını tadımlayabilirsiniz.<br />
<br />
Portekiz'de sınırlı zamanı olan bir gezgin Viseu'yu mutlaka görülmeli mi? Bana kalırsa hayır. Atlasanız, es geçseniz bir şey yitirmezsiniz. Ama burayı da gördüm demek için, aynı gün içinde Coimbra ziyareti ile birleştirebilirsiniz. Kafelerde, parklarda oturmadığınızi vakit öldürmediğiniz sürece 2,5 / 3 saat içinde gezip bitirebilirsiniz. Hatta güne erken başlamak, o gün çok koşturmak ve akşamına çok yorulmak koşuluyla Aveiro + Viseu + Coimbra'yı tek güne bile sığdırabilirsiniz. İş ki, otobüs ve tren saatlerini önceden kontrol edip, gününüzü ve temponuzu ona göre ayarlayın. Her şehir de 3 ilâ 4 saat geçirerek her birini görebilirsiniz. Fena mı, fazladan şehirler görmüş; "ziyaret edilen şehir" skorunuzu artırmış olursunuz! :)<br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiSLIgkB1b2CTBYDbnLfVEqtyAC9gGQDpXZ98F0FZrA-9kG_4lSsWFRTcIooUas-dinlf5iNGxHbB6Ux2lEUzVsg7qfZk0rlGYkzhHsitavEqRg55ZnvQ_09Rr001varK_9dO_DPnmKx6yU/s1600/GOPR5346.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1174" data-original-width="1600" height="292" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiSLIgkB1b2CTBYDbnLfVEqtyAC9gGQDpXZ98F0FZrA-9kG_4lSsWFRTcIooUas-dinlf5iNGxHbB6Ux2lEUzVsg7qfZk0rlGYkzhHsitavEqRg55ZnvQ_09Rr001varK_9dO_DPnmKx6yU/s400/GOPR5346.JPG" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Viseu'yu yemyeşil bir kent olarak anımsayacağım</td></tr>
</tbody></table>
<br /><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiX6BXHcnlcWL_9j_WIayKwcjadZcpUp2YsZ5VjNK3Egb9qyMSKb8W0-u1b9rEkqWkJ90CL-H-FWUzbnvkXitucWf1AoAqoK05QtQ57U24LxFUPGQU2QWBx9Zrz3RWUZniGz-J_63-3T3eE/s1600/GOPR5359.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1075" data-original-width="1600" height="267" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiX6BXHcnlcWL_9j_WIayKwcjadZcpUp2YsZ5VjNK3Egb9qyMSKb8W0-u1b9rEkqWkJ90CL-H-FWUzbnvkXitucWf1AoAqoK05QtQ57U24LxFUPGQU2QWBx9Zrz3RWUZniGz-J_63-3T3eE/s400/GOPR5359.JPG" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Roma duvarı kalıntıları ve bir başka kilise</td></tr>
</tbody></table>
<br /><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgbgeOv7o77rvxIxY6uEX7hD9Qb2DawKoYM8ibL0dPRVy1wPCKdczYd2iWb85OTdtYdDVgfBJgoveRy19B7M0K4igFnfs0iBDHgrRB-iAIRh7ICUHmC98_0pZAMK2o7P5RmU6SuTIu3oneF/s1600/GOPR5369.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1139" data-original-width="1600" height="283" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgbgeOv7o77rvxIxY6uEX7hD9Qb2DawKoYM8ibL0dPRVy1wPCKdczYd2iWb85OTdtYdDVgfBJgoveRy19B7M0K4igFnfs0iBDHgrRB-iAIRh7ICUHmC98_0pZAMK2o7P5RmU6SuTIu3oneF/s400/GOPR5369.JPG" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Viseu sokakları</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhdZ3F-lYxWQimaITVSUn9RBYBwrhvoKhwJl-j0vZAnrC0AuloWXqnVM8MPphy8Q0Ia_9Oj1UeQ3BGVlR2PtwUNSG5RR-kr7zDSjMZ_tzISW1KMfI_k4Fpds5MUlow2Q8u3lG-4HwLIwxJX/s1600/GOPR5365.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhdZ3F-lYxWQimaITVSUn9RBYBwrhvoKhwJl-j0vZAnrC0AuloWXqnVM8MPphy8Q0Ia_9Oj1UeQ3BGVlR2PtwUNSG5RR-kr7zDSjMZ_tzISW1KMfI_k4Fpds5MUlow2Q8u3lG-4HwLIwxJX/s400/GOPR5365.JPG" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Viseu sokakları</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<br />
<br />
<br />Gezelim Birazhttp://www.blogger.com/profile/09723563569085701226noreply@blogger.com0Viseu, Portekiz40.6565861 -7.912471200000027240.4638886 -8.2351947000000276 40.8492836 -7.5897477000000269tag:blogger.com,1999:blog-2886364000498429914.post-20359986507473503012017-07-27T16:59:00.000+03:002017-07-31T22:34:49.909+03:00AveiroPortekiz'in Venedik'i olarak anılan Aveiro'dayım... Burası Centro / Merkez bölgesinin Coimbra'dan sonra ikinci büyük kenti. Nüfusu yaklaşık 80 bin kadarmış ve önemli bir bölümünü üniversite öğrencileri oluşturuyormuş. Porto'dan Coimbra'ya geçerken yolumun üstünde olduğu için Aveiro'yu ziyaret listeme ekledim.<br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgFBPbcD-zF4cOPC1lMNYI998kNGXvVD-OmniW9wbbVrXjvs1tomYO67kniYceNQas68xJretDJnHU_uSLnbmapjIl8RE2d-aw4aAB-iOr13ejFP0h4dCDBu4CWqz335L_HI5ZrW0Eeew47/s1600/GOPR5343.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1101" data-original-width="1600" height="275" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgFBPbcD-zF4cOPC1lMNYI998kNGXvVD-OmniW9wbbVrXjvs1tomYO67kniYceNQas68xJretDJnHU_uSLnbmapjIl8RE2d-aw4aAB-iOr13ejFP0h4dCDBu4CWqz335L_HI5ZrW0Eeew47/s400/GOPR5343.JPG" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Aveiro'nun kanalları ve renkli kayıklar</td></tr>
</tbody></table>
<h2>
<br />Ulaşım</h2>
<br />
Porto'ya 68, Coimbra'ya 58 km uzaklıkta bulunan Aveiro, Atlas Okyanusu kıyısında bir lagün çevresinde kurulmuş. Bu nedenle merkezi okyanustan biraz uzak. Şehrin Venedik'e benzetilmesine neden olan pek çok yapay kanal açılmış ve küçük teknelerin okyanustan lagüne, lagünden de şehrin içlerine dek girmesi sağlanmış. Büyük bir limana sahip olan Aveiro, geçmişte de günümüzde de Portekiz'in önemli ticaret şehirlerinden biri olmuş.<br />
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjiI0RDkLbD_PrZSjUm2AykaaSxU2878MWpIcJL00fqDwMUQHfq48cGsP5r4fxOAjljcdhjNu6plPzLBtDveEk-sqKNLJPues98XRIuz4AJEwDSAImpFrJroquHzPsIU_3IdIW3Z8lGjPCI/s1600/20170414_121627-01.jpeg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1101" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjiI0RDkLbD_PrZSjUm2AykaaSxU2878MWpIcJL00fqDwMUQHfq48cGsP5r4fxOAjljcdhjNu6plPzLBtDveEk-sqKNLJPues98XRIuz4AJEwDSAImpFrJroquHzPsIU_3IdIW3Z8lGjPCI/s320/20170414_121627-01.jpeg" width="220" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Kanal kıyısındaki renkli evler</td></tr>
</tbody></table>
Aveiro'da ufak bir tren istasyonu bulunuyor. Porto'dan kalkan ve güney yönüne giden trenlerin pek çoğu burada duruyor. İstasyon binası geleneksel mavi Portekiz çinileriyle kaplı şirin bir yapı. Tarihî şehir merkezinin yaklaşık 1 km uzağında. Yürüme mesafesi olarak 10 dk sürüyor. Taksi ya da otobüs beklemeye gerek yok zira çıkar çıkmaz önünüzde bulacağınız büyükçe caddeyi izlediğinizde şehrin merkezine varacaksınız. Yol üstünde yerlilerin gittiği kafe ve restoranlar bulunuyor. Kahvaltı ve öğle yemeği için buraları tercih edebilirsiniz.<br />
<br />
Porto'dan ve Lizbon'dan otobüsler de var fakat tren yolculuğunun kolaylığı ve ucuzluğu nedeniyle ben de herkes gibi demiryolunu seçtim.<br />
<br />
Aveiro'dan ayrılırken ise nereye gittiğinize bağlı olarak otobüsü seçebilirsiniz. Bölgenin görülmeye değer şehirlerinden Viseu ya da Coimbra'ya gidiyorsanız otobüs tek seçenek. Kanal kıyısında Clube dos Galitos Caddesinde, Royal School of Languages adındaki süslü binanın hemen çaprazında bulunan duraklardan otobüse binmeniz gerekiyor. Otobüs biletleri aynı cadde üzerinde 100 metre solda bir binanın altında satılıyor. <br />
<br />
<h2>
Neler yapılır?</h2>
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiuKlwcqQr-MVtf_h26bCOjko1Rm2-TYFHFhUsQ65E8BbhgxByuLAbA8vGRn0WNLdjq-_3yuajvo6ZBa9S1t5yP0RtTfsJ8fAZspSdPRROyrMjGBThOfpywVZNNiYiWe8sSYg_rGRIY-vBs/s1600/GOPR5324.JPG" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiuKlwcqQr-MVtf_h26bCOjko1Rm2-TYFHFhUsQ65E8BbhgxByuLAbA8vGRn0WNLdjq-_3yuajvo6ZBa9S1t5yP0RtTfsJ8fAZspSdPRROyrMjGBThOfpywVZNNiYiWe8sSYg_rGRIY-vBs/s320/GOPR5324.JPG" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Aveiro'da bir meydan</td></tr>
</tbody></table>
Piyasadaki ve İnternet ortamındaki gezi rehberlerinin neredeyse tümünde Portekiz'in Venedik'i olarak nitelense de ben şahsen Aveiro'nun kanallarının turistik olarak pek bir albenisini göremedim. İçinden akarsu geçen herhangi bir Avrupa şehri gibiydi. Kanalların simgesi hâline gelmiş rengârenk kayıklar elbette hoştu. Bu kayıkların üstlerinde çeşitli boyamalar, figürler, desenler vardı. Herhâlde turistlerin ilgisini çekmek için olacak kimi kayıklarda kullanılan desenlerde oldukça erotik çizimler göze çarpıyordu. Bu kayıklara 7-8 avro gibi bir ücret karşılığında binerek şehir içinde kanal gezintisi yapabiliyorsunuz. Yapmasanız bir kayıp mı? Şahsen ben yapmadım, bunun yerine kanallar çevresinde yaya dolaştım ve şehri bence tura katılanlardan daha iyi gözlemledim.<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
Kanallar çevresindeki iki / üç katlı evler genelde geleneksel Portekiz mimarisiyle yapılmış. Dışları rengârenk fayanslarla kaplı. Şehrin güzelliği bana kalırsa bu mimari tarzda yapılan evlerin biraraya toplanmasından ileri geliyor.<br />
<br />
Tüm büyük Portekiz kentlerinde olduğu gibi Aviero'da da bir Sé yani Katedral bulunuyor. Barok tarzda inşa edilen mabedin çok da bir özelliği olmadığını itiraf etmeliyim. (Barok mimarinin özellikleri ile ilgili ipuçları için bu yazıyı okuyun derim)<br />
<br />
Katedralin hemen yanındaki Convento do Jesús (İsa Manastırı) günümüzde Aveiro Müzesi olarak kullanılıyor. Igreja da Misericordia (Merhamet Kilisesi) ve Câmara Municipal (Belediye Binası) da Aviero'nun görmeye değer renkli yapılarından.<br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgCS_fL0QEK-pXaGhiW7g7jC5GCFsH_WNFSlCbcRUhegTx6KdoCqq8HmhsArj0GbnJJoEkN-fsFjl5BZ1UW34qwTxwEQuV7rTueCVCRAQyINDl8b5x7tDB084FhYeKr0H4UEAzVmbUehlhN/s1600/GOPR5306%25281%2529.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="906" data-original-width="1600" height="226" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgCS_fL0QEK-pXaGhiW7g7jC5GCFsH_WNFSlCbcRUhegTx6KdoCqq8HmhsArj0GbnJJoEkN-fsFjl5BZ1UW34qwTxwEQuV7rTueCVCRAQyINDl8b5x7tDB084FhYeKr0H4UEAzVmbUehlhN/s400/GOPR5306%25281%2529.JPG" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Misericórdia Kilisesi ve meydanı</td></tr>
</tbody></table>
<br />
Şehrin sokaklarında dolaşırken biranda karşınıza çıkan ufakça bir meydanda Aveiro Balık Pazarı bulunuyor. Bu kapalı pazaryerinde taze balık satan balıkçıların yanısıra turistlerin yarattığı talep nedeniyle hediyelik eşya satıcılarını da bulacaksınız. Balık Pazarı'nın önündeki meydanda hoş bir havuz ve oturup soluklanabileceğiniz kafeler bulunuyor.<br />
<br />
Eğer ziyaretiniz öğle ya da akşam yemeği saatine denk geldiyse Forum Aveiro adındaki alışveriş merkezinin yemek katında da oldukça hesaplı yerler bulabilirsiniz.<br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg4ni-osdEe8EV9ah6ozj7NqyKDrXEFUkYhNcPMGg82HeKvzc42u5eD35YrM3A5fvwceCGPoQohxqSWtaC4rI1zOf9XWjT6iv4xqFBXIqR9ywWqdXBOoarvnKo2xeDSjAxGJCt6X1yVJimn/s1600/GOPR5338.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg4ni-osdEe8EV9ah6ozj7NqyKDrXEFUkYhNcPMGg82HeKvzc42u5eD35YrM3A5fvwceCGPoQohxqSWtaC4rI1zOf9XWjT6iv4xqFBXIqR9ywWqdXBOoarvnKo2xeDSjAxGJCt6X1yVJimn/s400/GOPR5338.JPG" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Balık Pazarı</td></tr>
</tbody></table>
<h2>
<br /><br />Son söz</h2>
<br />
Gezginler arasında bir yeri gezip de beğenmedim diyen pek çıkmaz. Kimse yoğurdum ekşi demez ya, biz gezginler de o hesap herhâlde. Aveiro'yu beğenmedim diyemem; Allah çarpar. Kendince hoş, mimari doku olarak şirin bir kentti. Portekiz'in Venedik'i menediki olayı hikâye. Venedik görmesek yutarız da... Her kanalı olan kent Venedik olsa, DSİ'nin sulama kanalları sayesinde Güneydoğu Anadolu bölgesi Venedik'i tahtından indirirdi. Dediğim gibi Aveiro'nun (Portekizlilerin telaffuzuyla Avayru'nun) asıl güzelliği iki üç katlı şirin binalarından ileri geliyor. Bunun yanısıra, ziyaretiniz yaz aylarına denk geldiyse şehrin güzel kumsallarında yüzmenin keyfini sürebilir, okyanusta sörf yapmayı deneyimleyebilirsiniz. Çünkü bölge insanı için Aveiro en önemli sayfiye yerlerinden biri.<br />
<br />
Portekiz'de sınırlı zamanı olan bir gezgin burayı mutlaka görmeli mi? Bana kalırsa hayır. Atlasanız, es geçseniz bir şey yitirmezsiniz. Ama burayı da gördüm demek için, aynı gün içinde Coimbra ziyareti ile birleştirebilirsiniz. Aveiro'yu kafelerde, parklarda oturmadığınızi vakit öldürmediğiniz sürece 2,5 / 3 saat içinde gezip bitirebilirsiniz. Hatta güne erken başlamak, o gün çok koşturmak ve akşamına çok yorulmak koşuluyla Aveiro + Viseu + Coimbra'yı tek güne bile sığdırabilirsiniz. İş ki, otobüs ve tren saatlerini önceden kontrol edip, gününüzü ve temponuzu ona göre ayarlayın. Her şehir de 3 ilâ 4 saat geçirerek her birini görebilirsiniz. Fena mı, fazladan şehirler görmüş; "ziyaret edilen şehir" skorunuzu artırmış olursunuz! :)<br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhdgmnBhoGhe15oCLxITV1OqU07Le2u6pxM7LgTjcgtBYZqN-ANkhyGHtTikW3vRg45pZEVE3iHMVIsJ14Ld_ejgK5fpeuBxCjIw9zagq-5oFafbbI6h6X4EQDHWiTGiIvcShsBmjkFe18r/s1600/GOPR5337.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhdgmnBhoGhe15oCLxITV1OqU07Le2u6pxM7LgTjcgtBYZqN-ANkhyGHtTikW3vRg45pZEVE3iHMVIsJ14Ld_ejgK5fpeuBxCjIw9zagq-5oFafbbI6h6X4EQDHWiTGiIvcShsBmjkFe18r/s400/GOPR5337.JPG" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Balık Pazarı'nın içi</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgZSuwG6hBPkEY-IMp16hF8XTC4sGJAy4mbMen8Hkf6iJB2zdGXXDJV0BbCBGG1VkSD6i_7tLYhxeyuPErDirEvB40LBNn8YSWhWJbH3k6pf6R6C4Nhj0jtP97_YnD2JI1GzxfIiR2bjzHU/s1600/GOPR5331.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgZSuwG6hBPkEY-IMp16hF8XTC4sGJAy4mbMen8Hkf6iJB2zdGXXDJV0BbCBGG1VkSD6i_7tLYhxeyuPErDirEvB40LBNn8YSWhWJbH3k6pf6R6C4Nhj0jtP97_YnD2JI1GzxfIiR2bjzHU/s400/GOPR5331.JPG" width="400" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjDPzzuJvi8hLDYIomvDmXWta79QMBlAsercQvpHuUClRbWJeDOiS9FjSgAADSQYRX6tDkcmp0xVubZoaT8aaDMCIlFuFnBTysFOcEiLKCyBuqatKiUh-ErBYVyIpyY2bMiJVCmT0fxUUS0/s1600/GOPR5311.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjDPzzuJvi8hLDYIomvDmXWta79QMBlAsercQvpHuUClRbWJeDOiS9FjSgAADSQYRX6tDkcmp0xVubZoaT8aaDMCIlFuFnBTysFOcEiLKCyBuqatKiUh-ErBYVyIpyY2bMiJVCmT0fxUUS0/s400/GOPR5311.JPG" width="400" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhslGWnKXMS7aHAazdF8LQhQTF-BfDAdH80yqEVeIxlWiJcDkJJcFWTEftK5oUZevhSzlRZCtiuwQkvG5OCZWsZiRptP95un4Cnmg8MWJAmrjnHbh1dXSJWXL6H05V9YbNzrPxy809G0OMc/s1600/GOPR5333.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhslGWnKXMS7aHAazdF8LQhQTF-BfDAdH80yqEVeIxlWiJcDkJJcFWTEftK5oUZevhSzlRZCtiuwQkvG5OCZWsZiRptP95un4Cnmg8MWJAmrjnHbh1dXSJWXL6H05V9YbNzrPxy809G0OMc/s400/GOPR5333.JPG" width="400" /></a></div>
<br />Gezelim Birazhttp://www.blogger.com/profile/09723563569085701226noreply@blogger.com0Aveiro, Portekiz40.6405055 -8.6537538999999740.592309 -8.73443489999997 40.688702000000006 -8.57307289999997tag:blogger.com,1999:blog-2886364000498429914.post-64355643545720005392017-07-26T23:43:00.002+03:002017-07-27T14:43:21.780+03:00BragaBraga, Portekiz'in kuzeybatı kesiminde bulunan Minha ilinin merkezi ve ülkenin en büyük beşinci kenti. Roma İmparatorluğu dönemine dek uzanan geçmişi, üniversitesi, sayısız kilisesi, şirin tarihî merkezi, şehri çevreleyen yeşil tepeleri ve Porto'ya olan yakınlığı nedeniyle Portekiz'e gidenlerin mutlaka ziyaret ettiği yerlerden biri. Siz de eğer Porto'yu ziyaret edeceksiniz, benim gibi Braga'ya günübirlik bir gezi düzenleyebilirsiniz.<br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgN4qjQ-A8Mo_dJ1jWIPcFGrRSdfK9SbmHg8CKOilCRfRgFIrMEvJN7p_dRoJEAxjgKCTzai2JzcAUDkjgNjBgxk42a16rPRQuVrryRlqQWl7E9Il8182M0Dk5J2x76aOm7SkvwEWZR4ht6/s1600/20170411_194729.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="900" data-original-width="1600" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgN4qjQ-A8Mo_dJ1jWIPcFGrRSdfK9SbmHg8CKOilCRfRgFIrMEvJN7p_dRoJEAxjgKCTzai2JzcAUDkjgNjBgxk42a16rPRQuVrryRlqQWl7E9Il8182M0Dk5J2x76aOm7SkvwEWZR4ht6/s400/20170411_194729.jpg" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Braga Belediye Meydanı</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<h2>
Ulaşım</h2>
<div>
<br /></div>
<div>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEghgUbmH1HnvcYSSto_th-g6NnVuvvktxQkg6A_tqdKxeVqPXWB8gDWgztSJbVtmqjy7CdiOq-KQPZxq2Yt2sSttejgJHXl5fby968AMACtb8NLDxtiGBnekKxX2bQr1Ef74aBfvqdSo2n0/s1600/20170411_201416.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1275" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEghgUbmH1HnvcYSSto_th-g6NnVuvvktxQkg6A_tqdKxeVqPXWB8gDWgztSJbVtmqjy7CdiOq-KQPZxq2Yt2sSttejgJHXl5fby968AMACtb8NLDxtiGBnekKxX2bQr1Ef74aBfvqdSo2n0/s200/20170411_201416.jpg" width="158" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Braga Garı</td></tr>
</tbody></table>
Braga'nın kendi havalimanı yok. Zaten Portekiz'in ikinci büyük kenti olan Porto'ya ve Porto Havalimanı'na (OPO) yaklaşık 50 km uzakta bulunuyor. Porto'nun merkezinden Braga'ya trenle ya da otobüsle ulaşım mümkün. Otobüs yaklaşık 1 saat; tren ise yaklaşık 1 saat 15 dakika sürüyor. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Porto Havalimanı'ndan doğruca Braga'ya giden yolcu servisleri de var. Braga hızlı bir tempoyla yarım günde gezilebilecek bir yer olduğundan, uçak yolculuğu nedeniyle yarısını yitirdiğiniz günü havalimanından doğruca Braga'ya giderek değerlendirebilirsiniz. Terminal çıkışında, kapının hemen sağında yer alan<i> Get Bus</i> firmasının duraklarını göreceksiniz. Gün içinde uçak saatleriyle uyumlu birkaç yolcu servisi var. 8 avro karşılığında 50 dakika süren bir yolculukla Porto Havalimanı'ndan Braga'ya hiç duraklamadan gidebilirsiniz. Firmanın internet sayfasına gitmek için <b><u><a href="https://getbus.eu/en/" target="_blank">buraya</a></u></b> tıklayabilirsiniz. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Porto merkezden Braga'ya trenle gitmek için öncelikle Campanha garına gitmelisiniz. Oradan neredeyse her saat başı kalkan ya da geçen trenlerle Braga'ya gidebilirsiniz. 2017 itibarıyla biletler tek yön 3,15 avro. Yalnız dikkat: kimi trenler yüksek hızlı olduğundan fiyatları daha farklı olabilir. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Porto merkezden Rede Expresos firmasının otobüsleriyle de gidebilirsiniz fakat firmanın durağını bulmak ilk kez gidenler için oldukça güç olabilir. Bu nedenle otobüs yerine, yeri ve kalkış saatleri düzenli ve belirli olan trenleri yeğlemenizi öneririm.<br />
<br /></div>
<h2>
Görülmesi gereken yerler</h2>
<div>
<br /></div>
<div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEisfCq58zm125pfnFU9RTikWiMpwKta2qy4zRQBtIz2oIs1gdPQiMzhfZjRSboqkvO1xFhcIl0oa0g_ZrBjX1kMPHXh5VcV_eo_y1zKb_bZI0FDYAqbIqttv_hPHnLbMN18Sk-qn4kpR3fL/s1600/20170411_174202.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1150" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEisfCq58zm125pfnFU9RTikWiMpwKta2qy4zRQBtIz2oIs1gdPQiMzhfZjRSboqkvO1xFhcIl0oa0g_ZrBjX1kMPHXh5VcV_eo_y1zKb_bZI0FDYAqbIqttv_hPHnLbMN18Sk-qn4kpR3fL/s320/20170411_174202.jpg" width="230" /></a></div>
<b><u>Bom Jesus do Monte</u>:</b> Braga'nın en önemli ve en bilinen turistik mekânı hiç kuşkusuz bu kilise. Tarihî şehir merkezine yaklaşık 5 km uzaklıkta bulunan Bom Jesus do Monte'ye ulaşmanın en kolay yolu taksi ya da otobüs. Braga Garı'nın önündeki duraklardan her yarım saatte bir geçen 2 numaralı hatta binerek 20 dakikada katedralin girişine dek gelebilirsiniz. Otobüslerde sürücüye ödeme yaparak bilet satın alabilirsiniz. 2017 temmuzu itibarıyla biletler 1,65 avro. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Katedralin girişi diyorum zira, kilisenin kendisine ulaşmak için daha uzunca bir yolunuz var. Ya 2017 yılı itibarıyla onarımda olduğu için kapalı olan dünyanın işleyen en eski fünikülerine binerek tepeye çıkacaksınız ya da bir mimari harikası olan merdivenleri dura-dinlene tırmanacaksınız. Merdivenler 577 basamaktan oluşuyormuş ama kaç basamak olarak hissedildiğini bit de benim gibi çıkanlara sormalı... Füniküler siz gittiğinizde yeniden hizmete girmiş olabilir. Biletleri ne kadar olur bilmiyorum ama kıyın paranıza binin! Yine de hiç olmazsa aşağı inişte merdivenlerden yayan inmenizi salık veririm. Merdivenlerin her durağında bir şapelle çeşme var. Bu şapellerin içi Hazreti İsa'nın yaşamınan çok çarpıcı olayları betimleyen heykellerle dolu. Her biri durup, etraflıca incelenmeye değer. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Bu şapelleri ve merdivenleri fotoğraflamak için fotoğraf makinenizin ya da telefonunuz belleğinde epeyce yer açsanız iyi edersiniz. Çünkü bununla da kalmıyor, yukarıdaki kilise ve kilisenin terasları da muhteşem kareler sunuyor. Hava açıksa Braga manzarasına karşı güzel pozlar verebilirsiniz. Yukarıda tarihî bir otel, restoran ve kafeler var. Merdivenlerden tırmanış ve kiliseyi gezmek ücretsiz. Onca yolu çekip, onca merdiveni tırmanmanın armağanı olsagerek!</div>
<div>
<br /></div>
<div>
<b><u>Sé (Braga Katedrali)</u>: </b>Portekizliler katedrallere <i>Sé</i> diyorlar. Turistik haritalarda bir <i>Sé</i> görürseniz bilin ki orası şehrin katedrali. Başpiskoposluk merkezi olan Braga'nın da bir katedrali var. Şehrin tarihî merkezinde şık ve göz alıcı bir yapı olan katedralin geçmişi İ.S. 3. yy'a dayanıyor. Bugünkü yapının inşaatı 13. yy ortalarında bitmişse de o günden bugüne pek çok ekleme, onarım ve değişiklik görmüş. 2 avro karşılığında ziyaret edilebiliyor. </div>
<div>
<b><u><br /></u></b></div>
<div>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg07HTSVLX22GvCqQYUMuLAtdkIxfY_J0FPPmG-7DRsEy8vM_1LwbcxKuWkJJLRJux_9dAX5CQHUNPKOCfBj_1mK7oIspZJc3621NJOrbajb99p5539wRsstrKsM20pIIDtJLcBbkD7YeQM/s1600/20170411_192741.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1151" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg07HTSVLX22GvCqQYUMuLAtdkIxfY_J0FPPmG-7DRsEy8vM_1LwbcxKuWkJJLRJux_9dAX5CQHUNPKOCfBj_1mK7oIspZJc3621NJOrbajb99p5539wRsstrKsM20pIIDtJLcBbkD7YeQM/s200/20170411_192741.jpg" width="143" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Yeni Kapı Kemeri</td></tr>
</tbody></table>
<b><u>Arco de Porta Nova</u>: </b>Yeni Kapı Kemeri olarak Türkçeleştirebileceğimiz bu yapı, şehrin tarihî merkezine giriş kapısı niteliğinde. Şehre gelen turistlerin mutlaka önünde fotoğraf çekindiği süslü yapı, şehrin en önde gelen simgelerinden.<br />
<br />
<b><u>Kiliseler</u>:</b> Igreja da Santa Cruz (Kutsal Haç Kilisesi), Igreja dos Terceiros (Üçüncüler Kilisesi), Igreja do San Marcos (San Marko Kilisesi), Igreja da Misericórdia (Merhamet Kilisesi), Convento das Convertidas (Mürtedler Manastırı) görüp ziyaret etmeye değer sayısız Braga kilisesinden birkaçı.<br />
<br />
<b><u>Jardim da Santa Bárbara</u>:</b> Santa Bárbara Bahçesi başpiskoposluk sarayı önündeki birkaç tarihî kalıntıyı da içinde barındıran ufak bir çiçek bahçesi. Biraz soluklanmak ve fotoğraf çekinmek için görülmeye değer.<br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgOuwi209WwzTom6giZsJ8mZmLU04hOenfTho_Pj3e_JwvU2QZ15K00LbNGgoJCH-mREPfaEIiV4GCbuci1j-wPMHqrQtnuvQuz8wVIWO_6fS3r55Do_azQekC4eE9VC5PZN6IoP41_WZis/s1600/20170411_195152.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="900" data-original-width="1600" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgOuwi209WwzTom6giZsJ8mZmLU04hOenfTho_Pj3e_JwvU2QZ15K00LbNGgoJCH-mREPfaEIiV4GCbuci1j-wPMHqrQtnuvQuz8wVIWO_6fS3r55Do_azQekC4eE9VC5PZN6IoP41_WZis/s400/20170411_195152.jpg" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Santa Bárbara Bahçesi</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<b><u>Praça do Município</u>:</b> Braga belediye binasının yer aldığı Belediye Meydanı, aynı zamanda büyük bir "Braga" yazısı maketine evsahipliği yapıyor. Eğer uzun kuyruklardan fırsat bulabilirseniz önünde bir fotoğraf çekinmeyi ihmal etmeyin.<br />
<br />
<div style="text-align: center;">
***</div>
</div>
<div>
<br />
Braga'nın tarihî merkezinin ve Bom Jesús do Monte Kilisesi'nin UNESCO'nun Dünya Kültür Mirası listesinde yer aldığını eklemeden geçmeyelim. Bu nedenle Portekiz geziniz içinde mutlaka uğramanızı önereceğim yerlerden biridir Braga. Porto'ya olan yakınlığı çok büyük bir artı.<br />
<br />
Minha ilinin bir diğer önemli kenti Guimarães'e de oldukça yakın bir konumda yer alıyor. Hızlı bir tempoyla Braga gezisi Guimarães ile birleştirilebilir. Birbirinden yalnızca 21 km uzaklıkta olan Braga ile Guimarães arasında sık sık kalkan otobüsler var. Yolculuk 30 dk kadar sürüyor. Tek yapmanız gereken Central de Camionagem denen ufak otobüs terminallerini bulmak ve otobüse atlamak. Tren yolculuğu yapmak da mümkün fakat aktarma yapmak gerektiği için önermiyorum.<br />
<br />
Braga daha merkezî ve daha büyük bir şehir olduğundan öncelikle küçük olan Guimarães'i gezip bitirmenizi, daha sonra ulaşımı daha kolay olan Braga'ya geçmenizi öneriyorum. Braga'dan Porto'ya geçmek de son derece kolay. Braga-Porto arasında gerek otobüsler, gerekse trenler geç saatlere değin çalışıyor ve Guimarães'e nazaran çok daha sık işliyor.<br />
<br />
<br /></div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjvxPdzWexjwafkhFkIWNKUdkt4Dn4AdDaCM4b8eUUaQ7BSW6fqIQu-WvYKIof7OG9hxE_33Fuw6CFfNcOxn06FAcodJXvjoidTSSoW6MyaiLBroz6NHVQN1ReP_PWp8qP-0xIqDHmHmXHn/s1600/20170411_182755.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="900" data-original-width="1600" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjvxPdzWexjwafkhFkIWNKUdkt4Dn4AdDaCM4b8eUUaQ7BSW6fqIQu-WvYKIof7OG9hxE_33Fuw6CFfNcOxn06FAcodJXvjoidTSSoW6MyaiLBroz6NHVQN1ReP_PWp8qP-0xIqDHmHmXHn/s400/20170411_182755.jpg" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Bom Jesús Do Monte'ye çıkan merdivenlerin başlangıcı</td></tr>
</tbody></table>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjhMpkTUJCDENSY4cirdFkpJvHtT9kBZSPp3ei0p8mGeyBZzlgRjZCPhrKXqkncD6eXHmcg2YE7WMdYXSy5akt4qw9weTudGzCWhNghJ3NNCW9FRYeVJsWnaKUfk2mhskquRUzYBmtIk_ft/s1600/20170411_180738.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1036" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjhMpkTUJCDENSY4cirdFkpJvHtT9kBZSPp3ei0p8mGeyBZzlgRjZCPhrKXqkncD6eXHmcg2YE7WMdYXSy5akt4qw9weTudGzCWhNghJ3NNCW9FRYeVJsWnaKUfk2mhskquRUzYBmtIk_ft/s400/20170411_180738.jpg" width="258" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Kilisenin bahçeleri</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhoaTYJLCG9AV9SKRBNQFNB-P2o5HLoDeax4uoo4aI4Mr8Tf4xfJ8CvbyNCpcEFN7Z4OXSTMoM6DTFuf3ExxVKGgnOhUXf1LAwPln7cAhmdR7bHlAnU_DgadDdGrZD29rHRjIbpiyYq9p1r/s1600/20170411_180948.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1054" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhoaTYJLCG9AV9SKRBNQFNB-P2o5HLoDeax4uoo4aI4Mr8Tf4xfJ8CvbyNCpcEFN7Z4OXSTMoM6DTFuf3ExxVKGgnOhUXf1LAwPln7cAhmdR7bHlAnU_DgadDdGrZD29rHRjIbpiyYq9p1r/s400/20170411_180948.jpg" width="262" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Kilisenin seyir terasları</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg5pc0sXwpv5Sdf1jnkj3nulnuJmxi9UzbsqtriY4l_joP8_B4AoSceLwXho_5HVXjwmQUy6sa3Zyt9VndoYXMTCaYOpZ2wFA1fU7HivwiCqQeNshu6c32OSRr9DXaeVJ_oAXnzJi0tNJIR/s1600/20170411_181036-01.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1140" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg5pc0sXwpv5Sdf1jnkj3nulnuJmxi9UzbsqtriY4l_joP8_B4AoSceLwXho_5HVXjwmQUy6sa3Zyt9VndoYXMTCaYOpZ2wFA1fU7HivwiCqQeNshu6c32OSRr9DXaeVJ_oAXnzJi0tNJIR/s400/20170411_181036-01.jpeg" width="285" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Bom Jesús do Monte</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjYe5eBbEIYyNiZnbfDLSKg6rAqD62hFZcFDAJ-FfggcIJSX6-jZrICO-hIk3Q-xMHTJkUWX57AaMM9abbKfzlAepdGhtF6XRqrF0N4SozYnfTHDOUlNFrmRgXnuJcwEgqDtM3EQu3GcTa4/s1600/snapseed-10.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1007" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjYe5eBbEIYyNiZnbfDLSKg6rAqD62hFZcFDAJ-FfggcIJSX6-jZrICO-hIk3Q-xMHTJkUWX57AaMM9abbKfzlAepdGhtF6XRqrF0N4SozYnfTHDOUlNFrmRgXnuJcwEgqDtM3EQu3GcTa4/s400/snapseed-10.jpeg" width="250" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Bom Jesús do Monte'nin içinden bir görüntü</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgS3YcaFVFPNmLd_2aPQsQly8MQZe68-WsdjiQondoHKmBLXynNyldEjgcQV_QC4asSMUopWCPe3imeWE1_NX_I5TCzZGqz0HSByvHIr7Iqas5iA9W7y4lXgPCwigSjMh91118RQmf3GMSR/s1600/20170411_182244.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1173" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgS3YcaFVFPNmLd_2aPQsQly8MQZe68-WsdjiQondoHKmBLXynNyldEjgcQV_QC4asSMUopWCPe3imeWE1_NX_I5TCzZGqz0HSByvHIr7Iqas5iA9W7y4lXgPCwigSjMh91118RQmf3GMSR/s400/20170411_182244.jpg" width="292" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Merdiven boyunca yer alan şapeller</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgA7ZS-sIrxeH-Ug0gP0h4peK_AKbdENH8eQnqCADErF1GcrdKL29PhM1yTBvwFc6dAp33K15G0-d_AeeOgz97mO2wXSRrFUDeca9RSnY227ZkTaKZJojgE5sDFZRcwIUFdLP9ZT9edoG0n/s1600/20170411_174046.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1231" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgA7ZS-sIrxeH-Ug0gP0h4peK_AKbdENH8eQnqCADErF1GcrdKL29PhM1yTBvwFc6dAp33K15G0-d_AeeOgz97mO2wXSRrFUDeca9RSnY227ZkTaKZJojgE5sDFZRcwIUFdLP9ZT9edoG0n/s400/20170411_174046.jpg" width="306" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Şapellerdeki heykellerden örnekler</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgdTUKxsHZ2p8N_m1R8NdoVHwDuwWFbU_nJFih3PumfH2uyrYJ0ZsHrZdYiXksPTnlIuGe1waqxP6rXcYR5guAC77IFvDfINdF1IE-rG65JQ3waVxfkev6ExN-XDm82Sb_9xTkFP3TOa0e-/s1600/20170411_190413.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1091" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgdTUKxsHZ2p8N_m1R8NdoVHwDuwWFbU_nJFih3PumfH2uyrYJ0ZsHrZdYiXksPTnlIuGe1waqxP6rXcYR5guAC77IFvDfINdF1IE-rG65JQ3waVxfkev6ExN-XDm82Sb_9xTkFP3TOa0e-/s400/20170411_190413.jpg" width="272" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Avenida</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiNUMBiHs_ALFcf3h6G6NUHrbzHpoqYWpI84QUBSpgPASX4tB1HRVdntEEVt6yfy30KvRn3yG4SEn7AGH_fmnhpA_7B4dsP5SDvS1kt01qZLvJlTrb47II5jvm09_qJdX_eDxSwLCMz0Hy2/s1600/20170411_190832.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1041" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiNUMBiHs_ALFcf3h6G6NUHrbzHpoqYWpI84QUBSpgPASX4tB1HRVdntEEVt6yfy30KvRn3yG4SEn7AGH_fmnhpA_7B4dsP5SDvS1kt01qZLvJlTrb47II5jvm09_qJdX_eDxSwLCMz0Hy2/s400/20170411_190832.jpg" width="260" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Braga'da sayısız kilise var</td></tr>
</tbody></table>
<div>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiDq_ahEE6uKH7yY96_0dhSe4kkVIC1OWLFwbFnuRfS_xcgxU6mTFO7h01IeiPDxDnyxIUEPhInFnu4JUVF3Rc6Sp0UskMl9H5mm4doTemxAg7z5LKkASts8sXR5PkllVx3-2JmAugeXj1Y/s1600/snapseed-01.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1122" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiDq_ahEE6uKH7yY96_0dhSe4kkVIC1OWLFwbFnuRfS_xcgxU6mTFO7h01IeiPDxDnyxIUEPhInFnu4JUVF3Rc6Sp0UskMl9H5mm4doTemxAg7z5LKkASts8sXR5PkllVx3-2JmAugeXj1Y/s400/snapseed-01.jpeg" width="280" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Dışı fayans kaplı evler Portekiz mimarisinin simgesi</td></tr>
</tbody></table>
<br /></div>
Gezelim Birazhttp://www.blogger.com/profile/09723563569085701226noreply@blogger.com0Braga, Portekiz41.5454486 -8.426507000000015141.4503786 -8.587868500000015 41.6405186 -8.2651455000000151tag:blogger.com,1999:blog-2886364000498429914.post-14206890772396992342017-07-26T02:30:00.002+03:002017-07-26T02:30:46.665+03:00Guimarães<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiNDas63cv9Rk-XLqorCZZrVO7Y-Lp3pCepnTg7j2TFDh1vbHyCh5ZVV8hpJLdfMtyJUqrOeZXOZj68ZlFx4_00rY6oj-fqeTg61yhBzH6ltQL13cRcjoIwvNUmVqzzEL_W7aHr_SViCpeg/s1600/20170411_144820.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiNDas63cv9Rk-XLqorCZZrVO7Y-Lp3pCepnTg7j2TFDh1vbHyCh5ZVV8hpJLdfMtyJUqrOeZXOZj68ZlFx4_00rY6oj-fqeTg61yhBzH6ltQL13cRcjoIwvNUmVqzzEL_W7aHr_SViCpeg/s200/20170411_144820.jpg" width="150" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">"Portekiz burada doğdu"</td></tr>
</tbody></table>
Guimarães, Portekiz'in kuzeybatı kesimindeki Minha ilinde yer alan ufak ama çok önemli bir kent. Çünkü burası Portekiz'in ilk kralı Afonso'nun memleketi ve Portekiz'in bağımsızlık mücadelesinin başlangıç noktası. Bu nedenle Guimarães, Portekiz'in doğum yeri olarak adlandırılıyor. Guimarães adını Portekizliler <i>Gimaroeş</i> diye telaffuz ediyor. <div>
<br /></div>
<div>
Kasabanın tarihî merkezi, UNESCO'nun dünya kültür mirası listesinde yer alıyor ve koruma altında. Afonso'nun burada yaptırdığı -ve hâlâ ayakta olan- meşhur Guimarães Kalesi, Portekiz topraklarının Müslüman Endülüs Emevilerinden temizlenmesi sırasında çok önemli bir mevzi olmuş. Afonso'nun askerî başarıları, ona kraliyetin yolunu açmış ve Afonso bağımsız Portekiz'in ilk kralı, Guimarães de Portekiz'in ilk başkenti olmuş. </div>
<div>
<br /></div>
<h2>
Ulaşım</h2>
<div>
<br /></div>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhdafx_iDTz7Z8ria8z_VR79qbgNWjvSdPMK27p98iaUV5z73v3NawQsdEOuulbd5dP710KIRAlF1jWsTL3tNSEA88JvIfLpQ23cSE2anDfi9mA9SXC9xmCVXh5739RQOp6O6eiNqNAzM-S/s1600/20170411_143008-01.jpeg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="900" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhdafx_iDTz7Z8ria8z_VR79qbgNWjvSdPMK27p98iaUV5z73v3NawQsdEOuulbd5dP710KIRAlF1jWsTL3tNSEA88JvIfLpQ23cSE2anDfi9mA9SXC9xmCVXh5739RQOp6O6eiNqNAzM-S/s400/20170411_143008-01.jpeg" width="225" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Guimarães sokakları</td></tr>
</tbody></table>
<div>
Guimarães 160 bin nüfuslu küçük bir kent olduğundan kendi havalimanı yok. Zaten Portekiz'in ikinci büyük kenti Porto'ya ve Porto Havalimanı'na (OPO) yaklaşık 50 km uzakta bulunuyor. Porto'nun merkezinden Guimarães'e trenle ya da otobüsle ulaşım mümkün. Otobüs yaklaşık 1 saat; tren ise yaklaşık 1 saat 15 dakika sürüyor. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Porto Havalimanı'ndan Guimarães'e doğruca giden yolcu servisleri de var. Guimarães yarım günde gezilebilecek bir yer olduğundan, uçak yolculuğu nedeniyle yarısını yitirdiğiniz günü havalimanından doğruca Guimarães'e giderek değerlendirebilirsiniz. Terminal çıkışında, kapının hemen sağında yer alan<i> Get Bus</i> firmasının duraklarını göreceksiniz. Gün içinde uçak saatleriyle uyumlu birkaç yolcu servisi var. 8 avro karşılığında 50 dakika süren bir yolculukla Porto Havalimanı'ndan Guimarães'e hiç duraklamadan gidebilirsiniz. Firmanın internet sayfasına gitmek için <b><u><a href="https://getbus.eu/en/" target="_blank">buraya</a></u></b> tıklayabilirsiniz. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Porto merkezden Guimarães'e trenle gitmek için öncelikle Campanha garına gitmelisiniz. Oradan neredeyse her saat başı kalkan ya da geçen trenlerle Guimarães'e gidebilirsiniz. 2017 itibarıyla biletler tek yön 3,15 avro. Yalnız dikkat: kimi trenler yüksek hızlı olduğundan fiyatları daha farklı olabilir. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Porto merkezden Rede Expresos firmasının otobüsleriyle de gidebilirsiniz fakat firmanın durağını bulmak ilk kez gidenler için oldukça güç olabilir. Bu nedenle otobüs yerine, yeri ve kalkış saatleri düzenli ve belirli olan trenleri yeğlemenizi öneririm.</div>
<div>
<br /></div>
<h2>
Görülmesi gereken yerler</h2>
<div>
<br /></div>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj6PHSO-DC-DCq-pcZlqnevl5SMpXCp9lbZgaT0YP7Chf3135R7Pt86-Tz8bZIpF2HW9Y-ZdSrEnaGlBeyaA-22DeLLArBMRqg_Gzrq7Oe4Q2uwHtmAqgRpk0P6BjbQ2mf004L434A4x8kc/s1600/20170411_143232.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1102" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj6PHSO-DC-DCq-pcZlqnevl5SMpXCp9lbZgaT0YP7Chf3135R7Pt86-Tz8bZIpF2HW9Y-ZdSrEnaGlBeyaA-22DeLLArBMRqg_Gzrq7Oe4Q2uwHtmAqgRpk0P6BjbQ2mf004L434A4x8kc/s320/20170411_143232.jpg" width="220" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Oliveira Meydanı </td></tr>
</tbody></table>
<div>
<b><u>Guimarães Kalesi</u>:</b> Guimarães'in en önemli ilgi merkezi tarihî kalesi. Kalenin çevresinde gelişip büyüyen kent, dar sokakları ve hoş mimarili evleriyle bir ziyareti hak ediyor. Yarım günümü ayırdığıma hiç pişman olmadım. Bilet karşılığı ziyaret edilebilen kale, 10. yy'da inşa edilmiş ve İber yarımadasının batı kesiminin Müslüman Endülüs Emevilerinden temizlenmesinde büyük rol oynamış. Bu askerî başarılar üzerine Guimarãesli komutan Afonso Henriques, Portekiz'in ilk kralı olarak tahta çıkmış. O gün bugündür de Portekiz bağımsız bir ülke olarak İber yarımadasının batı kısmında varlığını sürdürmüş. Bu nedenle burası haklı olarak Portekiz'in doğduğu yer payesini almış. </div>
<div>
<br /></div>
<b><u>Paço dos Duques de Bragança</u>: </b>Bragança Dükleri Sarayı olarak anılan bu yapı kalenin yanıbaşında yer alıyor ve içinde bir müze barındırıyor. Kimi özgün, kimi replika pek çok mobilyayla döşeli odaları gezebiliyorsunuz.<br /><u style="font-weight: bold;"><br />Largo da Oliveira</u>: Oliveira Meydanı şehrin en önemli ve işlek meydanı. Çevresi şirin ve eski yapılarla dolu ve bir de kilisesi var. Buradaki kafe ve restoranların fiyatları diğerlerine oranla biraz daha yüksek olsa da, şehrin tarihî atmosferini en iyi deneyimleyeceğiniz yer burası. Burada bir mola vermeyi ihmal etmeyin.<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
***</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Guimarães'te daha uzun kalacaksanız, bunlar dışında görebileceğiniz bir yer daha sayabilirim: Bölgedeki eski kilise ve manastırlardan getirilen dinî eserlerin sergilendiği Alberto Sampaio Müzesi. Ayrıca şehrin dört bir yanına dağılmış ona yakın tarihî kilise, dinî mimariyi sevenleri düşkırıklığına uğratmayacak cinsten. </div>
<div>
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi901CNQqa9BitHX5GnZOXZaepVDTEjx2ThUhveAryIU11ZOoXSki_Zy1d7vFvu2MiNck0zlLSB9lGIXv0qBdJBACu3nERQNw21QrmfMkdUJ06iOP8zf1Cko-0MM3ZL3W3cQY_2M9UE7w5P/s1600/20170411_142849.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1038" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi901CNQqa9BitHX5GnZOXZaepVDTEjx2ThUhveAryIU11ZOoXSki_Zy1d7vFvu2MiNck0zlLSB9lGIXv0qBdJBACu3nERQNw21QrmfMkdUJ06iOP8zf1Cko-0MM3ZL3W3cQY_2M9UE7w5P/s640/20170411_142849.jpg" width="412" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhbRlbz38HiQiqn2s8e39qVuGp1JsKkJX2fEnr2R5pOdKFK1rUoXLcIngQf6MddF05Ot6bIQumZTUyumeFR3T8KSO-o9qI2N-50SqEKM5iEBI6obmE6b1zSnoLTFOfYRbb5OfbSeGTwKsxw/s1600/20170411_132905.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="900" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhbRlbz38HiQiqn2s8e39qVuGp1JsKkJX2fEnr2R5pOdKFK1rUoXLcIngQf6MddF05Ot6bIQumZTUyumeFR3T8KSO-o9qI2N-50SqEKM5iEBI6obmE6b1zSnoLTFOfYRbb5OfbSeGTwKsxw/s640/20170411_132905.jpg" width="360" /></a></div>
<div>
<br /><div>
<div>
<br /></div>
<h2>
Bir sonraki durak</h2>
</div>
</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Guimarães'ten sonra Minha ilinin merkezi ve en büyük şehri olan Braga'ya geçebilirsiniz. Braga gezi yazısı için <b><u>buraya</u></b> tıklayın.</div>
<div>
<br /></div>
Gezelim Birazhttp://www.blogger.com/profile/09723563569085701226noreply@blogger.com0Guimarães, Portekiz41.44253 -8.291785699999991341.252134999999996 -8.6145091999999917 41.632925 -7.9690621999999909tag:blogger.com,1999:blog-2886364000498429914.post-15641798209896088322017-06-23T21:59:00.001+03:002017-06-26T14:18:13.276+03:00Kazakistan'da yapabileceğiniz 20 ilginç şey<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgobByhTc2O8MIJcMZ1f2FESPzup404io7ctcTpxiGrulyskb8G1kY8Ys5MSqr10nhJUd9yPG7O1EAwzFgzdiMJ9RBFOpEf9mt59XF3OV0K1ODn6WVLcNIUGxI9vIAnlylVhZN2QSCIewMr/s1600/blog+i%25C3%25A7in+g%25C3%25B6rseller.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="900" data-original-width="1600" height="179" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgobByhTc2O8MIJcMZ1f2FESPzup404io7ctcTpxiGrulyskb8G1kY8Ys5MSqr10nhJUd9yPG7O1EAwzFgzdiMJ9RBFOpEf9mt59XF3OV0K1ODn6WVLcNIUGxI9vIAnlylVhZN2QSCIewMr/s320/blog+i%25C3%25A7in+g%25C3%25B6rseller.jpg" width="320" /></a></div>
Dünyanın yüzölçümü bakımından en büyük 9. ülkesi olan Kazakistan başlıbaşına bir dünya. Ülkenin bir ucundan diğer ucuna gitmek uçakla neredeyse 3,5 saat sürüyor. Ülke böylesine büyük olunca, içinde barındırdığı ilginçlikler ve güzellikler de artıyor haliyle.<br />
<br />
Kazakistan'ın toprak büyüklüğü sizi yanıltmasın. Ülke toprakları Türkiye'nin üç katından daha fazla olsa da Kazakistan nüfusu 2017 yılında 18 milyonu yeni aştı. Ülkenin büyük bölümünü dağlar ve bozkırlar kaplıyor. Nüfus ve kentleşme çok seyrek. Şehirler arasındaki mesafeler gezginlerin gözünü korkutacak cinsten. Dahası şehirler Komünist dönemin mimari politikaları nedeniyle geçmişten çok az iz taşıyor. Bu nedenle Kazakistan'da yapabileceğiniz ilginç etkinlikler daha ziyade doğal güzellikler üstüne yoğunlaşıyor.<br />
<br />
<h2>
1. Elmalar şehri Almatı'yı keşfedin</h2>
<br />
Kazakistan'ın eski başkenti ve en büyük şehri Almatı, ülkenin ekonomik ve kültürel merkezi olmayı sürdürüyor. 1,5 milyonu aşan nüfusuyla Orta Asya'nın en önemli şehirlerinden olan Almatı, adını Alma Ata yani Elmaların Atası söyleyişinden alıyor. Köktöbe (Göktepe) ve Kökbazar (Gökpazar) Almatı'da görmeden dönmemeniz gereken yerlerin başında geliyor. Almatı'nın geniş ve yeşil caddeleri araba bakımından biraz kalabalık olsa da şehrin neredeyse tüm caddelerine yayılmış kafe ve restoranlarda Kazak ve dünya lezzetlerini tadarken, Almatı'nın yemyeşil parklarında soluklanabilirsiniz.<br />
<br />
<i><a href="http://www.gezelimbiraz.com/2017/05/almati.html" target="_blank">Almatı gezi yazısı için tıklayın...</a></i><br />
<br />
<h2>
2. Dünyanın en soğuk ve en genç başkentini görün</h2>
<br />
1998 yılında başkentlik payesini Almatı'dan kapan Astana, önceleri Akmola adında küçük ve önemsiz bir kasabayken şimdilerde adından sıkça söz ettiren çağdaş bir başkent... Büyük bir özenle sıfırdan planlanan ve ilmek ilmek işlenerek kurulan gen başkentin silüeti bir Orta Asya kentinden çok Amerikan şehirlerininkini andırıyor. Kışın sıfırın altında 25 C dereceye dek düşen hava sıcaklıkları, Astana'ya haklı olarak en soğuk başkent sıfatını kazandırmış. Anıtsal binaları, zengin müze ve eğlence merkezleriyle sıkılmadan vakit geçirebileceğiniz Astana günübirlik de olsa bir ziyareti hak ediyor.<br />
<br />
<i><a href="http://www.gezelimbiraz.com/2017/06/astana.html" target="_blank">Astana gezi yazısı için tıklayın...</a></i><br />
<h2>
<br />3. Hoca Ahmet Yesevi'ye kabri başında bir dua edin</h2>
<br />
İslam dininin Orta Asya'da Türk toplumları arasında yayılması için büyük çaba harcayan Hoca Ahmet Yesevi, eski adı Yesi olan günümüzün Türkistan şehrinde doğmuş,büyümüş ve eğitim almış bir Türk-İslam bilgini. Tüm yaşamını İslam inancını Türkçe olarak Türk boylarına anlatmaya adamış. Ardında bıraktığı yapıtlar bugün bile hâlâ İslamî başvuru kaynağı olarak kullanılıyor. İşte bu büyük din adamının türbesi Türkistan şehrinde bulunuyor. Almatı ve Astana'nın ardından özellikle Türk ziyaretilerin en çok uğradığı yerlerden olan Türkistan ve Hoca Ahmet Yesevi Türbesi, mutlaka sizin de yapılacaklar listenizde yer almalı.<br />
<br />
<h2>
4. Moğolların yerle bir ettiği Otrar için hüzünlenin</h2>
<br />
Otrar ya da Farab adlarıyla bilinen bu kadim şehir Türk-İslam kültürünün serpildiği ve en parlak dönemlerini yaşadığı kentti. Ünlü bilgin Farabî'yi çıkartan şehir olan Otrar İpek Yolu'nun en önemli merkezlerinden biriydi. Ancak tüm Asya'ya yıllarca kâbusu yaşatan, geçtikleri yerlerde taş üstünde taş; omuz üstünde baş bırakmayan Cengiz Han'ın Moğol ordularının gazabı en çok Otrar'a dokundu. Tamamen yerle bir edilen kent bir daha asla yeniden kurulmadı. Bugün onlarca kilometrekareye yayılan eski şehir kalıntıları UNESCO kültür mirası olarak koruma altında. Otrar'ın yıkımıyla kültür dünyamızdan nelerin silindiğini yapacağınız turda rehberiniz size anlatacaktır. Otrar'ın kaltıntıları Güney Kazakistan'da Türkistan ve Çimkent şehirleri arasında bulunuyor.<br />
<br />
<h2>
5. Altın Emel'de şarkı söyleyen kumları dinleyin</h2>
<br />
Kumların şarkı söylemesi her ne kadar kulağa masallardan fırlamış bir ayrıntı gibi gelse de böyle bir doğa olayı var. Güçlü rüzgârların kumları yığarak kum tepeleri oluşturması ve rüzgârın bu kumullara sürtünmesi sonucu ıslığa, homurtuya veya vızıltıya benzer sesler ortaya çıkabiliyor. Bu nedenle bu doğa olayına ıslık çalan kum, havlayan kum vb gibi adlar da verilebiliyor. Kazakistan'ın şarkı söyleyen kumulları ülkenin güneydoğu bölgesinde Almatı'ya araçla birkaç saat uzakta bulunan Altın Emel Ulusal Parkı içinde yer alıyor. Parktaki kum tepelerinin yüksekliği 150 metreyi, uzunlukları 1,5 kilometreyi bulabiliyor. Ancak elbette tepelerin yükseklikleri ve biçimleri rüzgârın yönüne de gücüne göre durmaksızın değişiyor. Rüzgâr ve kumların ürettiği ses ise zaman zaman 105 desibele dek çıkabiliyor. <br />
<br />
<h2>
6. Şarın Kanyonu'nda doğanın gücünü görün</h2>
<br />
Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Büyük Kanyon'un dünyanın en büyüğü olduğunu az çok her gezgin bilir de; ikincisi nedir, hangisidir, nerededir diye kimse düşünmez. Evet, uzaklarda aramayın. Kazakistan'daki Şarın Kanyonu, dünyanın en büyük ikinci kanyonu. Almatı'dan yaklaşık 2 saat uzaklıkta, Çin sınırına yakın bu vadinin karakteristik kırmızı taşı ve toprağı doğaseverler için etkileyici manzaralar sunuyor. Her geçen gün turistler arasında daha bilinen bir yer haline gelen Şarın Kanyonu için Almatı'dan rehberli ve rehbersiz turlar düzenleniyor. Bir akarsunun yeryüzünde yapabildiği değişikliği görünce şaşıracaksınız.<br />
<h2>
<br />7. Yok olan bir denizin yasını tutun</h2>
<br />
Yeryüzünün yakın tarihteki en büyük doğal felaketlerinden biri olarak Aral Gölü'nün kuruması gösteriliyor. İnanması güç olsa da eski atlaslarda Aral Denizi olarak anılan Aral Gölü'nün kurumasının nedeni olarak önce Amerika'yı sonra da Rusya'yı gösteriliyor. ABD, İş Savaş döneminde Avrupa'ya pamuk ambargosu uyguladığı için Ruslar Aral Gölü çevresindeki arazilere pamuk ekimine başlıyor ve 1930'larda oldukça kârlı ve başarılı bir noktaya erişiyorlar. Ancak yanlış ve ölçüsüz sulama politikaları nedeniyle 1950'lerde çevre sorunları baş gösteriyor. Aral Gölü'nün su düzeyi 1970'lerden başlayarak çok hızlı bir biçimde düşüyor. Gölün alt bölümlerindeki su yüzey suyuna oranla daha tuzlu olduğu için açığa çıkan su hem bir işe yaramaz oluyor; hem de hızla iklimi ve toprağı kuraklaştırıyor. Yüksek tuz oranı nedeniyle gölün tüm balık varlığı yok oluyor. 2014 yılındaki yağışsız mevsimde gölün ilk kez tümüyle kuruduğuna tanık olunuyor. Alınan önlemler ve yapılan barajlarla şimdilik göl ilk halinin %10'luk bir yüzölçümüyle de olsa varlığını sürdürüyor. UNESCO'nun girişimleriyle 2025 yılına dek gölü yeniden diriltme tasarıları ortaya koyulduysa da şimdilik uygulanabilirliği olası görülmüyor. Göle en yakın büyükşehir olan Kızılorda'ya yolunuz düşerse Aral'ı ziyaret edip, en yakın su birikintisine onlarca kilometre uzaklıkta toprağa gömülmüş gemi enkazlarını fotoğraflayabilirsiniz.<br />
<br />
<h2>
8. Baykonur'da bir roketin uzay yolculuğuna tanıklık edin</h2>
<br />
Baykonur Uzay Üssü, Sovyet Rusya'nın uzay araştırmaları için kurduğu bir merkez. Kazakistan Sovyetler Birliği'nden ayrılıp bağımsızlığını kazandığında üs Kazakistan sınırları içinde kalsa da, Baykonur'un işletmesi tümüyle Rusya'da. Baykonur'a girmek için özel izin gerekiyor. Baykonur Uzay Üssü hâlâ etkin olarak uzay araştırmalarında kullanılmakta ve uzaya gönderilen uydular ve uzay araçları hâlen buradan gönderilmekte. Bizim Göktürk uydularımız da Kazakistan'dan uzaya fırlatılmıştı. Geçmişte gerçek konumu bir sır gibi saklanan üssün gerçek konumunu Amerikan ajan uçakları açığa çıkarmıştı. Şimdi bu gizlilikten oldukça uzak olsa da Baykonur'da uzay aracı ve uydu fırlatılışlarını özel seyir bölgelerinden izlemek için oldukça meşakkatli bir izin süreci gerektiriyor fakat çevre köylerden herhangi birinde durup gökyüzüne bakarak da bu gösteriye tanıklık edebilirsiniz. Zira Baykonur bölgesi uçsuz bucaksız düzlüklere sahip ve görüntünüzü engelleyecek neredeyse hiçbir şey yok. Üssün hemen dışında bir müze var ve burada uzay çalışmalarıyla ilgili bilgiler edinebiliyorsunuz. Baykonur, uzaya giden ilk insanlı araç da dahil olmak üzere, çok sayıda başarılı uzay yolculuğunun başlangıç noktası olarak Kazakistan'ın en ilginç yerleri arasında yerini alıyor. Size düşen, uzay aracı fırlatılış takvimini takip edip, sözkonusu tarihlerde Baykonur'a gitmek!<br />
<h2>
<br />9. Dünyanın en büyük poligonu Semey'i gör</h2>
<br />
Sovyet Rusya'nın gizli şehirleri hâlen dünyanın en gizemli konularından biri malûm. Bu şehirler haritalarda yer almıyor, adları yol tabelalarında gösterilmiyor, şehir sakinleri dışında kimsenin giriş-çıkışına izin verilmiyor ve dahası bu şehirler hiç yoklarmış gibi davranılıyor. Soğuk Savaş sonrasında bu şehirlerin büyük çoğunluğu yıkıldı ya da kamuya açıklandıysa da altlarından askerî karargâhlardan ya da değerli maden yataklarından başka bir şey çıkmadı. Ancak Semey bunlardan biri değil. Rusça adı Semipalatinsk olan bu şehir dünyanın en büyük poligonlarından yani atış alanlarından biri. 1949 ile 1989 yılları arasında burada 546 nükleer bomba ve füze atışı denemesi yapılmış. Bunlardan 340'ı yeraltında, 116'sı ise gökyüzünde atmosferde gerçekleştirilmiş. Atılan bombaların toplamda Hiroşima'nın 2500 katı büyüklüğe sahip olduğu hesaplanıyor. Semey'in hemen çevresindeki boş arazilerde göze çarpan devasa çukurlar, kraterler, yarıklar ve çatlaklar işte bu nükleer atış denemelerinin birer yadigârı. Bugün buralara yağmur suları dolmuş ve doğanın bir parçası hâline gelmiş gibi görünseler de bölgedeki kanser, sakat doğum ve kısırlık oranları hâlâ bir hayli yüksek. Semey, Sovyet Rusya'nın tek atış alanı değil. Buna benzer pek çok yerde nükleer denemeler yapılmış. Ancak hiçbir zaman bir yerleşim yerine bu kadar yakın bir nokta seçilmemiş. 200 binlik bir nüfusa sahip Semey'in halkı hiçbir zaman bu konuyla ilgili bilgilendirilmemiş. Denemeler sırasında ne şehir tahliye edilmiş, ne de bir uyarı yapılmış. Zaten şehir halkının şehri terk etmesi yasak olduğundan kimsenin yapabilecek bir şeyi de yokmuş.<br />
<br />
<h2>
10. Kayınlı Gölü'nde bir doğa yürüyüşüne çık</h2>
<br />
Kayınlı Gölü'ne Kazaklar Kayındı Köli diyorlar. Çünkü bizdeki -li -lı ekleri Kazakçada -di -dı oluyor. Kayınlı adının kayın ağaçlarıyla doğrudan ilgisi var. 1911 yılındaki bir depremde bölgede büyük toprak kaymaları yaşanmış. Bu göl de bu sayede oluşmuş. Toprak yığınları çukurluk bölgenin önünü kapayınca kayın ormanına biriken yağmur suları dünyanın en masalsı göllerinden birini oluşturmuş. Suyun ortasında kalan ağaçlar ölseler de, gövdeleri henüz çürümemiş ve hâlâ dimdik suyun içinde durmaktalar. Dışarıdan zaten güzel bir manzarası olan göl, suyun altında daha da etkileyici görüntüler sunuyor. Ancak suya dalmak her yiğidin harcı değil. Turkuvaz mavisi sular her ne kadar insanı cezbetse de su sıcaklığı yazın bile 6 derece dolaylarında seyrediyor. Almatı'dan 320 km uzakta bulunan Kayınlı Gölü, ulaşım güçlüğü nedeniyle henüz pek bilinmiyor ve olası ziyaretçilerini şimdilik Büyük Almatı ve Kolsay göllerine kaptırıyor.<br />
<h2>
<br />11. Tamgalı'da taşlara kazınan öykülerin peşine düş</h2>
<br />
Tamgalı Tas yani Damgalı Taş olarak anılan bölge İ.Ö. 3000'lerden başlayarak bölgede yaşayan insanların taşlara kazıdığı dinsel ve kültürel figürlerden oluşuyor. Açık bir alandaki yüzlerce taş ve kayaya kazınan figürlerden bugüne dek yaklaşık 5000 tanesi saptanmış. Figürlerin en gençlerinin yaklaşık 1300'lerde Budist (Burkancı) Uygurlar tarafından kazınmış olduğu düşünülüyor. Bunlardan<br />
üçünün Buda'yı yani Uygurların deyimiyle Burkan'ı simgelediği anlaşılmış. Diğer figürler arasında insanlardan hayvanlara yüzlerce değişik figür betimlenmiş. Taşlardaki damgaların yani figürlerin birbirleriyle bir ilgisi yok. Bir bütünün parçası değiller. Tarihin çeşitli dönemlerinde çeşitli topluluklarca yapılmışlar. Buradan bu bölgenin geçmişten beri dinî öneme sahip olduğu ve bunun kuşaktan kuşağa aktarıldığı anlaşılıyor. 1300'lerden itibaren buranın dinsel önemini yitirmesi ve artık yeni figürlerin kazınmamasının nedeni olarak bölge halkının İslam inancını benimsemiş olması ve eski inançlarını terk etmesi gösteriliyor. Almatı'ya 170 km uzaklıkta yer alan Tamgalı'ya rehberli turlar düzenleniyor.<br />
<h2>
<br />12. Kazakistan mutfağında gurmeliğini konuştur</h2>
<br />
İklimi sebze yetiştiriciliğine hiç mi hiç uygun olmayan Kazakistan'ın mutfağı büyük ölçüde et üzerine kurulu. Koyun eti, sığır eti, at eti ve daha seyrek kullanılan deve eti, Kazak mutfağının bel kemiğini oluşturuyor. Balık ve tavuk eti fazla yaygın değil. Besbarmak (beşparmak), şaşlık (şiş kebap) ve baursak (bağırsak) Kazak yemeği denince ilk akla gelenler. Mayalanmış at sütünden yapılan geleneksel içecek kımızı da unutmamak gerek. Kazaklar at sütünü taze olarak da içiyor. Kazaklar da Sünni Müslüman olmasına karşın at etini helâl sayıyor ve her çeşidini severek tüketiyor. Eğer hassasiyetiniz varsa bir yemeği yemeden önce içindeki etin ne olduğunu mutlaka sorun! Bu arada Kazak mutfağını Kazak yemeklerinden ibaret sanmayın; yanılırsınız. Kazakistan'da Kazaklar dışında Ruslar, Özbekler, Tatarlar, Uygurlar, Koreliler ve Almanlar yaşıyor. Bu azınlıklıkların her birinin kendi mutfak kültürleri var ve şehrin her yerinde bu halkların restoranlarına rastlayabilirsiniz!<br />
<h2>
<br />13. Bir Kazak yurdunu ziyaret et</h2>
<br />
Ataları göçebe olan Kazaklar, bugün artık büyük oranda yerleşik yaşama geçmiş durumda. Ancak hâlâ kırsal kesimlerde göçebe yaşam biçimini sürdüren büyük aileler, boylar var. Yurt adını verdikleri keçeden yapılma yuvarlak biçimli otağlarda yaşıyorlar ve hayvancılık yapıyorlar. Sürülerinin besin ve su gereksinimlerine göre bir bölgeden diğerine göç ediyorlar. Genelde dağlık bölgelerin arasına sıkışmış yüksek düzlüklerde yani yaylalarda konaklayan göçebe Kazaklara dağ gezilerinde, doğa yürüyüşleri sırasında denk gelebilirsiniz. Son derece konuksever olan göçebe Kazakların size ikramda kusur etmeyeceğinden emin olabilirsiniz. Ancak hızla ticarileşen dünyamızda bu göçebe kültür bile kazanç kapısı haline getirilmiş. Sizin bireysel olarak göçebe boylarla iletişime geçme şansınız yoksa, aracı şirketlerle anlaşarak bir boyun yurdunda geceleme fırsatını ücreti karşılığında yakalayabilirsiniz.<br />
<br />
<h2>
14. Korgaljın'da kuş gözlemciliğine çık</h2>
<br />
Korgaljın, başkent Astana yakınlarında yer alan bir kuş cenneti. Tengiz Gölü ve çevresindeki sulak alanları kapsayan Korgaljın, Orta Asya'daki en önemli doğal koruma alanlarından biri. Bu nedenle Astana'ya yolu düşen doğaseverler mutlaka 2 saatlik bir yolculuğu göze alarak buraya uğramalı. Her yıl göçmen kuşların dinlenme ve üreme amacıyla durakladığı Korgaljın toplamda yıllık yaklaşık 15 milyon kuşa evsahipliği yapıyor. Korgaljın'ın en ilginç özelliklerinden biri pembe flamingoların uğradığı yerler arasında dünyadaki en kuzey nokta olması. Pembe flamingolar dışında Korgaljın'a turnalar, pelikanlar ve hatta kuğular uğruyor. Eğer kuş gözlemciliğine ilgi duyuyorsanız dürbününüzü ve fotoğraf makinenizi kapıp Korgaljın'a koşun! Astana'dan günübirlik rehberli turlar bulunuyor.<br />
<br />
<h2>
15. Kış sporlarında yeteneklerini ölç</h2>
<br />
Dünyanın hiçbir denize kıyısı olmayan sayılı ülkelerinden biri olan Kazakistan'ın neredeyse tüm bölgelerinde karasal iklim egemen. Bu nedenle kışlar ülke genelinde oldukça çetin ve karlı geçiyor. Özellikle Almatı, geçmişte yapılan yatırımlarla Sovyet Rusya'nın en önemli kayak merkezlerinden biri olmuş. Hâlâ ayakta olan ve etkin olarak kullanılan Medeu Kayak Merkezi, Almatı'nın en bilinen turistik noktalarından biri. Her yıl gerek kış oyunlarına evsahipliği yapan; gerekse hobi amaçlı gelen kayakseverleri ağırlayan Medeu Buz Pisti kayak yapmasanız bile sunduğu kartpostallık görüntüler için bile ziyaret edilmeye değer. Burada bugüne dek 180'den fazla dünya rekoru kırılmış. Bir diğer ilginç özelliği ise dünyanın olimpik boyutlardaki en yüksek rakımdaki buz pisti olması. (1691 m) Medeu'dan daha yüksekte bulunan Şimbulak ise (2510 m) dünyaca ünlü bir diğer kayak merkezi. Medeu'dan araçla 1 saat sürüyor. Teleferikle bu süre neredeyse 4 katı kısalıyor. Kaymayı biliyorsanız, mutlaka ziyaret etmeye değer!<br />
<br />
<h2>
16. Kolsay göllerine at sırtında bir yolculuk yap</h2>
<br />
Kolsay Gölleri, Şarın Kanyonu'nun yanıbaşında, yukarıda adı geçen Kayınlı Gölü'ne oldukça yakın mesafede bulunan 3 adet dağ gölü. Ulaşımı biraz güç olduğundan pek bilinmeyen yerlerden. Aslında göllerden ilkine ulaşım son derece kolay. Kolsay 1 olarak adlandırılan bu gölün yolu var ve karayolu kullanarak araçla dibine dek gelebilirsiniz. Ancak Kolsay 2 ve Kolsay 3 için aynı durum sözkonusu değil. Kolsay 1'den sonra karayolu bitiyor. Kolsay 2'ye giden 9 kilometrelik yolu aşmak için bu noktadan sonra dağyolundan ya yürüyerek ya da at sırtında gitmeniz gerekiyor. Göller içinde en güzel manzaraları Kolsay 2 sunuyor. Kolsay 3'e gitmek içinse buradan bir 6 kilometre daha gitmek gerekiyor. Kolsay 1 ve Kolsay 2 gölleri, balık avlamayı sevenler için biçilmiş kaftan. Gölden tutacağınız taze alabalıkları hemen oracıkta kızartarak karnınızı doyurabilirsiniz. Kolsay 3'te fazla balığa rastlanmıyor fakat Kolsay 3'ün çevresi yaban hayvanlarını ve kuşlarını gözlemlemek için muhteşem bir yer. Dağkeçisi, geyik, porsuk ve tilkilerle yakın temas kurarak muhteşem fotoğraflar yakalayabilirsiniz. Kolsay 1 - 1700, Kolsay 2 - 2250, Kolsay 3 ise 2650 metre yükseklikte yer alıyor. Yalnızca Kolsay 1 ve 2 arasını kat etmek yürüyerek ya da at sırtında olsun neredeyse tüm günü aldığı için Kolsay göllerine ziyaretinizi konaklamalı biçimde tasarlamanız gerekiyor. Almatı'dan tur satın alabileceğiniz gibi, bireysel olarak da gelebilirsiniz. Yolüstündeki köylerde temiz ve uygun fiyatlı konukevleri bulunuyor. <br />
<h2>
<br />17. Kazak kartalıyla tanış</h2>
<br />
Kartal, Kazak kültürünün en önemli simgelerinden biri. Kazakistan bayrağının üstünde bile kartal figürünün yer aldığını gözönünde bulundurursak kartalın Kazaklar için nasıl bir anlam ifade ettiğini herhalde daha iyi anlayabiliriz. Günümüzde artık daha ziyade kültürel bir anlam kazanan ve spor amaçlı olarak kartal yetiştiriciliği ve kartalla avlanma, geçmişte bir yaşamsal gereklilik olarak neredeyse her ailenin erkeği tarafından yapılırmış. Berkutçu (Kazakça: Berkutşi) denen kartal terbiyecileri, yavruyken edindikleri kartalları eğiterek zorlu avlara alıştırıyorlar. Dahası kartalları at sırtından yönetiyorlar. Erişkinlikte kanat açıklıkları 2,5 metreyi bulan kartalları yönetmek hiç de göründüğü gibi kolay bir iş değil. Tavşandan tilkiye, porsuktan kurda çok sayıda hayvanı yakalayabilme beceresine sahip olan kartalların avlarını yakından izlemek mümkün. Her yıl tarihi değişse de, Kazakistan Ulusal Spor Şenlikleri'nde kartal yetiştiricileri gösteriler sunuyor. Kasım ve şubat ayları kartalları gözlemlemek için en ideal dönem. Zira yazın kartallar tüy döküyor ve bu nedenle av için kullanılmıyor. Kartallarla av, ülke genelinde pek çok küçük köyde uygulanıyor ve yakalanan hayvanların daha ziyade derilerinden yararlanılıyor.<br />
<br />
<h2>
18. Dombıranın ezgisine kulak ver</h2>
<br />
Birkaç yıl önce bir Facebook sayfasının "Dombıram" adlı Kazakça şarkıyı paylaşmasının ardından tam anlamıyla bir patlama yaratan dombıra, kan çektiğinden midir bilinmez, ezgisiyle biz Türklerin çok hoşuna gitti. Televizyon programlarına fon müziği mi olmadı, telefonlarımıza zil sesi mi yapılmadı... Seçim propagandalarında seçim müziği olarak bile kullanıldı dombıra... Telli bir çalgı olan dombıra, Kazakistan'ın ulusal çalgısı ve kültürel simgelerinden biri. Bizde sokak çalgıcıları caddelerde, metrolarda nasıl gitar ya da klarnet çalıyorsa, Kazakistan'da da dombıra çalınıyor. Coşturucu ve hareketlendirici ezgisiyle insanın kanını kaynatan dombırayı memleketinde dinlemek için gitmeniz gereken yer Kazakistan.<br />
<h2>
<br />19. Hazar Denizi'ni keşfe çık</h2>
<br />
Batı Kazakistan, Astana ve Almatı'nın bulunduğu doğu kesimine oranla çok daha seyrek nüfuslu bir bölge. Hazar Denizi'ndeki doğalgaz yatakları sayesinde ufak birer kasabayken son yıllarda hızla büyüyerek şehir haline gelen birkaç yerleşim dışında Batı Kazakistan'da önemli bir ziyaret merkezi yok. Batı Kazakistan'ın en önemli şehirleri Aktav ve Atırav. Atrıav denizden biraz içeride yer alsa da Hazar Denizi'nin etkisinde. Gerek iklim, gerekse Hazar'ın jeolojik yapısı nedeniyle bölgeden yaz ve deniz turizmi konusunda yeterince yararlanılamıyor. Yine de son zamanlarda yapılan yapay kumsallarla, oteller ziyaretçilerini bekliyor. Fakat Hazar Denizi'ni ziyaret etme sebebiniz ille de deniz keyfi olmasın. Bu bölgeye özgü Hazar foklarını, flamingoları, balıkçılları ve kuğuları doğal ortamlarında gözlemlemek için Kazakistan'ın Hazar kıyılarına, özellikle Tülen adalarına gelmelisiniz. Bunun dışında Hazar bölgesine yayılmış bazı köyler Türk-İslam tarihi için çok önemli. Beket Ata, Şapak Ata ve Şopan Ata türbeleri gizemli hikâyeleri ile ziyaretçilerini bekliyor.<br />
<br />
<h2>
20. Denizi olmayan ülkenin diğer göllerini keşfet</h2>
<br />
Kazakistan hiç bir açık denize kıyısı olmayan 45 ülkeden biri. Hazar Denizi teknik olarak bir göl olduğu için Kazakistan aslında hem denizli hem denizsiz, nevi şahsına münhasır bir ülke! Suya duyduğu özlem nedeniyle Kazakistan, denizsizliğin hüznünü gölleriyle avunarak unutuyor. Bir zamanlar dünyanın en büyük dördüncü gölüyken artık neredeyse tümüyle kuruyan Aral da Kazakların mazisinde bir yara. Bu nedenle göllerini ve göl çevrelerindeki ekosistemleri korumak için önlemler alıyorlar. Hazar, Aral ve yukarıdaki maddelerde adı geçen Tengiz, Kolsay ve Kayınlı göllerinin dışında Kazakistan'da daha birçok göl var. Ve hepsi kartpostallık görüntüleriyle doğaseverleri ve fotoğrafçıları bekliyor. Ülkenin orta batısında bulunan dünyanın 13. büyük gölü Balkaş, Çin sınırlarına yakın Alaköl (Alagöl), bir zamanlar dinazorların kıyısında yaşadığına inanılan Zayşan, 1447 metre rakımlı, ülkenin doğudaki en büyük göllerinden Markaköl, Almatı'ya 70 km uzaklıkta, yine bir deprem sonucu toprak kaymasıyla oluşan Esik, Almatı'nın sayfiye yerleri olarak anılan Kapşagay ve Büyük Almatı gölleri Kazakistan geziniz sırasında mutlaka görmeniz gereken yerler.<br />
<br />
<div style="text-align: center;">
***</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
Bu maddelerden kaçını gerçekleştirdiniz ya da gerçekleştirmeyi düşünürsünüz? Yorumlarınızı ihmal etmeyin! </div>
Gezelim Birazhttp://www.blogger.com/profile/09723563569085701226noreply@blogger.com0Kazakistan48.019573 66.9236839999999826.195413000000002 25.615089999999981 69.843733 108.23227799999998tag:blogger.com,1999:blog-2886364000498429914.post-89963520366685980342017-06-23T01:31:00.000+03:002017-06-24T15:01:22.900+03:00Kazakistan'a nasıl gidilir?<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj0cI4MiTXoNBnvjHy04MLfdlznXMeNUSNnbnomnGnOT4klAqGq6Uj5EaMjm-rcww9eLJ_puvqIIPTLml2cI-XT50FBAv0ns4XBkrWThKd0kwqn4UFxySz0iZWwR_RgKEndACDMp0qIqOkS/s1600/blog+i%25C3%25A7in+g%25C3%25B6rseller.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="900" data-original-width="1600" height="180" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj0cI4MiTXoNBnvjHy04MLfdlznXMeNUSNnbnomnGnOT4klAqGq6Uj5EaMjm-rcww9eLJ_puvqIIPTLml2cI-XT50FBAv0ns4XBkrWThKd0kwqn4UFxySz0iZWwR_RgKEndACDMp0qIqOkS/s320/blog+i%25C3%25A7in+g%25C3%25B6rseller.jpg" width="320" /></a></div>
Dost ve kardeş ülke Kazakistan'a gitme fikri mi düştü aklınıza? Bize mesafe olarak çok uzak görünse de; gönül bağı olarak çoook yakın olan bir ülke Kazakistan... Mesafeler gözünüzde büyümesin, Kazakistan'a gitmek çok kolay!<br />
<br />
Aynı soydan geliyor, aynı dilin iki farklı lehçesini konuşuyoruz. Tarih yollarımızı bin yıldan uzun bir süre önce ayırsa da gönül bağı hâlâ tüm kuvvetiyle varlığını sürdürüyor.<br />
<br />
<h2>
Vize yok!</h2>
<br />
Dost ülke Kazakistan ile yapılan anlaşmalar çerçevesinde Türk vatandaşları Kazakistan'a seyahatlerinde vizeden muaflar. Bir başka deyişle Kazakistan biz Türk vatandaşlarından <b>vize istemiyor. </b>Eğer geçerli bir pasaportunuz varsa, ilk uçağa atlayıp Kazakistan'a gidebilirsiniz.<br />
<br />
Dikkat etmeniz gereken iki husus var. Birincisi, Kazakistan'da kalacağınız süre, ilk giriş tarihinizden itibaren 30 günü aşmamalı. Eğer tasarladığınız seyahat 30 günü aşacaksa Kazakistan büyükelçiliği ya da başkonsolosluğuna başvurarak ziyaret amacınıza uygun (eğitim, çalışma vb) bir vize almanız gerekiyor.<br />
<br />
İkinci husus ise pasaportunuzun iyi durumda olması. Kazak yetkililer ülkeye girişlerde yırtık, aşırı derecede yıpranmış, eprimiş, buruşmuş vb pasaportları geri çevirebiliyor.<br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg3ji9BBltBk63VGQRk5y5U5lP2AXMXdy-plX4aCgmSQI15lsQevt5ELFZ6Z-cuBuIPcOp_o9x1WxpQJsMi4EldsjYz6Aze_7APOA7jNjjN163reUrHs6lsdz4Ct8b_u4mEZ0uR-RdY5i41/s1600/20170623_013647.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="900" data-original-width="1600" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg3ji9BBltBk63VGQRk5y5U5lP2AXMXdy-plX4aCgmSQI15lsQevt5ELFZ6Z-cuBuIPcOp_o9x1WxpQJsMi4EldsjYz6Aze_7APOA7jNjjN163reUrHs6lsdz4Ct8b_u4mEZ0uR-RdY5i41/s400/20170623_013647.jpg" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Kazakistan'da pasaportunuza vurulan giriş-çıkış damgası</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<h2>
Yer bildirimi </h2>
<br />
Eski Sovyet geleneklerinden biri olarak Kazakistan'a giriş yapan tüm yabancıların göç polisine konaklayacakları adresi bildirmesi gerekiyor. <b>Registrasyon </b>denen bu kural ve Kazakistan içinde bir kentten bir kente seyahat eden Kazakistan yurttaşlarını bile kapsıyor. Eğer bir turistseniz ve ülkede 5 günden fazla kalacaksanız göç polisine <b>bu bildirimi yapmak zorundasınız</b>. 5 günden az kalacaklar için böyle bir zorunluluk yok. Yalan beyanın ya da bildirimde bulunmamanın ülkeye giriş yasağı hatta hapse kadar yolu var. Özellikle Rusya'da bu işten başı ağrıyan çok fazla kişiyle karşılaştım. O yüzden dikkatli olun!<br />
<br />
Ocak 2017 itibarıyla, Türk vatandaşlarına bu bildirimi havalimanlarında yapma kolaylığı sağlanmış durumda. 5 günden uzun kalacaksanız bunu bildiriyorsunuz ve 1 aylık serbest dolaşım izni alabiliyorsunuz.<br />
<h2>
<br />Kazakistan'a uçan havayolları</h2>
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjcTDUqsr4DNJW_HRnMc7d-V_PZQ11rZ1Ek2EQkiYPu4OswvFNCMP0wB0TfcODm-t9dZCg61ouvcpW0TUVGhejuio7ukpPJkoHwnB61f7fD-pPNjmaj-yIq6ZmTOz-6hQ4DsbZuhQG8VVoj/s1600/20170129_173721.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjcTDUqsr4DNJW_HRnMc7d-V_PZQ11rZ1Ek2EQkiYPu4OswvFNCMP0wB0TfcODm-t9dZCg61ouvcpW0TUVGhejuio7ukpPJkoHwnB61f7fD-pPNjmaj-yIq6ZmTOz-6hQ4DsbZuhQG8VVoj/s320/20170129_173721.jpg" width="240" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Air Astana'nın Almatı - İstanbul uçağı</td></tr>
</tbody></table>
Türkiye tarafından Kazakistan'a yoğun bir yolcu akışı olmasa da, Kazakistan tarafından Türkiye'ye tam tersi bir durum sözkonusu. Kazaklar başta yaz tatili ve ticaret olmak üzere tüm yıl boyunca ülkemize akın ediyorlar. Başta bizim millî havayolu şirketimiz Türk Hava Yolları ve Kazakistan'ın millî havayolu şirketi Air Astana olmak üzere, Pegasus, AtlasGlobal, Scat her gün onlarca tarifeli seferle iki ülkeyi birbirine bağlıyor.<br />
<br />
<br />
<ul>
<li><b>Türk Hava Yolları:</b> (IST) İstanbul Atatürk Havalimanı ile Almatı (ALA) ve Astana (TSE)</li>
<li><b>Air Astana:</b> (IST) İstanbul Atatürk Havalimanı ile Almatı, Astana ve Aktav (SCO) ve Atırav (GUW)</li>
<li><b>Pegasus:</b> (SAW) İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı ile Almatı</li>
<li><b>AtlasGlobal:</b> İstanbul Atatürk Havalimanı ile Astana, Aktav, Çimkent (CIT) ve Karagandı (KGF) </li>
<li><b>SCAT: </b>İstanbul Atatürk Havalimanı ile Aktav arasında aktarmasız uçuşlar gerçekleştiriyor.</li>
</ul>
<br />
Bunun yanısıra, Ukrayna Havayolları'nın Kiev üzrinden, Azerbaycan Havayolları'nın Bakü üzerinden, Aeroflot'un Moskova üzerinden çok uygun fiyatlara aktarmalı seferlerini de yakalayabilirsiniz!<br />
<br />
<br />Gezelim Birazhttp://www.blogger.com/profile/09723563569085701226noreply@blogger.com14Kazakistan48.019573 66.9236839999999826.195413000000002 25.615089999999981 69.843733 108.23227799999998tag:blogger.com,1999:blog-2886364000498429914.post-89997984760531388702017-06-22T00:43:00.001+03:002017-09-23T16:22:44.475+03:00Astana<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiuLFNHIsFM6MStAhOIIz-UkZY6SD8yiOMqmjnaoFJBk4NhftM-r-9k5AwNfAZAFtF33XCNmXYFDcbn4PKHszv7NmZmx1mUa3reXe6Ht-lyjVAnoZgwRRFBd12ZuiVDBU2FK6eD4nXH9Q-1/s1600/20151126_180238.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="900" data-original-width="1600" height="180" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiuLFNHIsFM6MStAhOIIz-UkZY6SD8yiOMqmjnaoFJBk4NhftM-r-9k5AwNfAZAFtF33XCNmXYFDcbn4PKHszv7NmZmx1mUa3reXe6Ht-lyjVAnoZgwRRFBd12ZuiVDBU2FK6eD4nXH9Q-1/s320/20151126_180238.jpg" width="320" /></a></div>
Dünyanın en genç ve en soğuk başkenti Astana! Kendini gezginlere ve müstakbel ziyaretçilerine işte böyle tanıtıyor Kazakistan'ın çiçeği burnunda başkenti...<br />
<br />
1998 yılının Aralık ayında, başkentlik payesini Almatı'dan devralan Astana, bozkırın ortasında ufak bir kasabayken, şimdi çağdaş mimarisiyle ve 1 milyona dayanan nüfusuyla Orta Asya'nın en önemli kentlerinden biri haline geldi.<br />
<br />
Astana'da neler yapılır, nerelere gidilir, ne yenir, ne içilir bunlara geçmeden önce gelin isterseniz biraz kitabî bilgi vereyim.<br />
<br />
<h2>
Başkentliğin kısaca hikâyesi</h2>
<br />
Hükûmet merkezinin uzun yıllar Kazaklara başkentlik yapan Almatı'dan, Akmola denen küçük bir kasabaya taşınacağı açıklandığında herkes son derece şaşırmış. Ama resmî belgelerde ve kitaplarda yazmasa da herkes az çok biliyor gerçek nedeni...<br />
<br />
Kazakistan bilindiği üzere, yüzölçümü bakımından dünyanın 9. büyük ülkesi. Eski başkent Almatı ise ülkenin en güneyinde, Kırgızistan sınırına yakın bir noktada bulunuyor. Değişikliğe gerekçe olarak işte bu sunuluyor: Başkenti ülkenin daha merkezî bir bölgesine taşımak. <br />
<br />
Ama bir de gelin, şu dedikodulara kulak verelim:<br />
<br />
<br />
<ul>
<li>Kazakistan nüfusunun %25'ine yakınını Slav kökenli Ruslar oluşturuyor. Bu Rus nüfusu, ağırlıklı olarak Kazakistan'ın kuzey kesimlerinde Pavlodar, Petropavl, Öskemen, Kostanay gibi kentlerde yaşıyor ve bu kesimde Kazak nüfus oranı oldukça düşük. Nursultan Nazarvayev'in ayrılıkçı halk hareketlerinin ve Rusya'nın olası ilhak girişimlerinin önüne geçmek düşüncesiyle başkenti daha kuzeye, Kazak nüfusun az olduğu bir bölgeye taşıdığı söyleniyor. Son yıllarda Kırım'ın Rusya tarafından nasıl ilhak edildiğine bakarsak, bu karar pek isabetli görünüyor.</li>
</ul>
<ul>
<li>Almatı'nın altyapısı artık artan nüfusla baş edemez hale geldiği için, Nazarbayev'in yeni bir ilgi merkezi yaratmaya karar verdiği söyleniyor. İç göç gelişmekte olan tüm ülkelerin ortak sorunu. Bu nedenle Almatı'yı tek merkez olarak büyütmek yerine, sıfırdan bir kent kurularak, insanlara bir başka seçenek sunulmuş. Astana'nın nüfusunun 850 bin olduğunu düşünürsek, Almatı'nın 850 bin kişilik göç almasının önüne geçilmiş diyebiliriz.</li>
</ul>
<ul>
<li>Almatı, deprem bölgesinde bulunuyor. İşte bu şanssız konumu nedeniyle tarihi boyunca hep büyük depremlere maruz kalmış. Tıpkı İstanbul gibi, Almatı'da da belirli aralıklarla büyük depremler oluyor. Olası bir depremde ülkenin yönetim birimlerinin felç olmaması için deprem tehlikesinden uzak bir yere taşındığı da dillendirilenler arasında.</li>
</ul>
<div>
<ul>
<li>Nazarbayev'i eleştirmek için öne sürülen bir başka iddia da, Nazarbayev'in yoktan bir başkent var ederek halk ve dünya nezdinde bir güç gösterisi yapmak istemiş olması. Milyon dolarlar harcanarak inşa edilen gökdelenler ve kamu binaları gerçekten de etkileyici. Nazarbayev bunu kesinlikle başarmış olmalı. </li>
</ul>
<div>
<br /></div>
<h2>
Adını bir türlü bulamayan şehir </h2>
<div>
<br /></div>
<div>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjGpIMOVnczYXuRCe7W31RjhMdEDyu8MUeTr-ayZRr64zzyf67awZRHHx1l-EfpzQC326eLcPZc9-7obkudP8z5cKsxOMBQVVWNIf0Jjqw5JPYy2vVGXTX3hZplgGL86jlICcZ2Tfyeh_Um/s1600/20170628_120145.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1165" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjGpIMOVnczYXuRCe7W31RjhMdEDyu8MUeTr-ayZRr64zzyf67awZRHHx1l-EfpzQC326eLcPZc9-7obkudP8z5cKsxOMBQVVWNIf0Jjqw5JPYy2vVGXTX3hZplgGL86jlICcZ2Tfyeh_Um/s320/20170628_120145.jpg" width="233" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Kazak tengeleri ve kent haritası</td></tr>
</tbody></table>
Ufak bir kasaba olduğu dönemlerde adı Akmola olan Astana'ya Ruslar imparatorluk döneminde Akmolinsk demeye başlamışlar. Daha sonra tipik bir Sovyet geleneği olarak, kafalarına esmiş bunu da bırakıp Tselinograd olarak değiştirmişler. Günümüzde Astana Havalimanı'nın uluslararası kodunun TSE olmasının nedeni, Rus egemenliğinin kalıntısı. Bağımsızlık geldikten sonra yeniden Akmola adına geri dönülmüş.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Nazarbayev, başkenti Almatı'dan Astana'ya taşıdığında her şey gibi kentin Akmola olan adını da değiştirmeyi uygun görmüş. Astana Kazakçada "başkent" anlamına geliyor. Hatırlayınız bizde de İstanbul'un eski adlarından biri Asitane'dir. Biz biraz kibarlaştırıp biçimini değiştirmişiz. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Gelin görün ki, Astana adı da pek kalıcı gibi görünmüyor. Zira Nursultan Nazarbayev destekçisi siyasetçiler şehrin adının Nursultan, Nazarbay, ya da cumhurbaşkanı anlamına gelen İlbaşı (Elbası) olarak değiştirilmesini parlamentoda oylayarak kabul ettiler. Kraldan çok kralcı olmak mı dersiniz, ne dersiniz bilmem artık... Ancak Nursultan Nazarbayev'in bu öneriyi onaylayıp onaylamayacağı bilinmiyor.</div>
<h2>
<br />Gezginler için Astana</h2>
<div>
<br /></div>
<div>
Bir ülkeyi gezmeden önce, o ülkeyi tanımanın, anlamanın şart olduğunu düşünenlerdenim. Yukarıdaki laf kalabalığı bu yüzdendi. Şimdi gelelim, Astana'da gezginleri neler bekliyor sorusunun yanıtına.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Astana'nın Akmola olarak kuruluşu 1830 yılında gerçekleşiyor ve başkentlik piyangosu vurana dek çok da önemli bir merkez olmuyor. Dahası, Sovyet rejiminin yıkıcı, yok edici mimari anlayışı geleneksele ve eskiye dair hiçbir şeyin yaşamasına izin vermiyor. Bu nedenle geçmişten kalan tarihî bir yapı, hanlar, hamamlar, kaleler, köprüler, arnavutkaldırımlı dar sokaklar bulmayı umuyorsanız yanlış yerdesiniz.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Günümüz Astana'sı sıfırdan kurulmuş, neredeyse yoktan var edilmiş çağdaş bir şehir. Kent silüeti, bir Orta Asya kentinden ziyade Amerikan şehirlerini andırıyor. Kazakistan'ın doğalgazdan gelen tüm varlığı neredeyse yeni başkenti bayındır hâle getirmeye harcanmış. Kazaklar haklı olarak başkentleriyle övünüyor ve kıvanç duyuyorlar.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Astana'yı ziyaret edenlerin yolu buraya genellikle turistik amaçlardan çok iş amaçlı olarak düşüyor. Nazarbayev ülkede varlık gösteren tüm kurum ve kuruluşların genel merkezlerini Astana'ya taşımasını istemiş. Gelenler de kullanacakları binaları bir mimari başyapıt gibi tasarlatarak inşa etmiş. Bugün Astana'nın tüm caddeleri, anıtsal kamu kurumu ve şirket binalarıyla dolu. </div>
<h3>
<br />Bayterek Kulesi</h3>
<div>
<br /></div>
<div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhvEPi0GLhkhK9BVuTkiOIrbBcpsK8HZKyxaOTaBLdTOw0MSqi_sGdEmFF9rqSOg3Igtl5zfEC2DQAe3SEEn1ynAZ7pHeIFOANhh7Sb0hTPPi1Xmw24soiNSKcNJWPwWEm6NoSeAMfEmmwP/s1600/20151127_150804.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1165" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhvEPi0GLhkhK9BVuTkiOIrbBcpsK8HZKyxaOTaBLdTOw0MSqi_sGdEmFF9rqSOg3Igtl5zfEC2DQAe3SEEn1ynAZ7pHeIFOANhh7Sb0hTPPi1Xmw24soiNSKcNJWPwWEm6NoSeAMfEmmwP/s200/20151127_150804.jpg" width="145" /></a></div>
Şehre simgesel bir yapı kazandırmak amacıyla tasarlanan ve dikilen Bayterek Kulesi, bu amaca ulaşmış gibi görünüyor. 500 tengelik banknotların üzerinde de kendine bir yer kapan kule, şehri ziyarete gelenlerin ilk uğradıkları noktalardan. Dev bir lolipopu andıran 97 metrelik Bayterek aslında bir seyir kulesi. Üst katlarda restoranın yanı sıra, Astana manzarasını izleyebileceğiniz camlı bölmeler bulunuyor. İçeride sanat galerisi ve ufak bir akvaryum da var. Girişler 500 tenge yani yaklaşık 5 lira.</div>
<h3>
<br />Hanşatır</h3>
<div>
<br /></div>
<div>
Türkçeye Hançadır olarak çevirebileceğimiz bu anıtsal yapı bir alışveriş merkezi. Orta direği yan yatmış dev bir çadıra benzeyen bu yapı büyük çaplı uluslararası bir mimarlık yarışmasının sonucunda birinci seçilerek yapılmış. Şehrin en büyük ve en önemli alışveriş merkezi olan Hanşatır'da ülkede bulunan hemen her uluslararası markayı bulabilirsiniz. Bizim yerli markalarımız da gururla Hanşatır'da yerlerini almışlar. Kazakistan'da bilindik markaların ürünleri genelde Türkiye'ye oranla bir nebze daha yüksek fiyatlara satılıyor. Bu nedenle alışveriş için Kazakistan'ın doğru adres olduğunu söyleyemem. Ancak soğuk kış günlerinde, sokakta yürümenin olanaksız hâle geldiği soğuklarda karın doyurmak ve ısınmak için en doğru yerin Hanşatır olduğunu söyleyebilirim.<br />
<br /></div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjZ7GRR-jmV7uPC4pZJiNW3GFdd3CJNzEaDShZq8BW37zPqQwjoOdECIoPG7nffddJIfVdbfESFLB83jVxReANrKkxiruHGpPig3207H2532rJC8UlOJLMNi-aXVMJUWDcOwvRcSerzCCEf/s1600/20151127_153703.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="900" data-original-width="1600" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjZ7GRR-jmV7uPC4pZJiNW3GFdd3CJNzEaDShZq8BW37zPqQwjoOdECIoPG7nffddJIfVdbfESFLB83jVxReANrKkxiruHGpPig3207H2532rJC8UlOJLMNi-aXVMJUWDcOwvRcSerzCCEf/s400/20151127_153703.jpg" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Hanşatır'ın dışarıdan görünümü</td></tr>
</tbody></table>
<h3>
<br />Ulttık Müzeyi</h3>
<div>
<br /></div>
<div>
Ulusal Müze olarak Türkçeleştirebileceğimiz bu yer, Kazakistan'ın en önemli müzelerinden biri. Esik Kurganı'nda bulunan ünlü Altın Elbiseli Adam bu müzede sergileniyor. Son zamanların en önemli ve en çok ses getiren arkeolojik buluşlarından olan bu altın zırh, müzenin en dikkat çeken parçalarından biri. İçeride bunun yanısıra Kazakistan tarihine ilişkin çok sayıda kalıntı sergileniyor.<br />
<br /></div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjWyd-m558x2b3xD-6Emnk3ixBcy1NiJsCYOSZulz4GXWRwQlN9LSHAGamTp-f0SXBk9A6EBDv6azH7kRf8YQMw-WQ2FSDXKRY0L0a8BFE4rUcqDRfRly3thGrsgIUizxeaE-erC6X6uoPJ/s1600/20170628_145028.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1203" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjWyd-m558x2b3xD-6Emnk3ixBcy1NiJsCYOSZulz4GXWRwQlN9LSHAGamTp-f0SXBk9A6EBDv6azH7kRf8YQMw-WQ2FSDXKRY0L0a8BFE4rUcqDRfRly3thGrsgIUizxeaE-erC6X6uoPJ/s400/20170628_145028.jpg" width="300" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Kazakstan Respublikası Ulttık Muzeyi</td></tr>
</tbody></table>
<br /><h3>
Tewelsizdik Meydanı</h3>
<div>
Bağımsızlık Meydanı olarak çevirebileceğimiz bu alan Astana'nın merkezidir desek yanlış olmaz. Astana'nın görülmeye değer yapılarının birçoğunu barındıran meydanda bol bol fotoğraf çekinebilirsiniz.<br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhC7bwyb5uNqaRjthkXpO7nN00QzqA4AnUNk-IzYGy3RUgxIfqe5lFUN3JFKkikcBsj_SYYCSvyt_W7GDL7RysVTZA2mCO8gBPg0E71gv6YN_wXH-og08AOFFNJ4kFa_ugFG7_CgQU_ASa-/s1600/20151127_142002.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="900" data-original-width="1600" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhC7bwyb5uNqaRjthkXpO7nN00QzqA4AnUNk-IzYGy3RUgxIfqe5lFUN3JFKkikcBsj_SYYCSvyt_W7GDL7RysVTZA2mCO8gBPg0E71gv6YN_wXH-og08AOFFNJ4kFa_ugFG7_CgQU_ASa-/s400/20151127_142002.jpg" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Tewelsizdik Meydanı ve Beybitşilik Sarayı'nın piramidi</td></tr>
</tbody></table>
</div>
<div>
<br /></div>
<h3>
Beybitşilik pen Kelisim Sarayı</h3>
<div>
<br /></div>
<div>
Türkçesi Barış ve Anlaşma Sarayı olan bu yapı, cam piramit bölümüyle dikkati çekiyor. Cam piramidin yüksekliği 65 metre. İçinde müze, sanat galerileri, 1300 koltuklu bir opera sahnesi ve kafe var. 600 tengelik biletlerle ziyaret edilebilir. İngilizce turlar var. </div>
<h3>
<br />Kazak Eli Anıtı</h3>
<div>
<br /></div>
<div>
Batı mimarisinden esinlenerek yapılan bu ulusal anıt, Barış ve Anlaşma Sarayı'nın karşısında, Tewelsizdik Meydanı'nın hemen ortasında bulunuyor. Tepesinde mitolojinin efsanevi kuşlarından Samruk'un (Simurg) heykelinin bulunduğu dikilitaşın yüksekliği yaklaşık 100 metre.<br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjc3sZlHezARrFZFG93lCz3kBM0EI6k6bO9w_SByFdPiL3uxFyES2azRnkuJclKsDOgzlbrnzqgNgZHbqSE-BxdtXb2huy6n4JGC6zTmzygZQPWbU85c5Po_p7lNbMaHSPPFbOdWCbmfyPU/s1600/20151127_142329.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="900" data-original-width="1600" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjc3sZlHezARrFZFG93lCz3kBM0EI6k6bO9w_SByFdPiL3uxFyES2azRnkuJclKsDOgzlbrnzqgNgZHbqSE-BxdtXb2huy6n4JGC6zTmzygZQPWbU85c5Po_p7lNbMaHSPPFbOdWCbmfyPU/s400/20151127_142329.jpg" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Kazak Eli Anıtı</td></tr>
</tbody></table>
</div>
<h3>
Şabıt Şıgarmaşılık Sarayı ve Tewelsizdik Sarayı</h3>
<div>
<br /></div>
<div>
Kazakça da "şıgarmaşılık", çıkarmacılık yani yaratıcılık demek. Yani bi yerinizden bir şey çıkarttığınız için (bu akıl olur, zihin olur, yürek olur, başka yer olur bilemeyeceğim) çıkarmacılık demişler yaratıcılık kavramına Kazaklar. Ne mantıklı değil mi? Çıkarmacılık Sarayı'nın binası köpeklerin önüne koyulan mama taslarını andırdığı için epey alay konusu oluyormuş. Tasarlayan neresinden çıkarmışsa, epeyce isabetli bir şıgarmaşılık yani çıkarmacılık yapmış doğrusu!</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Tewelsizdik (Tevelsizlik) yani Bağımsızlık Sarayı da çağdaş mimarisi ile bu meydanın dikkat çeken yapılarından biri.<br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhpfOj3M497MqyUYGkcP7kqfPy9CQXsHnwJz0Ikoofgnad9-tvZM95Lwg1xOh24JCt1VMHGOF1eSvPY06_F0Fy3kfh0gB-9tzPrv6Wpwn1Fb_ZJN_mkLNDHqMPvNNzwOTapiIjMOXUhUycO/s1600/20151127_142832.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="900" data-original-width="1600" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhpfOj3M497MqyUYGkcP7kqfPy9CQXsHnwJz0Ikoofgnad9-tvZM95Lwg1xOh24JCt1VMHGOF1eSvPY06_F0Fy3kfh0gB-9tzPrv6Wpwn1Fb_ZJN_mkLNDHqMPvNNzwOTapiIjMOXUhUycO/s400/20151127_142832.jpg" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Mama tasına benzetilen Şıgarmaşılık Sarayı</td></tr>
</tbody></table>
<br /></div>
<h3>
Eziret Sultan Meşiti</h3>
<div>
<br /></div>
<div>
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjfD3I_JL-tmKywj-qd64ZU2hTclXlxJeqb4oYuetEVTTbfvFw7Nn7P1rUqb6MaaIiqy2AaSplrBLgD6p2clcUeQ3RiwEtaFUsaVLgqW38GqxsCdyqP38e3TJTV58-Rjys6m8r2HY_aoPmj/s1600/20151127_131103.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjfD3I_JL-tmKywj-qd64ZU2hTclXlxJeqb4oYuetEVTTbfvFw7Nn7P1rUqb6MaaIiqy2AaSplrBLgD6p2clcUeQ3RiwEtaFUsaVLgqW38GqxsCdyqP38e3TJTV58-Rjys6m8r2HY_aoPmj/s320/20151127_131103.jpg" width="320" /></a>Hazret Sultan Mescidi olarak Türkçeye aktarabileceğimiz bu cami, Kazakistan'ın en büyük ibadethanesi. Orta Asya'nın da sayılı camilerinden olan Hazret Sultan'a büyük paralar harcanmış. Klasik cami mimarisini Kazak dokunuşlarıyla harmanlamışlar ve ortaya güzel bir yapıt çıkmış. Komünist yönetim döneminde tüm ibadethaneler yıkılıp yok edildiği için ilk anıtsal camilerini yaparken Kazaklar çok özen göstermiş. Yıllarca inançlarından koparılmaya çalışılan Kazaklar arasında İslamiyet hızla yeniden güç kazansa da hâlâ halk İslam'ı pek tanımıyor. Cami Cuma namazlarında tıklım tıklım olsa da vakit namazlarında bu doluluğu görmek mümkün değil.<br />
<br /></div>
<div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgeVM-CtaKaL5wruzLg1ibmN8pWal5TlqZWzUPeWa6T7aLDmLnUz5Ek16Hntah2HPID0HSFmom8Yrdrl9vBDfr5EnBXNAqX3FOB8xIXg9Us5Avi_k5PjpAIbV2PgHrIiyTeAg3ie11wm8J9/s1600/20151127_132609.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="900" data-original-width="1600" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgeVM-CtaKaL5wruzLg1ibmN8pWal5TlqZWzUPeWa6T7aLDmLnUz5Ek16Hntah2HPID0HSFmom8Yrdrl9vBDfr5EnBXNAqX3FOB8xIXg9Us5Avi_k5PjpAIbV2PgHrIiyTeAg3ie11wm8J9/s400/20151127_132609.jpg" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Cuma saatlerinde camiler oldukça dolu</td></tr>
</tbody></table>
<br /></div>
<h3>
Duman</h3>
<div>
<br /></div>
<div>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhuwTBBeUGBV2qJE-uKs04xUkyKCHxaUlae3OSco6kGG39zYeBZsXpAtS_hRH2A7uSJMZUPbQRif_dUQbT6n0Fwg6EsZDyUamhXCVxqBKQqPH9P1NV3DAjCc_8lpwrDNz446-yq6Lv1DwMH/s1600/20170628_132114.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1349" data-original-width="1600" height="168" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhuwTBBeUGBV2qJE-uKs04xUkyKCHxaUlae3OSco6kGG39zYeBZsXpAtS_hRH2A7uSJMZUPbQRif_dUQbT6n0Fwg6EsZDyUamhXCVxqBKQqPH9P1NV3DAjCc_8lpwrDNz446-yq6Lv1DwMH/s200/20170628_132114.jpg" width="200" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Duman Akvaryum</td></tr>
</tbody></table>
İçinde dev bir akvaryum, su parkı ve yapay yağmur ormanı bulunduran bir eğlence merkezi olan Duman. Astana'nın en ilgi çekici yerlerinden biri. 2017 mayısında açılan dev dönmedolap (Astana Eye) şehre kazandırılan en son simgelerden biri. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Atameken Kazakstan Kartası da bu merkezin yanıbaşında bulunan bir başka ilginç yer. Anayurt Kazakistan Haritası anlamına gelen bu yer, dev bir minyatür parkı aslında. Açık hava müzesi görünümündeki bu yer, Kazakistan'ın en önemli mimarî ve doğal miraslarının küçültülmüş boyutlardaki maketlerinin sergilendiği bir adres. Hoca Ahmet Yesevi'nin türbesinden, Almatı'nın Köktöbe'sine, Kazakistan'ın görülmeye değer tüm simgelerini burada birarada bulabilirsiniz.</div>
<div>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjs9QamjB35-dHqIv1pSjtQfVehhBf8YRcRgsUh-3abriFKb_kQnPq78FedBnqnA2iWueDOlWjI6jPRn6Vg9-ZVvsf33sSsJETfleSo_NVNhFX7lfGJe0y84vZUfU2Db2ssYSd2kGcldvG3/s1600/20170628_140413.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="900" data-original-width="1600" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjs9QamjB35-dHqIv1pSjtQfVehhBf8YRcRgsUh-3abriFKb_kQnPq78FedBnqnA2iWueDOlWjI6jPRn6Vg9-ZVvsf33sSsJETfleSo_NVNhFX7lfGJe0y84vZUfU2Db2ssYSd2kGcldvG3/s400/20170628_140413.jpg" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Atameken'in Astana bölümü. Açıkhava bölümünde tüm ülke var.</td></tr>
</tbody></table>
<br /></div>
<div>
</div>
<h2>
Expo 2017 Astana</h2>
<div>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhNEiQLX4Ph12-PAamwL3CPC2_nJuBWNwkkMh9hXA7ILNty9WVR7ddFKGQwlfiQXAfqVFrqaEZ9Cn8XYPOZx6WKVGlOGSyxham0MmB8gKsrRf_nW9FCg7DE-m0f6fdUyGW3PQxbnwZMlv5D/s1600/416b4a73bbdb1add13712fef8013b090.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="261" data-original-width="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhNEiQLX4Ph12-PAamwL3CPC2_nJuBWNwkkMh9hXA7ILNty9WVR7ddFKGQwlfiQXAfqVFrqaEZ9Cn8XYPOZx6WKVGlOGSyxham0MmB8gKsrRf_nW9FCg7DE-m0f6fdUyGW3PQxbnwZMlv5D/s1600/416b4a73bbdb1add13712fef8013b090.jpg" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Expo 2017 Astana</td></tr>
</tbody></table>
Artık yavaş yavaş uluslararası arenada adından söz ettirmeye başlayan Astana, 2017 yılında dünyanın önde gelen sergi organizasyonlarından biri olan EXPO'yu düzenlemeye hak kazandı. Doğalgaz rezervleri sayesinde ciddi gelirler elde eden Kazakistan, doğal olarak sergi konusu olarak enerjiyi seçti. "Future Energy" sloganıyla gelecekte enerji kullanımı, üretimi ve sürdürülebilirliği gibi konulara yoğunlaşan sergi 10 Haziran - 10 Eylül 2017 tarihleri arasında ziyaretçilerini ağırlayacak.<br />
<br />
Sergi alanı için yine hiçbir masraftan kaçınmayan Nazarbayev, düşman çatlatacak eserlere imza attı. Dünyanın en büyük küre biçimli yapısı olan "Nur Alem" EXPO'nun ve Astana'nın yeni simgelerinden biri olarak şehir silüetine eklendi. Bilmeyenler için söyleyelim, Paris'teki Eyfel Kulesi de bir EXPO için inşa edilmiş, sonraları şehrin simgesi hâline gelmişti.<br />
<br />
Ayıptır söylemesi, EXPO 2017 Astana için ilk bilet alanlardan biriyim. Bileti aylar öncesinden aldım ancak otel rezervasyonunu akıl edemedim. Otel kapasitesi pek yüksek olmadığı için Astana'da tüm oteller neredeyse tümüyle dolu. Saçma sapan otellerde gecelik 1000 TL'ler telaffuz ediliyor. Bakalım, ilerleyen aylarda durum ne olacak. EXPO gezisi için ayrıca bir yazı sitede olacak. Beklemede kalın!</div>
<div>
<br />
<h2>
Ulusal Müzeden</h2>
</div>
</div>
<div>
<br /></div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgcMTciTXQ46zAETqmQGNB_JJyhpXSds7csh5yYwXYbNFfAiigKRDzn8yDFV76F9uHA9KbbUaqWgF0070mcfbfdU204WalUwcsUM4fW1lUyb2g7K91_tl3FWkHWaiimmRD2xJv3f4rs3uKD/s1600/20170628_151109.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="900" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgcMTciTXQ46zAETqmQGNB_JJyhpXSds7csh5yYwXYbNFfAiigKRDzn8yDFV76F9uHA9KbbUaqWgF0070mcfbfdU204WalUwcsUM4fW1lUyb2g7K91_tl3FWkHWaiimmRD2xJv3f4rs3uKD/s400/20170628_151109.jpg" width="225" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">İl-Etmiş Bilge Kağan yazıtı</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjfM3XvJLncoHQcDsepb0KVdXscXnghhDReU3pHzPxM8to13pkhGxG8WeDW0VHClC0koWj8QEX1JI3otP39Y1YZgGdk-DUBzUmNwA611gJMG9qhNjIl3aXtsRO6s1uJJtYRZ7w6PHjpjocl/s1600/20170628_160436.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="900" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjfM3XvJLncoHQcDsepb0KVdXscXnghhDReU3pHzPxM8to13pkhGxG8WeDW0VHClC0koWj8QEX1JI3otP39Y1YZgGdk-DUBzUmNwA611gJMG9qhNjIl3aXtsRO6s1uJJtYRZ7w6PHjpjocl/s400/20170628_160436.jpg" width="225" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Ünlü Altın Adam giyitleri</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhaS1uJ-VACW302C89wLOgO-_aBnnzG_L96gKDzzoNLiGKDQ8GErdeexOxsaq5falI6UTpUA9CnqCUKrUUkyXbcyCwPfj3eDg8NnLcvcA-lQHMCx3XFAKc3YkH6WFU31x9ZgX9j5Mc4Lja4/s1600/20170628_161627.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1110" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhaS1uJ-VACW302C89wLOgO-_aBnnzG_L96gKDzzoNLiGKDQ8GErdeexOxsaq5falI6UTpUA9CnqCUKrUUkyXbcyCwPfj3eDg8NnLcvcA-lQHMCx3XFAKc3YkH6WFU31x9ZgX9j5Mc4Lja4/s400/20170628_161627.jpg" width="276" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Öz dinindegini dos kör, özge dindegini duşpan tutpa<br />Öz dinindekini dost gör, başka dindekini düşman tutma<br />(Nursultan Nazarbayev)</td></tr>
</tbody></table>
<div>
<br /></div>
Gezelim Birazhttp://www.blogger.com/profile/09723563569085701226noreply@blogger.com0Astana 020000, Kazakistan51.160522699999987 71.470355850.84177369999999 70.824908799999989 51.479271699999984 72.1158028tag:blogger.com,1999:blog-2886364000498429914.post-4348984177109029872017-06-04T19:07:00.000+03:002017-09-23T17:15:51.682+03:00Ukrayna'da görülecek şehirlerUkrayna, zaten vizesiz seyahat olanağı nedeniyle uzun bir süredir seyahatseverlerin en sık gittiği yerlerden biriydi. 2017'nin haziran ayı itibarıyla iki ülke yurttaşları pasaporta dahi gerek olmaksızın yalnızca geçerli kimlik belgesini göstererek birbirlerinin ülkesine giriş çıkış yapabiliyor!<br />
<br />
Ukrayna ile Türkiye arasında uçuşlar gerçekleştiren Türk Hava Yolları, Atlasglobal, Pegasus ve Ukrayna Havayolları zaman zaman kaçırılmayacak promosyonlar yapıyor. Birkaç istisna dışında Ukrayna'da havalimanı olan tüm şehirlere İstanbul'dan doğrudan uçuş var. <br />
<br />
Özellikle, düşük bütçeli gezginler için bir cennet olan Ukrayna bir haftasonu kaçamağı için de, iki haftalık uzun bir tatil için de harika fırsatlar sunuyor. Ukrayna'ya gitmeyi düşünüyorsanız, aşağıdaki bağlantıda bir araya topladığım Ukrayna yazıları sizin için bir rehber niteliğinde olacak!<br />
<br />
<div style="text-align: center;">
<h2>
<a href="http://www.gezelimbiraz.com/2015/02/ukraynaya-gideceklere-tavsiyeler.html" target="_blank"><b>U K R A Y N A R E H B E R İ</b></a></h2>
</div>
<br />
<h2>
Ukrayna şehirleri</h2>
<br />
Ukrayna, 45 milyonu aşan nüfusuyla bölgenin önemli ülkelerinden biri. Rusya ile yaşanan siyasi çatışmalar ve Kırım'ın Rusya tarafından ilhakı doğu kesimlerindeki kimi kentlerin durumunu belirsizleştirse de Ukrayna'da güven içinde, çatışmalardan uzak huzur içinde gezebileceğiniz yerler var. Hem de Türkiye'den yaklaşık 6 kat daha ucuza!<br />
<br />
<h3>
Kiev</h3>
<br />
Başkent Kiev, 3 milyonu aşan nüfusuyla ülkenin en büyük ve en önemli şehri. Dinyeper nehri kıyısına kurulmuş Kiev, tarih boyunca bölgenin en önemli kalelerinden biri olmuş. Sovyet döneminde de birliğin en önemli şehirlerinden olan Kiev, gerek eski dönemden; gerekse Sovyet döneminden kalma çok sayıda tarihî esere evsahipliği yapıyor.<br />
<br />
Ülkenin kültür ve sanat merkezi görevini de üstlenen Kiev'in gece yaşamı da oldukça renkli. Gün içinde turistik etkinliklere vakit ayırırken, eğlenceseverler için akşamları bambaşka bir dünyanın kapıları aralanıyor. <br />
<br />
<h3>
Odessa </h3>
<br />
Karadeniz kıyısındaki en önemli liman şehirlerinden biri olan Odessa, aslında ilk olarak Hacıbey adında bir Kırımtatar kasabası olarak kuruluyor. Zaman içinde stratejik önemi nedeniyle Ruslar tarafından ele geçiriliyor ve yapılan yatırımlarla Karadeniz'in en önemli kenti haline getiriliyor. 19. yüzyıla değin Kiev'den daha kalabalık ve büyük bir kent olan Odessa, mimari düşkünlerini çok sevindirecek cinsten. Birbirini kesen ızgara planlı şehirde, yön bulmak çok kolay ve tüm görülmeye değer yerler birbirine çok yakın.<br />
<br />
Odessa, ticari öneminin yanısıra, Ukrayna'da yazları denize girebileceğiniz ve yaz tatili yapabileceğiniz yerlerin başında geliyor. Odessa'nın gece yaşamının da Kiev'den aşağı kalmadığını ben değil, bizzat yaşayanlar söylüyor!<br />
<br />
<h3>
Lviv / İlbav</h3>
<i><a href="http://www.gezelimbiraz.com/2015/02/lviv-kafe-ve-restoranlari.html" target="_blank">(Lviv mekân önerileri için tıklayın)</a></i><br />
<br />
Kırımtatarların ve Osmanlıların İlbav dediği Lviv'e Ruslar Lvov diyor. Adını nasıl yazarsak yazalım, bu şehir hakkında söyleyecek çok şeyimiz var! Eski dönemlerde nüfusunun büyük çoğunluğunu Lehler oluşturduğu için şehir mimarisinde Avrupa esintileri egemen. Nasıl başardılar bilmiyorum ama Sovyetlerin donuk ve tekdüze mimarisi İlbav'ın tarihî merkezine dokunmamış. Son derece ucuz bir kent olan Lviv, özellikle öğrenciler ve ilk kez yurtdışına çıkacaklar için doğru bir seçim olabilir.<br />
<br />
<h3>
Çernigiv</h3>
<br />
Ukrayna'nın en önemli ve en eski şehirlerinden biri Çernigiv. Ukraynacanın yazım kuralları nedeniyle kimi yerlerde Çernihiv diye de yazıldığı oluyor. Ukraynalılar için dinî ve millî kimlikleri açısından çok önemli bir merkez. Çok sayıda manastır ve kilisenin yanısıra yeşil dokusuyla da öne çıkıyor.<br />
<br />
<h3>
Çernivtsi</h3>
<i><a href="http://www.gezelimbiraz.com/2015/02/cernivtsi.html" target="_blank">(Çernivtsi gezi yazısı için tıklayın)</a></i><br />
<br />
Geçmişte Ukrayna'nın en kozmopolit kentlerinden biri olan Çernivtsi, Avrupaî mimarisiyle öne çıkan Ukrayna şehirlerinden biri. II. Dünya Savaşı öncesi şehir nüfusunun %30'una yakınını Museviler oluşturuyorken, şimdilerde bu sayı %1'lere dek düşmüş. Eski dönemde şehrin sakinleri arasında yine Rumenler ve Almanlar da varmış. Bu Alman etkisi özellikle mimaride baskın biçimde görülüyor.<br />
<br />
Çernivtsi'nin bir diğer ilginç özelliği sahip olduğu Türk mahallesi. Bir zamanlar Osmanlı güçleri olarak bu şehri ele geçirmiş ve kısa süreliğine de olsa elimizde tutmuşuz. Artık Türk kalmasa da, Türk mahallesi adı yadigâr kalmış. Türk caddesi, Türk kuyusu, Türk çeşmesi ve Türk köprüsüyle Çernivtsi'ye birkaç saatliğine de olsa uğramaya değer.<br />
<br />
<h3>
Harkiv / Harkov</h3>
<br />
Harkiv, 1,5 milyonluk nüfusuyla Ukrayna'nın ikinci büyük kenti. Şehrin Rusça adıysa Harkov. Ukraynaca ve Rusça'da "h" harfinin biraz gırtlaktan söylenmesi nedeniyle kimi yerlerde Kharkiv ya da Kharkov diye yazıldığını görebilirsiniz fakat Türkçe yazım kurallarına göre adı Harkiv.<br />
<br />
Harkiv, barındırdığı yüksek nüfusa karşın turistik açıdan pek bir şey vadetmeyen yerlerden biri. Avrupa'nın en büyük şehir meydanlarından birine evsahipliği yapıyor ve müzeler bakımından oldukça zengin. Nüfusla doğru orantılı olarak yine gece yaşantısının hareketli olduğu bir yer.<br />
<br />
<h3>
Dinyeper / Dnepropetrovsk</h3>
<br />
Dinyeper, Ukrayna'nın en önemli sanayi şehirlerinden biri. Sovyetler döneminde askerî sanayi merkezi olduğu için yabancıların girişinin yasak olduğu bir şehir. 2016 mayısına değin adı Dnepropetrovsk olan şehrin adı, uluslararası alandaki söyleyiş güçlüğü nedeniyle kısaltılarak Dnepro'ya çevrildi. Türkçe adı olan Dinyeper, yerli kaynaklarda sıkça kullanılıyor.<br />
<br />
Park, bahçe ve dinî yapılar bakımından oldukça zengin olsa da gezginler arasında pek de gözde olmayan bir şehir.<br />
<br />
<h3>
Ujgorod </h3>
<br />
İngilizce özentisi nedeniyle adına Uzhgorod / Uzhhorod biçimlerinde de rastlayabileceğiniz bu şehir, Slovakya sınırında yer alan ufak bir yer. Görmeye değer ufak bir tarihî merkezi var. Birkaç saatlik bir geziyle bitirilebilir.<br />
<h3>
<br />Kamaniçe</h3>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh1zdHjQ5vjYS1qPV3hvcD0chhroRrfSqlrF7jDqd-qZNwZP9rsCV2Wcn6Glxw0isrMs_DeF1lsZMIPK6tsjeLx1Tzv7Cx22RvXlPMT8Dal1tpYFg0sFLET_9CNfWcSol_Bm60Dyl_lLPg1/s1600/IMG_20170223_190023_096.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="150" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh1zdHjQ5vjYS1qPV3hvcD0chhroRrfSqlrF7jDqd-qZNwZP9rsCV2Wcn6Glxw0isrMs_DeF1lsZMIPK6tsjeLx1Tzv7Cx22RvXlPMT8Dal1tpYFg0sFLET_9CNfWcSol_Bm60Dyl_lLPg1/s200/IMG_20170223_190023_096.jpg" width="200" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Kamaniçe</td></tr>
</tbody></table>
<i><a href="http://www.gezelimbiraz.com/2015/01/kamanice.html" target="_blank">(Kamaniçe gezi yazısı için tıklayın)</a></i><br />
<br />
Ukraynacada Kamyanets-Podolskiy olarak adlandırılan bu şehir de bir zamanlar Türk egemenliğine girmiş ve yıllarca öyle de kalmış. Kamaniçe Kalesi stratejik önemi nedeniyle bizi uzunca bir süre uğraştırmış. Birkaç saatte gezilip görülebilecek şirin bir eski çarşısı var. Türkler burayı eşe geçirdiğinde şehir kilisesini camiye çevirip minare eklemiş. Bugün dahi ayakta olan bu minarenin ilginç de bir hikâyesi var. Tıklayıp okuyabilirsiniz!<br />
<br />
<h3>
Hotin</h3>
<i><a href="http://www.gezelimbiraz.com/2015/01/hotin.html" target="_blank">(Hotin gezi yazısı için tıklayın)</a></i><br />
<br />
Yine Türklerin ele geçirip uzun yıllar ellerinde tuttuğu stratejik açıdan önemli bir nokta olan Hotin Kalesi'nin çevresinde aynı adlı ufak bir kasaba var. Fakat kasabada görülmeye değer bir şey yok. Kasaba merkezinden çok cüzi fiyatlara taksi tutarak kaleye gidebilirsiniz. Kale tarihimiz açısından gerçekten görülmeye değer.<br />
<br />
<h2>
Rus işgâli altındaki Kırım</h2>
<br />
Kırım, yüzyıllar boyunca Kırımtatarların anavatanı sıfatıyla bir Türk yurdu olarak bağımsız oldu. Ancak tarihin akışı içinde dengeler değişti ve Osmanlı'nın özerklik vererek ayrıcalıklı<br />
bir konuma koyduğu Kırım Hanlığı, gün geldi Rus boyunduruğu altına girdi.<br />
<br />
İmparatorluk ve Sovyet Rusyası döneminde de bu durum sürdü. Stalin yönetiminin acımasız göç politikalarından onlarca halk gibi Kırımtatarlar da nasiplerini aldı. Onbinlerce Kırımtatar yüzyıllardır yurt edindikleri topraklardan koparılarak Sibirya'ya değin yayılan geniş bir coğrafyaya dağıtılarak sürüldü. Büyük sürgün sonrası Kırım ne yazık ki Türk kimliğini yitirdi. Ukrayna 1991'de bağımsızlığını ilan ettikten sonra sürülenlerin bir bölümü geri dönse de gidenlerin yerine yerleştirilen Rus kökenliler nedeniyle nüfus dengesi hiçbir zaman eski düzeyini yakalayamadı.<br />
<br />
Rusya 2014'te Kırım'ı işte bu Rus kökenli nüfusa dayanarak işgal etti. O günden beri Kırım'a girmek için Rus makamlarının işlemlerine tâbi olmak gerekiyor. Kırım'da yaşayanlar da benzer biçimde yurtdışı yolculuklarında Rus pasaportu kullanmakta.<br />
<br />
Kırım'ın kadim Türk şehirleri artık ne yazık ki Rusça adlarla anılıyor. Sovyet zihniyetinin acımasızlığından kurtulabilen birkaç tarihî eser hâlen ayakta olsa da, hâlihazırdaki siyasi duruma bakılırsa, gerilimin yatışması ve buraları gezip görmemiz için daha uzunca bir süreye gereksinim var. <br />
Kırım'ın önemli şehirleri:<br />
<br />
<ul>
<li>Yalta (Feodosiya)</li>
<li>Akmescit (Simferopol)</li>
<li>Akyar (Sivastopol)</li>
<li>Gözleve (Yevpatoriya)</li>
<li>Bahçesaray</li>
<li>Karasubazar (Belogrosk)</li>
</ul>
<div>
<br /></div>
<h3>
Diğer Ukrayna şehirleri</h3>
<div>
<br /></div>
<div>
Turistik olarak fazla bir şey sunmasalar da, aşağıdaki Ukrayna'nın belli başlı büyükşehirleri sıralanmıştır:</div>
<div>
<br /></div>
<div>
<ul>
<li>Donetsk (Çatışma bölgesi, uçuşlar durdurulmuş durumda)</li>
<li>İvano-Frankivsk</li>
<li>Çerkasi</li>
<li>Zaporijya (İstanbul'dan uçuşlar var)</li>
<li>Jitomir (Zhytomyr)</li>
<li>Rivne</li>
<li>Lutsk</li>
<li>Mariupol</li>
<li>Herson (İstanbul'dan uçuşlar var)</li>
<li>İzmail</li>
<li>Mikolaiv</li>
<li>Luhansk</li>
<li>Poltava</li>
<li>Hmelnitski</li>
</ul>
</div>
Gezelim Birazhttp://www.blogger.com/profile/09723563569085701226noreply@blogger.com0Ukrayna48.379433 31.16557999999997737.555531 10.511282999999978 59.203334999999996 51.819876999999977tag:blogger.com,1999:blog-2886364000498429914.post-55019271609031652362017-05-25T16:08:00.000+03:002017-05-25T16:08:30.965+03:00Fátima<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjDi4Fqke4bDyxOc2ZiDDTz7AOpGDJi8inNg_Be7t_qNABwIS-NgiJY4K0OhUh74PRPstsmhqomYTstTm88VZhZcBuXvcRS_dFXpA8QOXrBI9vRzLegg0C8z5gY-mJghhWQi0CKLC6o_YNT/s1600/20170415_094149-01.jpeg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjDi4Fqke4bDyxOc2ZiDDTz7AOpGDJi8inNg_Be7t_qNABwIS-NgiJY4K0OhUh74PRPstsmhqomYTstTm88VZhZcBuXvcRS_dFXpA8QOXrBI9vRzLegg0C8z5gY-mJghhWQi0CKLC6o_YNT/s320/20170415_094149-01.jpeg" width="240" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Fátima özçekimi</td></tr>
</tbody></table>
Portekiz gezime hazırlanırken, ziyaret edilmesi gereken yerler içinde sürekli bahsi geçen Fátima, öncelikle adıyla çok dikkatimi çekmişti. Acaba bizdeki Fatma, Fadime adıyla bir ilgisi var mı diyordum ki, evet varmış!<br />
<br />
Biliyorsunuz Cebelitarık'ı aşarak İber Yarımadası'na çıkan Araplar, Endülüs Devleti'ni kurmuş ve yüzyıllarca bu topraklarda hüküm sürmüştü. Fátima'nın adı, meğerse bir Arap prensesinin adından geliyormuş.<br />
<br />
Fátima aslında ufak, önemsiz bir köymüş. Adını, birazdan aşağıda açıklayacağım olaylar sonucunda 1917 yılında duyurmuş ve çok ünlenmiş. Konum olarak aşağı yukarı Portekiz'in ortasında bulunuyor. Porto'ya 190; başkent Lizbon'a ise 125 km uzaklıkta.<br />
<h2>
<br />Fátima'ya nasıl gidilir</h2>
<br />
Fátima'ya en yakın büyükşehirler Coimbra ve Leiria. Eğer Fátima'yı ziyaret etmeyi planlıyorsanız, öncelikle bu iki şehirden birine gelip, -hatta bu şehirleri de görüp- ardından otobüsle Fátima'ya geçmek en mantıklı yol. Zira Fátima oldukça küçük bir kasaba ve 2 saat bile gereken her şeyi görmek için fazlasıyla yeterli.<br />
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhlcj4u-5rM_UGt3GMeILdhXmSyIjWslThh4Z6xJXzjIbrD61iVGgMs_7ncQxncsMTVR6uzTyJszkOGBiVO28lVOlWSfnX-t6-zQmuIbcK9T63_uHQq8MQ5BzxXSP1IkAZk9oz1BX4ox1V6/s1600/20170415_103812.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1524" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhlcj4u-5rM_UGt3GMeILdhXmSyIjWslThh4Z6xJXzjIbrD61iVGgMs_7ncQxncsMTVR6uzTyJszkOGBiVO28lVOlWSfnX-t6-zQmuIbcK9T63_uHQq8MQ5BzxXSP1IkAZk9oz1BX4ox1V6/s200/20170415_103812.jpg" width="190" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Portekiz otobüs ağı</td></tr>
</tbody></table>
Fátima otogarı, turistik merkezlere yaklaşık 10 dakikalık bir yürüme mesafesinde. Bu nedenle bir daha herhangi bir araca binmenize gerek yok.<br />
<br />
Fátima'nın merkezinde tren istasyonu yok. Fátima adını taşıyan istasyon, şehrin oldukça dışında. Eğer trenle geldiyseniz mutlaka otobüslere binerek buraya gelmeniz gerekiyor. Trenler ve gar ile kasaba merkezi arasında işleyen otobüsler çok sık aralıklarla çalışmadığı için tren yerine benim yaptığım gibi otobüsle gelin, Otobüs saatleri çok uygun ve otobüs ağı çok gelişmiş. Başta Porto ve Lizbon olmak üzere hemen her şehirden Fátima'ya doğrudan otobüs var.<br />
<h2>
<br />Fátima'nın hikâyesi</h2>
<br />
Fátima yazının girişinde de söylediğim gibi, başlangıçta ufak bir köymüş. Köyün yazgısının değişmesi ise 1917 yılında oluyor. Hem de söylence falan değil, yakın bir tarihte yaşandığı için her şey gazetelerde, resmî devlet arşivlerinde kayıt altında.<br />
<br />
1917 yılında, köy çevresinde çobanlık yapan üç kız çocuğu, sürülerine güderken bir meleğin kendilerine göründüğünü iddia ediyorlar. Bunu büyüklere anlatıyorlar. İlk etapta köylüler de, kilisedeki din adamları da ciddiye almıyor; hatta saçmalık olarak görüyor. Ancak kızlar, meleğin yeniden göründüğünü, onlara birtakım kehanetler söylediğini ve dualar öğrettiğini; dahası bu meleğin Hazreti Meryem olduğunu söylüyorlar.<br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg4Xa1L0L0_e65ntI-qGLEr7ZG9rom8HI4OFKEhve8ACHFJWe_W1os1Tmq3DA7qLj6ojn8mkOJeDH7K1Y3sPfLGHnaFLZxzYy-J6Xsq6AXTWa8ryh9P0Zo-964tYupLUyuRO-7hpoiBEO87/s1600/20170415_100753.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="900" data-original-width="1600" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg4Xa1L0L0_e65ntI-qGLEr7ZG9rom8HI4OFKEhve8ACHFJWe_W1os1Tmq3DA7qLj6ojn8mkOJeDH7K1Y3sPfLGHnaFLZxzYy-J6Xsq6AXTWa8ryh9P0Zo-964tYupLUyuRO-7hpoiBEO87/s400/20170415_100753.jpg" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Hazreti Meryem adına yapılan katedral</td></tr>
</tbody></table>
<br />Hazreti Meryem'in görünmesi Hıristiyanlıkta sıkça görülen ve kabuk edilen bir durum olduğu için din adamları olayı hafiften ciddiye almaya başlıyorlar. Olay Vatikan'a dek ulaşıyor. Kızlar sorguya çekiliyor, anlattıkları dinleniyor, değerlendiriliyor ve söylediklerinin doğru olduğuna kanaat getiriliyor. Papa vekillerini göndererek bölgeyi kutsatıyor ve kızların Hazreti Meryem'i gördüğü yere bir şapel inşa ediliyor.<br />
<br />
Kızların Hazreti Meryem'den öğrendiklerini iddia ettiği kehanetler arasında savaş haberleri ve Rusya ile ilgili bilgiler yer alıyor. Üçüncü görüşmede söylenen kehanetleri ise kızlardan hayatta kalan biri, kiliseyle paylaşıyor ancak kilisenin bunu 1960 yılından sonra açıklaması gerektiğini; bu kehanetin ancak bu dönemden sonra insanlarca anlaşılabileceğini söylüyor. O üçüncü sır ne mi? Hâlâ kimse bilmiyor. Vatikan 2000 yılında yayınladığı bir belgeninin bu sır olabileceğini söylüyor. Kimileri, bu sırrın yazılı olduğu sayfanın kayıp olduğunu söylüyor. Kimileri böyle bir sır olmadığı düşüncesinde... Gerçekten de film senaryosu gibi bir olay.<br />
<h2>
<br />Zaman içinde Fátima</h2>
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgE37w7kNrV5iaod59ZjRa53WxApWVu-Ur5D-txCj9TmckJA91Fj0bV_TKNECQaik14PTICp1JBADzOC8dMsEZGy_pI1iC4d5nZrzZXjEMurCuhBq2wdpdM3n4kcixLj7P2ML-R8zNnPCwO/s1600/20170415_101911.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1212" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgE37w7kNrV5iaod59ZjRa53WxApWVu-Ur5D-txCj9TmckJA91Fj0bV_TKNECQaik14PTICp1JBADzOC8dMsEZGy_pI1iC4d5nZrzZXjEMurCuhBq2wdpdM3n4kcixLj7P2ML-R8zNnPCwO/s320/20170415_101911.jpg" width="242" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Dizüstü sürünen hacı adayları</td></tr>
</tbody></table>
Kızların iddiaları kilise tarafından kabul görünce Fátima'nın adı tüm Katolik dünyasında duyuluyor. Hazreti Meryem ile ilişkilendirilen yerler Hıristiyanlıkta kutsal sayılıp, hac merkezi ve günahlardan arınma yeri olarak kabul edildiği için Fátima köyü birden ziyaretçi akınına uğruyor. Hazreti Meryem'in görüldüğü yere yapılan şapel büyütüle büyütüle kocaman bir dinî külliyeye dönüşüyor.<br />
<br />
Her yıl önemli dinî günlerde ve kızların Hazreti Meryem'i gördüklerini iddia ettikleri günün yıldönümünde binlerce ziyaretçi Fátima'ya gelerek dua ediyor ve günahlarından arınma diliyor. Nasıl ve ne zaman uygulanmaya başlandı bilmiyorum fakat insanlar büyük katedrale giden yolda ellerini kullanmaksızın dizüstü sürünür ve katedrale varırlarsa arındıklarına inanıyorlar. Bu sırada ellerinde tesbihler, dudaklarında dualar, gözlerinde yaşlar eksik olmuyor tabii... Gerçekten görülmeye değer. Benim ziyaretim Paskalya ayinine denk geldiği için ortalık daha bir şenlikliydi. Yılın diğer günlerinde de böylesi kalabalık mıdır bilemiyorum.<br />
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjA0VbNrpObCzP-y-jRDsmk2Jefdfm25hilTi6X9Y3K492D9iwqyQ8YynqE4VjvNmkEwOY0BBJu18pBCv0fw7moTpS2WoAYf5o_qnocdNm0lp_d2322m46saaB2srLB7HlXScz89d6UtGAy/s1600/20170415_101003.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="900" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjA0VbNrpObCzP-y-jRDsmk2Jefdfm25hilTi6X9Y3K492D9iwqyQ8YynqE4VjvNmkEwOY0BBJu18pBCv0fw7moTpS2WoAYf5o_qnocdNm0lp_d2322m46saaB2srLB7HlXScz89d6UtGAy/s200/20170415_101003.jpg" width="112" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Çocukların mezarları</td></tr>
</tbody></table>
Bu arada, Hazreti Meryem'i gördüğünü iddia eden kızların ikisi genç yaşta ölüyor. İçlerinden yalnızca biri yaşlılığa erişebiliyor. 2005 yılında ölen Lúcia, diğer kızlarla birlikte katedralin içine gömülüyor. Lúcia'nın azize olarak kabul edilmesi için işlemler başlatılmış ve azizlik / azizelik makamına giden yolda ilk merci olan "Tanrının Hizmetçisi" payesi bağışlanmış. Yani yarın bir gün, Lúcia azize olarak kabul edilebilir ve 2000'li yılların modern azizesi olarak tarihe geçebilir.<br />
<br />
Genç yaşta ölen diğer iki çocuk ise 2017 mayısında, 100. yıl anmaları için Fátima'yı ziyaret eden Papa Francis tarafından aziz ilan edildi bile. 9 ve 10 yaşlarında ölen Jacinta ve Fransisco böylelikle Katoliklerin en genç azize ve azizi oldular.<br />
<br />
<h2>
Son söz</h2>
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEihAEZZmLcNEnOnozGJMev-FeLA6i7R4Eyx1tXAjDtG7IRdOkBkNI2OIqIikQYGtMg7ipBeZL9pxdFQyBXpsjgPdx3RIP6clEmtw8BturKshxs4lqptral4T4mfEUZrj7Lbw57oDjh0kY8W/s1600/20170415_102233.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1105" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEihAEZZmLcNEnOnozGJMev-FeLA6i7R4Eyx1tXAjDtG7IRdOkBkNI2OIqIikQYGtMg7ipBeZL9pxdFQyBXpsjgPdx3RIP6clEmtw8BturKshxs4lqptral4T4mfEUZrj7Lbw57oDjh0kY8W/s320/20170415_102233.jpg" width="221" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Nazar boncuğu? Pardon??</td></tr>
</tbody></table>
Fátima'nın adının Portekiz'i anlatan rehberlerde ve gezi yazılarında sıkça geçiyor olması sizi yanıltmasın. Burası turistik ya da tarihî bir merkez değil. Önemi yukarıda anlattığım olaydan geliyor. dile kolay, bir yerde Hazreti Meryem'in görüldüğü iddia ediliyor. Onu gören 3 çocuk aziz ilan ediliyor ve oraya gömülüyor. İnançlı bir Hıristiyan için elbette gidilip görülmesi gerekir ama ben o kültürün dışından gelen bir gezgin olarak şunu söyleyebilirim ki, Fátima görülmese de olacak yerlerden. <br />
<br />
Ama eğer giderseniz siz de şu izlenimlerimi paylaşacaksınız, eminim! Kasaba, katedral sayesinde ayakta duruyor. Her şey neredeyse ziyaretçilere endeksli. Restoranlar, hediyelik eşya dükkânları, oteller... Katedrali çıkarsanız, Fátima'da geriye ne kalır? Yanıt: KOCA BİR HİÇ! :)<br />
<br />
Resimleri, bilgileri sizin için paylaştım. Sizin yerinize ben gittim, gördüm! Siz onun yerine benim görme şansı bulamadığım, bir başka güzel kasabaya gidin olmaz mı?Gezelim Birazhttp://www.blogger.com/profile/09723563569085701226noreply@blogger.com0Fátima, 2495, Portekiz39.6172063 -8.652142200000071239.4214343 -8.9748657000000716 39.8129783 -8.32941870000007