Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu

1 Haziran 2014 Pazar

Yurtdışında tuvalet sorunu

Bu blog’ta tuvalet gibi iğrenç bir konuda yazı yazıp yayınlayacağım hiç aklıma gelmezdi. Ama bir arkadaşımdan gelen tavsiye üzerine düşündüm ve özellikle ilk kez yurtdışına çıkacak kişiler için yararlı bir yazı olabileceğine karar verdim. Genelde yurtdışına çıkan herkesin başından travmatik bir tuvalet anısı geçmiştir. Ben de kişisel deneyim ve gözlemlerimden yola çıkarak yazacağım bu garip yazıyı.

Canım taharet musluğu!

Milano'nun en ünlü pizzacılarından birinde
alaturka tuvalet ve taharet musluğu görünce
  gözlerim yaşarmıştı.Acaba sahibi Türk falan mıydı?
Dünya tuvaletleriyle Türkiye’deki tuvaletler arasındaki en büyük fark, hiç kuşkusuz taharet musluğu. Çoğu zaman tuvalete girip işinizi gördükten sonra elinizi önce sağa atarsınız, sonra sola atarsınız. Bir de bakarsınız ki musluk falan yok! İşte dehşete düşülen bir nokta…

Avrupa’daki tuvaletler genelde bizim alafranga dediğimiz oturaklı tuvaletlerden oluyor. Yunanistan, İtalya gibi bazı ülkelerde alaturka, yani çömelmeli tuvaletlere sıkça rastlayabilirsiniz. Ben Fransa’da bile gördüm. Ama tabii hiçbir koşulda taharet musluğu yok. Bu tür tuvaletleri alaturka tuvaletleri yol kenarlarında veya sürekli bir temizlikçisi olmayan yerlerde sıkça görebilirsiniz.

Tek başına tuvalet kâğıdı yeter mi?

Yurtdışındaki tuvaletlerde taharet musluğu bulunmadığından, genellikle mutlaka tuvalet kâğıdı bulunuyor. En rezil, en pis, en kötü tuvaletlerde bile tuvalet kâğıdı var neyse ki. Ancak bitmişse yoktur, o başınız dertte demektir!

Susuz temizliğe inanmıyorsanız yanınızda ıslak mendiller alarak tuvaletlere girebilirsiniz. Yanınıza bir şişe su alarak peçetenizi ıslatmak da bir seçenek. Ya da benim çoğu zaman yaptığım gibi lavaboların yanındaki kalın el kurulama peçetelerinden 4-5 yaprak alın, lavaboda hafifçe ıslatın. Tuvalet kabinine onlarla girin. İşiniz bitince onlarla temizlenin. Çok ıslatırsanız yaprakların birbirine yapışma ihtimali var. Artık siz o sorunu yaratıcılığınızla çözün. Daha fazla iğrençleşmeden bu konuyu kapatmak istiyorum izninizle!

Peki bu insanlar bu işi nasıl hallediyor? Yurtdışında yaşadığım toplam 1,5 yıllık zaman diliminde bunu az çok öğrendim. Samimiyeti ilerlettiğim insanlarla bu konuda çok konuşur, güler eğlenirdik. Bana söyledikleri şuydu: tuvalete çıkma düzenlerini sabah evden çıkmadan ya da akşam eve geldiklerinde yapacak biçimde ayarlıyorlar. Hacet giderdikten sonra tuvalet kâğıdıyla olabildiğince temizliyorlar. Sonra da doğruca duşa giriyorlar. Yani sabah veya akşam, ne zaman hacet giderdiklerine bağlı olarak duşlarını alıyorlar. Günlük yaşantınızı “ihtiyaç giderme” olayına bu denli bağlamak ve koşullandırmak ne derece mantıklı ve pratik bilmem ama onların yaptığı bu.

Bide kullanma kılavuzunuz

Tipik bir bide
 Bir de bide (fr: bidet) olayı var. Mutlaka görmüşsünüzdür. Sadece yurtdışında değil Türkiye’de bile kimi otellerde bulunduğuna tanık oldum. Bide nasıl kullanılır onu da yazayım, bu yazı tam olsun! Bide dediğimiz gereç, klozetten biraz daha alçakça, ufak yer lavabosu gibi bir şey. Taharet musluğunu akıl edemeyen Avrupalılar bunu hayatı güçleştirmek için çıkarmış olmalı. Klozet üzerinde işiniz bitince, kendinizi peçeteyle olabildiğince temizliyorsunuz. Sonra bidenin suyunu açarak, alaturka tuvalet gibi üzerine çömeliyorsunuz. Havuz fıskiyesine benzer basınçsız bir su geliyor ve elinizle bir güzel temizleniyorsunuz. Bidenin tek güzel yanı sıcak suyu olması. Ama dikkat edin, suyu ayarlayamazsanız fazla sıcak gelebilir, olmadık yerlerinizi yakabilirsiniz! Bazı bidelerde sifon sistemi oluyor, bazılarında olmuyor. Kalıntı bırakmamaya dikkat edin. Kullandıktan sonra iyice temizleyin çünkü bu Avrupalılar bazen ayaklarını da bidede yıkıyorlar! Haa, bir de bidenin üzerine oturmayın, çünkü klozetlerdeki gibi oturak yok; bu açıdan pek hijyenik değil. Daha az yaygın olmakla birlikte, karşılaşabileceğiniz bir diğer temizleme gereci de, klozetin yanına yerleştirilmiş duş musluğuna benzer şeyler. Bir nevi haricî taharet musluğu. (Yazıdaki ilk resme bakın, Milano'daki bir tuvalette bunun örneğini göreceksiniz)   

Dışarıda sıkışmak

Paris'in ücretsiz sokak tuvaletleri
Peki oteliniz dışındayken sıkıştıysanız ne yapacaksınız? Bazı şehirlerde, mesela Paris’te kaldırımlar üzerinde tek kişilik otomatik kabinler oluyor. İçeri girdiğinizde kapı kendiliğinden kilitleniyor. Siz işinizi gördükten sonra lavaboya yöneliyorsunuz. Sifon yok, çekemiyorsunuz. Lavabodaki sabunluktan elinize tek sıkımlık sabun akıyor, çok az miktarda suyla elinizi yıkıyorsunuz. Siz düğmeye basınca kapı açılıyor, çıkıyorsunuz ve kabin birkaç dakikalığına kapanıyor. İçeri kimse giremiyor. Bu süre içinde kabin kendini temizliyor. Sifon da yine bu esnada çekiliyor. Paris’tekiler ücretsiz ama gittiğiniz şehirde belki paralı olabilir.
Bir de siz siz olun fazla oyalanmayın bu tür otomatik kabinlerde. Çünkü içeride kalma süreniz azamî 15 dakika olarak öngörülmüş. 15 dakika sonunda kapılar kendiliğinden açılıyor. Öylece kalıverir; neye uğradığınızı şaşırırsınız alimallah!

Turistler ve hatta şehrin yerlileri için bir diğer bedava tuvalet yeri ise Mc Donald’s ya da Starbucks gibi zincir restoranlardır. Müşteriymiş gibi yaparak tuvaletleri kullanabilirsiniz. Ama bu durum çok fazla istismar edildiği için son yıllarda çoğu yerde, özellikle insan trafiğinin yoğun olduğu yerlerde restoranlar tuvalet girişlerine elektronik şifreleme sistemi yerleştiriliyor. Bu son zamanlarda bizde de başladı. Dışarıdan gelenler yolgeçen hanı gibi tuvaletleri kullandığı için işletmeler bir nevi önlem alıyor. Peki gerekli şifreyi kimden alıyorsunuz? Şifre genellikle aldığınız ürünün yanında verilen faturanın üstünde oluyor. Bu şifreyi kapıdaki ekrana yazdığınızda kapı açılıyor ve girebiliyorsunuz. Diyelim ki bir şey almak istemiyorsunuz ama çok müşkül durumda kaldınız ve tuvaleti kullanmanız lazım. Bu durumda içeri girin, etraftaki masalara şöyle bir bakın. Daha önceki müşteriler masalar üstünde fiş bırakmış olabilir. Çok çok zor durumda kalırsanız, sempatik görünen bir müşteriden fişin üstündeki tuvalet kodunu söylemesini rica edebilirsiniz. Genelde insanlar dalgınlıkla fişi attıkları için, hep böyle birbirlerine sorarlar kodu. Terslenmeniz ya da geri çevrilmeniz çok düşük bir olasılık.

Şifreli tuvaleti olan yerlerde kodlar fişlerin üstünde yer alıyor
 Türkiye’de olduğu gibi, yönetmelikler uyarınca yiyecek-içecek servisi yapan her yerde tuvalet bulunması zorunludur ve ücretsizdir. Gittiğiniz tüm mekânlarda tuvalet kullanma fırsatından yararlanın. Çok zor durumdaysanız, müşterisi olmasanız bile sıcak bir selamın ardından herhangi bir restorana girip tuvaletlerini kullanıp kullanamayacağınızı sorabilirsiniz. Böyle bir durumda geri çevrilmezsiniz diye umut ediyorum. Hep en kötü olasılık üstünden gidiyoruz ama çok çok zor durumda kalırsanız bir kamu binasına da girebilirsiniz. Kütüphaneler, belediye binası gibi yerlerde tuvaletlerden yararlanabilirsiniz.

Gezerken tuvalet ihtiyacınızı giderebileceğiniz en iyi yerler bence müzelerdir. Müze tuvaletleri genelde şehirde bulabileceğiniz en temiz, en bakımlı tuvaletlerdir otelinizdekilerden sonra. Zaten o kadar para veriyorsunuz müzelere girmek için, tuvaletlerini kullanmazlık etmeyin sakın!

Lavabolar çok mu düzgün?

Musluğun arkasındaki tıkaca dikkat!
Avrupa'da lavabolar da bizimkilerden biraz değişik olabiliyor. Öncelikle lavabo giderleri çeşit çeşit. Bizdeki gibi klasik delikli giderler var. Bir de kendiliğinden tıkaçlı türler var. Ben daha önce hiç görmemiştim böylesini. İlk Fransa'da Erasmus'tayken gördüm. Kendi banyomun lavabosunda bir gün nasıl olduysa elim yanlışlıkla o tıkaç mekanizmasına değmiş ve tıkaç kapanmış. Lavabodan atık su gitmiyor. Ne yapacağımı şaşırdım. Ancak şans eseri, tıkacı oynatmayı akıl ettim de su birden boşaldı gitti. Avrupalılar bilhassa tıraş olurken falan bu tıkacı kapatıp, suyu lavaboya dolduruyorlar. Ne kadar hijyenik olduğunu tartışmayacağım bile! Sadece tıkacın nasıl bir şey olduğu hakkında bir fikir vermek için odamdaki lavabonun fotoğrafını paylaşıyorum.

Şimdi gelelim travmatik durumlardan birine. İyi güzel tuvalete girdiniz, bir şekilde işinizi gördünüz. Çıktınız ve elinizi yıkayacaksınız. Lavabo yerinde, musluk yerinde, e hani açma yeri? Sensörlü mü sandınız? Elinizi oynatıyorsunuz, hareket ettiriyorsunuz ama hâlâ su falan yok? Başınızı eğin ve ayaklarınızın dibine bakın. Yerde pompa olmalı. Ayağınızla pedala basarak bu emme basma tulumba düzeneğini çalıştıracaksınız ve musluğunuzdan şıpır şıpır su akmaya başlayacak! Ayağınızla su basmayı bıraktığınız zaman su kesilecek. Bu devirde neden hâlâ bu tür ilkel düzenekleri kullanmayı sürdürürler bilmiyorum ama yurtdışında sıkça karşılaşabileceğiniz bir durum bu. Bazen tuvalet sifonları bile bu mekanizmayla çalışabiliyor. Ama biraz derin düşününce elimizi mikrop yuvası musluklara sürmememiz için ideal bir şey olduğunu görebiliyor insan.

İlkel ihtiyaç giderme yöntemleri


Bunlar tabii işin olması gereken ve genel kabul gören kısmıydı. Uygar Avrupalı arkadaşlarımız, her zaman ihtiyaçlarını dört duvar arasında gidermiyor maalesef. Hava bir karardı mı, bütün köşeler, bütün karanlık duvar dipleri birer tuvalet olur çıkar Avrupa'da. Koskoca Paris’in Les Invalides semtindeki o geniş çayırı bilenleriniz bilir. Evinde kaldığımız İspanyol kökenli arkadaşım María, bir arkadaşının doğumgününe davetliymiş. Giderken beni de götürdü. Doğumgünü dediğim, o koca çayıra oturup içki içip çerez ve kek yemekten ibaret. Tabii saatler ilerleyip, tüketilen içkinin de miktarı artınca hepimizin mesaneleri doldu. Dayanamayan ilk ben oldum ve arkadaşım María’ya en yakın tuvaleti sordum. Bilmediğinden, topluluktaki diğer çocuklara sordu. “Burada, bu saatte her yer tuvalet” deyince önce şaka yaptığını sanmıştım ama çok ciddiydi… Kızlı-erkekli dört kişilik bir grup olarak ayrıldık ve gecenin karanlığında “tuvalet” aramaya başladık. İtiraf ediyorum, biz iki erkek, en kabul edilebilir noktayı bularak ihtiyacımızı giderdik. Kızlardan biri iki araba arasını tuvalet olarak seçti. Bir diğeri de epeyce aradıktan sonra süslü püslü bir kapının yanındaki küçük oyuntuya gizlenerek ihtiyacını giderdi. Hepimiz işimizi bitirmiş etrafa bakınıp onu ararken, kız birden o süslü kapının önünden çıkıverdi. Tabii biz kahkahalarla gülmeye başladık. O ne olduğunu anlamaya çalışırken birimiz ona kapının üstündeki kameraları gösterdi. Meğer burası Polonya’nın Paris Büyükelçiliğiymiş. Bula bula oranın kapısını bulmuş! Tabii bütün kameralar tepesinde! O gün o uygar Avrupa kentinde yaptığımız şeyi çok yadırgadıysam da, daha sonra Fransa’da geçirdiğim 1 yıl, İspanya’da geçirdiğim 1,5 ay bana gösterdi ki, gerçekten de Avrupa’da hava kararınca her yer tuvalet. O günden beri kolay kolay yere oturmam Avrupa’da… 

Tuvaletler konusunda tüm bu yazdıklarım sizi kesmediyse; ya da tam tersine tuvalet hakkında bunca yazı mı yazılırmış yahu dediyseniz, size Şefik Okday'ın "İçine Ettiğimizin Dünyası" kitabını öneririm. Dünya helâ tarihi ve farklı milletlerin tuvalet kültürüyle ilgili istemediğiniz kadar bilgi bulursunuz! Eh, tabii tuvalet konusunda bunca yazı yazıp da şu videoyu paylaşmamak olmazdı! İyi okumalar ve iyi izlemeler :)


31 yorum:

  1. keşke ben yurt dışına çıkmadan bu bilgiler bana verilmiş olsaydı, hepsini kendim deneme yanılma yöntemiyle öğrenmek zorunda kaldım....çok yararlı bilgiler ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :)))))) Yeni gezginlere bir yararımız dokunur belki

      Sil
  2. Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, yorumlarınız çok değerli benim için

      Sil
    2. Ya gerçekten çok önemli bu konu Avrupada. Ne ters insanlar. İcat edilmiş bişi varken neden bizim taharet sistemini kullanmazlar anlamıyorum.Avrupanin bu yonü çok geri bence.ışkence yavv.

      Sil
  3. Ya ahahahhaha kartpostal nasıl yazılır a bakmak için geldim kendimi burada buldum. Harikaa :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beğenmenize sevindim, bir yandan eğlenirken umarım aradığınız bilgilere de ulaşmışsınızdır :)

      Sil
  4. Çok teşekkür ediyorum yararlı bilgileriniz için. Neydi o klozetin yanındaki şeyin adı diye bakınırken bir sürü şey öğrendim sayenizde :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok çok teşekkür ediyorum. İşe yaradığını gördükçe seviniyorum :)

      Sil
    2. İnternetten alıp, Amerikadaki çocuklarımızın evindeki Klozete Teharet Musluğu taktık.

      Sil
  5. Otelde lavabo tikaciyla bogusurken yaziyi okumak cok makbule gecti. Tesekkurler :-)

    YanıtlaSil
  6. Çok teşekkürler gerçekten aydınlatıcı bir yazı olmuş. BİDE ararken neler öğrendik....

    YanıtlaSil
  7. Muhteşem bir eksiği tamamlamışsın. Sivaslı esnafın çaresiz çığlığında koptum bittim! Muhteşem!

    YanıtlaSil
  8. Kardes guzel anlatmissin!yanliz avrupanin degerleri somurgedir burdaki kultur ve medeniyet bos..

    YanıtlaSil
  9. . çok iğrenç bide kendi evlerinden ayrı olarak tuvaletleri var her apartmanda herkez bir kova suyla bir hafta elini yüzünü yıkıyomuş

    YanıtlaSil
  10. ..süpeerr bir yazı :-) ....
    Bişey geldi aklıma bu arada ,
    Yurtdışında yaşayan Türk ailelerin , evlerinde Türk tipi klozet kullanma imkanları olamaz mı acaba ??....Orda bunu yaptırabilecekleri bir atölye , yada Türkiyeden klozet getirterek falan ? :)

    YanıtlaSil
  11. Seyyar, klozete sonradan takılabilir taharet musluğu aparatları varmış :)

    YanıtlaSil
  12. Elinize sağlık çok faydalı bir yazı yazmışsınız. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  13. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  14. bayı sehirlerde çözümü var: http://www.taharet-muslugu.berlin/

    YanıtlaSil
  15. Tamam daha da iğrençleşicek bu konu ama, adet olan kadınlar ne halt yiyecek?

    YanıtlaSil
  16. Ben de bir sey diyecektim..ben de Avrupaliyim ama sey bizim icin ozel bolgeye 'kaka' yaptiktan sonra taze elimizde dokumak da igrenc. Bu yuzden sadece kagit kullaniyoruz. Kadın olmami icin bana bide de daha cok kullanabildigim yer gibi geliyor. Türk kadınlar sizin oturan tuvaltinizinde suyu nasıl kullaniyorsunuz? Bunu her zaman cok merak ettim. Benim icin temiz bir sey degil.
    Turk ve Avrupa tuvalet kullanmasinin ideyolojisi biraz farkli ama biri digerden daha dogru degil bence. Sadece farkli alisiklarimiz var.
    Turkcem biraz kotu oldugu icin ozur dillerim, hala ogreniyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba, ben de bir kadın olarak yanitlayayim. Taharet muslugundaki suyu açıp, su ile dokunmadan biraz yikarsin. Sonra suyu kapatip, tuvalet kagidi ile iyice temizlersin. Sonra tekrar su ve tekrar tuvalet kagidi. Temiz hissedene kadar böyle tekrar tekrar devam edebilirsiniz. Ben hep böyle yapıyorum :) El ile yapmak gerçekten hem yanlış, hem de igrenc.!!

      Sil
  17. Benim önerim giderken yanınıza alkolsüz ıslak mendil ya da bebekler için üretilen ıslak mendillerden almanız

    YanıtlaSil
  18. ögrendigim iyi oldu vıyanaya gidecektim 15 gün sonra

    YanıtlaSil
  19. Sol elin kendi kendini temizleme yöntemini bilmiyor kimse sanirim birde su temzligin genel faktörü iken bunu red edmek te akil kari degil ...
    Kagit selpak larla sadece kurutma islemi olabilir bence ...
    Yoksa hijyen durumu kagit mendillerde tartisilir ...
    Ve alaturka ile alafranga tuvaletler arasindaki saglik farki da dikkate alinirsa dogru uygulama yaptigimiz kesin ...
    Bu bana göre aliskanlik ile alakali bir durum ...
    Yasanilan wc durumu en olaan ile tercih edilmeli ...
    Bir kültür seviyesi degil...en dogal ve saglik li olan durum tercih edilmeliir ...

    YanıtlaSil
  20. Taharat musluğu koymamalari Çok çok mantıksız bir durum daha önceden duymuştum ama iki gündür batumda görünce çok şaşırdım bu kadar saçma birsey olamaz . Hatta ve şunu düşündüm bu durumu direk kiliseleri tavsiye ediyor yani Hıristiyanlıkla ilişkili bir mesele bu yönde araştirmak lazım

    YanıtlaSil
  21. Çok yararlı bilgiler teşekür ama burdaki yorumların hepsi eski

    YanıtlaSil