Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu

15 Mart 2016 Salı

Pisa

Pisa Kulesi ve katedrali
İtalya denince aklımıza ilk gelen görüntülerden biri olan şu ünlü eğik kuleye evsahipliği yapan Pisa'dayız... Pisa, İtalya'nın Toskana bölgesinde yer alan orta büyüklükte bir kent. İlginçtir, birkaç yüzyıl önce denize kıyısı olan, güçlü donanmasıyla nam salmış bu kent, içinden geçen Arno Irmağı'nın taşıdığı lığlarla (alüvyon) gitgide denizden uzaklaşmış ve bugün sudan 15 km uzakta bulunan bir kent olmuş.

Şehrin adının İtalyanca söylenişi "Piza" biçiminde. Türkçede de böyle söylüyoruz. Fakat çoğu kişinin sandığı gibi bu sözcüğün yediğimiz pizzayla herhangi bir ilgisi yok. Eğik kulesi dışında kaydadeğer herhangi bir özelliği olmayan bu kente gerçekleştirdiğim ziyaretin ayrıntılarını birazdan paylaşacağım. Ama öncelikle Pisa'ya nasıl gideriz ona bakalım...

İstanbul'dan Pisa'ya nasıl gidilir?


Genelde Floransa'ya gitmek isteyen seyahatseverlerin aktarma noktası olarak kullandığı Pisa'ya İstanbul'dan haftanın beş günü doğrudan uçuşlar bulunuyor. Toskana'nın en işlek havalimanı Pisa Galileo Galilei Havalimanı'na Türk Hava Yolları çarşamba ve perşembe günleri dışında her gün bir kez TK1399 sefer sayısıyla uçuyor. Eğer Pisa'ya Avrupa içinde bir noktadan uçacaksanız düşük malieyetli (low-cost) havayollarını seçebilirsiniz. Zira Pisa'nın havalimanı çok sayıda uluslararası uçusa evsahipliği yapıyor. Ancak sırtçantalı gezginlerdenseniz ve iki uçuş arası geceyi havalimanında geçirip konaklama masrafından tasarruf etmeyi düşünüyorsanız kötü bir haberim var: Pisa Havalimanı sabah 04.00'te açılıyor ve o günkü programlı son uçak indikten sonra kapanıyor.

Havalimanından Pisa şehir merkezine gitmek için 3 farklı yol bulunuyor. Birincisi ve en rahatı 2016 yılı itibarıyla onarımda ve kullanımdışı olan trenler, normalde 5 dakikada sizi ünlü Pisa Kulesi'nin yakınlarına götürüyorlar. İkinci seçenek şehir merkezine yalnızca 1 km uzakta bulunan havalimanından yürüyerek gitmek. Eğer valiziniz varsa ve yön bulma konusunda kendinize pek güvenmiyorsanız, bu seçeneği de önermiyorum. Üçüncü ve en çok rağbet gören seçenek ise geliş terminalinin çıkışında bulunan duraklardan belediye otobüslerine binmek. Otomatlardan 1 avroya aldığınız biletleri otobüs içinde sürücüden de alabiliyorsunuz fakat bu durumda 2 katı ücret ödemeniz gerekiyor. Otomatlar yalnızca İtalyanca hizmet verdiği için kullanımını karmaşık bulabilirsiniz fakat benim yaptığım gibi bir yerliden yardım isterseniz size seve seve yardımcı olacaklardır. Otobüsler biraz dolaştığı için yolculuk haliyle tren yolculuğundan biraz daha uzun sürüyor. Yaklaşık 15 dakikalık bir sürüşün ardından otobüsler sizi Pisa Kulesi'ne çok yakın bir konumda indirecekler.

Pisa'da görülmesi gereken yerler

Pisa her ne kadar İtalya'nın en bilinen, en önde gelen tarihî eserlerinden birini barındırıyor olsa da şehrin geneli ne yazık ki vasat. 90 bin nüfuslu kentin 60 bini öğrencilerden oluşuyor ve bu öğrenciler kent yaşamına ciddi anlamda bir hareket katıyor. Sokaklarda gezerken bunu açıkça görebiliyorsunuz. Ancak Pisa Kulesi dışında turistik anlamda kentte doyurucu bir şey olmadığını üzülerek söylüyorum. Pisa her şeyiyle yaklaşık 4-5 saatte gezilebilecek, en fazla yarım gününüzü ayırmanız gereken bir kent.

Pisa Kulesi

Ünlü Pisa Kulesi, Campo dei Miracoli (Mucizeler Alanı) denen geniş bir düzlüğe yayılan çok sayıda dinî yapıdan yalnızca biri. Aslen bir çan kulesi olan yapının eğikliği yakından baktığınızda çok daha çarpıcı. Bir an çıkıp çıkmamak konusunda kararsızlığa düşeceğinizden eminim.

Bölgeye özgü kumlu toprak nedeniyle alandaki tüm yapılarda bir miktar yan yatma mevcut fakat kule 1171 yılında daha üçüncü katı yapılırken eğilmeye başlamış. 1350 yılında son bir kat ve 7 adet çanın eklenmesiyle yapıya son şekli verilmiş. Yapı bununla birlikte her geçen yıl biraz daha eğilmeyi sürdürmüş ve bu eğiklik 5.5 metreyi bulmuş; ta ki 2008 yılında tamamlanan restorasyon çalışmalarıyla kule biraz düzeltilip, temeli sabitlenene kadar. Söylenenlere göre kule bu son destekleme çalışmalarıyla 200 yıl daha olduğu durumda kalmayı sürdürecekmiş.

Halihazırda yatay akstan yaklaşık 4 metre eğik olarak duran kule, gerçekten korkutucu görünüyor. Ağırlığı dengelemek ve yoğunluğu azaltmak adına kuleye girişler randevuyla ve küçük gruplar hâlinde yapılıyor. Biletler, gişelerden 18 avro karşılığında temin ediliyor ve bu ücretin çok ama çok fahiş olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim. Kuleyi tümüyle bir gelir kapısı hâline getirmişler gerçekten. Çoğu turist için, özellikle sırtçantalı ve öğrenci gezginler açısından caydırıcı bir ücreti olsa da, ben oralara dek gitmişken, elbette o kuleye çıkmadan dönemezdim. Aldım biletimi ve bekledim saatimin gelmesini...

Hemen eklemek isterim ki, kuleye sırt çantası ya da elinizde torbayla çıkmanız yasak. Kuleye yaklaşık 150-200 metre uzaktaki ücretsiz emanet dolaplarına gidip kuleye çıkış öncesi tüm eşyanızı oraya bırakmanız gerekiyor. Kulenin girişindeki güvenlik görevlileri çok sert ve asık suratlı. Yüz göz olmamakta yarar var.

Özellikle paskalya döneminde ve yaz tatillerinde, Pisa'nın turistlerle dolup taştığı zamanlarda kule için uzun kuyruklar oluşabiliyormuş. Bu durumda fazla beklememek ve kuleyi ziyaretinizi garantilemek için biletinizi İnternetten almanızı öneriyorlar. Kredi kartıyla bilet almak için kullanabileceğiniz İnternet sayfası: http://www.opapisa.it/en/tickets/buy/

Ücretlendirmede yetişkin/öğrenci ayrımı yok. 8 yaşın altındaki çocukların içeri alınmadığına, 18 yaş altı ziyaretçilerin ise yalnızca bir yetişkin eşliğinde kabul edildiğini eklemekte yarar var. Girişte elektronik cihazlarla aranacaksınız. Giriş için seçtiğiniz saatte geç kalırsanız içeri alınmıyorsunuz ve biletiniz yanıyor. Çok çok çok fazla formalite. Basit bir kule için gerçekten aşırı...

Kuleye toplamda 296 basamaklık bir merdivenle çıkılıyor. Kulenin dışındaki kabartmalarda kentin geçmişiyle ilgili sahneler canlandırılıyor. Dışı oldukça gösterişli ve şık olan 7 katlı kulenin içi ise bir o kadar sade. Sarmal düzenle yükleselen merdivenler başdöndürücü ve oldukça kaygan.


Eğer siz kuleye çıkmak için 18 avro veremem diyenlerdenseniz; ya da 18 avroya değip değmeyeceği konusunda kararsızsanız buyurun, kuleye tırmanırken çektiğim video kaydını izleyin...



Katedral

Katedrale giriş her ne kadar ücretsiz olsa da, bilet gişesinden bilet almanız gerekiyor. Kule için ya da alandaki diğer yapılar için bilet aldıysanız aynı bileti göstererek katedrali ziyaret edebiliyorsunuz. 11. yüzyıldan kalma katedralin görkemli bir dış cephesi ve içeride etkileyici freskoları var. Romanesk mimari üslubun iyi bir örneği olan katedralin gözalıcı vaiz kürsüsünü dikkatle inceleyin. Romanesk, gotik, barok vb gibi mimari üslupların arasında ne gibi farklar olduğunu merak ederseniz şu yazımı incelemenizde yarar var :) 

Vaftizhane, Sinopie Müzesi ve Camposanto

Vaftizhane olarak kullanılan ve katedralden ayrı müstakil bir yapı olan Battistero, Kudüs'ten getirilmiş toprakların kullanıldığı mezarlık olan Camposanto ve mezarlığın müzesi olan Sinopie Müzesine girişler de ayrı ücretlendiriliyor. Bu 3 eserden birine giriş, 5 avro, ikisine giriş 7 avro, tümüne giriş 8 avro. 

Vaftizhane inanılmaz akustiği, duvar süslemeleri ve vaftiz kürsüsüyle dikkat çekerken, mezarlıktaki heykeller, oyma Roma lahit mezarları ve freskolar göze çarpıyor. Mezarlıkta Kudüs'ten getirilen toprağın kullanılması da Hıristiyanlar için buranın önemini artırıyor. Sinopie Müzesi ziyaretçilerin genelde atladığı bir yer olsa da İkinci Dünya Savaşı'nda burası bombalandıktan sonra açığa çıkan ve koruma altına alınan yüzlerce yıllık fresko taslakları burada sergileniyor.  

Opera del Duomo Sarayı ve Müzesi

Mucizeler Alanı'nın hemen yanında bulunan Opera del Duomo Sarayı ve Müzesi, bölgedeki tüm dinî yapılardan getirilmiş, eserlerin sergilendiği bir yapı. 2016 yılı itibarıyla onarımda ve ziyarete kapalı. Ben de gezme fırsatı bulamadım bu nedenle. Söylenene göre yapının pencere ve terasından Mucizeler Alanı'nın alışılmamış açılardan etileyici fotoğraflarını çekebiliyormuşsunuz. Bendeniz bu yapıların kendilerini ziyaret etmekten yeterince tat almış olduğum ve yalnızca bir telefonla fotoğraf çektiğim için burayı gezemediğime çok da üzülmedim.

Via Santa Maria ve Piazza dei Cavalieri

Santa Maria Caddesi, Mucizeler Alanı'na açılan çok sayıda caddeden biri ancak en hareketli, en işlek olanı. Her iki yanında kafe ve restoranlar bulunan, bir bölümü yayalaştırılmış olan bu caddede biraz yürüyüş yaparak şehrin temposuna ayak uydurabilirsiniz. Haritanızdan biraz yardım alarak Şövalyeler Meydanı'na (Piazza dei Cavalieri) sapmanızı şiddetle öneririm. Çok şık binalarla çevrelenmiş bu meydan, şehrin öğrenci semti olarak anılıyor ve Pisa Üniversitesi'nin en saygın fakültelerini barındırıyor. 

Arno Irmağı ve karşı yaka

Arno Irmağı Pisa'yı kabaca ortadan ikiye bölen bir akarsu. Irmağın her iki kıyısı boyunca şirin binalar sıralanmış ve kentin iki yakası çok güzel köprülerle birbirine bağlanmış. Bu köprüler üzerinde şehrin etkileyici fotoğraflarını çekebilirsiniz. Arno'nun karşı yakası biraz daha çağdaş yaşamı yansıtıyor ve yerlilerin, turistik kalabalığa karışmadan sosyalleşebildiği bir bölge olarak öne çıkıyor. Bankalar, ünlü giyim mağazaları, turistik olmayan kaliteli kafe ve restoranlar hep bu bölgede. Size önerim Turistik Pisa'yı gezmeyi bitirdikten sonra gara ya da havalimanına dönüşte yürüyerek bu bölgeden geçmeniz ve Pisa'da hoş anılar biriktirmeniz... Pisa'da geçirdiğim birkaç saatin eğlenceli geçmesini sağlayan şey, Mucizeler Alanı'ndan havalimanına yürürken bu bölgeden yürümek ve soluklanmak için kafelerde vakit geçirmekti.

Sonsöz

Pisa, yazının başında da değindiğim gibi tek başına ziyaret edilecek bir kent değil. Bir Floransa gezisi içinde, birkaç saatliğine uğranacak bir yer olarak değerlendirmelisiniz burayı. Eğer 5-6 gün bulabiliyorsanız bir "Büyük Toskana Gezisi" tasarlayın ve Pisa bunun bir durağı olsun. 

Yeme içme konusunda tasarruf etmek isterseniz, turistik kalabalıktan uzaklaşın ve mümkünse Arno Irmağı'nın karşı yakasında yemek yiyin. Hediyelik eşya bakıyorsanız sokaklarda ve özellikle Mucizeler Alanı'nı çevreleyen yüksek duvarların hemen arkasında bulunan hediye pazarını gezin. Çingene pazarlığı yapmaktan çekinmeyin. Türkçe, inanmayacaksınız belki ama, satıcıların çoğu tarafından konuşuluyor. En azından sizinle pazarlık edebilecek Türkçeleri var :) 

Yarım günlük Pisa gezisinin hemen akabinde, yine birkaç saatte görebileceğiniz küçük bir kent olan Lucca'ya gitmenizi öneririm. Trenle Pisa Garı'ndan 20 dakikada varacağınız Lucca, bana kalırsa Floransa'dan sonra Toskana'nın en güzel kentiydi.

1 yorum: