Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu
Mekânlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Mekânlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Şubat 2016 Cumartesi

Burç Halife

Click here to read this post in English.


Burç Halife
Artık herkesin bildiği gibi Birleşik Arap Emirlikleri'nin en büyük kenti Dubai'de bulunan Burç Halife (İngilizceleştirilmiş yaygın adıyla Burj Khalifa) 820 metrelik yüksekliğiyle bugün dünyanın en uzun binası. Kule yalnızca Dubai'nin değil, ülkenin de simgesi hâline gelmiş durumda ve ülkedeki en çok dikkat çeken turistik noktalardan biri. Yapımına başlandığı dönemlerde Burç Dubai olarak tanıtımı yapılan kulenin temeli 2004'te atılmış, altı yıl sonra 2010'da Burç Halife olarak kapılarını açmıştı. 163 katlı yapı dünyanın en yüksek binası olmasının yanısıra dünyanın en yükseğe çıkan ve en hızlı çalışan asansörlerinden birine de sahip. 

Şehir merkezinde, dev alışveriş merkezi Dubai Mall'a 1 dakika yürüme mesafesindeki Burç Halife, şimdiden Dubai'nin en çok ziyaret edilen ve hakikaten görülmesi gereken noktalarından biri olmuş durumda. Devasa bir alanda 163 kata yayılan gökdelen ofis, konut ve dünyaca ünlü Armani Hotel'e evsahipliği yapıyor. 

Dubai'deki en hızlı ve konforlu ulaşım yolu metro olduğu için Burç Halife'ye gidiş için ben kesinlikle metroyu öneriyorum. Metronun kırmızı hattı üzerinde bulunan "Dubai Mall/Burj Khalifa" (25 no'lu istasyon) Burç Halife ziyaretine başlamak için en uygun yer olacaktır. Metrodan çıktıktan sonra yazın sıcağında içinizi serinletecek klimalı bir pasajdan yaklaşık 10 dakika süren -ve bazen bitmek bilmez gibi hissedilen- bir yürüyüşle Burç Halife'nin ana girişine varacaksınız.

Dünyanın bu en yüksek yapısını ziyaret etmek isteyen gezginlerin öncelikle bilet alması gerekiyor. Biletler internet üzerinden veya bina girişindeki bilet veznelerinden alınabilir. Benim önerim biletinizi www.burjkhalifa.ae sitesi üzerinden çevrimiçi olarak satın almanız. Böylece hem fiyattan %25 kâr edecek hem de kendi seçtiğiniz bir tarih ve saatte binaya giriş için garanti sağlamış olacaksınız. Kulenin "At The Top" (Tepede) adı verilen seyir terasına yoğun talepten dolayı gün içinde hatta birkaç gün sonrası için bile biletlerin bitmesi ve bilet gişelerinin kapanması çok sık karşılaşılan bir durum. Bu nedenle tekrar anımsatmakta yarar var ki biletleri internet üzerinden almak hep indirim, hem de garantili giriş sağlıyor. 

Giriş bileti
Burç Halife'nin "At The Top" adlı seyir terasını 08.30'dan 15.30'a dek veya 18.30'dan kapanış saatine dek ziyaret etmek isterseniz ödemeniz gereken ücret yetişkinler için kişibaşı tüm vergiler dâhil 125 AED (dirhem), 4-12 yaş arası çocuklar için 95 AED. Eğer ziyaretinizi 16.00 - 18.00 saatleri arasında gerçekleştirmek niyetindeyseniz bu durumda ücretler yetişkin 200 AED, 4-12 yaş arası çocuklar için 160 AED oluyor. Evet, fiyatlar uçuk fakat "ben dünyanın en yüksek binasında bulundum" demenin bir bedeli var. 

Yüksek rakımda bir fincan çay kahve içsem, iki lokma bir şey atıştırsam nasıl olur diye düşündüyseniz, Burç Halife'de onu da düşünmüşler. "At The Top" 124. katta (452 metre) bulunsa da, internet üzerinden biletinizi alırken "içecek dâhil" seçeneğini seçebilir ve 555 metre yükseklikte 148. katta yer alan Burj Khalifa SKY adlı kafede muradınıza erebilirsiniz. Ziyaretçiler SKY'da yalnızca 30 dakika kalabiliyorlar. İçeceklerinizi bitirdiğinizde aşağıya 125. kattaki seyir terasına inebilir ve istediğiniz kadar vakit geçirebilirsiniz."At The Top"ın zevkini en üst düzeyde çıkarmanız, güzel fotoğraflar çekebilmeniz ve paha biçilmez anılar biriktirmeniz için size tavsiyem orada en az 1,5 saat geçirmeniz. Bilet ve güvenlik denetimlerinde kimi zaman çok uzun olabilen kuyruklar nedeniyle girişe rezervasyon saatinizden yaklaşık 30 dk önceden gelmenizi öneririm. Günbatımını izlemek için de biletleri aynı şekilde internet sitesi üzerinden alabilirsiniz.

Bilet ve güvenlik denetiminden geçtikten sonra koridor boyunca yürürken Dubai'nin geçmişteki ve günümüzdeki görünümlerini yansıtan; dev gökdelenin yapım aşamalarını anlatan çeşitli videolar, resimler ve grafikler göreceksiniz. Aynı zamanda asansörde de görsel ve sesli bir anlatım eşliğinde İngilizce olarak Burç Halife ile ilgili bilgiler edineceksiniz.

Hediyelik eşya bölümü
Asansörler sizi hıphızlı bir biçimde 90 saniyede Burç Halife'nin 124. katına çıkaracak. Seyir terasından tüm Dubai hatta komşu şehir Şarika (Sharjah) bile ayaklarınız altında olacak. Hatta ve hatta hava açıksa denizin öte yakasında İran kıyılarını bile görmeniz mümkün. 

Cumeyra Plajı (Jumeirah Beach, Deira, Dubai Havalimanı, Dubai Marina, Şeyh Zeyid Caddesi (Sheikh Zayed Road), Dubai Mall, Dubai Fountain ve daha niceleri 124. kattaki terastan baktığınızda sizi büyüleyecek. 124. kattaki seyir terası tümüyle kapalı alan olsa da, 125. kata merdivenlerle çıkmaktan imtina etmezseniz yarı açık bir diğer terasa ulaşabilirsiniz. Sınırlandırılmış korkuluklardan elinizi uzatarak yerden 452 metre yükseklikte rüzgârın elinizi okşamasına izin vermek inanın çılgınca bir deneyim.

Bu arada kulenin hediyelik eşya dükkânını gezmenizi özellikle öneririm. Sevdiklerinize ya da kendinize yüksek kaliteli ve özgün tasarımlı hediyelikler arıyorsanız buraya en temizinden bir 20 dakika verin. Çok yaratıcı parçalar var. Ne ki, fiyatlar burada da biraz tuzlu. Ortalama fiyatlar vergiler dâhil yaklaşık 45 AED dolaylarında.

Dubai Fountain ve yılbaşında yanan otel binasının görünümü
Yalnızca Dubai'nin değil, Birleşik Arap Emirlikleri'nin hatta tüm dünyanın en ünlü turistik noktalarından biri olan bu devasa yapıyı ziyaret etmek gerçekten nefes kesici bir deneyim. Eğer Dubai'yi ziyaret ediyorsanız, mutlaka yapmanız gereken şeyler arasında ilk sıralarda yer alıyor hiç kuşkusuz. Helikopter veya balon turuna nispeten oldukça makûl bir fiyata dünyanın en pahalı kentlerinden birini kuşbakışı görme fırsatınız olacak fena mı? Hem belki EXPO 2020 için yapımı süren yeni projeler arasında hayallerinizdeki evi bulursunuz, kim bilir? 

452 metreden kentin görünümü


Not: Bu geziyi düzenleyen ve bu yazının Rusçası için yardımlarını esirgemeyen M. Cherenko'ya binlerce teşekkür...

8 Mart 2015 Pazar

Quick


Quick logosu
Geçenlerde Forum İstanbul'a gittim ve uzunca bir alışveriş maratonunun sonunda kendimi ödüllendirmek için yemek katına çıktım. Film seansını beklerken bir şeyler aldım ve bir masada atıştırmaya başladım. Derken gözüm tanıdık bir logoya takıldı: Quick...

Şirket logosunun altında "Çok lezzetli şeyler olacak" diye bir ibare yazıyordu. Logo ilk anda çok tanıdık gelse de, düşününce Türkiye'de böyle bir markayı daha önce hiç görmediğimi fark ettim. Yabancı bir marka Türkiye pazarına giriş yapıyor olmalıydı... Derken jeton düştü; taşlar yerine oturdu! Tabii yaa! Fransa'da yaşadığım dönemde her yemek yapmaya üşendiğimde imdadıma yetişen fast-food markası Quick! Bizim Quick!

Oturduğum yerde kafamı biraz kaldırıp ilanın tamamını görmeye çalıştım. Evet, Quick yakında Türkiye'ye geliyordu. Peki nedir, nasıl bir markadır bu Quick... Belçika merkezli, Fransız sermayeli bir şirket olan Quick, Fransa'da, Lüksemburg'ta ve Rusya'da da yaygın. Şimdilerde büyüme hamlesi yapmış ve Türkiye ile Tunus pazarına da girmeye karar vermiş. Tek bir alışveriş merkezinde 2 tane şube açan, aynı cadde üzerinde 2-3 farklı restoranda hizmet veren fast-food markalarını gördülerse bu kararı almaları pek de zor olmamıştır hani...

Diğer markalardan farkı ne?

Quick, 21 Nisan 2015 günü Forum İstanbul AVM'de kapılarını açtı. Ben de hemen gidip ziyaretimi yaptım. Hemen izlenimlerimi paylaşmak isterim sizlerle. Quick'in konsept olarak Burger King ve McDonalds'tan hiçbir farkı yok diyebilirim. Tipik bir hızlı yemek restoranı. Sistemi, menüleri, promosyonları, kampanyaları neredeyse birebir aynı. Aynı şekilde kasada sıraya giriyorsunuz, çoğunluğu gençlerden oluşan çalışanlar "sipariş veremeyen var mı" diye soruyor, hangi içeceği istediğiniz ve menüyü büyütmek isteyip istemediğiniz soruluyor.

Çocuklar için oyuncak veren ufak menüler, öğrenciler için özel teklifler, aileler için aile boyu menüler de vardı Fransa'daki Quick'te. Bunu geliştirerek Türkiye'de uygularlarsa, sanırım başarılı olurlar. Sordum, çok yakında promosyonlara başlayacaklarını söylediler.

"Çok lezzetli şeyler olacak!"
Tek ayrım hamburgerlerin şeklinde şemalinde ve bazı malzemelerde aslında. Quick bazı hamburgerlerinde şekilli mekilli, pek havalı ekmekler kullanıyor. Bunu bazen diğer markalar da deniyor. Tat olarak McDonalds'tan daha iyi buluyordum şahsen. Aksini söyleyeni çok gördüm. Patateslerini ise tuzlamadan veriyor Quick. "Az tuzlu mu, çok tuzlu mu, karar sizin" diye bir sloganları vardı. Peçeteyi, pipetleri, tuzu vs servis büfelerinden kendiniz alıyorsunuz ihtiyacınız kadar. Türkiye'de tüketicinin insafına mı emanet etmemişler peçete alımını. Tepsi içinde kendileri veriyor. Bir güzel haber de şu ki, Quick'te ıslak mendil de veriliyor tepsi içinde!

Et, tavuk ve balık seçeneklerinin her üçü de bulunuyor. Fransa'daki şubelerde içeceklerde PepsiCo ürünleri (Pepsi, 7up, Tropicana vb) tercih ediliyor. Fransa'da içmesuyu olarak Vittel, madensuyu olarak San Pellegrino veriliyor ama Türkiye'de Coca Cola ürünleri; sıcak içeceklerde ise Doğadan / Nescafé markaları sunuluyor.

Rakip markalarda olduğu gibi balıklı ya da tavuklu salatalar, kutuda atıştırmalıklar, dondurmalar, tatlılar, milkshake'ler var. Adından başka her şey aynı anlayacağınız... Affınıza sığınarak söylüyorum; hani derler ya "aynı b*kun laciverdi" diye. Gerçekten de öyle.

Ürünler


Quick'in simge ürünü Giant *
Tüm hamburger markaları gibi Quick'te de köfteler sığır etinden hazırlanıyor. Fakat yurtdışındaki şubelerinde domuz etli bazı ürünler var. McDonald's ve Burger King'te olduğu gibi Quick tabii ki domuz etli ürünleri Türkiye'de satışa sunmamış. Özellikle "Bacon" adını taşıyan ürünlerin adını da içeriğini mi güncellemişler. Quick'in simge ürünü "Giant" adını taşıyor. Burger King'in Whoopper'ı; Mc Donald's'ın "BigMc"i neyse Quick'in de Giant'ı o. Quick ürünleri aşağıdaki gibi:
  • Cheeseburger : Beyaz yuvarlak ekmek, 45 gramlık köfte, erimiş emmental peyniri, soğan, salatalık turşusu, ketçap ve hardal ile hazırlanıyor. 
  • Giant Junior : Beyaz yuvarlak ekmek, 45 gramlık köfte, chester peyniri, soğanlı karışım, gebreotu sosu
  • Giant : Beyaz yuvarlak ekmek, 2 adet 45 gramlık köfte, chester peyniri, soğanlı karışım, gebreotu sosu
  • Quick'n Toast : Tost ekmeği arasında domates dilimleri, pastırma (Fransa'da domuz eti kullanılıyor, bakalım burada nasıl bir çözüm üretecekler) 115 gramlık köfte, erimiş emmental peyniri, karabiberli peynirli sos.
  • Long Beef : Susamlı uzun ekmek arasında 2 adet 45 gramlık köfte, erimiş chester ve emmental peyniri, pastırma dilimleri, tütsülenmiş (füme) domates 
  • Long Chicken : Susamlı uzun beyaz ekmek arasına 90 gramlık çıtır tavuk, erimiş chester peyniri, Batavya salatası dedikleri yeşillik, kararbiberli peynirli sos
  • Long Fish : Buhara tutulmuş susamlı uzun beyaz ekmek arası çıtır balık, erimiş chester, batavia salatası ve tartar sos. 
  • Suprême classic : İrmiğe bulanmış beyaz ekmek arasında, 115 gramlık köfte, erimiş chester, domates dilimleri, yeşillik, halka soğanlar, salatalık turşusu, hardal sosu ve ketçap. 
  • Giant Max : Beyaz yuvarlak ekmek, 2 adet 60 gramlık köfte, erimiş chester, salata, soğan, gebreotu sosu 
Ürün fiyatlarına gelince, aşağı yukarı McDonald's ve Burger King ile aynı diyebilirim ama bir nebze daha yüksek. En uygun fiyatlı ürünün 13 TL dolaylarında bir fiyatı vardı.

Quick ve marka değeri

Rekabet! *
Quick 2014 yılını 495 restoranla uğurlamış. 2015'in ilk çeyreğinde ise Türkiye'nin de aralarında bulunduğu yeni pazarlara giriş kararı almış. McDonalds'tan sonra Fransa'nın en büyük ikinci hızlı yemek restoranı zinciri. Bu iki markanın sektördeki tekeli yüzünden Burger King 1997 yılında Fransa pazarından çekilme kararı almıştı. Düşünebiliyor musunuz? Koskoca Fransa'da canınız Whopper çekse yiyemiyorsunuz! Fransızlar hasretti bu lezzete. Yurtdışına çıktıklarında yemek yemek için hususi Burger King restoranı arayan Fransız arkadaşlarım vardı.

Neyse ki Burger King bu talebe daha fazla kayıtsız kalamadı ve 2012 yılında Fransa'ya geri döndü. Halkın nasıl coşkuyla karşıladığını; olayın nasıl gazete manşetlerine taşındığını anımsadıkça gülümsüyorum. Bunlarınkine varlık içinde yokluk denir!

Quick, Amerikalı McDonalds ve Burger King gibi devlerin karşısında, Avrupa merkezli ve sermayeli en büyük hızlı yemek restoranı markası olarak dikiliyor. Ben Türkiye'de tutunacağına ve kısa sürede yayılacağına inanıyorum. Siyasi nedenlerde Amerikan sermayesi markaları protesto eden kesimler için bir seçenek olarak pazara girecek çünkü. Quick'in Bayrampaşa Forum İstanbul AVM'de, Şişli Meydan'da, Mecidiyeköy Cevahir AVM'de, Ataşehir'de ve Viaport AVM'de de çok yakında şubeleri açılıyormuş. Şimdilik diğer kentlerde şube açmak planlarında yokmuş.

2015'te başlatıkları büyüme hamlesi, aynı zamanda bir değişim dalgasını da getirmiş. Şirket, logosunu da değiştirmiş gördüğüm kadarıyla. Ürün çeşitliliğinde değişikliğe giderek Türkiye'ye özgü yeni tatlar sunabilirler tüketiciye. Bekleyip göreceğiz.

Sağlıklı beslenmeye ilişkin birkaç söz

Spicy Max ürünü, patates kızartması, ayran ve soslar
Şaka şaka... Sağlıklı beslenmeden dem vuracak en son kişi benimdir herhalde. Ufak bir obur olarak, bir oturuşta 2 menü devirmek benim için alışılmış bir şeydir. Fast-food tarzı lezzetleri çok seviyorum ne yazık ki... Umarım bir gün başıma bela olmaz.

Kabul ediyorum: kola gibi yapay bir sıvıyı bize dayatılan devasa kaplarda tüketmek sağlık için zararlı. Bu yüzden olabildiğince gazlı içecekleri tüketmekten kaçınıyorum ve menülerin yanında ayran alıyorum. Müjdeler olsun ki, Quick de seçkisine ayran eklemiş :)

Hangi koşullarda, kaçıncı kez kullanıldığı meçhul yağlarla kızartılan patatesler konusu benim de gönlümü bulandırıyor ama ne yapayım, çok seviyorum patates kızartmasını... Hele o sarımsaklı mayonezler, acı soslar yok mu...

***

Şimdilik söyleyebileceklerim bunlar. Restoran hizmete girer girdi; gidip kendiniz de tadabilir; deneyimlerinizi, yorumlarınızı yorum bölümünde paylaşabilirsiniz. Burger King'çi biri olarak, Quick'i Burger King'e yeğler miyim bilmem ama McDonalds'tan iyi olduğunu hâlâ ısrarla düşünüyorum!

Quick bu hareketiyle büyük bir alkışı ve övgüyü hak ediyor!

22 Şubat 2015 Pazar

Lviv Handmade Chocolate

Львівська Майстерня Шоколаду

Müessesenin logosu
Gelelim Lviv’in tatlı dükkânına… El yapımı çikolatalar üreten bu markanın ünü de çoktan Lviv sınırlarını aşmış. Kiev’de dâhil olmak üzere ülkenin büyükşehirlerinde şubesi bulunuyor.

Lviv’deki merkezi birkaç kata birden yayılan büyük bir bina. Görece dar giriş katında camekân arkasında çikolataların üretim aşamalarına tanıklık ediyorsunuz. Buradaki ham çikolatalar bile insanın iştahını kabartmaya yetiyor da artıyor! Dar alana sığdırılmaya çalışılmış birkaç masa ve servisin yapıldığı bir bar var. Burada dantel örtülü ahşap masalara oturup bardakta erimiş çikolatanızı kaşıklıyorsunuz. İsteğe göre içinde fındık ve acıbadem de koyabiliyorlar. Acı, sütlü ve beyaz olmak üzere üç tür erimiş çikolata sunuyorlar. Sütlüsünü özellikle denemenizi öneririm.

Bana kalırsa dükkânın üst katlarına çıkmayı, çikolatanızı bitirip, çikolata açlığınızı bastırdıktan sonraya bırakmalısınız. Mis gibi çikolata kokuları içinde, kendinizi doğruca çeşit çeşit çikolataların ortasına atarsanız sonuç keseniz için pek hayırlı olmayabilir.  Burada çikolata kalıp kalıp, kutu kutu, kilo kilo satılıyor! İnsanın gördüğü her şeye saldırası geliyor. Siz de gitmişken mutlaka birkaç kilo çikolata alıverin! :) Hediyelik olarak düşünüyorsanız çok yaratıcı fikirler bulacağınızdan emin olun. Özellikle kamasutra temalı çikolatalara bir bakın derim!

Personel içinde yalnızca bir kişi İngilizce biliyordu. “En Pahalı Galiçya Restoranı”nda size sorulan yerel indirim kartını burada da sorabilirler. %10 indirim sağlıyormuş. Grivna-Lira arasındaki değer farkının bu kadar fazla olduğu bu dönemde %10 fazla ödemek açıkçası pek koymadı.

Yüzlerce çeşit çikolatayı birarada bulabiliyorsunuz*

İngilizce bilmeyen satıcılarla anlaşmak biraz güç*
Alt kattaki kafe bölümünde erimiş çikolatayı denemelisiniz

Alt kattaki kafe bölümü

Mekânın dıştan görünümü*


Adres: Serbska Cd. No:3, Lviv

Lviv Coffee Mining Manufacture

Львівська копальня кави

Kuruluşun logosu
Lviv’in en ünlü kahve üreticisi olan Lviv Coffee Mining Manufacture markası, şehrin en merkezî noktası olan Rynok Meydanı’nda çok büyük bir mekânda hizmet veriyor. İçerisi daima tıklım tıklım. Kahveler oracıkta kavrulup çekiliyor. Burası için Lviv’in Kurukahveci Mehmet Efendisi desek abartmış olmayız.

İnsanlar yalnızca kahve içmeye değil, çekilmiş kahve almaya da buraya geliyor. Artık ünü Lviv sınırlarını aşıp tüm ülkeye yayılmış. Mağaza ise öyle turistik bir hâl almış ki artık kahve ve kahveyle ilgili aklınıza gelebilecek her türlü hediyelik eşyanın satıldığı bir de bölüm oluşturmuşlar. 

Yemeklerden sonra ya da şehri gezmekten yorulup biraz soluklanmak istediğinizde Lviv Coffee Mining Manufacture’da bir mola vermenizi hararetle tavsiye ederim.

Garsonlar İngilizce biliyor. Kahvenin her türlüsünü bulmak mümkün. Tatlı ve tuzlu kurabiyeler de var. Sırf içerideki nefis kahve kokusunu içinize çekmek için bile bir kez gidilmesi gerekir.

Kahveyi hem içebilir, hem satın alabilirsiniz *
Tarihî kahve çekme âlet edevat *
Kahveler müşterilerin gözü önünde çekiliyor*
Mekânın dıştan görünümü*


Adres: Rynok Meydanı, No:10, Lviv

Kafe 1

Кафе 1

Boim Şapeli’in yanıbaşında yer alan bu salaş kafe gece 10’da kapanmasa çok daha iyi olabilirdi. Çiçekler arasında bir verandada açıkhavaya koyulmuş masaların yanısıra iç mekânda da oturma yerleri var Kafe 1’in. Eskiliği ve döküklüğü bu kadar sanatsal göstermeyi başarabildikleri için Ukraynalıları kutluyorum. 

Tatlı ve tuzlu hafif atıştırmalıkların olduğu kafede mis gibi Türk usülü çaydanlıkta demlenmiş çaylar da yer alıyor. Çayınız bardakla, fincanla değil doğrudan doğruda çaydanlık içinde geliyor masanıza. Kendi servisinizi kendiniz yapıyorsunuz fincanınızdaki çay bittikçe. İlgimi çeken bir başka şey de çayın yanında bir çerez tabağı içinde kuruyemiş, bal ve reçel sunulması oldu. Çayı şekersiz içtiğim için bu kadar tatlıyı yadırgadım ama bal ve reçelle meyve kurularını karıştırmak hiç de fena değildi.

Çay, bal, reçel ve yemişler

Mekânın dış görünümü


Adres: Katedralna Meydanı, No: 1, Lviv

Svit Kavy

Світ Кави 
Kahve Dünyası

Kahve Dünyası anlamına gelen Svit Kavy, söylediklerine göre Lviv’in en iyi kahvecilerinden biriymiş. Buna dayanarak Lviv'deki ilk sabah kahvaltım için bu mekânı tercih etti. Sabahleyin az sayıda müşteri vardı içeride. İngilizce bilmeyen personelle güç bela anlaştıktan sonra tuzlu bir şeyler istediğimi bir şekilde anlattım ve üst kata çıktım.

Ne tuhaftır ki, alt katla üst katın menüsü farklıymış. Alt katta yer alan bir kahve yukarıda olmayabiliyor ya da üst kattaki bir sandviç türü aşağıda servis edilmiyor. Ukraynalıların kafa yapısını pek çözemedim! Nihayetinde bir nefis bir peynirli sandviçle güzel bir kahve ısmarladım ve kahvaltımı yaptım. İçerinin dekorasyonunda dinî ögelerin; resim ve ikonaların çokluğu dikkatimden kaçmadı. Ukraynalıların çok dindar olduğuna Ukrayna kültürü yazımda değinmiştim…

Giderseniz, gönül rahatlığıyla uğrayabilirsiniz.

İç tasarım gayet hoş
Nefis peynirli sandviçimle kahvem
Üst katın barı
Adres: Katedralna Meydanı, No:6, Lviv

Masoch Café

кафе Мазох

Dünyanın en tuhaf mekânlarından biri: Masoch-Café
Yalnızca Lviv’in değil, bütün Ukrayna’nın hatta dünyanın en ilginç mekânlarından biriyle karşı karşıyayız… Kimse buraya karın doyurmak ya da bir şeyler içmek için gittiğini söylemesin. Buraya giden herkesin ne amaçla gittiğini biliyoruz… Herkes başına ne geleceğini biliyor… Anlatmaya başlamadan önce Mazoşizm’in isim babası olan yazar Leopold von Sacher-Masoch’un Lvivli olduğunu söyleyelim. Alman kökenli bu mazoşist eğilimli yazarın anısına açılmış Masoch Café.

Mazoşizm’in ne olduğunu burada uzun anlatmayayım ama kafenin tema’sı mazoşizm. Seksi giyimli alımlı garson kızlar sizi şöyle en temizinden bir kırbaçlamadan size siparişinizi getirmiyor. Ben de sırf bu garabete tanık olmak için kafeye öğle yemeği için gittim. Ama şuh garson kızlar bana tüm içtenlikleriyle akşam gelmemi tavsiye ettiler. Afrodizyak etkili kokteylleri en iyi akşam gidermiş…

Sözlerini dinledim ve akşam yemeği için Ukraynalı arkadaşımla mekâna gittim. Önce alt kata indiysek de fazla tenha bulduğumuz için yukarı çıktık. Üst katta gırgır şamata almış yürüyordu zira. Garson kızımız çevrede oturan müşterinin sırtlarına kırbaçla birer şaplak atmak suretiyle masaların arasından geçerek bize zincirli mincirli fetiş tasarımlı menüyü getirdi. Yemekten önce bir kokteyl için öneri istedim ve sizin seçiminize güveniyorum dedim. Önüme gelen bardaktaki kokteyl sambuca (bir tür rakı) ve absent karışımıydı. Ukraynalı arkadaşım o aksanlı Türkçesiyle “Sakın içme seni öldürmeye çalışıyorlar” dese de dinlemedim :) Korkulacak bir şey olmadı…

Yemekler vasattı. Tatlı içinse başka bir mekân görmek istediğimden orada almadım tatlımı. Bir yandan yemek yiyip, bir yandan sohbet ederken garson kızlardan kırbaç yemek için sıraya giren, yere diz çöken erkekleri izledik. Ben masanın arka tarafında olduğum için kırbaç darbelerinden büyük oranda korundum ama herkes benim kadar şanslı olmuyor; dahası kırbaç yemek için bilerek kızların önüne yatanlar var… Masaların arasında gezerken vurduklarına şöyle bir dokunduruyorlar ama bilerek önüne geçenlere olanca hınçlarıyla ve güçleriyle indiriyorlar kırbaç darbelerini. Dedim ya, yalnız Lviv’in değil tüm dünyanın en tuhaf en meraklı mekânlarından biri burası.

Yemek adları da kokteyl adları da pek münasebetsiz. Gittiğinizde kendiniz bakarsınız artık! Yemeklerin içeriklerine de iyi bakmakta yarar var. Boğa yumurtası (haya, testis) yahnisi ve salyangozlu mantı da dâhil olmak üzere çok garip yiyecekler var. Hesaplar ise bambaşka bir komedi. Seksi sutyenler ya da topuklu ayakkabılar içinde geliyor hesaplar… Kırbaçtan ziyade en büyük şoku dantelli sutyen içinde hesap elime tutuşturulduğunda yaşadım…

Garson kızlar mazoşist bir müşteriyi kırbaçlarken*
Garson kızlar işbaşında*
Mekânın menüleri de pek bir afili*


Adres: Lemkivska Cd. No: 15A, Lviv

Dim Legend

Дім Легенд

Efsane Evi anlamına gelen Dim Legend, Lviv’in sayısız temalı restoranından biri. 7 kata yayılan ve muhteşem bir seyir terasına sahip olan Dim Legend’te garsonların da ilginç bir özelliği bulunuyor! Keşfetmek size kalmış :) Her kat yaratıcı biçimde dekore edilmiş. Sunumlar çok zengin(miş)! Fakat internette okuduğum yorumlara göre tabakların süsüne gösterilen özen yemeklerin lezzetine pek yansımıyormuş. Bu nedenle bu mekâna yalnızca şöyle bir bakmakla yetindim ve burada yemek yemedim.

Restoranın içi kadar dışının da ilginç olduğunu belirtmek gerek. Binanın dış cephesinde çeşitli süslemeler bulunuyor. Bunlardan ejder heykeliyle, trenin bir sürprizi var. Her akşam saatler 21.24’ü gösterdiğinde sevimli ejderle tren hareketleniyor. 

Dim Legend'in dış cephesi: ejder ve tren*
Dim Legend'in terası*
Akşam olunca harekete geçen ejder ve tren*

Adres: Staroievreiska Cd. No:48, Lviv

The Most Expensive Galician Restaurant

(Найдорожча ресторація Галичини)
(En Pahalı Galiçya Restoranı)

Menüde dudak uçuklatan fiyatlar
Lviv’in bir diğer ilginç mekânı… “En Pahalı Galiçya Restoranı” adını taşıyan bu mekânda menüdeki fiyatlar hakikaten dudak uçuklatacak cinsten. Bir tabak yemek yaklaşık 1600-3000 grivna (2015’te 200-400 TL) aralığında… Ama korkmayın var bunun da bir numarası; anlatacağım…

En Pahalı Galiçya Restoranı’nın tek özelliği ocak söndüren fiyatları değil. Bir Mason locası gibi tasarlanan iç mekânda her köşede bir masonluk simgesi dikkat çekiyor. Dışarıda da tek bir tabela olmadığını söyleyeyim. Restoranı tanıyabilmek için tek yol, masonluğun en yaygın simgelerinden gönye-pergel çıkartması.

Kryjivka’nın olduğu binada, Kryjivkya’nın hemen üst katında yer alıyor. Dökük merdivenlerden çıkarak ulaşıyorsunuz ama kapıda da hiçbir belirtke yok… Tıklıyor ya da kendiniz açıyorsunuz; sizi bornoz içinde bir görevli karşılıyor. Kapı, pis denebilecek salaşlıkta bir mutfağa açılıyor. Girince “yemekler acaba burada mı hazırlanıyor” diye kaygılandım ama gizli kapıdan geçince masonların dünyasına adımınızı atıyorsunuz. O bornoz ve pis mutfak yalnızca bir parodi.

Burası da oldukça turistik bir mekân olduğu için garsonlar İngilizce biliyor. Size “local card” yani şehrin yerlilerin kullandığı indirim kartınızın olup olmadığını soracaklar. Fiyatlarda %95 indirim sağlayan bu karta siz de benim gibi sahip olmadığınız için öylece kalacaksınız. Kokmayın bu noktada pazarlık etmeye başlamanız gerekiyor. Bir turist indirimi istemek yeterli olacaktır. Yine %95 indirimi kapacaksınız. Yalnız şunu söylemeliyim ki bu dev indirime rağmen yine de Ukrayna’da ödediğim en yüksek hesap buradaydı.

Menüde yer alan yemeklerin çeşitliliği bana çok az geldi. Mesela damak tadıma göre bir çorba bulamadığım için çorbasız başladım öğüne. Ana yemeklerin de sayısı azdı. Ukrayna ve Romanya arasında yer alan tarihî bir bölge olan Galiçya’nın yemeklerini sunduklarını söyleseler de menüdeki yemekler bana pek öyle geleneksel tatlarmış gibi gelmedi. Erikli, şeftalili et yemekleri bende biraz çağdaş yorum katılmış izlenimi uyandırdı. Yemeklere bayıldığımı söyleyemem ama ortam gerçekten çok güzeldi. Üç ayrı salonda hizmet veren mekânda akşam 8’den sonra canlı müzik oluyormuş; ben öğle yemeğine gitmiştim…

Tuvaletleri ise en pahalı restorana yakışacak nitelikteydi doğrusu. Taht biçiminde tasarlanmış oturaklı tuvaletiyle krallara layık bir hacet molası verebilirsiniz. Gece 2’ye dek açık fakat özellikle akşam saatlerinde rezervasyonlu gitmek gerekirmiş.

Restoranın tek belirtkesi sahanlıktaki şu Masonluk simgesi

Restoranın kapısı olduğunu duvardaki çıkartmalardan anlıyorsunuz

Porsiyonlar epeyce küçük

Fakat sunumlar zengin

Krallara layık tuvalet
Masonluk simgeleriyle dolu mekânın iç görünümü*

Adres: Rynok Meydanı, No:14, Lviv

Atlas

Lviv’deki son öğle yemeğimi yediğim bu restoran da lezzetli yemekleriyle aklımda yer etti. Yukarıda saydığım mekânlar gibi temalı bir tasarıma sahip olmasa da içerisi klasik mobilyalarla özenle dekore edilmiş. Yeşil ve kahverengini birbirine oldum olası çok yakıştırmışımdır. Burada da bir uyum içinde kullanılmış. 

Atlas, Lviv'in Polonya kültürünü yansıtıyor. Öğle yemeklerinde fiks menü sunan Atlas Restroran damak çatlatan tatlarıyla herkese önerebileceğim bir mekân. Tek bir garsonun İngilizce bilmesi nedeniyle iletişimde biraz sorun yaşasak da her şey mükemmeldi.

Restoran oda oda bölümlendiği için garsonları yakalamak da biraz zordu. Fakat Lviv’de yediğim en uygun fiyatlı ve en lezzetli yemekler buradaydı. Çorba, salata, anayemek ve tatlıdan oluşan bir menü için yalnızca 49 grivna; yani 2015'teki değeriyle 6,5 TL ödedim. Garipsediğim tek şeyse istediğim içmesuyunun içine fikrim alınmadan limon sıkılmasıydı! 

Nefis borç çorbası ve ekşi kremalı yeşil salata

Tavuk sarması ve kremalı pilav

Atlasowska, Atlas'ın Lehçe adı

Mekân bana ev sıcaklığında geldi...

Adres: Rynok Meydanı. No:45, Lviv

Kryjivka

(Криївка)

Şehrin kalbinin attığı Rynok Meydanı’nda bir binanın giriş katında yer alan bu temalı restoran söylendiğine göre İkinci Dünya Savaşı’nda sığınak olarak kullanılmış. Bu nedenle askerî temalı bir restoran olarak hizmet veriyor şimdilerde. Kapısında üniformalı ve tüfekli bir asker bekliyor. Kapıyı tıklattığınızda ufak sürme pencereyi açıp size: Slava Ukraini –yani Ukrayna’ya Zaferler diyor. Normalde “Geroyam Slava” –Kahramanlarına Zaferler- diye karşılık vermezseniz içeri alınmıyorsunuz ama bu işin parodisi tabii.  Ben gitmeden önce yanlış bilgilendirmeyle parolayı “Slava Ukraini” diye öğrenip kapıda bunu söyledim ama esmer tenimi görüp yabancı olduğumu anlayan gözcü buna aldırmayıp çoktan kapıyı açmıştı bile…

Ukrayna’da tüm ticari işletmeler tabela özürlü olduğu için kapının dışındaki ufak bir tabela dışında hangi kapının restoran girişi olduğunu gösteren hiçbir belirtke yok. Girdiğinizde dümdüz ilerleyin, merdivenin yanındaki kapı. İçeri kitaplık görünümü verilmiş gizli bir kapıdan geçerek giriyorsunuz. Girmeden önce bekçi size elleriyle kendi matarasından minik bir “shot” ballı votka (medovuha) sunuyor. Beyefendiyle fotoğraf çekinebilirsiniz, kendisi alışmış zaten!

Mekân bodrum katta. Tamamen Ukrayna’yı simgeleyen askerî aksesuar ve gereçlerle döşenmiş. Garsonların İngilizce bildiği nadir yerlerden. Servisi Ukrayna koşullarında oldukça hızlı. Ortam fazlaca loş ve biraz gürültülü. Maç akşamlarında maç yayını da oluyormuş. Yemekler harika, fiyatlar uygun. Ballı votkaları meşhur. Kalabalık grupla gitmeye elverişli. Çok turistik bir yer olmasına karşın, yerel halk da yoğun ilgi gösteriyor Kryjivka’ya. Söylenenlere göre Rusların içeri girmesiyse yasakmış! Kapıdaki gözcü "İçinizde Rus var mı?" diye soruyormuş hatta...

7 gün 24 saat açık olan mekâna akşam saatlerinde kalabalık grupla gidecekseniz önceden yer ayırtmakta yarar var. Ben rezervasyonsuz gittim ve tek olduğum için yer bulmam sorun olmadı.


Kryjivka'nın belli belirsiz Kiril damgalı tabelası

Kryjivka'nın kapısı

Kryjivka'nın kapı gözcüsüyle özçekim
İçeri bu gizli kapıdan geçerek giriyorsunuz

Kryjivka'nın içinden bir kesit*

Adres: Rynok Meydanı, No:14, Lviv