Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu

11 Eylül 2015 Cuma

Nesneler: Kıblenümâ

Aşağıda fotoğrafını gördüğünüz nesne bir kıblenümâ. Geçmiş dönemlerde Müslümanların namaz ibadetini yerine getirebilmek için gereksinim duydukları kıble yönünü gösteren bir tür pusula... Arapça "kıble" ve Farsça "gösteren" anlamına gelen "numâ" sözcüklerinin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş Osmanlı dönemi Türkçesi bir sözcük. Kulağa nasıl da hoş geliyor değil mi? Yazık ki bugün artık kullanımdan düşmüş... 

Kıblenümâ

Bu kıblenümâ, İstanbul Sultanahmet'teki (Pargalı) İbrahim Paşa Sarayı bünyesinde yer alan Türk ve İslâm Eserleri Müzesi'nde (TİEM) sergileniyor. Müze, bu ve bunun gibi pek çok ilginç yapıta evsahipliği yapıyor. Böylesine merkezî bir konumda bulunmasına karşın, Sultanahmet Camii ile dikilitaşların ihtişamı ve ünü yanında arka planda kalmış bir mekân Türk ve İslâm Eserleri Müzesi. Gözlemlediğim kadarıyla yerli ziyaretçiler varlığından pek haberdar değil veya ilgi göstermiyorlar. Müze ziyaretçilerinin büyük bölümünü yabancılar oluşturuyor. 

2014-2015 arasında kısa bir süre onarıma giren müze, yakın zamanda kapılarını yeniden tarihseverlere açtı. Çağdaş müzecilik anlayışıyla baştan aşağı yenilenen müzeyi görmenizi hararetle tavsiye ederim.

Bu kıblenümâ, yuvarlak bir kutu biçiminde. Edirnekârî denen ahşap üzerine lake tekniğiyle yapılmış. Kapakta Mescid-ül Haram'ın revaklı avluları içinde Kâbe-i Şerif betimlenmiş. Hemen sol yanında Arafat ovasındaki kutsal mekânlar; sağ yanında ise İslamî simgelerden zeytin, hurma, nar ve peygamberle özdeşleştirilen gül çiçeği motifleri bulunmakta. 

Alt bölümdeki yazılı metin ise yapıtın nasıl kullanılacağının yanısıra, ustasının adı, yapım yılı ve yapım yeriyle ilgili bilgiler vermekte. Yazılanlara göre bu kıblenümâ, Barunü'l Muhterî adlı usta tarafından miladî 1738 (h. 1151) yılında İstanbul'da yapılmış. Eserin müze kayıtlarından öğrendiğimize göre bu kıblenümâ İzmir Hisar Camii'ne gönderilmiş, oradan da müzelerde sergilenmek üzere 1951 yılında İstanbul'a geri getirilmiş.

Ana gövde üzerindeyse kuzey yarımküreye ait dünya haritası yer almakta. Üst bölümdeki klasik pusula coğrafi yönleri gösterirken, Kâbe-i Şerif üzerine sabitlenmiş yarı döner kadran ibresi, pusulayla bulunan yöne göre harita üzerinden kıble yönünü saptamayı sağlıyor. İbrenin ucu haritadaki şehirlerden birinin üzerine getirildiğinde kıbleyi bulmak için hangi yöne doğru kaç derecelik bir açıyla dönmeniz gerektiği sorusunun yanıtını buluyorsunuz. Alt yarıda, harita üzerinde adı geçen şehirlerin Arapça adlarıyla sıralanmış bir dizini bulunuyor. Bu kıblenümâyı kullanarak tüm Avrupa, Asya ve kuzey Afrika memleketlerinde kıble yönünü saptamanız mümkün. Günümüzün dijital teknolojisiyle akıllı telefonlarımızla kolayca kıble yönünü bulabiliyor olsak da, mobil uygulamaların şu âletin asaletini yakalaması çok zor değil mi sizce de?   

1 yorum:

  1. başarılı... bloğuma beklerim melektosun.blogspot.com.tr

    YanıtlaSil